Divanü Lügati't Türk İndeksi Ç
DİVÂNÜ LÜGATİ'T TÜRK İNDEKSİ
Ç
|
DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK |
BUGÜNKÜ TÜRKİYE TÜRKÇESİ |
ça |
benzetme edatı·III, 207 bkz>
çe çabak Türk gölünde bulunan ufak bir balık· I, 381
|
çabak er |
soysuz, mayası bozuk, sütsüz
adam, I, 381 |
çaçır |
çadır· I, 406 bkz> çaşır,
çatır |
çadan |
çiyan, kuyruğu örü, akrep· I,
409; III, 367 |
çaflı |
şahin· I, 431
|
çag çug |
gürültü, çar çur· III, 128
|
çagı |
gürültü· III, 225 bkz> çogı,
çugı |
çagıg |
kamçı, sırım II, 210 bkz>
çawıg |
çagılamak |
bağırmak, çağırmak. III, 324
bkz>çogılamak |
çagılamak |
çağlamak. III, 324 bkz>
jagılamak, şagılamak |
çagır |
şarap, şıra· I, 363; II, 336;III,
286, 385 |
çagır |
dar yol, küçük yol, çığır·I,
363 bkz> çıgır |
çagırlamak |
şıra yapmak; şıra içmek·III,
331 |
çagırlanmak |
şıra veya şarap sahibi olmak·
II, 267 |
çagırlıg |
şaraplı, şarabı olan· I, 494
|
çaglanmak |
börtmek; yarı pişmek (et)· II,
245 |
çagmur |
şalgam· I, 16, 457 bkz> çamgur
|
çagrı |
doğan kuşu; çakır ku;u· I,
421;II, 343; III, 332 |
çagruk |
sertleşen, katila;an·I, 469
|
çaxa |
çakmak,I, 9
|
çaxşak |
dağ tepelerindeki taşlık
yer·I, 469 |
çaxşak |
kurutulmuş kaysı, üzüm gibi
meyveler, I, 469 |
çaxşamak |
çağıl çuğul etmek, takılan süs
eşyası ses vermek·III, 286 |
çaxşu |
"filiz herç
|
çak |
ses anlatan bir söz·I, 333
|
çak |
bir şeyin özunü, aynını
bildiren kelime,"tam, işte, aynı" sözleri gibi·I, 333
|
çak çuk |
odun, ceviz, kemik gibi
çeylerin kırılmasından çıkan ses,I, 333 |
çak çuk etmek |
odun, ceviz, kemik gibi şeyler
kırılırken ses çıkarmak·I, 333 |
çak etmek |
ses çıkarmak·I, 333
|
çakılmak |
çakılmak; ateş çakmak; eri;tirilmek·II,
133 |
çakınmak |
çakınmak, kendisi için çakmak·
II, 149 |
çakır |
gök gözlü, çakır gözlü, çakır·
I, 363 |
çakışmak |
çakmakta yardım ve yarış
etmek·II, 104 |
çaklanmak |
çalkamak·I, 513
|
çakmak |
çakmak; erişmek, II, 17, 23;III,
26 |
çakmak |
(kuş) aşağı inmek·III, 46 bkz>
çokmak, çukmak |
çakmak |
çakmak (yakma aracı)·I, 469;II,
17, 104, 133, 149, 200;III, 26 |
çakrak |
kel, daz, 1. 469
|
çakratmak |
gözü çakırlaştırmak·II, 334
|
çakrışmak |
çağrışmak·II, 209
|
çakturmak |
çaktırmak; iki kişiyi kızı;tırmak·
II, 200 |
çal |
alaca, kır· III, 156
|
çalañ |
geveze, bağıran, çalçene·III,
371 § çalañ başı; çalçene, bağıran kişi· III, 371 |
çalañ |
yanmış gibi siyah, ot
bitmeyen, çorak yer· III, 371 |
çaldır çaldır |
ses ifade eden bir söz·I, 457
|
çaldır çaldır etmek |
çaldır çaldır etmek I,457
|
çaldramak |
;ağıl çuğul etmek, ses vermek,
III, 447, 448 |
çalgay |
ku; kanadının uçları·III, 241
|
çalıg |
yitik arama; bey|erln önemli
bir işi çıktığında gelmeleri için köylere, obalara gönderdiğl haber, I, 374
|
çalınmak |
kendini yere atmak; kulağına
söz erişmek; anklannnak, zayıflamak·II, 149, 150 |
çalış |
çelme, güreş· I, 368
|
çalışmak |
bir şeyin çatlakları, ekleri,
araları açılmak; güreşmek. II, 108, 114 |
çalkan |
yaranın bir yerden başka blr
yere yürümesi veya 20^651.I, 441 |
çalk çulk |
itmenin çıkardıgı ses,I, 349
|
çalk çulk kılmak |
itmek, çarpmak·I, 349
|
çalma |
kerme, kemre, koyun
ağıllarında veya deve ahırlarında toplanıp, kurutularak kışın yakmak Içln
kesilen kesek, kuru tezek,I, 433 |
çalmak |
yere çalmak, vurmak, yenmek
|
çalpak |
kir, pislik· 1. 470 § çalpak
iş; karışık iş·I, 470 |
çalpañ |
sıvık çamur·III, 385
|
çalpaşmak |
çarpışmak, mücadele etmek;
sertleşmek; bir şey kötüleşip pisleşmek·II, 207 |
çalpuşlanmak |
yapışkan olmak, çelpeklenmek.
II, 271 |
çalturmak |
yere çeldirmek, yere
çaldırmak;aratmak, aramasını emretmek; işittirmek için çağrılmak. II, 182
|
çamguk |
koğucu, kovcu·I, 470
|
çamgur |
şalgam,I, 457 bkz>
|
çagmur çamı |
gürültü, bağırtı (yalnız
kullanılmaz, "çogı" ile gelir).III, 234 |
çamrak |
çoluk çocuk,I, 469 bkz> çar
çarmak |
çanak |
kekez kimse, korkak, gevşek,I,
358 |
çanak |
kap kacak, çanak, tuzluk ve
tuzluğa benzer ağaçtan oyulmuş kap·I, 84, 381; III, 32, 109 bkz ayak
|
çanaklamak |
birini arık (zayıf) saymak
veya bulmak; arıklığa, gevşekliğe, kekezliğe nispet etmek· III, 330 ça(n)aklık
kekezlik, gevşeklik, perişanlık· I, 503 |
çançu |
erişte hamuru açılan oklava·
I, 417 |
çandışmak |
birbirine sertleşmek,
birbirinden kaçınmak, çekinmek·II, 207, 208 |
çañılamak |
döğülerek çenilemek; kötü
söyleyip bağırmak·III, 404 |
çanka |
bir çeşit tuzak·I, 427
|
çanturmak |
caydırmak·II, 182 bkz> çındu·turmak
|
çap çap |
ses bildiren bir kelime,
vurulan kamçının ve dudağın şıpırdamasında çıkar· I,318
|
çap çap yémek |
şapır şupur yemek·I, 318
|
çapgut |
çaput, ;ilte· I, 451
|
çapılmak |
Ince, iyi yumuşak çamurla
sıvamak;boynu vurulmak·II, 119 |
çapınmak |
kamçılamak; yüzmek, II, 149
|
çapıtgan |
çok saldıran· I, 513 çapıtgan
er cellât, boyun vurnn,I, 513 çapıtmak saldırmak, vurdurmak,II, 298 çapmak
yüzmek; arı çamurla sıvamak; vurmak·II, 3, 149 |
çapsamak |
yüzmek istemek III, 284
|
çapturmak |
suda yüzdürmek; çamurla
sıvatmak; boyun vurdurmak,II, 180 |
çar çar |
herhangi bir akarın çıkardıgı
ses,I, 324 bkz> şar şar |
çarçur yemek |
eline geçeni yemek, bir şey
bırakmamak,I, 323 |
çarlamak |
cırlamak, ağlamak, bağırmak·III,
295 bkz> çoglamak |
çarlaşmak |
ağlaşmak, bağrı;mak, kükremek·II,
210 |
çarlatmak |
cırlatmak, ağlatmak·II, 344
|
çars çars |
ses ifade eden bir kellme·I,
348 |
çars çars urmak |
çat çat dõvmek·I, 348
|
çart |
parça,I, 341
|
çart çurt |
her şeyln ufağı, döküntusü· I,
341 |
çaruk |
çarık·I, 318
|
çaruklamak |
çarıklamak, Türk çarığı
giymek;çaruk boyuna nispet etmek, III, 337, 338 |
çaruklanmak |
çarıklanmak·II, 266
|
çaruklug |
çarıklı.I, 497
|
çarukluk |
çarık yapılmak üzere yapılmış
deri·I, 503 |
çarun |
çınar agacı·I, 414 bkz> çünük,
şünük |
çaşır |
çadır·I, 406 bkz> çaçır,
çatır |
çat |
kuyu·III, 146
|
çat çat |
bir şeyin düştüğü zaman
çıkardığı sesi anlatır·I, 320 |
çatllamak |
şaklamak.III, 323
|
çatır |
çadır,I, 406 bkz> çaçır, çaşır
çatır nı;adır·I, 406 |
çatmak |
kuzuyu koyuna katmak,II, 294
|
çatpa |
köy muhtarının ırmak, çeşme
sularının yollarını kazmaya gitmeyen kimseterden aldığı tutu,I, 416
|
çatuk |
Çin'den getirilen bir balık
boynuzu· III, 218 |
çaw |
şöhret, ;an; ses,I, 45;II,
250 |
çawa |
delikanlılara verilen
adlardan·III, 225 |
çawar |
ateş yakmaya yarıyacak nesne,
tuturak, I, 17, 411 |
çawar çuwar |
ateş yakmaya yarıyacak nesne,tuturak·I,
411 |
çawarlıg yer |
yavşan gibi tuturak yapmaya
yarar odun bulunan yer· I, 495 |
çawıg |
kamçı, kamçı ucu, I, 374; II,
231 bkz>çagıg |
çawju |
dalı, budağı, meyvesi kırmızı
bir ağaç olup meyvesi acıdır· Kadınların parmağı kırmızılıkta buna
benzetilir, I, 422 |
çawlanmak |
sanlanmak, şöhretlenmek, ün
sahibi olmakII, 245; III, 200 |
çawlı |
ateş yakılan meyve kabukları,
III, 442 |
çawuş |
çavuş, savaşta safları
düzelten ve askeri zulüm etmeğe bırakmayan kimse. I, 368 çaydam yatağa
doldurulan veya yağmurluk yapılan Ince keçe· III, 176 bkz> çiydem
|
çe |
benzetme edatı,III, 207 bkz>
ça |
çeçek |
çiçek I, 119, 179, 193, 233.
388. 437; II, 122, 285 |
çeçeklenmek |
çiçeklenmek II, 266
|
çeçeklik |
çiçeklik,I, 508
|
çeçge |
çulha tarağı,I, 429
|
çefşeñ |
koyun kırpılan makas, kırkı·III,
385 |
çek |
çizgili, kumaş gibi bir pamuk
dokuma·III, 155 |
çek çük |
malın en değersizi, kıvır
zıvır,I, 334 |
çekek |
çiçek hastalığı,I, 388
|
çekik |
nokta·II, 149, 200, 287 bkz>
çikik |
çekik |
küçük çocuk çükü· II, 287 bkz>
çübek |
çekik |
serçeye benzer alacalı bir kuş
ki siyah kayalıklarda bulunur· II, 287 |
çekilmek |
kitap (10^^111^.II, 133, 134
|
çeklnmek |
kendisi için kitaba nokta
koymak·II, 149 |
çekinmek |
bohça bağlamayı üzerine
almak,kendi kendine bağlamak,II, 149 |
çekişmek |
nokta koymakta yardım ve
yarışetmek·II, 107 |
çekleşmek |
kur’a çekmek· II, 210
|
çekmek |
kitap noktalamak; attan kan
almak;sıkılan oku çekmek· II, 21 |
çekmek |
çekerek bağlamak· II, 21 bkz>
çıkmak |
çekrek kapa |
yünden yapılan kölelerin
giydigi cepsiz blr kaftan·I, 477 |
çektürmek |
noktalatmak; kan aldırmak·II,
200 |
çekük |
çekiç·II, 287
|
çekün |
ada tavşanı yavrusu, göcen·I,
402 |
çekürge |
çekirge·I, 490
|
çeliñ |
çini; Çin'den gelme·III, 371 §
çeliñ ayak; Çin kâsesi, III, 371 |
çelpek |
göz çapağı· I, 477
|
çelpeklenmek |
çapaklanmak, II, 277, 279 çeuğ
zil, çalpara·III, 357 çeñel er şer adam, şerli adam·II, 290 çeıîğlik
sarmaşık otu,III, 383 |
çeñli merigli |
birçocukoyunu; salıncak·III,
379 |
çeñşü |
küçük hırka·III, 378
|
çepiş |
altı aylık keçi yavrusu,
çepiç·I, 368 |
çepişlenmek |
çepiç olmak, çepiç haline
gelmek, II, 266 |
çer |
vücudun ağırlığını bildiren
bir kelime,I, 322 |
çer |
savaşta karşılıklı duran
saflar·I, 323 |
çer |
vakit,I, 323
|
çerig |
asker, asker dizisi,
ordu,I,123,128, 323, 388, 442, 519;II, 97, 103, 209;III, 332
|
çerik |
her şeyin karşısı; her şeyin
vakti, sırası, I, 388 |
çerkeşmek |
saf haline gelmek, sıralanmak,
dizilmek, düzelmek.I, 179, 442; II, 209, 210, 283, 303
|
çerlenmek |
vücut ağırlaşmak, agrımak,
hastalanmak·I, 322; 11. 244, 245 |
çerletmek |
bozmak; ajrıtmak; ağırlık
vermek·II, 345 |
çerlik |
karşı,I, 323
|
çerlik |
vakit·I, 323
|
çermelmek |
bir ;eyln ucu kıvrılmak,
bükülmek·II, 231 |
çermeşmek |
bükmekte yardım ve yarış
etmek· II, 210 |
çermetmek |
bir şey fltil gibi bükülmek;
ördürülmek. II, 349 |
çertilmek |
yok edilmek; ortadan yok
olmak, ölmek, kaybolmak, uzaklaşmak, elden çıkmak· I, 103; II, 148, 229;III,
41 |
çeş |
perüze, firuze·I, 330;II, 79,
192 |
çeşkel |
çanak çömlek·I, 482
|
çetgen |
gem dizgini·I, 443
|
çetük |
kedi·I, 388;III, 127 bkz> muş
§ küvük |
çetük |
; erkek kedi· I, 388
|
çewrülmek |
çevrilmek, döndürülmek. II,
230 |
çewrüşmek |
çevrlîmek. II, 208
|
çewşeñ |
gözü sulu, gôzü her zaman akan
kişi·III, 385 |
çewürgen |
her zaman çevlren, I, 522
|
çewtirmek |
çevirmek, bir şeyi sol elin
baş parmagı üzerinde çevirmek· II, 82 |
çétmek |
eri;mek· II, 314 bkz> yetmek,
yétmek |
çıbık |
çubuk, yaş olan dal, I, 318
|
çıbıklamak |
taze çubukla vurmak. III, 337
|
çıbırtmak |
çırpıçtırmak, taze ;ubukla
döğmek· III, 430 |
çıçalak |
serçe parmak, sırça parmak,I,
487 |
çıçamuk |
yüzük parmağı·I, 487
|
çıf |
hurma ve üzüm gibi şeylerin
şırasının çömlek veya benzerlerinde kaynamasından çıkan ses·I, 332
|
çıfılamak |
çığıl çığıl ses verı·nek, şıra
kaynarken ses vermek.III, 325 |
çıg |
göçebelerin sele sazı (çığ
otu) lle yaptıkları çadır örtüsü·III, 128 |
çıg |
bir Türk arşını, Arap arşının
üçte ikisi kadardır, göçebeler bununla bez ölçerler·III,128
|
çıgan |
fakir, yoksul· I, 31 bkz>
çıgay |
çıgay |
fakir, yoksul·I, 31, 214, 248,
349;III, 238, 239 bkz> çıgan |
çıgıl tıgıl |
ses bildiren bir söz·I, 393
|
çıgıl tıgıl kılmak |
çığıl çığıl etmek,I, 393
|
çıgılwar okı |
bir çeşlt küçük ok·I, 493,
494 |
çıgır |
daryol, küçükyol, çığır,I, 363
bkz> çagır |
çıgırlamak |
çığır açmak; çığır açmağa
yönelmek; karda ayağıyla yol açmak·III, 331 |
çıgırlanmak |
çığırlar peyda olmak·II, 267
|
çıglamak |
Türk arşını ile ölçmek·III,
296 |
çıglanmak |
õlçülmek·III, 198 çıglatmak
uzunluk õlçtürmek· II, 345 |
çıgmak |
dürmek, çıkınlamak, bağlamak,
II, 14, 15 |
çıgrı |
çıkrık, değirmen, çark, dolap
gibi şeylerin çıkrığı, ip çıkrığı ve her türlü makara;değre, felek· I, 421,
II, 82, 230, 241, 255. 303 § kök çıgrısı; felek, gõk değresi- I, 421
|
çıgrıtmak |
çiğnetmek; çiğneterek
sertleştirmek; işte pişirmek (insan için)· II, 333 |
çıgrumak |
gevşek şey sertleşmek, III,
280 |
çıxansı |
nakışlı bir Çin ipeklisi· I,
489 bkz>çıxansı, çınaxsı |
çıxşansı |
nakışlı bir Çin ipeklisi·I,
489 bkz> çıxansı, çınaxsı |
çıjmak |
binilmek veya yüklenmek
istenen yagırlı hayvan eğinmek.II, 9 bkz> çijtürmek |
çık |
inciten ve korkutan kişiye
karşı koyamayacak adama söylenen bir korkutma deyimi·III, 130
|
çıkan |
yiğen, hala ve teyze oğlu· I,
402 |
çıkarmak |
çıkarmak· II, 83
|
çıkılmak |
çıkılmak, II, 133
|
çıkı |
; menfaat, çıkar· I, 368
|
çıkışmak |
çıkmakta yardım ve yarış
etmek· II,104 |
çıkmak |
çıkmak· I, 81, 305, 343, 362,
420, 424; II, 17, 18, 116, 246; III, 16, 120, 144, 161 bkz> taşıkmak,
tışıkmak |
çıkmak |
çekerek bağlamak,II, 21 bkz>
çekmek |
çıkmak |
nemlenmek· III, 183, 184
|
çıkramak |
gıcırdamak. III, 280
|
çıkraşmak |
çokça gıcırdamak, çıkırdamak·
II, 209 |
çıkratmak |
gıcırdatmak (diş, kapı, kalem
gibi şeyler), II, 334 |
çıkrışmak |
çıkarmakta yardım ve yarış
etmek (bir şeyi çıkarmak, meydana çıkarmak gibi). II, 208, 209
|
çıkturmak |
çıkartmak·II, 200
|
çıkturmak |
ıslatmak, ıslak yere koymak·
II,200 |
çılanmak |
yaşlıktan ıslanmak; at
terlemek· II,150 |
çılaşmak |
ıslatmakta yardım etmek,II,
108 |
çılatmak |
ıslattırmak, atı terletmek·II,
310 bkz> çıylatmak |
çıldamak |
çıldır çıldır etmek· III, 281
bkz>çılramak |
çılramak |
çıldır çıldır etmek, III, 281
bkz>çıldamak |
çılratmak |
seslendirmek, çığıl çığıl
ettirmek· II, 333 |
çımguklanmak |
koğcu (dedikoducu) olmak· II,
275 |
çın |
doğru, gerçek, sahih,I, 86.
339;III, 138 § çın bütün kişi; kendine güvenilebilen,doğru dürüst kişi,I,
398 |
çınaxsı |
nakışlı bir Çln ipeklisi,I,
489 bkz> çıxansı, çıxşansı |
çından |
sandal ağacı·I, 436; 11 ,122
|
çından |
at kula renkli at· I, 436
çınduturmak caydırmak· II, 182 bkz> çanturmak |
çıñarmak |
araştırmak, tahkik etmek·II,
182 |
çınıkmak |
gerçekleşmek· II, 117
|
çınlamak |
tahkik etmek, gerçekliğini
araştırmak·III, 296 |
çınlatmak |
gerçekleştirmek, tasdik
ettirmek·II, 345 |
çıñ |
çınlama, çan ve leğen gibi ;eylerln
verdiği ses,III, 357 bkz> çirig |
çıñ étmek |
çınlamak·III, 357
|
çıñıl çıñıl |
bir şeyin çingil çingil ses
çıkarması, III, 366 |
çıñıl çıñıl étmek |
çingil çlngil etmek·III, 366
|
çarçur yemek |
eline geçeni yemek, bir şey
bırakmamak,I, 323 |
çarlamak |
cırlamak, ağlamak, bağırmak·III,
295 bkz> çoglamak |
çarlaşmak |
ağlaşmak, bağrı;mak, kükremek·II,
210 |
çarlatmak |
cırlatmak, ağlatmak·II, 344
|
çars çars |
ses ifade eden bir kellme·I,
348 |
çars çars urmak |
çat çat dõvmek·I, 348
|
çart |
parça,I, 341
|
çart çurt |
her şeyln ufağı, döküntusü· I,
341 |
çaruk |
çarık·I, 318
|
çaruklamak |
çarıklamak, Türk çarığı
giymek;çaruk boyuna nispet etmek, III, 337, 338 |
çaruklanmak |
çarıklanmak·II, 266
|
çaruklug |
çarıklı.I, 497
|
çarukluk |
çarık yapılmak üzere yapılmış
deri·I, 503 |
çarun |
çınar agacı·I, 414 bkz> çünük,
şünük |
çaşır |
çadır·I, 406 bkz> çaçır,
çatır |
çat |
kuyu·III, 146
|
çat çat |
bir şeyin düştüğü zaman
çıkardığı sesi anlatır·I, 320 |
çatllamak |
şaklamak.III, 323
|
çatır |
çadır,I, 406 bkz> çaçır, çaşır
çatır nı;adır·I, 406 |
çatmak |
kuzuyu koyuna katmak,II, 294
|
çatpa |
köy muhtarının ırmak, çeşme
sularının yollarını kazmaya gitmeyen kimseterden aldığı tutu,I, 416
|
çatuk |
Çin'den getirilen bir balık
boynuzu· III, 218 |
çaw |
şöhret, ;an; ses,I, 45;II,
250 |
çawa |
delikanlılara verilen
adlardan·III, 225 |
çawar |
ateş yakmaya yarıyacak nesne,
tuturak, I, 17, 411 |
çawar çuwar |
ateş yakmaya yarıyacak nesne,tuturak·I,
411 |
çawarlıg yer |
yavşan gibi tuturak yapmaya
yarar odun bulunan yer· I, 495 |
çawıg |
kamçı, kamçı ucu, I, 374; II,
231 bkz>çagıg |
çawju |
dalı, budağı, meyvesi kırmızı
bir ağaç olup meyvesi acıdır· Kadınların parmağı kırmızılıkta buna
benzetilir, I, 422 |
çawlanmak |
sanlanmak, şöhretlenmek, ün
sahibi olmakII, 245; III, 200 |
çawlı |
ateş yakılan meyve kabukları,
III, 442 |
çawuş |
çavuş, savaşta safları
düzelten ve askeri zulüm etmeğe bırakmayan kimse. I, 368 çaydam yatağa
doldurulan veya yağmurluk yapılan Ince keçe· III, 176 bkz> çiydem
|
çe |
benzetme edatı,III, 207 bkz>
ça |
çeçek |
çiçek I, 119, 179, 193, 233.
388. 437; II, 122, 285 |
çeçeklenmek |
çiçeklenmek II, 266
|
çeçeklik |
çiçeklik,I, 508
|
çeçge |
çulha tarağı,I, 429
|
çefşeñ |
koyun kırpılan makas, kırkı·III,
385 |
çek |
çizgili, kumaş gibi bir pamuk
dokuma·III, 155 |
çek çük |
malın en değersizi, kıvır
zıvır,I, 334 |
çekek |
çiçek hastalığı,I, 388
|
çekik |
nokta·II, 149, 200, 287 bkz>
çikik |
çekik |
küçük çocuk çükü· II, 287 bkz>
çübek |
çekik |
serçeye benzer alacalı bir kuş
ki siyah kayalıklarda bulunur· II, 287 |
çekilmek |
kitap (10^^111^.II, 133, 134
|
çeklnmek |
kendisi için kitaba nokta
koymak·II, 149 |
çekinmek |
bohça bağlamayı üzerine
almak,kendi kendine bağlamak,II, 149 |
çekişmek |
nokta koymakta yardım ve
yarışetmek·II, 107 |
çekleşmek |
kur’a çekmek· II, 210
|
çekmek |
kitap noktalamak; attan kan
almak;sıkılan oku çekmek· II, 21 |
çekmek |
çekerek bağlamak· II, 21 bkz>
çıkmak |
çekrek kapa |
yünden yapılan kölelerin
giydigi cepsiz blr kaftan·I, 477 |
çektürmek |
noktalatmak; kan aldırmak·II,
200 |
çekük |
çekiç·II, 287
|
çekün |
ada tavşanı yavrusu, göcen·I,
402 |
çekürge |
çekirge·I, 490
|
çeliñ |
çini; Çin'den gelme·III, 371 §
çeliñ ayak; Çin kâsesi, III, 371 |
çelpek |
göz çapağı· I, 477
|
çelpeklenmek |
çapaklanmak, II, 277, 279 çeuğ
zil, çalpara·III, 357 çeñel er şer adam, şerli adam·II, 290 çeıîğlik
sarmaşık otu,III, 383 |
çeñli merigli |
birçocukoyunu; salıncak·III,
379 |
çeñşü |
küçük hırka·III, 378
|
çepiş |
altı aylık keçi yavrusu,
çepiç·I, 368 |
çepişlenmek |
çepiç olmak, çepiç haline
gelmek, II, 266 |
çer |
vücudun ağırlığını bildiren
bir kelime,I, 322 |
çer |
savaşta karşılıklı duran
saflar·I, 323 |
çer |
vakit,I, 323
|
çerig |
asker, asker dizisi,
ordu,I,123,128, 323, 388, 442, 519;II, 97, 103, 209;III, 332
|
çerik |
her şeyin karşısı; her şeyin
vakti, sırası, I, 388 |
çerkeşmek |
saf haline gelmek, sıralanmak,
dizilmek, düzelmek.I, 179, 442; II, 209, 210, 283, 303
|
çerlenmek |
vücut ağırlaşmak, agrımak,
hastalanmak·I, 322; 11. 244, 245 |
çerletmek |
bozmak; ajrıtmak; ağırlık
vermek·II, 345 |
çerlik |
karşı,I, 323
|
çerlik |
vakit·I, 323
|
çermelmek |
bir ;eyln ucu kıvrılmak,
bükülmek·II, 231 |
çermeşmek |
bükmekte yardım ve yarış
etmek· II, 210 |
çermetmek |
bir şey fltil gibi bükülmek;
ördürülmek. II, 349 |
çertilmek |
yok edilmek; ortadan yok
olmak, ölmek, kaybolmak, uzaklaşmak, elden çıkmak· I, 103; II, 148, 229;III,
41 |
çeş |
perüze, firuze·I, 330;II, 79,
192 |
çeşkel |
çanak çömlek·I, 482
|
çetgen |
gem dizgini·I, 443
|
çetük |
kedi·I, 388;III, 127 bkz> muş
§ küvük |
çetük |
; erkek kedi· I, 388
|
çewrülmek |
çevrilmek, döndürülmek. II,
230 |
çewrüşmek |
çevrlîmek. II, 208
|
çewşeñ |
gözü sulu, gôzü her zaman akan
kişi·III, 385 |
çewürgen |
her zaman çevlren, I, 522
|
çewtirmek |
çevirmek, bir şeyi sol elin
baş parmagı üzerinde çevirmek· II, 82 |
çétmek |
eri;mek· II, 314 bkz> yetmek,
yétmek |
çıbık |
çubuk, yaş olan dal, I, 318
|
çıbıklamak |
taze çubukla vurmak. III, 337
|
çıbırtmak |
çırpıçtırmak, taze ;ubukla
döğmek· III, 430 |
çıçalak |
serçe parmak, sırça parmak,I,
487 |
çıçamuk |
yüzük parmağı·I, 487
|
çıf |
hurma ve üzüm gibi şeylerin
şırasının çömlek veya benzerlerinde kaynamasından çıkan ses·I, 332
|
çıfılamak |
çığıl çığıl ses verı·nek, şıra
kaynarken ses vermek.III, 325 |
çıg |
göçebelerin sele sazı (çığ
otu) lle yaptıkları çadır örtüsü·III, 128 |
çıg |
bir Türk arşını, Arap arşının
üçte ikisi kadardır, göçebeler bununla bez ölçerler·III,128
|
çıgan |
fakir, yoksul· I, 31 bkz>
çıgay |
çıgay |
fakir, yoksul·I, 31, 214, 248,
349;III, 238, 239 bkz> çıgan |
çıgıl tıgıl |
ses bildiren bir söz·I, 393
|
çıgıl tıgıl kılmak |
çığıl çığıl etmek,I, 393
|
çıgılwar okı |
bir çeşlt küçük ok·I, 493,
494 |
çıgır |
daryol, küçükyol, çığır,I, 363
bkz> çagır |
çıgırlamak |
çığır açmak; çığır açmağa
yönelmek; karda ayağıyla yol açmak·III, 331 |
çıgırlanmak |
çığırlar peyda olmak·II, 267
|
çıglamak |
Türk arşını ile ölçmek·III,
296 |
çıglanmak |
õlçülmek·III, 198 çıglatmak
uzunluk õlçtürmek· II, 345 |
çıgmak |
dürmek, çıkınlamak, bağlamak,
II, 14, 15 |
çıgrı |
çıkrık, değirmen, çark, dolap
gibi şeylerin çıkrığı, ip çıkrığı ve her türlü makara;değre, felek· I, 421,
II, 82, 230, 241, 255. 303 § kök çıgrısı; felek, gõk değresi- I, 421
|
çıgrıtmak |
çiğnetmek; çiğneterek
sertleştirmek; işte pişirmek (insan için)· II, 333 |
çıgrumak |
gevşek şey sertleşmek, III,
280 |
çıxansı |
nakışlı bir Çin ipeklisi· I,
489 bkz>çıxansı, çınaxsı |
çıxşansı |
nakışlı bir Çin ipeklisi·I,
489 bkz> çıxansı, çınaxsı |
çıjmak |
binilmek veya yüklenmek
istenen yagırlı hayvan eğinmek.II, 9 bkz> çijtürmek |
çık |
inciten ve korkutan kişiye
karşı koyamayacak adama söylenen bir korkutma deyimi·III, 130
|
çıkan |
yiğen, hala ve teyze oğlu· I,
402 |
çıkarmak |
çıkarmak· II, 83
|
çıkılmak |
çıkılmak, II, 133
|
çıkı |
; menfaat, çıkar· I, 368
|
çıkışmak |
çıkmakta yardım ve yarış
etmek· II,104 |
çıkmak |
çıkmak· I, 81, 305, 343, 362,
420, 424; II, 17, 18, 116, 246; III, 16, 120, 144, 161 bkz> taşıkmak,
tışıkmak |
çıkmak |
çekerek bağlamak,II, 21 bkz>
çekmek |
çıkmak |
nemlenmek· III, 183, 184
|
çıkramak |
gıcırdamak. III, 280
|
çıkraşmak |
çokça gıcırdamak, çıkırdamak·
II, 209 |
çıkratmak |
gıcırdatmak (diş, kapı, kalem
gibi şeyler), II, 334 |
çıkrışmak |
çıkarmakta yardım ve yarış
etmek (bir şeyi çıkarmak, meydana çıkarmak gibi). II, 208, 209
|
çıkturmak |
çıkartmak·II, 200
|
çıkturmak |
ıslatmak, ıslak yere koymak·
II,200 |
çılanmak |
yaşlıktan ıslanmak; at
terlemek· II,150 |
çılaşmak |
ıslatmakta yardım etmek,II,
108 |
çılatmak |
ıslattırmak, atı terletmek·II,
310 bkz> çıylatmak |
çıldamak |
çıldır çıldır etmek· III, 281
bkz>çılramak |
çılramak |
çıldır çıldır etmek, III, 281
bkz>çıldamak |
çılratmak |
seslendirmek, çığıl çığıl
ettirmek· II, 333 |
çımguklanmak |
koğcu (dedikoducu) olmak· II,
275 |
çın |
doğru, gerçek, sahih,I, 86.
339;III, 138 § çın bütün kişi; kendine güvenilebilen,doğru dürüst kişi,I,
398 |
çınaxsı |
nakışlı bir Çln ipeklisi,I,
489 bkz> çıxansı, çıxşansı |
çından |
sandal ağacı·I, 436; 11 ,122
|
çından |
at kula renkli at· I, 436
çınduturmak caydırmak· II, 182 bkz> çanturmak |
çıñarmak |
araştırmak, tahkik etmek·II,
182 |
çınıkmak |
gerçekleşmek· II, 117
|
çınlamak |
tahkik etmek, gerçekliğini
araştırmak·III, 296 |
çınlatmak |
gerçekleştirmek, tasdik
ettirmek·II, 345 |
çıñ |
çınlama, çan ve leğen gibi ;eylerln
verdiği ses,III, 357 bkz> çirig |
çıñ étmek |
çınlamak·III, 357
|
çıñıl çıñıl |
bir şeyin çingil çingil ses
çıkarması, III, 366 |
çıñıl çıñıl étmek |
çingil çlngil etmek·III, 366
|
çıñratmak |
çınlatmak·II, 358
|
çıp |
her ince ve yumuşak dal·I,
318 |
çıpıkan |
innap, vücutta çıkan
kırmızılık· I, 448 bkz> çıpkan |
çıpkan |
innap, Zizyphus vulgarls;
vücutta çıkan kırmızılık· I, 448 bkz> çıpıkan |
çır |
elbise yırtmakta, yırtılmakta
çıkan ses·I, 323 |
çırguy |
ok temreninin şişkince olan
yeri· III, 241 |
çırguy |
elbise kuşağının geçeceğl iki
taraflı kõprücük· III, 241 |
çıwı |
cinlerden blr bölük· III, 225
|
çıylatmak |
ıslattırmak, at terletmek, II,
310 bkz> çılatmak |
çi |
toprakta yaşlık, yaş·III, 207
|
çibek karguy |
delice doğan, moymul, at-macaya
benzeı- bir ku;·I, 388; 111. 241 |
çibek karkuy |
delice doğan, moymul, at-macaya
benzeı- bir ku;·I, 388; 111. 241 |
çibek kırguy |
delice doğan, moymul, at-macaya
benzeı- bir ku;·I, 388; 111. 241 |
çibek kırkuy |
delice doğan, moymul, at-macaya
benzeı- bir ku;·I, 388; 111. 241 |
çifşeñ |
ekşi, ekşimiş III, 385
|
Çigillemek |
Çiğil*lerden saymak,
Çigil'lere nisbet etmek·III, 345 |
Çigillenmek |
Çiğil kılıgına girmek,II, 269
|
çigilmek |
düğüm sıkıştırılmak, ip
düğümlenmek·II, 134 bkz> çiklişmek, çiktürmek |
çigir çigir |
ekmek içerisinde taş
kırıntıları olduğu zaman di;in ezemeyerek çıkardığı ses, I, 363
|
çigit |
pamuk çekirdeği·I, 356
|
çigne |
mala, çiftçilerin "sürgü"
dedikleri aygit·I, 435 bkz> çikne |
çij |
demir çivi, zırh çivileri ucu·III,
123, 214 |
çijtürmek |
hayyan yükten belini
çökertmek·II, 180 bkz> ;ıjmak |
çik bök |
aşığın sırtının tüseğinin
yukarı gelmesi·III, 130 bkz> bök |
çik çik |
oğlağı çağırmak ve gütmek için
kullamlan bir söz· I, 334 bkz> çilik çilik |
çikik |
nokta· II, 107 bkz> çekik
|
çikin |
ibrişim.I, 414
|
çikin |
üzüm bağlarında biten
hayvanların yediği başaklı bir ot·I, 414 |
çiklişmek |
sıkışmak, düğüm sıkışmak· II,
210 bkz> çigilmek, çiktürmek |
çikne |
çiftçilerin "sürgü" dedikleri
aygıt· III, 301 bkz> çigne |
çiknemek |
sıkı dikmek, altın tellerle
(yani kılaptan denen altın sarılı tellerle) ipek kumaş üzerine nakış
işlemek; yere sürgü çekmek, I, 414; III, 301 |
çikremek |
bir şeydekl yabancı şey
gıcırdamak·III, 280, 281 |
çikten |
eğer örtüsü· I, 435
|
çik turmak |
aşık oyununda aşık yan yatınca
çukur tarafı yukarı gelmek· I, 334 |
çiktürmek |
sıkıştırmak, düğüm
sıkıştırmak, II, 180 bkz> çigilmek çiklişmek · |
çil |
çokluk bildiren sıfat edatı·
III, 56, 57 |
çil |
bere, döğmek yüzünden deri
üzerinde olan iz· I, 336; III, 134 |
çil |
çirkinlik, çil· III, 134
|
çildek |
atın göğsünde çıkan bir
çıban·I,477 bkz>cılday |
çile |
õğrekteki atın yaş gübresl,III,
233 |
çilemek |
yaşartmak, ıslatmak·III, 271
|
çilgü at |
al at·I, 430
|
çilik çilik |
oğlağı çağırmak için
kullanılan bir söz-I, 388 bkz> çik çik |
çim |
bir şeyin çiğ veya ya;
olmasında obartma istenildiği zaman kullanılan bir edat·I, 338 §çim yig et;
çim çig et·I, 338 § çim öl ton; çip ıslak elbise·I, 338
|
çim ayrık otu·I, 338 |
|
çiniştürük |
bir ağaç meyvesi (fındığa
benzer,kırmızımsı beyazı olur, ilk yazda yetişir, yenir),I, 530
|
çinüştürüksemek |
canı "cinüştürük" istemek· I,
280 |
çiñ |
iyice, büsbütün.III, 357 § çiñ
tolu; iyice dolu, büsbütün dolu·III, 357 |
çiñ |
leğen ve benzeri şeylerin
çıkardığı ses· III, 370 bkz> çıñ |
çir |
yag·I, 323
|
çirt |
ses ifade eden bir söz·I, 341
§çirt sudmak; dişler arasından "çirt" diye tükürük çıkamak· I, 341
|
çiş çiş |
kadın çocuğu işetmek istediği
zaman söyler; at hakkında da böyledlr, I, 331 |
çişemek |
çişemek, çiş etmek, pislemek
(çocuklarda)· III, 267 |
çişetmek |
çiş ettirmek, abdest
bozdurmak· II, 307 |
çit |
kamıştan veya dikenden
yapılmış duvar veya hüğ, çardak,I, 320 |
çit |
üzeri alaca nakışlı Çin
ipeklisl, III. 120 |
çiwgin |
yağlı, doyurucu, besleyici· I,
443 bkz>kewgin § çiwgin aş; besleylci yemek· I, 443 § çiwgin ot; hayvanları
semirten ot·I, 443 |
çiwgünlenmek |
vücuda yararlı besleyici
bulmak· II, 278 |
çiydem |
yatağa doldurulan veya
yağmurluk yapılan ince keçe· III, 176 bkz> çaydam |
çobulmak |
elmanın yarısı, blr ;akı, elma
kakı,1, 503 |
çocuk |
domuz yavrusu; herşeyin küçüğu·I,
381 çodın tunç ve çözülmüş bakır, bakır· I, 409 § çoğın esiç; bakır tencere·
I, 409 |
çog |
eşya konan heybe, bohça· III,
128 |
çog |
ateş alevi, ateş yalını,
güneşin yalını, saçaklarL III, 128 |
çogı |
savaş· I, 41
|
çogı |
gürültü, bağırtı. III, 225,
234 bkz> çagı,çugı |
çogılamak |
bağırmak, çağırmak· III, 324,
325 bkz> çagılamak |
çoglamak |
fil bağırmak· III, 295 bkz>
çarlamak |
çoglamak |
bağlamak, bohçalamak, III,
295, 296 |
çoglanmak |
ateş yalınlanmak, güne; yalını
yere düşmek· II, 245 |
çoglanmak |
toplanmak, akışarak toplanmak·
II, 245 |
çoglanmak |
bağlanmak, heybelenmek· III,
198 |
çoglatmak |
bohçalatmak, sardırmak,II,
345 |
çogmak |
sarmak, sıkı bağlamak·I, 210
|
çogulmak |
bağlanmak, bohçalanmak·II, 133
çok kötü, alçak· III, 130 |
çokmak |
süzülüp inmek, konmak· Il, 17;
III, 46 bkz> çakmak, çukmak |
çokmaklanmak |
yılan çöreklenmek II, 275,
279 |
çokramak |
(pınarda su ve tencerede bir
şey) kaynamak·III, 280 |
çokrama yul |
suyu çok olan, fışkıran
kaynak;fışkırma I, 597;III, 4 |
çokraşmak |
çoğalmak ve dalgaIanmak.II,
208 |
çokratmak |
kaynatmak.II, 333, 334
|
çokturmak |
saldırtmak, üzerine indirtmek
II, 200 |
çolak |
çolak· I, 381
|
çomak |
asâ, çomak, I, 381
|
çomak |
üygurlar'ca ve bütün Müslüman
olmayan halk tarafından Müslümanlar'a verilen ad, Müslüman .I, 381;II, 3 §
çomak eri; Müslüman.I, 381 |
çor |
avret yeri bitişik olan kadın,
sarılgan bitki·III, 121, 122 |
çowlı |
tutmaç süzgeci, III, 442
|
çögen |
topu çekmek için kullanılan
ucu eğri bir değnek, çevgen· I, 187, 223, 242, 402 |
çöjülmek |
gevşek ip gerilmek; uzayıp
silnmek· II, 132 bkz> çüjülmek |
çök çök |
deveyi ıhtırmak için
kullanılır bir söz· I, 334 |
çökdi |
kulağın altında "kafa baltası"
denen yer·I, 418 |
çökmek |
diz çökmek, dibe çökmek· II,
21, 33 |
çöktürmek |
çöktürmek, maden ayırıp çök-türmek·
II, 200, 182 |
çökürmek |
çökermek, ıhtırmak· II, 84
|
çöküt |
kısa· I, 356 çökütlük kısalık,
cücelik. I, 506 |
çömçe |
kepçe, çömçe·I, 417
|
çömgen |
her zaman dalan, I, 401
|
çömmek |
dalmak, çimmek I, 401
|
çöñek |
çömçe, kutu· II, 290
|
çöp |
tutmaç parçası· I, 318
|
çöp |
şarabın tortusu, her şeyin
çöküntüsü, çöp, çör çöp; herhangi bir şeyin çökeli I, 318; III, 119
|
çöp çep kişiler |
değersiz kimseler.I, 318
|
çöpik |
meyve yenildikten sonra atılan
şey, çör çöp· I, 390 bkz> şöpik |
çörek |
çörek· I, 388
|
çöreklemek |
çörek yapmak· III, 340
|
çubartmak |
çalıp, soyup çıplak bırakmak,
cıbırlatmak· III, 429, 430 bkz> çubartusımak |
çubartusımak |
çalıp soymak ve çıplak
bırakmak, III, 430 bkz> çubartmak |
çufga |
çabuk gitmek isteyen bir
postacının,yoldan alıp başkasını buluncuya değin binip gittigi at· 1. 424
|
çufga |
kılavuz, başbuğ·I, 424
|
çugı |
gürültü·III, 128 bkz> çagı,
çogı |
Çuglan |
Karluk büyüklerinnin
adlarından· I, 444 |
çugurdan |
uçurum, yar· I, 512
|
çuh çuh |
atı yürütnnek ve azarlamak
için çıkarılan ses· III, 117, 118 |
çukmak |
süzülüp inmek, konmak· bkz>
çakmak, çokmak |
çukmın |
kurabiye blçlminde yapılan bir
ekmek, çömlekte su buğusunda pişirillr·I, 444 |
çukubarı |
pota yapılan çamur, lüleci
çamuru· III, 243 bkz> hukubarı |
çulbuş |
elbiseye ve ele yapi{an meyve
yapı;kanlığı· I, 460 |
çulık |
çulluk, öveyik büyüklugünde
alacalı bir su kuşu·I, 381 |
çulıman |
su birikintisi· I, 448
|
çuluman ış |
içinden çıkılamayan iş,
çepreşik iş· I, 448 |
çulk |
cılk, büsbütün, dibelik. I,
349 § çulk esgürük (esrük);cılk sarhoş, bütün bütün sarhoş· I, 349
|
çulkuy |
bir tarafa çarpılmı;· III, 242
§ çulkuy elig; eli çolak, III, 242 § çulkuy etük; topuğu çarpık papuç· III,
242 |
çumalı |
karınca· I, 448
|
çumguk |
ayağı ve başı kızıl, kanadında
ak tüy olan karga, ala karga· I, 33, 470 bkz> çumuk |
çumılı bolmak |
sıcaktan göz kararmak, I, 448
|
çummak |
insan suya dalmak· II, 26
|
çumruşmak |
dalmakta yardım ve yarış
etmek·II, 208 |
çumturmak |
çimdirmek II, 182 çumuk ala
karga· I, 33, 470 bkz> çumguk |
çumurmak |
suya daldırıp batırmak· II,
85 |
çumuşluk |
aptesane, ayakyolu· I, 503
|
çumuşmak |
suya dalmakta yarış etmek,
I,441; II, 111 |
çunmak |
yıkanmak,II, 314 bz
|
çupan |
köy büyüğünün (muhtarının)
yamağı,gizir.I, 402 |
çupra |
eski elbise·I, 421
|
çuram |
diğerlerinden daha uzağa glden
yegnl bir ok atılı;ı· I, 412 § çuram okı; dlğerlerinden daha uzağa gidecek ;ekilde
atılan ok,l, 413 |
çur çur |
hayvan sagılırken sütün kapta
çıkardığı ses, I, 485 bkz> çür çür § tewl emgi çur çur; hayvan sağılırken
sütün kapta çıkardığı ses (deve için), I, 485 |
çurnı |
Türk hekimlerinin yaptikları
sürgünlük ilâcı· 1. 435 |
çutur |
huyu kötü,I, 363
|
çuvaş |
çadır·I, 195;II, 7. 190; III,
60 |
çuwı |
Hotan tõresince hakandan iki
derece aşağı kimselere verilen ungun· III, 225 |
çuwlamak |
bõrtmek, iyi pişmemek· III,
296 |
çuwşamak |
kaynamak ve köpüklenmek; karnı
yanmak ve ekşimek· III, 286 |
çuwşatmak |
ekşitmek, II, 336, 337
|
çuz |
yaldızlı kırmızı renkli bir
Çin kumaşı·I, 325 |
çü(çu) |
emirde (olumlu ve olumsuz)
pekitme bildiren bir edat-III, 207 bkz> şu, şü |
çübek |
çocuk çükü·I, 388 bkz> çekik
|
çübür |
keçi kılı-I, 363
|
çübür çebür |
abur cubur, malın kötüsü ve
değersizi·I, 363 |
çübürlenmek |
keçi kıllanmak, keçinin kılı
bitmek·II, 266 bkz> çüpürlenmek |
çüjülmek |
gerilmek, gevşek ip gerilmek,
sakız veya macun gibi şeyler uzayıp sünmek· II, 132 bkz> çöjülmek ;
|
çükreklenmek |
yün elbise sahibi olmak ve
giymek. II, 277 |
çülükmek |
bozulmak, perişanlaşmak. II,
118, 119, 166 |
çümerük kişi |
her zaman gözü sulanan, gözü
az gören adam· I, 488 |
çümgen |
çimenlik, ayrıkotu, Panlcum
dactylon· |
çümmek |
õrdek suya iylce dalmak·II,
26 |
çümtürmek |
suya daha derin daldırmak,II,182
|
çümürmek |
suya derin daldırmak·II, 85
|
çümüşmek |
suya daha derin daldırmakta
yarış etmek·II, 111 |
çilnük |
çınar ağacı, I, 388 bkz> çarun,
şünilk |
çüpürlenmek |
keçi kıllanmak II, 266 bkz>
çübürlenmek |
çür |
menfaat· I, 323
|
çür çür |
süt sağılırken kapta çıkardığı
ses, herhangi bir akarın çıkardığı ses· I, 323 bkz> çur çur
|
çürkü |
çiş (çocuklar için).I, 430
|
çürlemek |
menfaat elde etmek,I, 323
|
çürlenmek |
faydalanmak·II, 245 çürletmek
aşırtmak.II, 345 |
çüşek |
ot, çayır·I, 389
|
çüvüt |
boya.III,162 bkz> çüwüt §
kızıl çüvüt;kızıl boya, zindfre, sülüğen· III, 162 § alçüvüt; al boya·
111.162 § kök çüvüt; lacivert boya· III, 162 § yaşıl çüvüt; yeşil boya· III,
162 § sarıg çüvüt; sarı boya, zırnık. III, 162 |
çüwüt boya |
· III, 162 bkz> ·çüvüt
|
DİVÂNÜ LÜGATİ'T TÜRK ANA SAYFASINA DÖN
|