Türkmüsün.Net Portalı - Geçitteki Ülke: Gece Vakti Gündönümü, Türkün Günü mü? Ölümü mü?
   



Divanü Lügati't Türk İndeksi T
DİVÂNÜ LÜGATİ'T TÜRK İNDEKSİ  T
DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK BUGÜNKÜ TÜRKİYE TÜRKÇESİ
taba  yan, taraf, cihet; "...e, ...e dogru.....e yanına" aniamlarına ve Arapça "ila" ve "rağmen" karşılığında bir edat ve kelime·I, 94, 214. 425, 445; II, 103, 312; lil, 23, 216, 235, 272 
tabalamak  kınamak, ayıplamak· III, 322, 327 
taban  taban; deve tabanı· I, 400, 405 
tabanlamak  (deve) tepmek, III, 342 
tabanlıg  tabanlı,I, 499 
tabaru  "...ya dogru, „.ya karşı" anlamına edat· I, 445;III, 69, 440 tabızmak bilmece söylemek ve sormak·II, 164 bkz> tabuzmak, tapuzmak 
tablag  rıza, muvafakat· I, 462 bkz> taplag 
tabuzgu(neñ)  bilmece.l, 489 bkz> tabuzguk, tapzug, tapzuguk 
tabuzguk  bilmece· I, 502; II, 164 bkz> tabuzgu, tapzug, tapzuguk 
tabuzmak  bilmece söylemek veya sormak, I, 462; II, 86 bkz> tabızmak, tapuzmak 
tada  on adımdan görülebilen yer parçası· III, 220 bkz> tata 
tadgun  Fırat ve ona benzer akan dere· I, 438 
tadu  insanın tab'ı ve tabiatı· III, 220 
tadun  bir yaşındaki buzağı, III, 171 
tadun  tosuñ, iki ya;ında olan sığır I, 400 
tafarçı  yük taşıyan·III, 149 
tafrak  çabuk, acele, kıvrak, çalı;kan·I, 468 bkz> tawrak, tofrak § tafrak işçi; kıvrak, çalışkan işçi·I, 468 
tag  dag,I,89,100,148.156, 160,169, 173, 179. 185, 186, 190, 212, 224, 256, 277, 278, 292, 297, 312, 325, 398, 424, 451, 466, 494, 495, 498, 499;II, 43, 50, 61, 67, 68, 77, 103, 130, 157, 238, 275, 278, 283, 288, 294, 296, 355, 357; III, 18, 106, 124. 153, 195 
tagar  çuval, dağarcık, içerisine buğday ve başka şeyler konan nesne, harar· I, 17, 244, 411; II, 147, 306 
tagay  dayı·III, 238 
tagıkmak  dağa çıkmak, daga kaçmak, yozlaşmak·I, 192;II, 117 
tagılmak  (bıçak gibi keskin ;eyler) körleşmek·II, 129 bkz> tıgmak, tigmek 
taglamak  dağlamak· III, 294 tàglatmak daglatmak· II, 344 
tagna yawa  kasnı ağacı püsresi olup yogurtla kariştırılarak tutmaca katilan ve ona renk veren bir deva·I, 434 
taguzmak er  etine dolgun, bodur ki;i·I, 504 bkz> takuzmak 
tahçek  bir çeçit Çin ipeği.'I, 476 bkz> taxtu 
tah tah  salındıktan sonra doğanı veya ;ahini çagırmak için bir nida·I, 9;III, 117, 118 
taxtu  eğrilmeıniş ham ipek, I, 416 bkz> tahçek 
takagu  tavuk (cins adı)· I, 217, 447; III,II, 97 bkz> takuk § tışı takagu; tavuk· I, 447 
takagu yılı  Türkler'in on ikili yıllarından biri I, 346, 447 
takı  dahi. I, 73, 274, 412, 456, 468, 494;II, 110, 118, 177, 195, 263, 335, 356; III, 188, 226, 278, 378, 398 bkz> dakı 
takılmak  takılmak, dizilmek·II, 129 takır takır ses blldiren bir kellme, I, 361 bkz> tíkir tíkir 
takmak  takmak· II, 16, 17 
takturmak  taktırmak, dizdirmek· II, 174 
takuk  horoz, tavuk· II, 286; III, 114 bkz> takagu § takuk yalıgı 
takuklug  tavuklu,I, 497 
takuzmak er  etlne dolgun, bodur kişi·I, 504 bkz> taguzmak 
tal  dal, yaş dal,I, 412; 11. 105; III. 156 
talagu  çabuk õldüren ağı; iç ağrısı·I, 447 
talak  dalak·I, 411 bkz> sulak 
talas  at yarı;ında, top ve çevgen oyununda çizilmiş sınır ve gerilmiş ip·I, 366, 392 bkz> tasal 
talbınmak  (kuş) dalbınmak, çırpınmak·II, 239, 240 bkz> talpınmak, talpırmak, talpışmak 
tal bodlug  boyu düzgünce kişi; (en çok) ince uzun cariyeler için kullanılır·III, 156 
talgag  Insanı öldürecek derecede şiddetli tipi, II, 288 
talgan ig  sara, tutarık, I, 438 
talgırmak  kar tipisi kopmak· II, 179 bkz> talgurmak 
talguç  hayvan sırtına yükletilen yükü sıkiştirmak için kullanılan agaç, I, 453 
talguk  baltanın sapını sıkıştırmak Içln çakılan çivi· I, 469 
talgurmak  kar tipisi kopmak·II, 179 bkz> talgırmak 
talgurmak  (mide, iç) bulanmak, karışnrtak· II, 200, 179 
talıg  tat, lezzet·I, 408 
talka  koruk·I, 179, 427 bkz> tarka 
talkalanmak  koruklanmak, salkım koruk olmak, III, 201 talkan kavut, kavrulmu; dövülmüş arpa·I, 440;II, 89, 154, 189, 190 
talkıg  dağların çatıçtığı yer· I, 463 
talkıg  işleri sürüncemede bırakma· I, 463 
talkılmak  itilmek, kakılmak, defedilmek, savulmak· II, 230 
talkımak  ayıp sayılnnak. II, 304 
talkışmak  dürmekte ve bükmekte yardım etmek, II, 207 
talkıtmak  işi geciktirmek; yükü çarpıtmak, çarpık yapmak; yükle ip arasına bir ağaç parçası koyarak yükü düzeltmek için bük türmek, II, 339 bkz> tılkatmak 
talkmak (talkamak)  zarar vermek· I, 506 
talku  eğrilmiş, bükülmü; nesne· I, 427 § talku yışıg 
talpınmak  (kuş) dalbınmak, çırpınmak· II, 239, 240 bkz> talbınmak, talpırmak, talpışmak 
talpırmak  kanat çırpmak, dalbınmak· II, 173 bkz> talbınmak, talpınmak, talpışmak 
talpışmak  kanat çırpışmak, dalpışmak, dalgalanmak.II, 204, 205 bkz> talbınmak, talpınmak, talpırmak 
talu  seçme· III, 232 talulamak seçmek· III, 326, 347 
talwır  keklik- II, 173 tam duvar, dam, kale· I, 153, 172, 176, 214, 270, 307, 348, 398;II, 13, 22, 44, 108, 146, 147, 152, 174, 177, 231, 232, 242. 325, 354; III, 32, 54, 57, 74, 81, 82, 89, 93,111,137,157, 267, 306 § tam ulı 
tamak  boğaz, I, 33 bkz> tamgak tamar damar· l„362; III, 201 bkz> tamır, tamur 
tama tama  damlaya damlaya· III, 360 
tamçırmak  damlamak, serpilmek· II, 201 bkz> tamçurmak 
tamçurmak  sepelemek· II, 175 bkz> tamçırmak 
tamdu  kuvvetli, alevli ateş, tuturuk· I, 418 bkz> tamduk 
tamduk  kuvvetli, alevli ate;, tuturuk·I, 418 bkz> tamdu 
tamdurmak  yaktışmak. II, 176 bkz> tamturmak 
tamga  denize ,göle veya dereye dökülen suyun bir kolu; gemilerin demlr attıkları ìskele veya liman·I, 424 
tamga  damga, hakanın ve başkalarının damgası, 1. 424 
tamgak  boğaz, damak·I, 33; 467, 469 bkz> tamak 
tamgaklamak  boğaza vurmak III, 351 
tamgalamak  hakanın damgasını (turasını) vurmak, III, 353 
tamgalıg  blr kişilik sofra; küçük ibrik; hakanın damgası bulunan eşya· I, 527 bkz> tamgalık 
tamgalık  küçük ibrlk; bir kişilik sofra; hakanın damgası bulunan eşya·I, 527 bkz> tamgalıg 
tamındı sıw  su damlası, I, 450 
tamınmak  yağ çıkarmak, taktir etmek· II, 149 
tamır  damar, sinir ,I, 495 bkz> tamar, tamur 
tamırlıg  damarlı·I, 495 
tamışmak  damlaşmak·II, 110, 111 
tamıtmak  damlatmak· II, 311 
tammak  damlamak· I, 60, 376; II, 26. 87; III, 123, 360 
tamturmak  damlattirmak, damzııtmak. II, 175 
tamturmak  yaktırmak· II, 176 bkz> tamdurmak 
tamu  cehennem· III, 234 
tamu  hele, cümlenln anlamını pekitme için gelen bir edat· I, 420 
tamulamak  sıkılamak, sıkıştırmak, pekitmek· III, 327 
tamur  damar· I, 362 bkz> tamar, tamır 
tamurgan  her zaman kanayan, damlayan· I, 518, 524 bkz> yamurgan 
tamurmak  (burun) kanamak, damlamak. II, 85 bkz> yamurmak 
tamuzmak  damlatmak, damzırmak· II, 86, 164 
tan  sabah, ak;am esen serin esinti· III, 157 
tançamak  bozulmak, çürümek· III, 303 bkz> tançgamak, tançımak, tınçamak, tınçımak,tunçımak 
tançgamak  bozulmak, çürümek· III, 303 bkz>tançamak, tançımak, tınçımak, tunçımak 
tançımak  bozulmak, çürümekIII, 303 bkz> tançamak, tançgamak tınçamak, tınçımak, tunçımak 
tançışmak  bozulup kokuşmak II, 217 
tançu  lokma, tıkım, III, 392 bkz> tunçu 
tançulamak  (ağızda) çiğnemek, III, 352 
tanışmak  birbirine karşı borçlarını inkâr etmek· II, 112 
tanmak  inkâr etmek·III, 184 
tanturmak  inkâr ettirmek· II, 176 
tanuk  şahit, tanık, I, 18, 380; II, 37; III, 166 
tanukluk  şahitlik, tanıklık; tutak· I, 503 
tanulmak  söz söylenmek, söz geçilmek; işaret edilmek II, 130 
tanumak  danışmak; işaret etmek; söylemek, emretmek; tavsiye etmek· II, 112; III, 273 bkz> tanıışmak tanuşmak 
tanutmak  başkasına söz eriştirmeyi tavsiye ve emretmek· II, 312 
tañ  şaşacak, şaşılacak nesne, danılacak şey, acayip şey, I, 62; III, 355 
tañ  tan, sabah vakti. I, 170, 251;III, 355, 356 tañ eski zamanlardan kalmış olan yapı·III,356 
tañ  elek,III, 355 
tañ atmak  tan yeri ağarmak.III, 356 
tañılmak  iple sarılmak.III, 395 
tañınmak  bir sargı ile sarmak; bir işi başlı başına yapmak.III, 395 
tañızmak  şişmek.III, 392, 393 
tañlamak  danlamak, taaccüp etmek III, 403 
tañlaşmak  şaşmak, taaccüp etmek,I, 395; III, 398 
tañlatmak  danlatmak, şaşırtmak·II, 350, 359 
tañmak  bir şey ile sarmak,III, 390 
tañsuk  şaşılacak, acayip; nefis·III, 382 
tañ tuñ étmek  "tan tan" diye ses vermek· III, 357 bkz> dañ duñ étmek 
tañuk  hakanlara sefer ve benzeri zamanlarda yemek ve ipek kumaş gibi şeylerden verilen armağan·III, 365 
tañuk  çevgen oyünunda topu gerilen ipten geçirebilene verilen ipek kumaş·III, 365 
tañuk  savaşta mızrakların ve bayrakların uçlarına takılan ipek kuma;·III, 365 tap elverir, yeter,I, 318 
tap  yaralama veya dövme izleri .III, 145 
tap bolmak  elvermek, yetmek· I, 318 
tapçan  erişilemeyen üzüm salkımlarını kesmek için toplayının üzerlne çıktığı sofra biçiminde üç ayaklı bir nesne· I, 435 bkz> tapçañ 
tapçañ  eri;ilemeyen üzüm salkımlarını kesmek için toplayanın üzerlne çıktığı sofra biçiminde üç ayaklı bir nesne· III, 385 bkz> tapçan 
tapçurmak  tapşırmak, ulaştırmak, teslim etmek· II, 175 bkz> tapşurmak 
tapı  bir şeye razı olma· III, 216 
tapı  ne uzun ne kısa, orta· III, 216 
tapındaçı  tapan, tapınan· II, 168 
tapıngan  tapınan, daima tapan, II, 168 
tapınguçı  tapan, tapınan, II, 168 
tapınguluk  tapınmaya hakkı olan· II, 169 
tapınıglı  tapan, tapınan. II, 169 
tapınmak  tapmak, tapınmak, hizmet etmek· II, 140, 160, 161, 167, 168 
tapış  iki kişinin işlerini birbirine tapşırması, vekilleşme, yekeleşme· I, 367 
taplag  rıza, muvafakat· I, 462 bkz> tablag 
taplamak  kabul etmek, razı olmak· III, 293 
taplaşmak  bir işe razı olmak, uzlaşmak II, 206 bkz> tepleşmek 
taplatmak  razı etmek·II, 341 
tapluk  yer yarıkları· I, 467 
tapmak  tapmak, hizmet etmek; bulmak, sezmek· I,425; II, 3; III, 222 
tapraşmak  sıçraşmak (yalnız deve için ).II, 217 
taprımak  sıçramak (yalnız deve için)III, 277 
tapşurmak  tapşırmak, ulaştırmak, teslim etmek,II, 175 bkz> tapçurmak 
tap tap  çabuk çabuk· III, 145 
tapug  hizmet, tapma, tapı· I, 373, 376; II, 168; III, 58, 251 
tapugçı  hizmetçi· I, 376 
tapuglug  devamlı hizmeti olan· I, 495 
tapugsak  hizmet eden, hizmet etmeyl seven· II, 168; III, 377 
tapulmak  (kaybolan şey) bulunmak, II, 119 
tapuzmak  bilmece sormak ve säylemek·I, 462 bkz> tabızmak, tabuzmak 
tapzug  bilmece·I, 462 bkz> tabuzgu, tabuzguk, tapzuguk 
tapzuguk  halkın birbirini sınamaya çektikleri bilmece·I, 462, bkz> tabuzgu, tabuzguk, tapzug 
tar  dar·III, 97, 148. 259 
tar  kelek, (ırmaklarda) sal, III, 148, 157 
tar  yağ tortusu· III, 148 
taralmak  taranmak, II, 126 
taramak  taramak, dağıtılmak,I, 14 
taranmak  taranmak, kendini yardımsız taramak. II, 145 
taraslamak  bir şeyi kuvvet ile dağitmak· III, 332 
targak  tarak, I, 14, 467 
targıl  (attan ba;ka her hayvan için) alaca· I, 15, 482 § targıl yılkı; alaca hayvan·I, 482 
tarhan  islamlık'tan önce verilmi; olan bir addır, "bey" demektir.I, 436 
tandaçı  çiftçi·II, 51 bkz> tarıgçı 
tarıg  ekin, bitki, arpa, buğday, tane, tohum, zahire.I, 19, 140, 154, 165, 168, 187, 193. 194, 198,203. 208, 212, 213, 223, 256, 293. 302, 320, 373, 499, 509, 514;II, 49, 74, 81, 82, 106, 124, 125. 126, 145, 159. 162, 204, 212, 219,232,238,240, 259,263,307,319, 
tarıg biti  tahıla düşen ufak hayvan· I, 320 
tarıgçı  çiftçi, ekinci. II, 49. 51; III, 242 bkz> tarıdaçı 
tarıglag  tohum ekilecek yer, tarla, ekerge· I, 496, 500 
tarıglanmak  ekin sahibi olmak· Il, 269 
tarıglıg  ek!n bulunan yer, ambar· I, 496 § tarıglıg ew; buğdaylı ev· I, 501 
tarıglıg yér  ambar·I, 496, 501 
tarıglık  ambar·I, 503 
tarıkmak  daralmak·II, 115 
tarılmak  (bir nesne, õtekisi içine) dağılmak, yayılmak; ayrtlmak· I, 15; II, 126. 209; III, 6 
tarılmak  ekilmek· II, 126 tarım tekinlere ve Afrasyab soyundan olan hatunlara ve bunların çocuklarına karşı söylenen bir kelime, Hakanlı hanları oğullarından başkasına söylenmez·I, 396 § altun ta rım; büyük kadınların ungunu·I, 396 
tarım  göllere, kumluklara dökülen çay kolları·I, 396 
tarımak  (ekin) ekmek·III, 262 
tarımlamak  ırmağı bir adadan öbür adaya atlamak suretiyle geçmek·III, 341 
tarımsınmak  ekin eker görünmek· II, 259 
tarınmak  yalnız başına ekmek; ekin eker görünmek II, 145, 159 
tarırku  otları birbirine karışmamı; olan yer, otu az yer· I, 489 
tarıtgan  ekincilik eden· I, 514;II, 319 
tarıtgu  (ekin) ekecek· II, 321 
tarıtıglı  çiftçllik etmek üzere olan· II, 320 
tarıtıglık  çiftçllik yapmak hakkı olan· II, 320 
tarıtıgsak  çiftçiliğe düşkün olan· II, 319 
tarıtmak  eklncilik etmek, ektirmek·I, 514 
tarka  koruk- I, 427 bkz> talka 
tarmak  dağıtmak, yaymak, ayırmak·I, 399; III, 180, 260 bkz> taramak 
tarmak  yırtıcı hayvanların pençesi.I, 467 
tarmaklanmak  kol kol kuş pençesi glbl akın etmek; pençe sahibi olmak (kuş); kol kol olmak (su)·II, 274 bkz> tarmutlanmak 
tarmamak  tirmalamak·II, 364 
tarmaşmak  tirmalaşmak, birlikte kaşınmak·II, 207 bkz> tırmaşmak 
tarmatmak  tırmalatmak·II, 349, 364 
tarmaz  ;en hıyarı·I, 457 bkz> turmuz 
tarmut  dağların tepelerl, derelerl,I, 451 
tarmutlanmak  (su) kollara ayrılmak· II, 270 bkz> tarmaklanmak 
tartar  kumruya benzer bir kuş· I, 485 
tartıg  yük ipi, denk sargısı; blr iş çıkması üzerine hakanın adamlarını çağırması·I, 462 
tartıgçı  davetçi·I, 462 
tartılmak  tartılmak; gerllemek vé çekilmek· II. 229, 237 
tartın  ylyecek, başka bir yerden getirilen zahire·I, 435;III, 426 
tartınmak  6zlemek; acınmak; götürür görünmek,II, 240 
tartışmak  tartışmak, taıtmada yardım etmek; germekte yardım etmek; birblrinl cezbetmekte ve çekmekte ve kurmakta yardımetmek; sızlamak,I, 230;II, 205;III, 255 
tartmak  tartmak; cezbetmek; çekmek, uzatmak, germek; getirmek, almak, çıkarmak, III, 426 
tarumak daralmak·III, 261 262   
tarunmak  canı sıkılmak, usannnak, sıkılmak· II, 145 
tarus  evin çatısı· I, 366; II, 105 
taruslamak  çatı yapmak, III, 332 
tarutmak  darla;tırmak·II, 302 · 
tas  her nesnenin kötüsü, bayağısı,I, 329 
tasal  çevgen oyununda çlzilmlş sınır·I, 392 bkz> talas 
tasgamak  tokatlamak·III, 287, 288 
tasgaşmak  tokatlaşmak; tokatlamakta yardım ve yarış etmek,II, 220 bkz> yasgaşmak 
tasgatmak  tokatlatmak,II, 338 
tàş  taş, kaya,I,135,163, 254, 256, 276, 517;II, 7, 14, 23, 129, 133.184, 234; III, 58,152,187, 280. 282. 286, 372, 375. 426. 435, 447, 448 
taş  dış, taşra, gurbet; geniş açıklık; yazı; yabancı yer·I, 91, 435;II, 74;III, 152 
taşak  erkeklik aygıtı.I, 380, 438;III, 267 
taşaklıg  ta;aklı·I, 497 
taşgurn  -ıak taşayazmak,II, 200, 201 
taşıkmak  dışarı çıkmak· II, 116 bkz> çıkmak,tışıkmak 
taşırkan közlüg  patlak gözlü, lokma gözlü· I, 521 
taşıtmak  ta;itmak· II, 307 
taşlamak  taşlamak; gurbete gitmek, dışarılıklı olmak, III, 294 
taşlatmak  taşlatmak; taşràya yollamak. II, 343 
taşmak  ta;mak·II, 12 
taşra  dışarı·I, 424 
taşug  taşınabilen mal, eşya, menkul mal·I, 411 
taşumak  taşımak; çıkarıp atmak, kovmak· I, 102; III, 266 
taşurgan  daima ta;ıran· I, 518 
taşurmak  taşırmak, II, 78 
taşutmak  taşitmak·I, 210 
tat  tat, yabancı; müslüman olmayan; üygur, Farslı, Acem, Farsça konu;an·I, 36, 349, 454, 483, 486;II, 3, 216, 280, 281, 294 
tat  kılıç ve benzeri îeylerin üzerine çöken pas· II, 281 bkz> tut 
tata  on adımdan görülebilecek yer parçası, III, 220 bkz> tada 
tatganmak  tatlı bulmak, tat almak·II, 241 
tatıg  tat, lezzet·I, 408 
tatıglanmak  tatlanmak· II, 265 
tatıglıg  tatlı· I, 495, 496 
tatıgmak  tat, lezzet· I, 408 
tatıgsamak  canı tatlı istemek, I, 279; III, 332, 333 
tatıg talıg  tat, lezzet, I, 408 
Tatıkmak  Tatlaşmak; Farsla;mak· II, 116, 281 
tatıkmak  paslannnak· II, 281 bkz> tutukmak 
tatılmak  tadılmak, tadına bakılmak, II, 120 
tatımak  tat vermek· III, 257 
tatındı süt  bol süt· I, 449 
tatınmak  tadar görünnnek·II, 158 
tatırga  "tirşe" denen sepilenmiş beyaz deri· I, 489 
tatırlıg yér  toprağı düz ve sert olan yer, bozkır, I, 494 
tatır yér  kıraç yer, I, 361 tatıtmak tadılmak, tadına tesir etmek, tat vermek, II, 299 
Tatlamak  Fars, vé Farslı saymak· III, 293 
Tatlaşmak  Farsça veya üygurca konuşmak, II, 206, 207ı 
tatlıg  tatlı· I, 45, 529; III, 200, 194 
tatruşmak  birbirine tattırmak· II, 217 
Tat Tawgaç  üygur ve Çinli; Farslı ve Türk· I, 454;II, 280 
taturgan  daima tattıran·I, 515, 516;II, 74 
taturmak  tattırmak·II, 73;III, 186 
tavar  mal, davar·I, 79, 234, 235, 238, 264, 265, 300. 303, 362;III, 310, 334, 338, 419, 420, 445, 447 bkz> tawar 
tavuş  duygu ve kımıldanma· III, 165 bkz> tawış,tawuf 
tawar  mal, mülk, eîya· I, 22. 79, 86, 114, 189, 210, 238, 255, 261, 264, 284, 291, 295, 362, 411, 498, 514;II, 17, 19, 29, 50, 55. 58, 61, 81, 87, 89. 93, 101, 112, 113, 121, 125, 136, 153, 154, 155, 156, 158. 183. 189, 224, 237, 249, 250, 253, 295, 296, 297, 3 
tawarlıg  mallı, mal sahibi. I, 495 
tawarluk  mal konan yer, hazine. I, 503 
tawarsak  mal sever· II, 56 
tawgaç edi  Araplar'ın "Âd ulusunun izeri" dedikleri büyük ve eski yapılara verilen ad· I, 454 
Tawgaçlarmak  Maçinli saymak·III, 350 
Tawgaçlanmak  Maçin halkı kılığına girmek II, 271 
tawgaç yudası  susam çiçeğinin (urfağının) yaprağına benzer yaprakları bulunup ilaç için kullanılan bir ağaç· I, 454 
tawılguç  tabarhun; innap dediklerl meyve; kızıl ağaç; bakam ağacı; tarhun denen sebze; kızıl sõğüt, I, 488, 489 bkz> tawılku 
tawılku  tabarhun· I, 489 bkz> tawılguç 
tawış  duygu ve kımıldanma. III, 165 bkz> tavuş, tawuş 
tawışgan  tavşan·I, 513, 525 
tawışganlaşmak  öndül olarak tavşan koyup yarış (bahis) etmek· II, 226 
tawışgan yılı  Türkler'in on ikili yıllarından biri.I, 346, 513 
tawmak  tasarruf etmek,I, 519 
tawrak  çabuk, acele, kıvrak, çalışkan, çabukluk· I, 156, 468, 520; III, 46, 69, 258 bkz> tafrak 
tawramak  davranmak; büyümek, kuvyetlenmek,I, 103; III, 41, 279 bkz> tuwramak 
tawran  şalvar uçkuru ve sapan kolu yapmak için örülmüş ip,I, 436 
tawranmak  davranmak·II, 240 
tawratası  davrandıracak·II, 362 § tawratası yér; davrandıracak yer·II, 362 
tawratgan  daima acele ettiren, daima davrandıran·II, 360 
tawratgu  davranılacak.II, 362 § tawratgu ogur; davranılacak zaman·II, 362 
tawratguçı  acele ettiren, davrandıran.II, 360 
tawratıglı  acele ettiren ve işe başlatmak üzere olan·II, 361 
tawratıglık  davrandırma, acele ettirme hakkı olan, II, 361 
tawratıgsak  acele ettirmek, davrandırmak isteyen II, 360, 361 
tawratıgsı  davrandırına, acele ettirme hakkı olan. II, 361 
tawratışmak  ivmekte ve yürüyüşte yarış etmek, II, 363 
tawratma  davrandırrria. II, 360 
tawratmak  acele etmek, acele ettirmek, davrandırmak; (ip) eğirmek· II, 330, 335, 336, 360 tawratmış kıvratılmış. II, 362 § tawratmış yıp; kıvratılmış ip, II, 362 
tawrattaçı  acele ettiren, davrandıran· II, 360 
tawuş  duygu ve kımıldanma· I, 367 bkz> tavuş, tawış 
tawuşlamak  kımıldanma, duyu ve hareket belirtmek III, 335 
tay  tay,I, 206, 207, 313; III, 71, 158 
tayagu  taş ve tezek parçası· III, 174 
tayak  dayak, dayangaç·I, 417; III, 166 
tayaklanmak  dayak, baston sahibi olan III, 197 ,198 
tayamak  dayak koymak, dayak dikmek, dayamak, III, 274 
tayanmak  dayanmak, III, 161, 190, 191, 380 
tayañu  mabeyinci, perdeci· III, 380 
taygan  tazı, av köpeği. I, 421; II, 15, 343; III, 174, 175 
tayıg  kaygın· III, 165 
tayışmak  kaymakta yarış etmek· III, 188 
tayıtmak  kaydırmak· II, 325, 326 bkz> tayturmak 
taylañ er  ince, kibar, güzel, boylu boslu, rengi parlak, elbisesi temiz adam (en çok gençlerde kullanılır)· III, 386 bkz> tayuk § taylañ yigit; dalyan (daylan) gibi genç, III, 386 
taymak  kaymak· III, 166, 243, 244 
tayturmak  kaydırmak, 2iyındırmak· III, 192 bkz> tayıtmak 
tayuk er  ince, kibar genç· III, 166 bkz> taylañ 
tayuklanmak  dayılanmak, kibarlanmak. III, 197, 198 
taz  kel, daz, boynuzsuz, bitkisiz, çorak· I, 26, 313; II, 41, 52; III, 148, 149 § taz koy; kel koyun, boynuzsuz koyun, III, 148 § taz yér; bitkisi az olan çorak yer, kel toprak·III, 148 
tazarmak  kelle;mek· II, 77 bkz> tazgarmak, tazgırmak 
taz at  alacalı at· III, 148 
tazgarmak  kelleşmek, dazlaşmak, II, 200 bkz> tazarmak, tazgırmak 
tazgırmak  dazlaşmak, kelle;mek· II, 200 bkz> tazarmak, tazgarmak 
tazlamak  birine kel demek, birini kel saymak. III, 293 
tebiz  çorak yer; haset eden· I, 19, 365;II, 208 
tebizlik(g)  çekememezlik, haset·I, 506 
tef  dek, al, hile·I, 332 bkz> tew 
tefçitmek  sıkıca geçmeli olarak diktlrmek· II, 329 bkz> tewçimek 
tegdeg  sebep,I, 160 bkz> tıldag 
tegdi  ziyaretçi.III, 230 bkz> teki 
tegilmek  şaşıla;mak, tek gözlü olmak,II, 130 
tegin  değin I, 349 
teginmek  bir büyük adamın yanına gelmek veya oradan gitmek. II, 143 
tegiñ  tekin, samur·III, 370 
tegir  değer, kıymet·I, 352;II, 82 
tegirme  çörek, değirmen taşı, para gibi değirmi olan her nesne·I, 490 
tegirmek  yaklaştırmak·II, 148 
tegirmek  deve üzerine ikl taraflı atılarak içerisine bìnilen sepetle, sepete benzer nesne· I, 506 bkz> ügürmek 
tegirmen  değirmen, değirmen taşı· I, 369; II, 128; III, 266. 267, 282, 355 
tegiş  değişme. I, 368 
tegişmek  muhakeme olmak; (bir yere) değmek; dürüm dürüşmek. II, 105, 106 
tegme  değme, her, her bir, türlü türlü·I, 157, 241, 296, 433, 434, 437, 523;II, 156, 285; III, 26 tegmek değmek, dokunmak, ermek, erişmek, varmak, yakalamak, dü;mek; hücum etmek· I, 48, 104, 167, 319, 363, 375, 410, 429, 471, 472, 522;II,19, 20,91 ,129;III,44,4 
tegre  etraf, çevre, daire, değre,I, 310, 421, 424; II, 13, 45, 137; III, 285, 401, 422 
tegrek(g)  herhangi bir şeyin halkası, değresi· I, 477 
tegü  kadar, dek,III, 237 
tegül  değil.I, 329, 393;II, 57, 68;III, 153 bkz>dag, dag ol, dag 
tegürgen  daima degiren, eriştiren . I, 522 
tegürmek  eriştirmek, dokundurmak, değirmek· I, 207, 335, 376; II, 84; III, 134, 158 
Tejik  Tacık, Farslı· I, 387 
Tejiklemek  Farslı saymak, Farslılığa nispet etmek,III, 340 
tek  tek, sadece, bir şey dilemeyerek; gibi, benzetme edatı,I, 334, 353, 354, 490, 497;III, 155 
teke  teke, boynuzundan yay yapılan' erkek geyik· III, 102, 228 § teke sakal; teke sakallı, köse adam· III, 228 
teki  ziyaretçi· III, 230 bkz> tegdi 
tekiş  her şeyin sonu, bitimi.I, 368 
tekne  tekne·I, 434 
tekşüt  değişit, karşılık, bedel·I, 451 
tek turmak  susmak· I, 334 
teküz  atın alnındaki akıtma,I, 507 bkz> tüküz 
teküzlig  akıtmalı.I, 507 
telgemek  sıkmak, can sıkmak,III, 291 
telgenmek  kızmak, içlenmek· II, 242 
telik  delik· I, 388 
telim  çok, pek çok, bol, fazla, daima, hep, pek· I, 44, 73, 110, 132, 156, 157, 166, 167, 200, 235, 249, 255, 397, 427, 467, 514, 515, 520, 521, 522, 523;II, 38, 179, 241, 260, 315, 342; III, 20, 52, 159, 194, 297, 311, 323, 404 
telinmek  delinmek· II, 147, 148 
telişmek  delmekte yardırn ve yarış etmek, II, 108 
telmek  delmek; sıirüye katmak· II, 22 
telmirmek  sağa sola bakınmak (bir şey istemek için).II, 179, 180 
teltürmek  deldirmek. II, 174, 175 
telü  deli,çılgın III, 156, 232 bkz> telwe 
telwe  deli, I, 426 bkz> telü 
tem  tırkaz· I, 337 
temen  büyük iğne, çuvaldız, I, 402; III, 35, 367 bkz> tümen § temen yiñne; büyük iğne, çuvaldız· I, 402 § temen yigne; büyük igne, çuvaldız, III, 35 
temlemek  tırkazlamak· I, 337 
temregü  temregi· I, 491 
temür  demir. I, 42, 187, 361, 520; II,II, 21; III, 253 
temıirçi  demirci· III, 268 
temürgen  ok temreni .I, 522 bkz> temürken 
temür kazñuk (kazuñuk)  kutup yıldızı; demir kazık·III, 383 bkz> temür kazuk 
temür kazuk  kutup yıldızı; demir kazık,III, 40 bkz> temür kazñuk 
temürlük  demir eritllen ve süzülen yer·I, 506 
ten  vücut·II, 307 
tençmek  ısırmak, kötüleşmek, yoksullaşmak· II, 281;III, 303 bkz> yençimek, yunçımak 
tene  tane; susam, mışmiş gibi şeyler·III, 44, 236 
tenrimek  uyuyamamaktan baş dönmek,III, 282 
teñğ  imkân, fırsat, sıra·II, 103; III, 355 terig gõl, bataklık·I, 528 
teñ  denk, ögür, akran·III, 355 § teñ 
tuş  denk, eş, küfüv·III, 355 
teñek  hava·III, 366 
teñelgüç  dölengeç kuşu·III, 388 bkz> terigelgün 
teñelgün  dölengeç kuşu·III, 388 bkz> teñelgüç 
teñermek  iki şeyi birbirine denklemek, denkleştirmek·III, 398 
teñeşmek  denkleşmek, ikl şey birbirine denk olmak III, 393 
teñil  ön ayakları çizgili·III, 366 
Teñirgen  Tanrıya tapınan bilgin.III, 389 bkz> Teñrigen 
teñitmek  havaya doğru yükseltmek·III, 396 bkz> tüñitmek 
teñiz  deniz·I, 100; II, 45; III, 136, 363, 370 
teñlemek  Iki şeyi birblrine denklemek, denk etmek, denkleştirmek. I, 427, III, 403 
teñlenmek  i;i düşünmek, çare düşünmek· III, 400 
teñleşmek  iki şey birbirine denkle;mek, III, 398 
teñmek  havalanmak, havaya yükşelmek, göz-den kaybolmak, III, 390 
teñri  gök, sema· III, 377 
teñri  büyük bir dağ, büyük bir ağaç gibi göze ulu görünen Her şey· III, 377 
Teñri  Tanrı. I, 53, 68, 150, 171, 206. 212, 225, 266, 280, 300, 301, 304, 373, 416, 461, 472, 475;II, 3, 77, 140, 152, 160, 161, 162, 167, 169, 173, 179, 185, 192, 200, 201, 288, 294, 303, 315, 316, 324, 325, 347, 356,III, 52, 53, 84, 95, 137, 271, 273, 290, 34 
Teñrigen  Tanrı'ya tapınan bilgin, bilgin kimse· III, 377, 389 bkz> Teñirgen 
Teñrigerü  Tanrı'ya doğru, Tanrı'ya yõnelerek, III, 251 bkz> Teñrikeri 
Teñrikeri  Tanrı'ya doğru, Tanrı'ya yônelerek. III, 251 bkz> Teñrigerü 
teñtürmek  elindekini havaya doğru saldırmak, yükseltmek, III, 397 
teñüç  saçayağı gibi yarım arşın yüksekliğinde olan her şey· III, 381 
teñürmek  havaya doğru yükselip kaybolmak, yükselen bir ;eyl salıvermek. III, 392 
tepik  tepiş, tepme· I, 27, 386 
tepilmek  tepilmek· II, 119 
tepinmek  tepmek, bir şeyi ayakla kımıldatmak· II, 140 
tepişmek  tepişmek, II, 87, 113 
tepleşmek  bir işe razı olmak, uzlaşmak· II, 206 bkz> taplaşmak 
tepmek  dövmek, vurmak, tepmek, I, 27, 200, 386, 526; II, 3, 33, 113 
tepremek  tepremek, kımıldamak III, 277 
teprenmek  teprenmek,II, 240 
tepreşmek  oynamak, tepreşmek, kaynaşmak· I, 88;II, 204 
tepretesi  tepretilecek.II, 362 § tepretesi yér; tepretilecek yer·II, 362 
tepretgen  çok tepreten·II, 360 
tepretgü  tepretilecek,II, 362 § tepretgü ogur 
tepretgüçi  tepreten,II, 360 
tepretíglik  tepretme hakkı olan·II, 361 
tepretigsek  tepretmek dlleğinde olan· II, 360. 361 
tepretigsi  tepretmek hakkı olan ve tepretmekte acele eden· II, 362 
tepretişmek  tepretmekte yardım ve yarış etmek· II, 363 
tepretme  teprendirme. II, 360 
tepretmek  tepretmek, teprendirmek, kımıldatmak, saldırmak; (yalnız deve için) sıçratmak, II, 329, 330, 360 
tepretmiş  tepretilmiş, II, 362 § tepretmiş neñ 
tepretteci  tepreten· II, 360 
tepsemek  haset etmek, günülemek, çekememek· I, 463; III, 283 bkz> tepzemek 
tepsetmek  haset ettirmek· II, 336 bkz> tepzetmek 
tepük  kurşun eritilerek iğ ağırşağı şeklinde dökülür, üzerine keçi kılı veya başka bir şey sarılır, çocuklar bunu teperek oynarlar· I, 386 
tepzemek  haset etmek, günülemek, çekememek, I, 19; III, 283 bkz> tepsemek 
tepzeşmek  hasetleşmek· II, 206 tepzetmek haset ettirnşek, II, 335, 336, bkz> tepsetmek 
ter  ter, I, 181, 322, 466; 11. 96, 273, 279, 303, 336;III, 148, 196 
ter  ücret, çalışana verilen para· III, 148, 212 
ter atmak  beden teri dışarı atrnak·II, 303 
teritmek  , teri ötmek 
ter bolmak  terlemek, utanmak, mahcup olmak·I, 322 
terçi  ücretle çalışan, ırgat·I, 417; III, 148 
tergüşi  deren, toplayan·II, 51 
teri  deri, I, 70, 165, 306; II, 149, 229, 231, 303, 354; III, 188, 190, 221, 244, 392 
terigsek  dermeyi, toplamayı dileyen· II, 55 
terinçek  iki parçadan yapılan kadın carı· I, 510 
teriñ  , (yalnız su için) engin, geniş, derin, her derin ve çok şey· III, 370 
teringüklenmek  (su) derlnlemek, ;oğalmak· III, 411 
teri ötmek  ter derlden geçmek,II, 303 bkz> ter atmak, teritmek 
teritmek  terlemek·II, 303, 304 bkz> ter atmak, teri ötmek 
terk  tez, çabuk,I, 350, 441 bkz> terkin 
terken  egemen, hükümdar, mellk; vilâyet üzerine vali olan kimseye karşı hakanlann aytası; "kendisine itaat edilen" anlamına I, 376, 441, 442; 11. 209 
terkin  toplu olan, toplanmiî olan her şey· I. 442, 443;II, 209 
terkin  tez, çabuk,I, 441 bkz> terk 
terk kelmek  tez gelmek· I, 350 
terk kılmak  çabuk olmak· I, 350 
terklemek  ivmek, acele etmek· III, 445 
terlemek  terlemek; kaşağılamak, gebrelemek, silmek· III, 293 
terlenmek  terlemek, II, 242, 254 
terletmek  terletmek· II, 342 
terlik  teri çekmek için eğerln veya palanın altına konulan keçe·I, 476 
terñek  su sızıntısı, su blrikintísi; kaynak, II, 291, 328 bkz> terñük 
terñük  kaynak· II, 6 bkz> terñek 
ters  güç olan her nesne· I, 348 
tersinmek  terslemek, kızmak; (yara kapandıktan sonra) azmak· II, 240, 241 
ters ters urmak  her yanından, her yanına vurmak· I, 348 
tes  obanma edatı·I, 328 § tesdegirme; des- değirmi·I, 328 
teşik  obur, karnı dolduğu halde gözü dolmayan kişi·I, 387 bkz> teşüklemek 
teşilmek  yarılmak, değilmek II, 127, 128 
teşrüm  eğrilmiş ip yumağı· I, 485 bkz> tüşrüm 
teşük  taşagı yarık; deşik, yarık, I, 387 
teşüklemek  obur, aç gözlü saymak, III, 340 bkz> teşik 
tetik  akıllL III, 33 bkz> teytik 
tetrü  her şeyin tersine dönüşü· I, 420 
tetrülmek  çevrilmek, ters olmak, kötü olmak, kötüleşmek·II, 229, 230 
teve  deve·III, 139 bkz> deve, devey, tevey, tewe, tewey, tewi, téwi, tiwi 
tevey  deve· III, 314, 342,447 bkz> deve, devey, tewe, tewey, tewi, téwi, tiwi 
tew  al, hile, aldatma,I, 332 bkz> tef 
tewçimek  oyulkamak, seyrekçe dikmek·III, 276 bkz> tefçitmek 
tewe  deve·II, 181 bkz> deve, devey, teve, tevey, tewey, tewl, téwi, tiwi 
tewey  deve, I, 31; II, 84, 195, 206, 217, 255, 256, 329, 351;III, 49, 60, 67, 113, 136, 140, 168, 186, 200, 225, 309 bkz> deve, devey teve, tevey, tewe, tewi, téwi, tiwi 
tewgen  her zaman 0126^I, 401 
tewi  deve· 1. 127, 385, 485;II, 21, 75, 246, 252, 338; III, 139, 277. 287 bkz> deve, devey, teve, tevey, tewe, tewey, téwi, tiwi 
tewinmek  tasalanmak, utanmak, sıkılmak, II, 147 
tewişmek  şişe et dizmekte yardım ve yarış etmek· II, 102 bkz> tüwi;mek 
tewlüg  alcı, aldatıcı· I, 477; III, 33 bkz> tewlük 
tewlüglenmek  kendini hileci saymak, hileci olmak, II, 277 bkz> tewlüklenmek 
tewlük  alcı, hileci, aldatıcı, III, 33 bkz; tewlüg 
tewlüklenmek  kendini hileci saymak, hileci olmak, II, 277 bkz> tewlüglenmek 
tewmek  eti şi;e saplamak, dizmek. I, 401; II, 15 
tewsi  tepsi, sofra· I, 423; III, 50 
tewşelmek  ufalanmak; karışmak. II, 235, 236 bkz> tewşülmek 
tewşemek  karı;mak, dolaşmak (ip), III, 286 
tewşetmek  karıştırmak, dolaştırmak (ip); birinin terini burçaklatıncaya kadar yormak, II, 336 
tewşinmek  çalışmak, çırpınmak. II, 241 bkz> tewşünmek 
tewşülmek  karışmak· II, 236 bkz> tewşelmek 
tewşünmek  çalışmak, çırpınmak· II, 241 bkz> tewşinmek 
tewürgen  her zaman çeviren·I, 521 § ewürgen tewilrgen; her zaman evirlp çeviren· I, 521 
tewürmek  çevirmek·II, 82 § ewürdi tewürdi; evirip çevirdi, alt üst etti; tasarruf etti· II, 81 
teyitilmek  akıllanmak, zekile;mek· II, 121 
teytik  akıllı, zeki· III, 33 bkz> tetik 
tezek  tezek, at gübresi· I, 386 
tezeklemek  pislemek. III, 340 
tezgek (er)  işten ve işe benzer şeylerden kaçan, çekingen· II, 289 bkz> tezik 
tezgi  düşman gelmesi yüzünden halk arasında olan ürkuntü, panik· I, 429 bkz> tezik 
tezgi bolmak  düşman gelmesi yüzünden ürküntü meydana gelmek, I, 429 
tezginç  dağ dönemeci, dağ büklümü· III, 387 bkz> yörgenç 
tezginç yol  büküntülü, kıvrımlı yol- III, 387 
tezginmek  dönmek, tavaf etmek; çevrilmek· II, 241, 255, 303, 312 
tezik  halk arasında ürküntü, panik, I, 387 bkz> tezgi 
tèzik (kişi)  işten kaçan kimse· I, 387 bkz>tezgek 
tezinmek  kaçar görünmek.II, 146 
tezişmek  blrbirinden kaçışmak, II, 99 
tezitmek  kaçırmak, II, 305 
tezmek  kaçmak, tezlkrnek· II, 8 
tégin  aslında "köle" anlamına; sonraları hakan okullarına verilen ungun· I, 355, 357, 413; III, 368 bkz> tigin § kümüş tégin; rengi gümüş gibi saf köle· I, 413 § alp tégin; yiğit köle I, 413 § kutlug tégin; uğurlu köle. I, 413 
tégit  "tegin" kelimesinin çoğul şekli.I, 355, 356 
témek  demek, söylemek·I, 43, 74, 79, 87, 127, 200, 403;II, 287; III, 214, 215, 233. 245, 247, 259 bkz> timek 
témin  demin·I, 409 
térgelir  dermek, toplamak üzere o1an· II, 67 
térgeşmek  arka arkaya gelerek derleşmek· II, 206 bkz> tirkeşmek 
térgi  sofra, I, 429; II, 54 bkz> térgü 
térgü  sofra üzerindeki çeîitli yemek; sıra, dizi·I, 428 bkz> térgi 
térig  derme, derl{; dernek, derge,I, 388; II, 41 bkz> tirik 
térilgen  her zaman derilen, toplanan·I, 521, 523 
térilmek  derilmek, toplanmak· II, 127; III, 6 
térimsinmek  derer gibi görünmek· II, 261 
térinmek  kendisine dermek, II, 146 
térmek  dermek, toplamak· II, 39, 44, 62, 66, 83; III, 181 
térnek  dernek, işlerini konuşmak için ulusun toplandığı yer· I, 477 
tétürmek  söyietmek, dedirtmek. III, 186 
téwi  deve· I, 389,499 bkz> deve, devey, teve, tevey, tewe, tewey, tewi, tiwi 
tıdış  engellik, engel oluş· I, 407 
tıdıglıg neñ  kendisine varılması yasak edilmiş nesne· I, 496 
tıdıgmak  bir şeyden alıkoyma, engel o1ma· I, 373 
tıdılmak  kaçınmak, çekinmek, alıkoymak, engel olmäk·II, 126 bkz> tıdınmak 
tıdın  vakit bildiren bir kelime· III, 171 
tıdındı  nerig esirgenen, yasak edilen şey·I, 449 
tıdınmak  kaçınmak, esirgenmek, yasak edilmek I, 449;II, 144, 145 bkz> tıdılmak 
tıdışmak  engel olmakta, alıkoymakta yarış etmek· II, 93 
tıdlınmak  kaçınmak, tıyınmak; söz söylerken duraklamak. II, 242 
tıdmak  geri koymak, men etmek· II, 292; III, 244, 439 bkz> tıtmak, tıymak 
tıg  al ile doru arası at rengi, konur al· III, 127 
tıgdamak  diğrek, sert, katı olmak III, 278 bkz> tıgramak, yawramak 
tıgmak  eğmek; değmek; bir yere değerek keskinliği gitmek, körleşmek I, 307;II, 14, 83;III, 231 bkz> tagılmak, tigmek 
tıgrak  yılmaz; yiğit, bahadır· I, 468; II, 212 
tıgrak  elçi, haberci, postacı· III, 65 
tıgraklanmak  yiğitlik göstermek, yiğitlenmek· II, 274 
tıgramak  diğrek, katı, sert olmak· III, 277, 278 bkz> tıgdamak, yawramak 
tıgraşmak  gürbüzleşnıek, bahadırlaşmak. II, 212 
tıgratmak  sıkıştırmak; becerikli, tıgrak yapmak, II, 330 
tıkılamak  "tık" diye ses vermek· III, 326 bkz> tiki, tíkilemek 
tıkıtmak  tıkılmak, sıkışmak,II, 129 
tıkınmak  teperek tıkmak, doldurmak, fazla yemek· II, 147 
tıkışmak  tikılmak, sıkı;mak· II, 104 
tıkıtmak  tıktırmak, sıkı;tırmak· II, 308 
tıkma (üzüm)  sıkışık, birbirine girmiş (üzürn)· II, 16 
tıkmak  tıkmak, doldurmak·II, 16 
tıkturmak  tıktırmak, bastırmak· II, 174 
tıl  dil, söz, lûgat·I, 107, 335, 336, 429;II, 20; III, 43, 133, 134, 161 
tıl  durumunu öğrenmek için düşmandan yakalanan tutsak, çaşıt, casus· I, 336; III, 134 
tılak  kadının kadınlık aygıtı, avret yeri,I, 335, 411 
tıldag  bahane, I, 160, 462 bkz> tegdeg 
tılıkmak  konuşmak, haber vermek; dile düşmek· II, 116, 117 
tılkatmak  işi geciktirmek; yükü çarpitmak, çarpık yapmak; yükle ip arasına ağaç parçası koyarak yükü düzeltmek için büktürmek. II, 339 bkz> talkıtmak 
tıllıg  dilli· III, 313 
tıl tegürmek  dil uzatmak, söz dökundurmak, dille (sözle) incitmek.I, 336 
tıl tutmak  düşmanın durumunu õğrenmek üzere blr adam yakalamak·I, 336;III, 134 
tın  ruh, nefes, soluk· I, 164, 177. 179. 192, 249, 339;II, 118, 283 bkz> tınıg 
tın  dinmiş; haylaz, işslz; tembelleşmiş, harın- lafmış III, 138 
tınçamak  bozulmak, çürümek, III, 303 bkz>tançamak, tançgamak, tançımak, tınçımak, tunçımak 
tınçımak  bozulmak, çürümek, III, 276, 303 bkz> tançamak, tançgamak, tançımak, tınçamak, tunçımak 
tındurmak  rahatettirmek, dinlendirmek,11,176 
tınıg  nefes alma, soluk alma· II, 40 bkz> tın 
tınılmak  dinlenilmek, rahat edilmek. II, 130, 131 
tınma  susma· II, 28 
tınmak  dinlenmek, solumak, nefes almak; dinmek, sonu gelmek,I, 206, 207, 529; II. 28, 40, 176, 204, 316;III, 158 tın 
tııt  sus·II, 28 
tıñılamak  agır bir şey yere düşerek ses vermek,III, 404 bkz> tiñilemek 
tıñlamak  dinlemek·III, 403 bkz> tlñlemek 
tiñlaşmak  dinlemekte yarış etmek·III, 398 
tiñlatmak  dinletmek-II, 359 
tırmalmak  tırmalamak II, 230 
tırmaşmak  tırmaşmak, kaşınmak·II, 207 bkz> tarmaşmak 
tırñak  tırnak.I, 134, 177;III, 382 
tırt  tekrarlanarak "cart" diye ses vermek·I, 341 
tış  diş,I, 464;II, 20, 97, 110,III, 209, 311, 334; III, 25, 73, 125, 216, 254, 270, 272, 280, 283, 297 
tış  sapan demiri·III, 125 
tış  alın akıntisı gözü önüne varıp kulaklarına çıkmayan ve burnuna inmeyen ikìsi ortası kalan at·III, 125 
tışı  dişi, her hayvanın dişisi; kadın· I, 396, 400, 447, 529; II, 102; III, 6, 200, 224, 229 bkz>tíşi tışıkmak dışarı çıkmak·II, 116 bkz> çıkmak, taşıkmak 
tışı takagu  tavuk·I, 447 
tışlatmak  dişletmek.II, 343, 344 
tıt  dağda biten çam fıstığı ağacı, Pinuslarix. III, 120 
tıtılmak  didilmek II, 120 
tıtışmak  ditmekte yardım etmek, yırtılmak· II, 89 bkz> titişmek 
tıtlanmak  çamlanmak, çam sahibi olmak· III, 199 
tıtmak  geri koymak men etmek· II, 292 bkz> tıdmak, tıymak 
tıtmak  ditmek, ziyadesiyle parçalanmak, II, 292 
tıymak  men etmek· III, 244 bkz> tıdmak, tıtmak 
tigin  aslında "köle" anlamına iken sonra hakan oğullarına verilen ungun· I, 355 ,357, 413; III, 368 bkz> tégin 
tigmek  egmek, III, 231 bkz> tagılmak, tıgmak 
tigretmek  ses çıkartarak, hışıldatarak yürütmek,II, 330, 331 bkz> tikretmek 
tikemek  dikmege gücü yetmek· I, 117 
tiken  diken·I, 204, 400;II, 215, 280;III, 44 bkz> tikken 
tiki  geceleri işitilen ses,III, 230 bkz> tıkılamak,tikilemek 
tikiglig  dikilmiş (elbise),I, 509 bkz> tikiklig 
tikiklig  dikilmiş.I, 509 bkz> tikiglig 
tikilemek  ses, hışırtı çıkarmak,III, 326 bkz> tıkılamak, tiki 
tikilmek  dikilmek, (ağaç) dikilmek, bir şeyi dikine koymak,II, 130 
tikim  parça, I, 396 bkz> tikkü, tikü tikir 
tikir  at nalının çıkardığı sesi bildiren bir kelime. I, 361 bkz> takır takır 
tikişmek  (agaç, elbise) dikmekte yardım etmek, II, 106, 113 
tikken  diken, I, 401 bkz> tiken 
tikkü  parça, lokma· III, 229 bkz> tlkim, tikü 
tiklinmek  (ağaç ve benzeri) dikilmek. II, 244 
tiklişmek  (ağaç ve benzeri) dikilrnek. II, 207 
tikme  (neıíğ) dikilmiş (nesne), I, 433 
tikmek  bir şeyi delmek, dürtmek, sokmak, (ağaç) dikmek, bir şeyi dikey hale getirmek; (dikiş) dikmek. I, 195, 201; II, 20; III, 25, 367 § tikmeginçe; dikilmedikçe· II, 21 
tikremek  ses vermek; gelişmek, yeti;mek. II, 280 
tikreşmek  ses vermek; büyüyüp serpilmek. II, 209 
tikretmek  ses çıkartmak, hışıldatarak yürümek·II, 330, 331 bkz> tigretmek 
tiktürmek  (dikiş) diktirmek· II, 174 
tikü  parça, lokma·III, 229 bkz> tikim, tikkü 
tiküç  ekmekçilerin ekmek üzerine nakış yapmak için kullandıkları nesne, kuş yeleği·I, 358 
tikülemek  lokma lokma vermek; rüşvet vermek·III, 326 
tildürmek  dildirmek· 11.176 bkz> tiltürmek 
tilek  dilek,I, 412;II, 148; III, 90 
tilemek  dilemek, istemek; beklemek, aramak·I, 21, 36, 51, 126, 252, 459;II, 8, 112, 260, 262; III, 87, 90, 143, 271 
tilemsinmek  diler, ister gibi görünmek·II, 259, 261 
tilenmek  aranmak, dilenmek· I, 407; III, 43 
tileşmek  dilemekte yanş etmek·II, 108 
tiletmek  istetmek, diletmek. II, 310 
tilge  dilim, uzunlamasına kesilen her şey·I, 429 bkz> tilim 
tili  ok temreni üzerine sarılan sırım,III, 233 
tilim  dilim.I, 397 bkz> tílge 
tilimsinmek  dilim yapar görünmek·II, 262 
tilinmek  uzunlamasına dilinmek·II, 149 
tillşmek  dilmekte yardım ve yarış etmek· II, 108 
tilki  tilki· II, 343 bkz> tilkü 
tilkü  tilki.I, 54, 421, 429; II, 15; III, 5, 175, 244 bkz> tilki 
tilkülenmek  tilkilik etmek, yaltaklanmak· III, 202 
tilmek  dilmek, uzunluğuna yarmak veya kesmek, II, 23 
tiltürmek  dildirmek. II, 175 bkz> tildürmek 
tim  şarap dolu tulum; şarap satan, III, 136 
timci  şarap satan, meyhaneci·III, 136 
timek  demek· III, 231 bkz> témek 
tin  yular I, 339;III, 138 § tin tizgin; yular dizgin· I, 339 
tiñ  dik- III, 356 
tiñilemek  ağır bir şey yere düşerek ses vermek· III, 404 bkz> tıñılamak , 
tiñlemek  dinlemek .I, 96 bkz> tıñlamak 
tiñ turmak  dik durmak·I, 356 
tiregü  direk, kendisine bir ;ey dayanılan ve kendisiyle bir şey durdurulan her nesne, direcen ve buna benzer şeyler,I, 447 
tirek  direk; kavak·I, 387, 412 
tireklig  direk sahibi. I, 509 
tireklik  direklik ağaç yetişen yer, kavaklık; direklik· I, 509, 511 
tiremek  dayak veya direk dikmek· III, 262 
tirenmek  dayanmak; direnmek, çekinmek· II, 14S, 146;III, 233 
tireşmek  direşmek, çekinmek, diremek, şıkıntidan yürümez olmak (hayvan); çekişmek· I, 414; II, 95, 96 
tirgürmek  diriltmek II, 179, 200, 324; III, 424 
tirig  diri, canlı, yaîayan· I, 14, 62, 386; III, 333 § tirigle; diri iken, hayatta iken. III, 257 
tirik  derme, deriş; dernek, derge· I, 388 bkz> térig 
tirilgen  her zaman yaşayan· I, 523, 524 
tirilmek  dirilmek, yaşamak· I, 14; II, 127, 139, 200, 324; III, 6, 65 
tiriñ  kulağın tınlamasına benzer sesi bildiren kelime. III, 370 
tiriñ étmek  tın etmek· III, 370 
tiriñ éttürmek  tın etmek III, 370 
tirkeş  yığlışma; kalabalık yüzünden yürümekte güçlük·I, 460 § suw tirkeşi; dere kollarının suyunun toplandığı yer·I, 460 
tirkeşmek  toplanmak, toplaşmak, derleşmek·I,149,459; III, 65 bkz> térgeşmek 
tirsgek  göz kapaklarında çıkan sivilce, it dirseği, arpacı·k. III, 424 
tirsgek  dirsek· III, 424 
tişek  şişek, iki yaşını bitirerek üçüne basmış olan koyun· I, 387 
tişelmek  bilenmek, di;enmek· II, 128 
tişemek  dişemek· III, 266, 267 
tişetmek  dişetnnek, II, 307 
tişi  dişi, her hayvanın dişisi; kadın·I, 396, 400,447, 529;II, 102; III, 6, 200, 224. 229 bkz> tışı 
tişlemek  dişlemek, dişle ısırmak· III, 294 
titik  çamur·I, 386, 506;III, 297 § oçaklık 
titik  ; çamur ve çamura benzer ocak yapılacak her nesne·I, 150 
titinmek  dayanmak, direnmek, dik bakmak· II, 144 
títinü bakmak  dik, keskin bakmak, II, 144 
titir  dişi deve·I, 361; III, 291 
titişmek  ditmekte yardım ve yarış etmek; yırtılmak.II, 89 bkz> tıtışmak 
titiz  tadı hel;le glbi kekremsi olan·I, 365 
titizlik  kek^elik.I, 506 
titmek  (yara) acımak·I, 386 
titmek  direnmek, karşı koymak; dik bakmak·II, 292 
titreşmek  titreşmek II, 217, 218 
titrü bakmak  dik bakmak, keskin gözle bakmak, II, 292; III, 272 
tiwi  deve,III, 139 bkz> deve, devey, teve, tevey, tewe, tewey, tewi, téwi 
tiz  yüksek yer· II, 344; III, 123 § tarıg art tiz; Kaşgar'a yakın bir yayla· III, 123 
tíz  diz,III, 123 
tizgin  dizgin, I, 339, 424 
tizig (tizik)  sıra, saf, dizi. I, 214, 387 
tizildürük  çedik ve mest gibi çeylerin ucuna takılan pullar·I, 529 
tizilmek  dizilmek·I, 233, 331;II, 127;III, 131 
tizim  dizi· I, 396 
tizinmek  dizinmek. II, 146 
tizişmek  dizmekte yardım ve yarış etmek·II, 100 
tizlemek  dizle ezmek, çiğnemek III, 293, 294 
tizletmek  dizletmek, dizle teptirmek·II, 342 
tizlinmek  dizilmek·II, 243 
tizme  ;alvarın uçkurluğu, torbanın bağı ve buna benzer nesneler·I, 433 
tizmek  dizmek·II, 9, 31 
to  bulamaç gibi pişirllen blr un· III, 207 
todunmak  doyar gibi gõrünmek· II, 144 tod toy kuşu· III, 142 bkz> toh, toy 
todgurdaçı  doyuran, doyurucu· II, 256 
todgurgan  her zaman doyuran· I, 517; II, 256 bkz> todurgan 
todgurçı  doyuran· II, 256 todgurguluk doyurmak hakkı olan,II, 256 
todgurmak  doyurmak, bıktırmak·I, 261; II, 76, 176, 177, 255, 324; III, 424 bkz> toğurmak 
todgurmış  doyurulmu;· II, 257 
todgurtmak  doyurtmak. II, 256 
todguruglı  doyuran·II, 257 
todgurumsınmak  doyurur görünmek·II, 263 bkz> todgurunmak 
todgurunmak  doyurur görünmek.II, 202 bkz> todgurumsınmak 
todguruşmak  doyurmada yarış etmek·II, 201 
todmak  doymak.I, 32;II, 324;III, 244, 439 bkz> toymak 
todurgan  her zaman doyuran·I, 517;II, 256 bkz> todgurgan 
todurmak  doyurmak·II, 76;III, 68 bkz> todgurmak 
tog  at ayaklarının kazdıgı çukurlardan çıkan toz, toz,III, 127 
toga  hastalık, iç ağırlIğı. III, 224 
togmak  doğmak, meydana çıkmak, belirmek; yükselmek, havalanmak, göğe ağmak· I, 65, 96, 301, 332, 340, 429, 456;II, 14, 80, 128; III, 183,194, 247, 282, 333, 378 § kün togsıg dogu·I, 463 
togradaçı  dograyan, dograyıcı. III, 314 bkz> tograguçı 
togragan  daima dograyan·III, 314 
togragı  doğrama· III, 597 
tograglı  doğramayı düşünen. III, 315 
tograglık  dogramak hakkı olan·III, 315 bkz; tograksık 
togragsak  dogramak isteyen,III, 314 
togragsık  dogramak hakkı olan·III, 315 bkz> tograglık 
togragu  doğranacak· III, 597 
tograguçı  dograyan, dograyıcı.III, 314 bkz> togradaçı 
tograk  kavak agacı· I, 468 
togralmak  doğranmak, parçalanmak, (ayakta ve dokumada) yarıklar peyda olmak· II, 230 
tograma  dograına. III, 311 
togramadaçı  doğramayıcı. III, 316 
togramaglı  dograyan. III, 316 
togramak  dogramak· I, 125; II, 278; III, 277, 278, 311, 312, 313, 316 
togramış  doğranmış,III, 316 
togranmak  dograr görünmek. II, 240 
tograşmak  doğramakta yardım etmek, parçalanmak ve yarılmak.II, 211, 212 
togratmak  dogratmak,II, 330 
togrıl  yırtıcı ku;lardan bir kuş, bin kaz öldürür, bir tanesini yer; erkek adı da olur· I, 482;III, 381 
togrıl  et ve baharatla doldurulan bağırsak, bumbar dolması,I, 482 
togrumak  doğrulmak, yönelmek.II, 80 
togruşmak  yola duruşmak, yürümekte yariş etmek,II, 212 
togturmak  dogurtmak· II, 173 bkz> togurtturmak 
togurmak  doğurmak· II, 80 
togurtturmak  doğurtmak·II, 173 bkz> togturmak 
toh  toy kuşu, III, 142 bkz> tod, toy 
tok  tok, aç olmayan; saçsız insan; boynuzsuz hayvan,I, 79, 332, 358, 387;III, 239 § tok er; başında Türkler gibi saçı olmayan, Türkler gibi saç bırakmayan·I, 332, 358 § tok yılkı; boynuzsuz hayvan·I, 332 
tokılmak  dövülmek, dokunmak, adam dövülmek I, 21; II, 129 bkz> tokulmak 
tokımak  (insan) dövmek, (demir) dövmek, vurmak, çarpmak; dokumak; dokunmak; götürmek ve batirmak· I, 12. 21; III, 268 
tokımak  tokmak, çamaşır tokmaêı·III, 177 
tokınmak  (insan) dövülmek; çarpmak; dövülerek sertleştirmek; dokunmak·II, 147; III, 12 
tokış  savaş, cenk· I, 367; III, 172 bkz> tokuş 
tokışmak  çarpışmak, harp etmek,I, 359; II, 103; III, 183 bkz> tokuşmak 
tokıtmak  vurdurmak, dövdürmek; dokutmak, II, 308 
toklı  toklu, altı aylık kuzu· I, 106, 431 
tokluk  tokluk; insanın ba;ı saçsız ve hayvanın başı boynuzsuz olması·I, 469 
toksun  sayıda doksan·I, 437 bkz> tokuz on 
tok tok bolmak  arada geçimsizlik olmak· I, 333 
tok tok étmek  taşın taşa vurmasından çıkan ses gibl ses çıkarmak·I, 332 
toku  toka, kemer tokası,III, 226 
tokuç  çörek·I, 358 
tokulamak  toka yapmak,III, 325, 326 
tokulmak  dövülmek, dokunmak; adam dövülmek,II, 129 bkz> tokılmak 
tokum  boğazlanacak, kesilecek hayvan; boğazlanan, kesilen hayvanın derisi. I, 396, 472; II, 147 bkz> tugum 
tokunmak  hayvan kesmek, boğazlanmak·II, 147 
tokurka  ibrik ve benzeri şeylerin emzigi· I, 489 bkz> tütek 
tokuş  savaş, II, 83 bkz> tokış 
tokuşgan  her zaman çarpışan, kavgacı· I, 519 
tokuşmak  vuruşmak, ;arpı;mak, harp etmek· I, 170, 183; 11. 103 bkz> tokışmak 
tokuşmak  yayılmak, bulaşmak·III, 74 bkz>yukuşmak 
tokuz  sayıda dokuz·III, 127 
tokuz on  sayıda doksan· I, 437 bkz> toksun 
tolarsuk  ayak ökçesi I, 502 
tolgag  kadın küpesi·II, 288 
tolgag  sıkıntı, kulunç ve iç ağrısı·II, 288 
tolgamak  takınmak, dolamak; ağrı tutmak, iç bulanmak, burulmak.II, 288;III, 289 
tolganmak  dolanmak, kendine dolamak, içi bulanıp kusma gelmek·II, 241 
tolgaşmak  dolaşmak, dolamakta ve bükmek-te yanş etmek, burulmak· II, 220, 221 
tolı  gökten yağan dolu·I, 139, 354; III, 233 
tolmak  811-010^I, 431 
tolturmak  00^1-1113^II, 175 
tolu  dolu, boş olmayan· I, 100; III, 232, 357 
tolum  silah·I, 183, 215, 359, 397;II, 30 
tolumlanmak  silahlanmak II, 266 
tolumlug  silahlı I, 498 
tolun  ayın on dördü, dolun·I, 82, 288, 402; III, 33 § tolun ay; ayın on dördü.I, 402 
tomrum yıgaç  ağaçtonnruğu üzerinde pabuçla-rın sahtiyan ve gön gibi şeyleri kesilen ağaç kütük·I, 485 
tomruşmak  tomruk yapmakta yardım ve yarış etmek·II, 213 
tomşuk  kuş gagası·I, 469 
tomurmak  tomruk yapmak, kesmek·II, 85; III, 69 bkz> yamurmak, yemilrmek 
ton  elbise·I, 19, 37, 41, 45, 48, 118, 129, 152, 181, 204, 213, 228 ,231, 261, 268, 271, 273, 294, 305, 320,323,338,341,358,383,449,495, 509, 524; 11. 4, 20, 23, 24, 76, 77, 88, 89, 93, 96,106,107,113,117,119, 120, 122, 125,134, 136,138,154,161,163,165,171,17 
tonatmak  giydirmek, donatmak, II, 312 bkz> tonıdmak 
tonığmak  elbise göndermek, donatmak,II, 312 bkz> tonatmak 
tonluk  elbiselik· II, 11 
toñ  içi boş olmayan, sonn olan, III, 356 
toñ  (soğuktan) donmuş, don· III, 356 
toña  · bebür, kaplan cinsinden bir hayvan; kişi adı· III, 368 
toñalamak  yiğit ve kuvvetlilerin yaptığı işi yapmak· III, 405 
toñ kamış  halfa, kandıra otu· III, 356 
toñmak  soğuktan donmak· III, 390, 391 
toñ tuñ étmek  katı blr şey sert blr şey üzerine düşerek ses vermek· ·III, 353 
toñuşmak  gözlerini dikerek bir şeye saldırmak; bir işi kabulden çekinmek; emreden kişiye, gözlerlni dikerek, iğrenerek, bakmak· III, 394 bkz> töñüşmek 
toñuz  domuz·I, 304, 346;II, 343;III, 363, 394 § toñuz merdegi; domuz yavrusu·I, 480 
toñuz yılı  Türkler'in on ikili yıllarından biri.I, 346; 363 
top  buğday su ile kaynatılır, arpa hamuru ile yoğrularak bir keçeye sarılır, sıcak bir yere bırakılır, eridikten sonra yenir.I, 318 
top  top· I, 318;III, 119 bkz> topık 
topık  topuk; top, çevgenle vurulan top, topaç· I, 190, 318, 380; 11. 22, 88, 113; III, 61, 74, 80, 96, 112, 119, 306 bkz> top 
topık süñük  topuk kemiğinden yapılan yemek, paça·I, 380 
toprak  toprak,I, 15, 185, 198, 267, 278, 467, 514;II, 305; III, 19, 22, 80, 183, 434 §agız toprak 
topramak  kurumak- III, 277 
topraşmak  kuruyup tozlaşmık, toz olayazmak· II, 206 
topratmak  (hayvan) yeri kurutasıya dek otunu yemek· II, 330 bkz> töpretmek 
topulgak  kulunç· I, 502 
topulgak  yaraya konulan bir ot, topalak otu, Cyperus· I, 502 
topurgan  ayak basıldıgında tozıyan yumuşak toprak· I, 516 § topurgan yér; ayak basıldığında tozıyan yumuşak toprak·I, 516 
topuz yük  üzerinde durulamayan, üstüne binilemeyen hayvan yükü· I, 365 
tor  tuzak, ağ· III, 39, 57, 121 
torıg at  doru renkli at· I, 374 bkz> torug 
torku  ipek kumaş· I, 18, 427; III, 72, 380 bkz> turku 
torug  at rengi, doru renk·I, 373 bkz> torıg § tüm torug at; düz, tamamlyle doru at· I, 338 
torum  torum, deve yavrusu,I, 396 § tışı torum; dişi torum·I, 396 
torumlug  torumlu,I, 498 
tovıl  davul, avda doğan kuşu íçin çalınan davul, III, 165 
toy  ordu kuragı, I, 522; III, 141 
toy  ilâç yapılan bir ot·III, 141 
toy  çanak yapılan çamur.III, 141 § toy eşiç; toprak tencere·III, 142 
toy  toy kuşu,III, 142 bkz> tod ,toh 
toyın  toyın, (islâm olmayan Türkler'de) Buda dininin, din ulusu·I, 274;III, 84, 169, 377 
toymak  doymak, III, 244 bkz> todmak 
toz  toz· I, 296; III, 123, 186 bkz> tör 
toz  yaylara sarıtan sırım.III, 123 
tozarmak  tozacmak, toz yükselmek. III, 186 bkz> tozmak 
tozgırmak  tozarmak, toz kalkar gibi olmak· II, 200 
tozıtgan  çok tozutan,I, 514 
tozıtmak  tozutmak· II, 305 
tozlug  tozlu, III, 16 
tozmak  tozarmak, toz ynkselmek. III, 186 bkz> tozarmak 
tögi  darının kabuğu çıkarıldıktan sonra kalan oz, III, 229 
tögmek  döğmek, dövmek, inceltmek III, 184 
tögün  dağ, dağlama, dögün.I, 414 bkz> tükün 
tögüşmek  döğmekte yardım ve yarış etmek· II, 106 bkz> töküşmek 
tökleşmek  dökülüp akmak, II, 207 
töklünmek  dökülmek, II, 244 
tökmek  dökmek·II, 19 
töktürmek  döktürmek, II, 174 
töküglüg  dökölmüş. I, 509 bkz> töküklüg 
töküklüg  dökülmüş.I, 509 bkz> töküglüg 
tökülmek  dökülmek.II, 129 
töküşmek  döğmekte ve dökmekte yardım ve yarış etmek, II, 106, 107 bkz> tögüşmek 
töl  yavrulama zamanı, yavru, döl.III, 133 
tölek  dölek, gönlıi sakin kişi·I, 387 
tölemek  döllenmek, kuzulamak,III, 271 bkz> tülemek 
tönmek  dönmek. III, 184 
töñdermek  döndermek, altını üstüne getirmek, III, 397 
töñülmek  ümidini kesmek, vaz geçmek,I, 74;III, 395 
töñüşmek  gözlerini dikerek bir şeye saldırmak; işi kabulden çekinmek; emreden kişiye, gözlerini dikerek, igrenerek bakmak,III, 394 bkz> toñuşmak 
töpretmek  (hayvan) yeri kurutasıya dek otunu yemek,II, 330 bkz> topratmak 
tör  evin veya odanın en lyi, en önemli yeri, sediri·III, 121 bkz> töre 
tör  toz·I, 301, 456 bkz> toz 
töre  evin önemli yeri ve sediri III, 221 bkz> tör 
törpig  törpü, keser·I, 476 bkz> törplgü 
törpigü  agaç yontacak keser,I, 476, 491 bkz> törpig 
törpimek  yontmak, törpülemek· III, 275 
törpitmek  törpülettirmek. II, 327 
törpülmek  yontulmak, törpülenmek· II, 229 
törpüşmek  törpülemekte yardım ve yarış etmek· II, 204 
tört  sayıda döıt·I, 132, 341; III, 449 
törtgül (törtgil)  dört köşeli, murabba· III, 417 
törtünç  sayıda dördüncü·I, 132; III, 449 
törü  düzen, nizam, görenek, âdet· I, 106;II, 18, 25;III, 120, 121 
törümek  yaratılmak·III, 262 
törütmek  yaratmak; bir şey takdlr veya ıslah edilmek·II, 303 bkz> türütmek 
töş  döş, göğsün başı,III, 125, 346 
töşek  döşek. I, 387, 511; II, 128, 147, 162, 307; III, 49, 50, 70, 93, 266, 305 
töşeklig  döşeli, döşennıi;·I, 511 
töşeklig  döşekli, döşek sahibi.I, 509 
töşeklik  döşeklik, döşek ve benzeri şeyleri yapmak üzere hazırlanıp ayrılmış olan·I, 509, 511 § töşeklik barçın 
töşelmek   
töşemek  döşemek·III, 266 
töşenmek  döşenmek, kendi kendine döşemek. II, 147 
töşetmek  döşetmek· II, 307 
töşlemek  döşe, göğse vurmak. III, 346 
töşletmek  döşüne vurdurmak, II, 342 
tözmek  soğuktan acıkmak· III, 182 
tublu  mezar· I, 430, 431 bkz> tuplu 
tubulgan  her zaman yarıp yırtan, delen·I, 519 § kök tubulgan; bir kuş adı, I, 519 
tubulmak   
tubun  yemekte bulunan çör çöp parçaları; bugday kesmigi.I, 400, 405 bkz> tupun,tübün tubunlug 
tarıg  kesmikli buğday, 1. 499 bkz> tupunlug tarıg 
tuç  tunç·II, 353;III, 120 
tudrıç  fışkı· I, 453 
tudun  kõyün büyüğü, tanınmışı, köylülere kaynaktan Içme su/u dağıtan adam, su beyi·I. 400;III, 171 
tug  hakan yanında çalınan kös ve davul, nöbet davulu; tuğ; bayrak, sancak· I, 194; III, 127 tug herhangi bir nesnenin tıkacı, kapağı; su bendi, büvet, germeç III, 127 
tugaklık  süzgeç yapılacak ağaç· I, 503 bkz> tukaklık 
tuglamak  suyun gedigini, yarığını kapatmak, III, 294 
tuglug  bayraklı, sancaklı· III, 127 
tugrag  tuğra·I, 462 
tugrag  dõnüşte geri alınmak üzere savaş zamanında askerin binmesi için hakan tarafından verilen at·I, 462 bkz> tugzag 
tugraglanmak  alay ve biniş günlerinde han tarafından sonra alınmak üzere at verilmek, atlandırmak; tuğra ile mühürlenmek II, 272, 273 bkz> tugzaglanmak 
tugru  parazvana, kılıç, bıçak, hançer gibi şeylerin saplarının içlerlne geçirilen ince demir· I, 421 
tugsak  dul kadın, I, 468 bkz> tul 
tugum  kesilecek hayvan· III, 59 bkz> tokum 
tugzag  dönüşte geri alınmak üzere savaş za-manında askerin binmesi için hakan tarafından verilen at·I, 462 bkz> tugrag 
tugzaglanmak  alay ve biniş günlerinde han tarafından sonra geri alınmak üzere at veril-mek, atlandırmak; tuğra ile mühürlenmek· II, 272, 273 bkz> tugraglanmak 
tukaklık  süzgeç yapılacak ağaç, süzeklik·I, 505 bkz> tugaklık§ tukaklık yıgaç; süzek yapmak içln ayrılmış ağaç·I, 505 
tul  dul,III,133 bkz> tugsak § tul tugsak; dul kadın·I, 468 
tuldramak  herhangi bir şey her yanından dağılmak·III, 447 
tuldurmak  çarpmak,II, 175 
tulkuk  tulum, örülmüş ve şişirilmiş tuluk· II, 289 
tulkuklanmak  tulum gibi şişmek, II, 351 
tulmak  topa vurmak, II, 22, 23 
tulun  kulakla ağız arasındaki kemlk; gemin iki yanında bulunan parçalar, I, 401 bkz> 
tuluñ tuluñ  dulun, kulak altı; gemde kulak altında bulunan bir halka· III, 371 bkz> tulun tuluñlamak duluna, kulak altına vurmak· III, 409 
tum  soğuk· I, 338, 463 bkz> tumlıg, tumlug 
tuma buhsun  küpte bulunan darı şarabının köpüren, fışkıran kısmı·III, 234 
tumagu  nezle, ingi, dumağı·I, 447 
tumak  kapatmak, tıkamak·III, 247 
tuman  duman, sis·I, 139, 236, 414;II, 6 
tumlıg  soğuk·I, 463;II, 8, 217, 221 bkz> tum, tumlug 
tumlımak  soğumak.III, 294, 295 
tumlıtmak  akarları soğutmak·II, 344 bkz> tumlutmak; 
tumlug  soğuk, soğuk nesne·I, 119, 211, 338, 463; II, 54, 301, 302, 305, 350;III, 107,182, 302, 400, 439 bkz> tum, tumlıg 
tumluglanmak  soğuk bulmak; soğuk davranmak, surat asnnak· II, 273 
tumlutmak  sogutmak, II, 344 bkz> tumlıtmak 
tun  dinlenme, dölenme· III, 137 
tun  kadının ilk çocuğu; kadının ilk kocası· III, 137 
tunçımak  kokmak, bozulmak. II, 281 bkz> tançamak, tançgamak, tançımak, tınçamak, tınçımak 
tunçu  tıkım, lokma .I, 417 bkz> tànçu 
tunçukmak  kaygıdan soluyamaz olmak; hayvan kış için inlne girip bahara dek çıkamamak.II, 227, 228 
tunmak  kapanmak, tıkanmak; bulutlanmak.II, 27 
tunturmak  kapatmak, örtmek·II, 176 
tungra  bedendeki kir· III, 378 
tuñra tüşmek  yüz üstü düşmek, III, 378 bkz> uñra yatmak tuñu sağır· III, 368 
tuplu  mezar· I, 430, 431 bkz> tublu 
tuplunmak  delinmek. II, 242 bkz> tubulmak, tupulmak 
tupulgan  her zaman yarıp yırtan, delen· I, 519 § kök 
tupulgan  ; blr kuş adı· I, 519 
tupulmak  delinmek· I, 520 bkz> tubulmak, tuplunmak 
tupun  buğday kesmiği. I, 499 bkz> tubun, tübün 
tupunlug tarıg  buğdaylı· I,499 bkz> tubunlug tarıg 
tura  kalkan, siper; dü;mandan gizlenmek için kullanılan şey· II, 356; III, 106, 221 
turag  sığnak·II, 152 
turası  duracak· I, 33; II, 68 § turası yér; duracak yer,I, 33 
turbı  yardımcı, yaver, uyuntu; tosun·I, 415 
turbınlamak  araştirmak, kıyas etmek, ölçümlemek· I, 435 bkz> turbunlanmak 
turbun  araştırma, ölçme, kıyas etme·I, 435 
turbunlanmak  bir şe/ hakkında ara;tirmalarda bulunmak·II, 278 bkz> turbınlamak 
turdaçı  durucu, duran·II, 32, 48, 49 bkz> turguçı 
turdukı  durduğu, kalktıgı· Jl, 42 § turdukı turmadukı bir; kalktığı, kalkmadıgı bir· II, 42 
turgu  duracak·I, 16. 33, 420;II, 68;III, 211 § turgu ogur; duracak zaman· II, 33 
turguçı  durucu, duran· II, 49 bkz> turdaçı 
turguluk  durmak hakkı olan,durmayı dileyen· II, 56 bkz> turıgsak 
turgurmak  durdurmak; kaldırmak, dikmek, yapmak, inşa etmek; zayıflatmak, yordurmak, durgunlaştırmak· I, 486; II, 177, 200, 198; III, 295, 355 
turıga  turga kuşu, bir çeşit serçe· III, 174 
turıgsak  durmayı seven, durınak dileğinde olan, II, 55 bkz> turguluk 
turk  bir cismin uzunluğu, boyu, I, 349 
turkıglanmak  üstelemekten çekinmek, gocunmak, saygı göstermek· II, 272 bkz> turkuglanmak 
turkınmak  utanmak, sıkılmak, çekinnıek·II, 241 bkz> turkunmak 
turklamak  ölçmek III, 445 
turku  ipek kumaş·I, 18, 427; III, 72, 380 bkz>torku 
turkug  hayâ, utatnma. I, 462 
turkug bolmak  utanır olmak, I, 462 
turkuglanmak  üstelemekten çekinmek, gocunmak, saygı göstermek. II, 272 bkz> turkıglanmak 
turkun  durgun, I, 440 
turkunmak  utanmak; duraklamak· II, 255 bkz> turkınmak 
turlak  zayıf, her hayvanın arığı, insanın ihtiyarlayışında zayıflıgı· I, 467 
turma  turp, I, 366, 431 
turmak  toplanmak· I, 139 bkz> türümek 
turmak  durmak; çıkmak, yükselmek; ayakta durmak, kalkmak, kalkımak; zayıflamak· I, 20, 73, 139, 149, 214, 236, 334, 335, 361,455, 494;II, 6, 7, 31, 32, 35, 36, 38, 42, 43, , 49, 55, 58, 61, 64, 65, 67, 170,198, 206, 297; III, 26, 180, 181, 219, 230, 231, 233, 25 
turmuz  bir çeşit hıyar· I, 343 bkz> tarmaz 
turşu turşu  eşegi durdurınak için söylenen kelimeler·III, 224 bkz> tuşu tuşu 
turuçı  durucu, durmayı iş edlnen,II, 52 
turugı  durıuşu,II, 52 
turug  dağlarda sığınılacak yer·I, 373 
turuglag  durulan, durulacak yer·I, 496, 500 
turuglı  durmayı düşünen, tasarlayan·II, 57 
turugsak  durmayı seven, durmak dileğinde olan·II, 57 
turugsamak  durmak istemek·III, 333, 334 
turuk  zayıf,I, 380 
turuklamak  durgunlaştırmak, arık saymak· III, 337 
turuklanmak  durgun, argın saymak.II, 265, 266 
turukluk  durgunluk, cılızlık I, 503, 505 
turııkmak  durmak; toplanmak·I, 192; II, 115 
turulmak  usanmak, bıkmak· II, 126 
turum  durum, birinin boyu kadarınca olan uzunluk· I, 396 
turumlamak  suyun derinliğini boyu lle ölçmek· III, 341 
turumsınmak  kalkar görünmek· II, 260 
turumtay  yırtıcı bir ku;; erkek adı· II, 110; III, 243 
turunmak  dayatmak, durup direnmek; arıklaşmak; duruklamak.II, 145, 146 
turur  -dır, mazisi ve mastarı olmayan bir fiil. III, 180, 181, 316 
turuşgan  daima karşı koyan·I, 182, 518;II, 95 turuşmak ayaga kalkışmak, duru;mak, karşı durmak,I, 20;II, 95 
tus tus  keçe ve elbise gibi her yumu;ak şeye vurmaktan çıkan ses·I, 329;III, 124 
tus tus urmak  tıp tıp vurmak.I, 329 
tusu  menfaat; ;ifa·III, 224 
tusu bolmak  yaramak, fayda vermek·II, 127 bkz> tusulmak 
tusukmak  iyi gelmek, faydası olmak, yaraşmak, II, 116 
tusulmak  yaramak, fayda Yermek· II, 127 bkz> tusu bolmak 
tuş  denk, öğür, benzer·III, 125 
tuş  karşı, bir şeyin kar;ısı, III, 125 
tuş  kemer kayışları ucuna takılan altın veya gümüş toka,III, 125 
tuşag  köstek, at ayagına vurulan bukagı·I, 411 bkz> tuşagu 
tuşagu  köstek·I, 446 bkz> tuşag 
tuşalmak  dolaşmak, , kösteklenmek·II, 146 bkz> tuşanmak 
tuşanmak  dolaşmak, kõsteklenmek·II, 146, 147 bkz> tuşalmak 
tuşgurmak  kavuşturmak·II, 200 bkz> tuşmak, tuşurmak 
tuşgutlanmak  çırak, çömez sahibi olmak· II, 270 bkz> buşgutlanmak 
tuşiamak  hizasına, karşısına durmak 
tuş kılmak  kavuşmak, inmek· III, 17 bkz> tüş kılmak, tüşlenmek 
tuşlanmak  yönelmek, karşılaşmak· II, 243, 344 
tuşlatmak  karşısına gelecek surette durdurmak, II, 342, 343 
tuşmak  kavuşmak, rastlamak, yetişmek· I, 26; II, 12, 13 bkz> tuşgurmak, tuşurmak 
tuşnamak  karşılaşmak, harekete geçmek, I, 236 
tuşurmak  kavuşturmak· II, 78, 200 bkz> tuşgurmak, tuşmak 
tuşu tuşu  eşeği durdurmak için söylenen kelimeler· III, 224 bkz> turşu turşu 
tut  kılıç ve benzeri şeylerin üzerine çöken pas, II, 281 bkz> tat 
tutaşı  yakın, komşu; her zaman, daima, muttasıl, I, 423 bkz> tutçı, tutşı 
tutçı  daima, her vakit, durmadan; komşu, yakın· I, 159, 376, 423, 515, 518, 520, 521, 523, 524; III, 53, 54, 55, 378 bkz> tutaşı,tutşı 
tutgak  geceleyin düşmanın gözcülerini ve ileri karakollarını yakalamak için çıkanlan atlı bölük·I, 467 
tutgan  daima tııtan·II, 296 
tutguç  kahvaltı, bir parça yemek·I, 453 
tutguçı  tutucu,II, 296 bkz> tuttacı 
tutguluk  tutmak hakkı, isteği olan·II, 297 
tutgun  tutgun, yakalanan, esir, tutsak·I, 194, 205, 438; II, 219 
tutma aç  tutmaç I, 453 bkz> tutmaç 
tutmaç  herkesçe bilinen bir Türk yemeği.I, 452;II, 233, 349;III, 119, 289 bkz> tutma aç 
tutmak  tutmak, yakalamak· I, 37, 45, 63, 68, 81, 93, 125, 133, 195, 230, 325, 333, 336, 341, 372, 376, 399, 421, 428, 452, 504;II, 12, 24, 28. 33, 68, 74, 97, 118, 172, 289, 291, 292, 296; III,11, 12, 15, 39, 71, 118, 133, 134, 156, 359, 412, 429 
tutrug  vasiyet·I, 79 bkz> tutsug 
tutsug  vasiyet·I, 462 bkz> tutrug 
tutsukmak  tutulmak, yakalanmak·II, 227 
tutşı  yakın, komşu·I, 423 bkz> tutaşı, tutçı 
tuttacı  tutucu·II, 296 bkz> tutguçı 
tutturmak  tutturmak, yakalatmak·II, 174 
tutug  efsun, büyü tutması· I, 373 
tutug  rehin, tutu· I, 373; III, 63 
tutuglı  tutmaya azmeden· II, 297 
tutuglug yér  tekln olmayan yer, cin çarpan yer, I, 496 
tutugsak  tutmak isteyen· II, 296, 297 
tutuk  enenmlş, iğdi; edllmiş·I, 380 
tutuklamak  enemek, enenmişliğe nispet etmek,III, 337 
tutuklanmak  hadım köle sahibi olmak·II, 265 
tutukmak  paslanmak,II, 116, 281 bkz> tatıkmak 
tutulmak  tutulmak, yakalanma'<· II, 120 
tutunçu ogul  evlâtlığa alınmış çocuk· III, 375 
tutunmak  tutulmak, edinmek, tutmak, yalnız başına tutmak, tutuşnìak· II, 23, 143, ,144 bkz> tütünmek 
tuturgu  buyrulması ve tutulması haklı olan şey,I, 489 
tuturkan  pirinç, döğü·I, 521 
tutuş  çıkışma, çekişme· I, 367 
tutuşmak  tutuşmak·I,170; II, 88 bkz> tütüşmek 
tutuzmak  emretmek· I, 462; II, 86 
tuwırmak  kulak dikmek, kulak kabartmak· II, 73 bkz> tuwurmak 
tuwramak  davranmak; büyümek, kuvvetlenmek I, 103; III, 279 bkz> tawramak 
tuwurmak  kulak dlkmek, kulak kabartmnak. II, 73, 162 bkz> tuwırmak 
tuwuz  büyük, iri III, 279 
tuy  halk·III, 447 
tuyag  at tırnağı, hayvan tırnagı, tuynak·II, 96;III, 165 
tuyaglı  tırnaklı III, 200 
tuyın  pinti; sıkıntılı III, 169 
tuymak  duymak. I, 44; III, 244 
tuysukmak  duyar gibi olmak· III, 195 
tuyturmak  duyurmak; anlatmak, III, 192 
tuyuk  sisli, puslu, kapalı; canı sıkılmış III, 166, 167 
tuz  tuz· II, 18, 104, 106. 299; III, 31, 123, 184. 359 
tuz  güzellik. I, 296 
tuzak  tuzak· I, 380 
tuzak  sevgili, sevgi için söylenen söı· I, 380 bkz> tuzakı 
tuzakı  sevgili. I, 380 bkz> tuzak 
tuzamak  tuzlamak, I, 206, 358, 380, 425; II, 234; III, 304 bkz> tuzlamak 
tuzgu  yoldan geçen hısımlara veya tanıdıklara armağan olarak çıkarılan yemek·I, 424 
tuzgulanmak  yemek hediye etmek·III, 201 
tuzgun  armağan·I, 419 
tuzkıya  sevgili, güzel III, 359 
tuzlamak  tuzlamak· III, 263, 293 bkz> tuzamak 
tuzlanmak  tuzlanmak· II, 243 
tuzlatmak  tuzlatmak. II, 342 
tuzlug  tuzlu· I, 209 
tü  tüy, kıl, saç; renk, at tonu· I, 406; II, 24; III, 207 
tüb  dip, asıl, kõk· I, 52, 73 bkz> tüp 
tüblüg  asaletli III, 40 
tübiln  yemekte bulunan çör çöp parçaları; buğday kesmiği· I, 400, 405 bkz> tubun, tupun 
Tübütlemek  Tibet'li saymak, Tibet'e nispet etmek, III, 330 
Tübütlenmek  Tibet'li kılığına girmek, II, 265 
tüdeş  birbirine benzeyen, aynı renkte olan, I, 406, 407; III, 207 
tüge  düğe, iki yaşına girmiş olan buzağı, III, 229 
tüglünmek  düğümlenmek, düğülmek II, 244 
tüglüşmek  birbiriyle düğümlenmek II, 207 
tügme  düğme .I, 433 
tügmek  düğmek, düğümlemek, bağlamak·I, 472;II, 20, 243 
tügmelenmek  düğmelenmek, ilikleri ilikle mek·III, 202, 203 
tügsin  dört köşeli düğümlenen bir çeşit düğüm .I, 436, 437;II, 285 
tüğülgen  her zaman duğülen, her zaman can sıkıntısından kaşıgözü düğülen, çatılan·I, 524 
tügülmek  düğülmek, dügümlenmek; yemek boğazda kalmak.I, 198, 437; II, 130, 162, 285; III, 215 
tügün  düğüm· I, 400, 437, 524, 525;II, 20,106, 124, 130, 134, 142, 143, 162, 180, 184, 187, 210, 285, 293, 307; III, 59, 73, 78, 95, 105, 110,III, 112, 266, 267, 270 
tügünmek  kendi başına düğüm yapmak, II, 143 
tügüşmek  düğüm düğmekte yardım ve yanş etmek· II, 106 
tükek  halka, yük yükletilirken yükü sıkıştırmaya yarayan ve Ipe takılan halka· II, 287 
tükel  tamamen, büsbütün· I, 60, 214, 456; II, 24, 223, 228;III, 147 
tükemek  tükenmek, bitmek; yetmek, kifâyet etmek, III, 270 
tüketmek  tüketmek, bitirmek II, 309 
tüklüg  kör·I, 477 
tüknemek  yara dağlamak·III, 301 
tüksin  halktan olup handan üç kat aşağı bulunan kişi,I, 437 
tükün  dağlama, dağ döğün·I, 414 bkz> tögün 
tükü tükü  kõpek enlğlni çağırmak için kullanılan kelime, III, 229 
tüküz  atın alnındaki akıtma· I, 367 bkz> teküz § tilküz at; alnında bir parça beyaz olan at· I, 365 
tülek(g)  dört ayaklı hayvanların tüylerlnl atıp dõktükleri sıra, koyun kırkımı I, 387 § tülek yılkı; tüliyen, kış tüyünü dõken hayvan, I, 412 
tülemek  tüyünü dökmek· III, 270, 271 
tülemek  döllemek, kuzulamak·III, 271 bkz> tölemek 
tületmek  kuzulatmak, doğurtmak· II, 310 
tülfir  kumaştan ve ipekten yapılan örtü ve perde, I, 457 bkz> tülwir 
tülüg  tüylü· I, 406; III, 207 § tülüg yadım; tüylü yaygı, halı· III, 19 
tülüg erük  feftali·I, 69, 318;II, 282 
tülüg yadım  tüylü yaygı, halı,III, 19 
tülwir  gelin odası tülleri .III, 100 bkz> tülfir 
tüm  at tonlannda düz renk· I, 338 
tümen  tümen tümen, pek çok· I, 233, 402 § tilmen miıíg; bin kere bin, I, 402 
tümen  büyük iğne· III, 367 bkz> temen 
tümilemek  timbildemek, sekerek koşmak· III, 326, 327, 330 bkz> tümilenmek 
tümilenmek  timbildemek, sekerek koşmak· III, 327 bkz> tümilemek 
tün  gece· I, 82, 100, 245, 331, 339, 423; 11. 77, 97, 232, 303;III, 247, 258, 288, 377 
tünek  hapishane, zından,I, 408 
tünemek  gecelemek.III, 273 
tünermek  karanlık olmak, kararmak, gece olmak-II, 86 
tünerik  karanlık; mezar,I, 488 
tünetmek  geceletmek·II, 312 
tünle  geceleyin.I, 251, 339, 434; II, 5; 111. 87 
tüñitmek  eğmek·II, 326 bkz> tüñütmek, 
tüñitmek  yukarıya doğru yükseltmek·II, 326 bkz; teñitmek 
tüñlük  pencere, ocak, baca gibi evdekl delikler,II, 18;III, 120, 127, 383 
tüñşü  şamdan. III, 378 
tüñür  dünür, karının hısımları· II, 110;III, 362, 372 
tüñürlemek  birinl· kendlne dünür saymak, dünürlüğe nispet etmek,III, 408 
tüñürlenmek  kendini birine dünür salmak· III, 407 
tüñüşmek  baş eğmek-III, 393, 394 bkz>tüñütmek, tüñütmek 
tüñütmek  eğmek-III, 396 bkz> tüñitmek, tüñüşmek 
tüp  asıl, kök, dip, temel, herhangi bir şeyin aslı, kõkü, insanın aslı·I, 52, 73;II, 280;III, 119, 123 bkz> tüb 
tüpçil  tipisi çok olan yer, III, 56 
tüpi  tipi· I, 219;II, 4, 71; III, 57, 97, 216, 217, 324 
tüpirmek  rüzgâr eserek toprağı savurtnnak· II, 71 bkz> tüpürmek 
tüpkermek  araştırmak, izine düşmek. II, 179 
tüplemek  diplemek, kökten aramak, III, 293 
tüplenmek  kökleşmek; zenginle;mek· II, 242 
tüpleşmek  aslını araştırmak· II, 206 
tüpletmek  aratmak, II, 342 
tüplüg  asaletli III, 40, 119 § tüplüg yıldızlıg; asaletli, köklü· III, 40 
tüpü  tepe, insanın başının üst tarafı· I, 309; II, 79; III, 216 
tüpülemek  tepelemek, tepesine vurmak·III, 322, 323, 327 
tüpürmek  rüzgâr eserek toprağı savurtmak. II, 71 bkz> tüpirmek 
türçimek  başlamak. III, 275, 276 
türçitmek  baîlatmak. II, 329 
türgek  bohça- II, 289 bkz> türkek 
türi  tadı kekre olan; huyu sert olan·I, 47; III, 220 bkz> türü 
türk  "vakit" anlamına gelen bir kelime·I, 353 § türk kuyaş ödi; gün ortası·I, 353 § türk üzüm ödi; üzümün olgunluk vakti· I, 353 § türk yigit; gençlik çağının ortasında olan genç·I, 353 
türkek   
türkeklenmek  dürülmek, bohçaya sarılmak·II, 351 
Türklemek  Türkler'den saymak (Araplar'a gôre) Acem, yani Arap'tan başka, saymak· III, 446 türkün oymakların, hısımlann toplandığı yer; ana baba evi·I, 441, 442; II, 209 
türkünlenmek  kendini bir yerden saymak ve o yerì kendinin sayıp oturmak· II, 278 
türlüg  türlü.I, 119, 296, 402, 476, 477;II, 122 
türlünmek  dürülmek, bükülmek· II, 243 
türmek  dürmek· II, 7, 39 
türmek  kadınbudu denllen yemek, dürüm. I, 396, 477; II, 106 
türmeklenmek  dürüm yapılmak· II, 276 
türtmek  sürtmek, sıvamak, çalmak· III, 425, 426 
türtülmek  sürulmek· I, 486; II, 229 
türtünmek  (yag) sürünrnek, sürünür görünmek, II, 240 
türtüşmek  (yağ) sürmekte yanş etmek·II, 205 
türü  tadı kekre olan, buruşturan·I, 47 bkz>türi 
türülmek  dürülmek.II, 127 
türümek  toplanmak·I, 139 bkz> turmak 
türünmek  kendi başına dürmek. II, 145 
türüşmek  dürmekte yardım ve yarış etmek,II, 95 
türütmek  yaratmak; blr ;ey takdir veya ıslah edilmek,II, 303 bkz> törütmek 
tüş  eğlek, durak, yolculukta dinlenilecek yer ve konulacak zaman,I, 330 
tüş  düş, rüya, düş azması, ihtilam,III, 18, 125, 266 
tüşemek  düş görmek, ihtilam olmak, düşü azmak- III, 266 
tüş kılmak  inmek, toplanmak .III, 17 bkz> tuş kılmak, tilşlenmek 
tüşkün  dikenli kitre ağaçcığı·I, 443 bkz> tüşürkün 
tüşkünlenmek  dağda kitre ağacı çoğalmakII, 278 
tüşlenmek  inmek, toplanmak,I, 222;II, 242 bkz> tuş kılmak, tüş kılmak 
tüşlük  konulacak yer·I, 477 
tüşlük ödi  dinlenmek için yolcuların gece yarısından sonraki konak vakltleri·I, 477 
tüşmek  düşmek; inmek I, 320, 456;II, 13, 81, 137; III, 5, 14, 65, 122, 129, 132, 378, 439 
tüş ödi  konulacak zaman, kuşluk vakti· I, 330; III, 125 
tüşrüm  eğrilmlş ip yumağı·I, 485 bkz> teşrüm 
tüşük  işten güçten kalan, haylaz, düşkün.I, 387 
tüşürgü  çayın ırmağa karışan agzı, degirmenin blr ırmağa olan savağı·I, 490 
tüşürkün  kitre ağaçcığı·I, 522 bkz> tüşkün 
tüşürmek  düşürmek, indirmek·II, 78, 79, 316 
tütek  ibrik ve benzeri şeylerin emziği I, 386 bkz> tokurga 
tütetmek  tütütmek·II, 299 bkz> tütitmek 
tütitmek  tütütmek·II, 299 bkz> tütetmek 
tütkürmek  saldııtmak, kışkırtmak·II, 73 bkz> tütürmek 
tütsük  kinci .I, 476 § tütsük kişi; kinci adam, yaman düşman·I, 476 
tütü  türlü·I, 179; II, 283 
tütün  duman I, 400;II, 72, 299; III. 16 
tüt(ü)nmek  duman tütmek, II, 23 bkz> tutunmak 
tütürmek  saldırtmak, kışkırtmak II, 73 bkz> tütkürmek 
tütüşmek  kavga etmek, tutuşmak, çekişmek, avı yakalamağa yardım ve yarış etmek,II, 71, 88, 89 bkz> tutuşmak 
tüwek  patlangıç·I, 388 
tüweklik  patlangıç için oyulan ağaç dalı·I, 508 
tüwişmek  şişe et dizmekte yardım ve yarış etmek·II, 102 bkz> tewişmek 
tüwşemek  ter, tane tane olmal<· III, 286 
tüz  halk, reayâ· III, 123 
tüz  asıl, kök, soy sop, III, 123 
tüz  düz· I, 60, 121, 325, 376, 433; III, 123 
tüzermek  düzelmek· II, 77 
tüzeşmek  düzlemekte yardım ve yariş etmek· II, 99, 100 bkz> tüzüşmek 
tüzgermek  armağan vermek, II, 179 bkz> tüzgürmek 
tüzgürmek  amnağan vermek·II, 179 bkz> tilzgermek 
tüzlinmek  düzelmek, rnüsavileşmek· I, 349 bkz> tüzlünmek, tüzülmek 
tüzlünmek  düzeltmek· II, 243 bkz> tüzlinmek, tüzülmek 
tüzmek  düzmek, düzeltmek· II, 9 
tüzülmek  düzelmek, tertip ve tanzim edilmek.II, 71, 127, 243;III, 131 bkz> tüzlinmek, tüzlünmek 
tilzün  yumuşak huylu·I, 221, 414 
tüzünlüg  yumuşaklık.III, 188 bkz> tüzünlük 
tüzünlük  yumuşaklık II, 250 bkz> tüzünlüg 
tüzüşmek  düzlemekte yardım ve yarış etmek· II, 99 bkz> tüzeşmek 

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü X V Y Z

 

DİVÂNÜ LÜGATİ'T TÜRK ANA SAYFASINA DÖN


Türkmüsün.net

Copyright © 2005 Türkmüsün.net    Tüm hakları saklıdır.