Türkmüsün.Net Portalı - Geçitteki Ülke: Gece Vakti Gündönümü, Türkün Günü mü? Ölümü mü?
   



Divanü Lügati't Türk İndeksi K
DİVÂNÜ LÜGATİ'T TÜRK İNDEKSİ  K
DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK BUGÜNKÜ TÜRKİYE TÜRKÇESİ
ka  kap, akar konan kap, zarf·I, 407;III, 211 bkz> kaça, kakaça 
ka  kalın kelimelerde "de" anlamına zarfedatı· III, 211, 212 
ka  Arapça'daki "ilâ ve izafet l'ı" anlamlarına edat, III, 212 
kabak(g)  kabak, yaş iken yemeği yapılan bir sebze, I, 382 
kabaklık  kabak tarlası, kabak biten yer· I, 503, 505 
kabargan  vücutta kaşınmak ve sıcak yüzünden çıkan kabartı, sivilce· I, 516 
kabarmak  kabarmak· II, 71 
kabartgan  kabartan, şişiren, obartan (kimse)· I, 516 
kabartmak  kabartmak, şişirmek, obartmak·III, 430 
kabırçak  tabut, (çok kere) ölü tabutu· I, 501 
kaç  kaç, sayı soran bir edat· I, 321, 476, 498 
kaça  kap· III, 238 bkz> ka, kakaça 
kaçaç  ipekli Çin kumaşı; cariye adı· II, 285 
kaçaç  kir, II, 285 bkz> kakaç 
kaçalamak  kaba koymak· III, 323 
kaçan  ne vakit, vaktaki, ne zaman·I, 352, 403, 467;II, 69;III, 207, 272 
kaçar  kaç kere·III, 247 bkz> kaçur 
kaçgın  kaçan·I, 21, 79 
kaçıgay  kaçan·III, 106 § kaçıgay er; kaçan adam, I, 106 
kaçı1mak  kaçılmak·II, 134 
kaçınmak  kaçar görünmek. II, 154, 155 
kaçış  halk arasındaki uyuşmazlık, döğüş, I, 369 
kaçışmak  kaçışmak·II, 92 
kaçıtmak  kaçırtnnak·II, 300 
kaç kaç  cin çarpmasına karşı üzerlik ile yapılan tütsüde söylenen söz·III, 163 
kaçmak  kaçmak; gitmek, I, 12, 60, 142, 195, 235, 272, 386, 529;II, 5, 33, 87,164, 225, 234, 335; III, 40, 200, 208 
kaçturmak  kaçırtmak· II, 89 kaçur kaç kere· III, 247 bkz> kaçar 
kaçurgan  her zaman kaçıran· I, 516, 517 
kaçurmak  kaçırmak. I, 47; II, 75, 87,164,166, 225, 261, 262 
kaçurtmak  kaçırtmak· III, 431 
kaçut  savaş ve kavgada yiğitlerin blrblrleriyle çarpışmaları.I, 356 
kaçut  kısa mızrak·I, 12 
kadaş  kardeş, hısım, akraba, I, 86, 403. 407; II, 102;III, 62, 96, 143, 245, 382 bkz> kadaş 
kadaşlık  kardeşlik, hısımlık· I, 503 
kadgu  kaygı, III, 295, 309 bkz> kağgu kadılmak seyrekçe dikilmek· II, 134 bkz> kadumak kadır güç, sarp, zor· I, 364; II, 54 § kadır han; hakanlann sert ve çetin olanı; "Hakanlı" ulusunun büyükleri· I, 364 § kadır 
kadırmak  döndürmek, reddetmek·I, 144, 508 
kadışmak  seyrekçe (ikileme) dikiş dikmekte yardım ve yarış etmek·II, 93 
kadıtmak  inat etmek, dik ba;lı olmak, boyun egmemek,I, 513 bkz> kadıtmak 
kadıtmak  geri dönmek, çekinmek; soğuktan ölmek.II, 301 
kadıtmak  seyrekçe diktirmek. II, 301 
kadrak  dağ katları ve kıvnmları, yamaç, yan· I, 320, 471 § kat 
kadrak  ; yan, yamaç I, 472 
kadrınmak  huyunu çetinle;ir göstermek· II, 267 bkz> kadırlanmak 
kadruklanmak  dağın girintisi, çıkıntısı, sert yeri çok olmak· II, 275 
kad  kar fırtınası, insan öldüren bora, tipl·II, 223;III, 147 
kadag  kanal, ırmak· II, 190 
kadaş  kardeş glbi yakın olan hısım, akraba, I, 369; III, 23, 327 bkz> kadaş 
kadgu  kaygı, tasa, I, 106, 425, 486; III, 374 bkz> kadgu 
kadgulanmak  kaygılanmak. III, 201 
kadgurmak  kayırmak; kaygıya düşmek, kaygılanmak. II, 192, 193; III, 193. 194 bkz> kay-gurmak 
kadllg  ikileme dikiş, çifte dikiş, I, 375 
kadık  ağaçtan oyulmuş nesne·I, 382 
kadın  kayın, dünür, hısım.I, 32, 403, 528;II, 110; III, 245 bkz> kayın, kazın 
kadın kadnagun  kayın ve kayınbabalar; "kayın mayın" gibi bir deyim· I, 523 
kadıñ  kayın ağacı, I, 32, 356; III, 134, 151. 369bkz> kayıñ 
kadırgak  çok çalışmak yüzünden elde peyda olan nasır·I, 502 
kadırgan  daima egdiren, daima büktüren,I, 518;II, 74 
kadırlanmak  huyunu çetinleşir göstermek·II, 267 bkz> kadrınmak 
kadırmak  büktürmek, eğdirmek, burdurmak; reddetmek·I, 370;II, 76, 164 
kadırtmak  bıiktnrmek.III, 431 
kadış  kayış.I, 369, 499;III, 10, 325 
kadışlamak  kayış yapınak. III, 335 
kadıtgan  kimseye boyun egmeyen, inatçı, dik başlı,I, 513 
kadıtmak  inat etmek, dik başlı olmak, kimseye boyun egmemek.I, 513 bkz> kadıtmak 
kadız  ağaç kabuğu, I, 365 
kadızlanmak  kabuklanmak· II, 267 
kadmak  tipiden ölmek· III, 440 
kadnagun  "kadın" ile birlikte kullanılır, "kayın mayın" gibi bir deyim. I, 528 
kadranmak  kızmak, köpnrmek. II, 249 
kadrılmak  bükülmek, egilmek· II, 235 
kadrışmak  bükmekte yarış etmek; karşılıklı olarak birbirinin sözlerini reddetmek, II, 218, 219 
kadumak  seyrekçe dikmek, III, 260 bkz> kadılmak 
kafçıtmak  kızdırmak. II, 329 bkz> kawçımak 
kafgar  safran renginde ipek kumaş· III, 438 
kaftan  kaftan, elbise; kapama. I, 435; III, 109, 287, 298 
kagıl  üzüm asmaları bağlanan yaş söğüt dalı, I, 409 
kag kug  kazın çıkardığı ses· III, 128 bkz> kak kuk 
kag kug etmek  kaz ses vermek, III, 128 
kagrulmak  kavrulmak.II, 144, 235 bkz> kagurmak, kawrulmak, kowurmak, kugurmak, kuwurmak 
kagruşmak  kavruşmak· II, 219 220 bkz> kawruşmak 
kagun  kavun·I, 15, 88, 174, 214, 268, 269, 395, 410;II, 290; III, 107, 129, 146, 190, 435 
kagunlanmak  kavun sahibi olmak, III, 206 
kagunlug  kavunlu· I, 499 
kagunluk  kavunluk, kavun tarlası· I, 504, 505 
kagunsamak  canı kavun ıstemek· I, 280 
kagurmak  kavurmak· II, 81 bkz>kagrulmak, kawrulmak, kugurmak, kuwurmak 
kagut  kavut, darıdan yapılan bir yemek,I, 406;III, 163 bkz> kavut 
kah kah  köpeği çağırmak için kullanılan söz, III, 118 
kak  erik, kaysı gibl meyvelerin kurusu, II, 282; III, 155 
kak  kurutulmuş nesnè· II, 282 
kak  göl, kurumuş göl, su birikintisi.I, 179; II, 282. 283; III, 155 
kakaç  kir, pas, bulaşık.I, 358;II, 285 bkz> kaçaç kakaça içine akarlar konan kap; kap kacak, III, 211, 238 bkz> ka, kaça 
kaka turmak  kaka durmak, dürte durmak, döge durmak·I, 73 
kakıg  kakıma, kızma, istemezlik, rağmen,I, 376 
kakılgan  her zaman itilip kakılan·I, 520, 525 
kakılgan sokulgan  itilip kakılan·I, 520. 525 
kakılmak  kakılmak.II, 135 
kakılmak sokulmak  itilip kakılmak· II, 135 
kakımak  birine kızmak, danlmak. III, 269 bkz> kakumak 
kakışmak  birbirine kızışmak, birbirinln başına vuruşmak. II, 104, 105 
kakıtgan  daima kızdıran, can sıkan· I, 514 
kakıtmak  kızdırmak, canını sıktırmak· II,308 
kak kuk  kazın çıkardığı ses· III, 130 bkz> kag kug 
kakkuk  yarma, kurutulmuş et veya meyve. III, 130 bkz> kakuk 
kaklanmak  kurutulmak, kakaç yapılmak, su toplanmak·II, 252 
kaklatmak  kurutturmak II, 348 
kakmak  kakmak, hafifçe vurmak,I, .102; II, 293, 356 
kakraşmak  su çekilmek, şiş ve ur ínmek., II, 220 
kakratgu  kaçırmak için çalınan şey, II, 334 
kakratmak  davul çalarak zararlı hayvanları,kuşları kaçırtmak· II, 334 bkz> kokratmak 
kaksımak  kakaç olmak, kakaç olayazmak· III, 286 
kakturmak  başına kaktırmak· II, 191 
kakuk  yarma, kurutulmuş et veya meyve·III,130 bkz> kakkuk 
kakumak  birine kızmak, darılmak· III, 269 bkz> kakımak 
kakurgan  yağla yogrulan bir ekmek hamurudur, fırında veya tandırda pişirilir. I, 518 
kal  yaşlı adam, I, 409 
kal aç  kalın ve bekleyin anlamınadır· Halaç oymağının adı buradan gelmi; denir. III, 415 
kalamak  yığmak, sandığa koymak,III, 249 bkz> kamak 
kalatmak  kaplatmak, kılıf geçirtmek, bir şeyi sargıya veya sandığa koydurmak.II, 310; 311; III, 311 
kalbuz  lokma, yudum· I, 458 
kalbuzlamak  yutmak; tıkım veya lokma yapmak, I, 458'; III, 350 
kaldramak  hışırdamak III, 447 
kaldruga  hışırtı yapan her nesne için verilen sıfat,III, 442 
kalı  "eğer, hasıl, nice, artık, ne kadar, ise, olduğunda" anlamlarında bir edat·I, 82, 93, 207, 274, 425;II, 234;III, 26, 137, 158, 233, 234, 239, 272, 288 
kalık  hava, gök, sema, I, 354, 383; III, 46 
kalıma  güne;lik, yüksek çardak, III, 174 
kalımak  sıçramak, çamiflanmak· III, 272 
kalın  kalabalık, çok, sürü, kalın, kesif, yıgarlı olan her nesne· I, 149, 371, 404, 424, 487; III, 216 
kalıñ  öncül mihir olarak kadına verilen çeyiz· III, 371, 372 
kalıñuk  ba;taki kepekler, kürk ve deriye yapışkan bir şey bulaşmasıyle olan kıvrıntı· III, 383 bkz> kalñuk 
kalıñulamak  suyun yüzüne çıkmak, şudan başını yüksek tutmak. III, 410 bkz> kalugulamak 
kalışmak  sıçraşmak; halkı terketmekte iki kişi yarış etmek,II, 109 
kalıtgan  her zaman kalkıtan, sıçratan· I, 515 
kalıtmak  kalkıtmak, sıçratmak· I, 515 
kalkan  kalkan, I, 441; II, 356; III, 82, 221, 386 bkz> kalkañ 
kalkañ  kalkan, III, 386 bkz> kalkan 
kalmak  kalmak, bırakmak· I, 41, 45, 68, 85, 110, 219, 294, 362, 370, 376, 384, 409, 410;II, 25, 250; III, 30, 49, 156, 221, 222, 258, 309,367, 378, 384, 398 
kalnadmak  kalınlaşmak· II, 350 bkz> kalnatmak, kalnumak 
kalnatmak  kalınlaşmak· II, 350 bkz> kalnadmak, kalnumak 
kalñu  suyun yüzünde durma, suyun yüzüne çıkma· III, 379 
kalñuk  başta hasıl olan kepekler; kürk ve deri gibi şeylere yapışkan bir şey bulaşmaşsıyle olan kıvrıntı· III, 383 bkz> kalıñuk 
kalñulamak  suyun yüzüne çıkmak, sudan başını yüksek tutmak· III, 379 bkz> kalıñulamak kalnumak kalınlaşmak, III, 302 bkz> kalnadmak, kalnatmak 
kaltuk  yaban sığırı boynuzu· I, 475 
kalturmak  geçmek, arkada bı^akmak. II, 191 
kalwa  öğrence oku, üzerinde temreni bulunmayan, yuvarlak bir tahta parçası bulunan ok·I, 426, 528 
kam  kam, şaman, kâhin. I, 236, 283; III, 157, 443 
kamak  kılmak, III, 231 bkz> kılmak 
kamak  yığmak; sandıga koynnak· III, 249 bkz> kalamak 
kamamak  kamaşmak· I, 340; II, 311; III, 272 
kamaşmak  ekşi yemeden diş kamaşmak· II, 110, 111 
kamatgan  çok kamaştıran·I, 515 
kamatmak  kamaştı^mak. II, 311 kamçı kamçı· I, 417 § kılıç kamçı; içinde kılıç olan kamçı· I, 417 
kamçı  at, deve ve sığırın erkekllk aygıtı· I, 417 
kamçıgu  ağızda ve parmaklarda ;iddetli ağrı ve sıcaklık yüzünden çıkan bir sivilce.I, 491 kamçılamak kamçılamak, kamçı ile vurmak· III, 352 
kamdu  dört arşın boyunda, bir karış eninde bir bez parçasıdır, üzerlne üygur Hanı'nın mührü basılıp alış verişte para yerine kullanılır I, 418 
kamgak  eylerin açık yerlerine értülür, kamış gibi yüksekçe bir ot, semer otu· I, 475 
kamgı  eğri büğrü, çarpık·I, 426 § kamgı yüzlüg; çarpık yüzlü·I, 426 
kamgırmak  çarpılayazmak, eğrlleyazmak·II, 194 
kamıç  kepçe, kaşık, I, 52, 359; II. 75 
kamıçak  "kurbağa yavrusu" da denen su böceği.I, 487 
kamıçlamak  kepçelemek, kepçeyi daldırmak, III, 331 
kamiş  kamış, kamışlık.I, 369, 439;III, 193, 391 
kamışlanmak  kamışlık olmak, II, 268 
kamışlıg  kamışlı· I, 495 
kammak  çok (dövüleni öldüresiye, kuvveti kesilesiye) dövmek· II, 27 
kamturmak  bayıltmak, sesl kısılayazmak· II,191 
kamug  bütün, hep, kamu, hepsi· I, 44, 103, 179, 183, 186, 190, 191, 235, 236, 239, 241, 274, 359, 376;II, 17, 45, 92. 98, 101, 104, 110, 128, 204, 205, 206, 210, 211, 213, 214, 215, 216, 217, 220 ,221, 222, 245, 274, 283, 350;III, 6, 65, 74, 88, 102,105, 131, 1 
kamulmak  söykenmek, yana yatmak·II, 135,136 
kan  kan· I, 192, 272, 498; II, 115, 128, 141,171, 184, 188, 264;III, 53, 66, 70, 77, 79, 157, 196, 270, 325, 356 
kanak  kaymak· I, 383 bkz> kayak, kıyak, konak 
kanamak  kanamak, kan gelmek, kan almak· II, 323; III, 263, 273 bkz> kanımak 
kanat  kanat· I, 34, 357; II, 4, 183 
kanatgan  daima kanatan·I, 515 
kanatlanmak  binek sahibi olmak; uçmak, kanatlanmak, kanadı çıkmak, bitmek, II, 267 
kançık  dişi köpek; bir kadına sögülürken de böyle denir.I, 188, 475 
kançuk  nereye?, nasılş·I, 195 
kanda  nerede? I, 46,418;III, 69,173, 218bkz> handa, kayda, kayuda 
kandır  sepilenmeye yarayan deri yüzüldükten sonra etin üzerinde kalan ince zar,I, 457 
kandurmak  su ve başka şeylere kandırmak·II, 192 bkz> kanturmak 
kangu  nişter, kan alacak aygıt· I, 477 
kanı  nere? III, 237, 238 
kanıg  sevinç· I, 376, 377 bkz> kanık 
kanık  kanmış, kanık; sevinç· I, 46 bkz> kahıg 
kanımak  kanamak· III, 274 bkz> kanamak 
kanıtgan  her zaman şevke getiren, I, 515 
kanıtmak  şevke getirmek, I, 515 
kanmak  su ve başka şeylere kanmak, I, 377; III, 184, 261 
kanturmak  su ve ba;ka şeylere kandırmak. II, 192 bkz> kandurmak 
kanu  hangi, hangi şey,I, 31; III, 237 bkz> hayu, kayu 
kañ  kazın çıkardığı ses· III, 358 
kañdaş  babaları bir olan· III, 382 bkz> kañsık 
kañ etmek  kaz ses vermek, III, 358 
kañlı  kagnı arabası (yük 1^).III, 379 
kañrak  damak-III, 383 
kañrak  çan,III, 383 
kañsık  üvey·III, 383 bkz> 
karigdaş kap  kap, tulum, çuval, dağarcık; zarf; anası karnında, çocuğun bulunduğu torba·I, 195, 268; II, 122,127, 128, 164,170, 189, 218, 229; III, 15, 16, 77, 81, 146, 174 
kap  egreti hısım· III, 146 
kapa  kaba ve yüksek olan her nesne, III, 217 
kapak  göz kapağı, I, 382 
kapak  kızın kızlığı, bekâret. I, 382 
kapaklamak  kız bozmak, III, 338 
kapaklıg  kız kız oğlan kız,I, 496 bkz> kapıglıg 
kapçak  su kollarının birbirine kavuştuğu yer, I, 471 
kapga  büyük kapı, kale kapısı·I, 425 
kapgak  kapak, sadağın kapağı·I, 471 
kapgaklanmak  kapaklanmak· II, 275 
kapguçı  kapıcı, kapan, çalan vb· II, 50 
kapıglıg  kız oğlan kız,I, 496 bkz> kapaklıg kız 
kapılmak  kapanmak, hapsedilmek; kapılmak·II, 120 
kapınmak  yağma eder görünmek; hastalığa kapılmak, yakalanmak· II, 154 
kapış  kapış, kapıp alma, yağma etme, çalma· I, 369 
kapışmak  kapışmak·II, 88 bkz> kapuşmak 
kaplanmak  kap sahibi olmak,III, 199 
kaplıg ogul  anne karnından torbası ile doğan çocuktur ki uğurlu olur· III, 146 
kapmak  kapmak, çalmak; dokunnnak, çarpmak, uçurmak; hücum ve defi etmek· II, 4, 90, 113; III, 33, 80, 422 
kapsamak  kaplamak, kaplamak istemek; etrafını kaplamak, sarmak; kapmak istemek·I, 155, 463; III, 285 
kapturmak  kaptırmak, çaldırmak. II, 189 
kapug  kapı·I, 48, 64, 94, 150, 163, 180, 218, 239, 256, 276, 337, 375, 478, 506. 511, 520; II,11, 27, 108. 135, 203, 308;III, 49, 57, 76, 83, 94, 167, 234, 262, 268. 280, 292, 330, 345. 348, 376 § kapug sedrekmek; parmaklıklı kapı 
kapuglug  kapılı·I, 495 
kapulgan  daima sıkı;an·I, 520 
kapulmak  sıkş;mak·I, 520 
kapuşmak  kapışmak·II, 113 bkz> kapışmak 
kar  kar· 1. 7,186, 326, 386;II, 99,134.193, 204, 211. 305, 347; III, 39, 148, 263, 319, 324 
kara  kara; karanlık,I, 7, 60, 338, 354, 382; II, 163, 223 
karabaş  gerdek gecesi gelinle birlikte gönderilen hizmetçi kadın, sağdıç kadın; köle ve cariyelere verilen adlardandır· "kara baş" anlamınadır.I, 150; III, 222 
karaçı  kapıları dolaşan dilenci· I, 445 
kara ermek  kararmak, II, 163 bkz> kararmak 
kara erük  erik I, 69 
kara étmek  bir çeşit ekmek·III, 222 
karagu  zaç denilen kara boya,I, 446 
karagu  kör·I, 446 
karagunı  akşamleyin çocukların oynadıkları bir oyun.III, 243 
karak  göz bebeği, gözün renkli yeri; göz·I, 382;II,116; III, 29 § kara karak; göz karası, I, 382 § ürüng karak 
karakan  dağ ağaçlarından bir çeşit ağaç· I, 448 
kara karak  göz karası· I, 382 
karaklamak  yol kesip mal almak· III, 338 
karaklıg  gözlü, gözü olan her hayvan, I, 497 
karaksız  gözsüz. I, 497 
kara kura  yan yana söylenen iki kelime· III, 222 
Karakuş  Müşteri, (jüpiter), Mizan yıldızı, (Libra), I, 331, 332 III, 40, 221 bkz> Erentüz, Karakuş, yulduz 
karakuş  kara kuş, tavşancıl· I, 331; III, 221 
karakuş  deve tabanının uçları.I, 332;III, 221 
Kara Kuş Yulduz  Müşteri gezegeni, Jüpiter. III, 221 bkz> Erentüz, Karakuş 
karalamak  karalamak; pislemek. III, 324, 329 
karamuk  karamuk·I, 487 
karamuñ  karakun, kara belâ·III, 33 
karañgu  karanı, karanlık·III, 388 bkz> karañku 
karañku  karanlık·III, 217, 290 bkz> karañgu 
kara orun  sin, mezar· III, 221, 222 
kara ot  Hindistan'dan gelen ağılı bir bitki; baldıran otu, Aconitum· III, 222 
kararmak  kararmak· II, 77, 163 bkz> kara ermek 
karartmak  kaı'artmak,III, 431 
kara yag  neft· III, 222 
karçamak  katılaşmak· III, 276 
karç kurç  "hatır hutur" gibi bir ses bildirir I, 343 
karç kurç yémek  hatır hutur yemek·I, 343 
kardu  zemheri sıralarında su üzerinde yüzen fındık büyüklüğündeki buz parçaları,I, 419 
karga  karga,I, 254, 425;II, 26 
kargak  lânet, kargış,II, 288 bkz> kargış 
kargak tarmak  bir çeşit bitki I, 467 
kargalmak  länetlenmek·II, 236 
kargamak  lânet etmek, beddua etmek; lânetlemek·I, 284;III, 290 bkz> alkamak, kargamak arkamak, kırgamak, kızgamak kargamak 
karkamak  lânet etmek, kötülüğü sayıp dökmek· t, 284 bkz> alkamak, kargamak, kırgamak, kızgamak 
karganamak  kendine lânet etmek II, 249 
kargaşmak  birbirine lânet etmek,II, 220 
kargatmak  lânetletmek,II, 338 
kargılaç  kırlangıç kuşu·I, 526, 529;III, 200 bkz> karlıgaç 
kargış  lânet, beddua, 1161^0.I, 274, 461 bkz> kargak § kargış kişi; lânetlenmiî adam· I, 461 
kargu  dağ tepelerine minare biçlminde yapılan yapı olup düşman geldiği zaman herkesin hazır bulunması için üzerinde ateş yakılır·I, 426 bkz> karguy 
karguy  atmaca·III, 241 bkz> karkuy, kırguy, kırkuy § çibek karguy; atmacaya benzer bir kuş,III, 241 
karguy  dağ doruklarında düşmanı ihbar için yapılan kuleler·III, 241 bkz> kargu 
karı  yaşlı, ihtiyar; yaşlı olan herhangl bir şey· I, 425; II, 30; III, 128, 222, 223, 421 
karı  karış, ölçü, bez ölçülen arşin· I, 117; III, 223 bkz> karış 
karıkmak  kardan göz kamaşmak. II, 115, 116 
karı kurı  tay kısrağın arkasında geri kaldığı zaman bu sözlerle çağrılır. III, 223 bkz> kurıh kurıh, kurı kurı, kurrıh kurrıh 
karılamak  yaşlı saymak, ihtiyarlığa nispet etmek· III, 324, 329 
karılamak  boylamak, karışlamak, arşınlamak, ölçmek· I, 309; III, 324, 329 
karılamak  karlamak, ses çıkararak kar getirmek, III, 324 
karılmak  karışmak, karılmak· II, 134 bkz> katılmak, katılmak karılmak 
karımak  kocalmak, yaşlanmak, kocamak,I, 147; III, 263 
karımsınmak  boğulur gibi olmak II, 260 
karın  karın.I, 32, 171, 226, 324, 403, 486, 514; II. 201, 202, 288, 315, 337;III,222, 244, 286. 289, 439 
karın atmak  hayvan boğazlandıktan sonra, işkembe nişan alınarak ok atılır, Vuran adam etinden bir parça alarak götürür.I, 403 
karınça  karınca.I, 501; III, 375 bkz> karınçak 
karınçak  karınca· I, 501 bkz> karınça 
karındaş  kardeş· I, 407 
karınlamak  karına vurmak· III, 345 
karınlıg  karınlı· I, 499, 500 
karış  karış, I, 369; II, 365 bkz> karı 
karış  yünlü kumaş, III, 28 
karışlamak  karışlamak· III, 335 
karışmak  karışmak; kamaşmak; karşılanmak; karşı koymak I, 367;II, 95, 97, 98;III, 11 
karıt  söğme, kufür· I, 356 
karıtmak  kocatmak· II, 304 
karızan  çok kocamış k.iy, I, 448 
karkag  çöl, suyu ve bitkisi bulunmayan kırlar,I, 465 
kar kur  ses anlatan bir kelime·I, 324 
kar kur etmek  guruldamak.I, 324 
karkuy  atmaca kuşu·III, 241 bkz> karguy, kırguy, kırkuy 
karlamak  karlamak. I, 463; III, 298, 319 
karlanmak  karlanmak, kar yağmak· III, 197 
karlatmak  kar yağdırmak· II, 347 
karlıgaç  kırlangıç· I, 527 bkz> kargılaç 
Karluklamak  Karluk boyundan saymak, Karluk boyuna nispet etmek· III, 351 
Karluklanmak  Karluk kılığına girmek· II, 275, 276 
karma  yağma. I, 410, 433 
karmak  bir şeyi bir şeyle karıştırmak, katmak, karmak; boğazda su durmak, su bir yerde durmak, taîmak· I, 432;'II, 187;III, 182 
karmalamak  yağma etmek, kapmak, yağmalamak.I, 433;III, 354 
karmalaşmak  yağmalamakta yarış ve yardım etmek II, 221 bkz> karmaşmak 
karmaşmak  yağmalamakta yarış ve yardım etmek, II, 221 bkz> karmalaşmak 
karnagu er  koca karınlı adam·I, 491 bkz> karnak er 
karnak er  koca karınlı adam· I, 473 bkz> karnagu er 
kars  deve veya koyun tüyünden yapılan elbise· I, 348 
karsak  derisinden güzel kürk yapılan bir hayvan, bozkır tilkisi.I, 473 
kars kars  el çırpmaktan çıkan ses·I, 348 
kars kars aya yapmak  el ayalarını birbirine vurarak ses çıkarmak·I, 348 
karşag  elbisenin bir karış kadar olan parçası I, 464 
karşamak  karışlamak, ölçmek III, 286, 287 
karşatmak  ölçtürmek, karışlatmak·II, 337,365 
karşı  hakan sarayı, köşk,I, 255, 423;III, 374 
karşı  karşı, zıt,I, 423 bkz> karşu 
karşut  zıt·I, 451 
kart  yara·I, 342;II, 234, 248, 255 
kartal et  parçalanmış et,I, 483 
kartal koy  aklı karalı, alaca koyun·I, 483 
kartalmak  azmak, yaranın başı koparılmak·II, 234 
kartamak  tırmalamak; sağaltmak·I, 245, 272; II, 255 bkz> kartanmak, kırtlamak 
kartanmak  sağaltmak.II, 248, 455 bkz> kartamak, kırtlamak 
kart er  huysuz adam·I, 342 
kart kurt  ses bildiren bir kellme.I, 342 
kart kurt etmak  çitlamak·I, 342 
karturmak  tıkamak; kardırmak, karıştırmak·II, 190. 197 
karu  ".........karşı............dogru" anlamına edat·II, 83 bkz> kerü 
karvamak  ararken bir şeye dokunmak,III, 290 bkz> karwamak 
karvı  ince, yayımsı·III, 239 § karvı kaşlı kişi; yay gibi ince kaşlı adam·III, 239 
karwamak  ararken bir şeye dokunmak·III, 290 bkz> karvamak 
karwanmak  aramak,II, 250 
karwaşmak  aramakta yardım etmek; karanlıkta el ile bir şey aramak,II, 221 
karwatmak  gõzü ile görmeden eliyle dokunarak aratmak· II, 339 
kas  kabuk, her ağacın kabuğu; sertllk, katilık, I, 356, 382; III, 134, 151, 369 bkz> kasuk, kaz 
kası  hayvanlara ağaçtan yapılan ağıl·III, 224 
kasıg  ağzın içi, sag ve sol yanları, avurt·I, 375;III, 345 
kasıglamak  iteklemek, itmek; avurda vurmak,III, 336, 345 bkz> kısıglamak 
kasırku  kasırga·I, 489 
kasnamak  zırıncımak, çeneleri birbirlne vurmak; titreşmek II, 223;III, 147, 302 bkz> kasnatmak, kıstaşmak 
kasnatmak  titretmek·II, 350 bkz> kasnamak, kıstaşmak 
kasuk  ağaç kabuğu·I, 382 bkz> kas, kaz 
kasuk  at derisinden yapılan tulum·I, 382 
kasuklug er  kendisinde kımız tulumu bulunan adam.I, 497 
kaş  kaş, lekesiz beyaz veya kara ta;·I, 330; III, 22, 152 
ka  herhangi bir şeyin kıyısı·III, 152 
kaş  göz üstündeki kaş· I, 424, 524; II, 328; III,152 
kaşak  kındıra otu, halfa·I, 383;II, 328 
kaşañ  köleye söğmekte kullanılan bir kelime, "alçak" anlamınadır.III, 370 
kaşanmak  (hayvan, at) i;emek·II, 155 
kaşga at  yüzü ak, gözlerinin çevresi kara olan at, peçeli at·I, 426 § kaşga koy; başı ak, başka yerleri kara olan koyun·I, 426 
kaşgalak  ördekten küçük blr su kuşu·I, 528 
kaşık  kaşık·I, 504 bkz> kaşuk 
kaşıklamak  kaşıklamak,III, 338 bkz> kaşuklamak 
kaşıklık müñüz  kaşık yapmak içtn hazırlanan boynuz,I, 504 
kaşımak  kaşımak·I, 438;III, 267 
kaşınmak  I, 261 kaşıtgan çok kaşitan, I, 514 
kaşıtmak  kaşıtmak, II, 307 
kaşlamak  kaş, germeç yapmak; kaşa vurmak· III, 299 
kaşlıg  kaşlı· III, 239 
kaşuk  kaşık· I, 383; III, 347 bkz> kaşık 
kaşuklamak  kaşıklamak. III, 338, 347 bkz> kaşıklamak 
kaşuklanmak  kaşık sahibi olmak· II, 268, 269 
kaşuklug  kaşıklı. I, 497 
kat  kat· I, 320; III, 27 
kat  nezd, yan· I, 64, 320; III, 240 
kat  "mugaylan" dikeni meyvesi; dikenli ;eylerin meyvesl; her bir ağacın meyvesi· II, 146, 147 
kata  kere, defa, kez, I, 321, 498; III, 218 
katargan  her zaman geri döndüren·II, 74 
katarmak  geri döndürmek, yöneltisinden döndürmek, çevirmek.II, 74;III, 193 bkz> kaytarmak 
katgı  katı, sert· I, 441 bkz> katkı 
katgurmak  gülerek katilmak· II, 188,192, 201 
katıg  katı, sert, sıkı, kuvvetli, I, 110, 375, 472; II, 338, 354; III, 44, 219, 287, 373 
katıglanmak  çabalamak, uğra;mak· II, 268, 270; III, 159 
katıglıg  soysuz, katiklı· I, 496 
katıglık  felâket· III, 233 
katık  katgı, herhangi bir nesneye katılan; sirke, yoğurt gibi tutmaç yemejine katılan nesne· I, 382 
katılgan karılgan  her işe her zaman katılan, karışan· I, 520 
katılmak  karıştırılmak; erkek kadın çiftleşmek, II, 121 bkz> karılmak, katılmak karılmak katılmak karılmak 
katınmak  sertelmek·I, 498 
katınmak  katar görünmek·II, 154 
katır  katır,I, 364, 495;III, 302 
katırtmak  döndürmek; reddetmekle emretmek·III, 430, 431 
katışmak  katmakta yardım ve yan; etmek, II, 89 
kat kadrak  yan, yamaç· I, 472 
katkı  katı, I, 427 bkz> katgı § katkı kişi; kimseye boyun eğmeyen adam· I, 427 
katkı  (a?) ç çıyana benzer bir böcek· I, 455 
katlanmak  meyvelenmek; dikenll ağaçlar meyvelenmek .III, 196, 197 
katlış  katlış; su kollarının kavşıtında olan su birikintisi· I, 460 
katlışmak  su kolları kavu;mak·I, 460 
katmak  katmak, karıştırmak; katılaşmak, sert olmak; mihnete ve sıkıntıya düşmek, yorulmak·I, 205, 432, 440, 467;II, 295 
katmak karmak  katmak, karıştırmak.I, 432 
katnatmak  tekrar ettirmek·II, 349 
katrunmak  duraklamak, çekinmek,II, 249 
katturmak  büktürmek, katlatmak, kattırmak·II, 189, 190 
katun  kadın, hatun, Afrasyab kızlarından olanların adı· I, 138, 376 ,410;III, 240 
katunlanmak  hanımlanmak, han karısı şekline girmek·III, 206 
katurgan  çok sevlnen, çok öğünen, çok gülen· I, 516 
katurlug ok  temreni ağıya bulaştırılmiş ok, II, 284 
katurmak  katılaştırmak.II, 74 
katurmak  sevinmek, öğünmek, gülmek.I, 516 
katut  katık,II, 284 
katut  kak, yarma·II, 284 
katut  pabuçcu çirişi·II, 284 
kavık  kepek, darı kepeği,III, 165 bkz> kawık 
kavuk  mesane, sidiklik; kavuk, III, 165 bkz> kawuk 
kavut  kavut· III, 163 bkz> kagut 
kavuz  şaraptaki çôr çöp, tortu·III, 164 
kaw  kav-III, 155 
kawçımak  saldırmak, üstüne du;mek· III, 276 bkz> kafçıtmak 
kawdınmak  acınmak, şefkat göstermek, fenalıktan kurtulması yollarını aramak· II, 249 bkz> kawdunmak 
kawdunmak  acınmak, ;efkat göstermek, fenalıktan kurtulması yollarını aramak· II, 249 bkz> kawdınmak 
kawık  kepek, darı kepeğl; kavuz· I, 221, 383; III, 165 bkz> kavık 
kaw kuw  dikişin büzülmesi, çekllmesi, elblsenin dikilirken kırışıp büzülmesl· III, 129,155 
kaw kuw bolmak  diklllrken büzülmek, çekilınek, kötü dikilmekten kıvrışmak.III, 129 
kawramak  sıkmak, kavramak· II, 82 bkz>kawurmak 
kawrulmak  kavrulmak, II, 235 bkz> kagrulmak, kagurmak, kowurmak, kugurmak, kuwurmak 
kawruşmak  kavurmakta yardım etmek·II, 219, 220 bkz; kagruşmak 
kawşı  ince, çatık·I, 424 
kawşut  iki hanın, ülkelerinin baysallıği için, buluşarak barışmaları. I, 451; II, 102 
kawuk  sidiklik, mesane; kavuk, I, 383; III, 165 bkz> kavuk 
kawurmaç  kavrulmuş buğday·I, 493 bkz> kogurmaç, kowurmaç 
kawurmak  kavramak, sıkmak,I, 518;II, 82 bkz> kawramak 
kawuşmak  kavuşmak, yaklaşmak.II, 102, 103; III, 153, 188 
kaya  kaya·I, 73;II, 7, 19, 20, 170 § yalım kaya; sarp dağın eteği·III, 19, 20 
kayaçuk  güzel kokulu bir dağ otu· ("Safran"denen bitki olmak ihtimali vardır).III, 177 
kayak  kaymak (yenecek)· III, 167 bkz> kanak, kıyak, konak 
kaya körmek  uzaktan görmek·III, 219 bkz> kıya körmek· kura körmek, kuya körmek kayda nerede·I, 52, 419; III, 173 bkz> handa, kanda, kayuda 
kaygık  kayık, I, 100; III, 175 bkz> kayguk 
kayguk  kayık· I, 186 bkz> kaygık 
kaygurmak  kayırmak, kaygılanmak·II, 193; III, 193, 194 bkz> kadgurmak 
kayıg yer  yoldan sapa olan yer·III, 166 
kayın  kardeş, hısım ve akraba· I, 32 bkz> kadın, kazın 
kayınmak  kaynamak. III, 191 bkz> kaynamak 
kayıñ  kayın ağacı·I, 32 bkz> kağıñ 
kayır  kum, kaba topraklı yer·I, 158, 166; III, 165 
kayırlıg  düz ve kaba topraklı·III, 200 
kayışmak  birbirine acımak, birbirini kayırmak· III, 188 bkz> kaymak, kışmak 
kaymak  meyletmek, kaymak; caymak; acımak, kayırmak, tınmak, iltifat etmek·I, 403; II, 45;III, 182, 245, 246 bkz> kayışmak, kışmak 
kaynamak  kaynamak; karşı gelmek, kabulden çekinmek, sözünü reddetmek· I, 166, 225, 248, 390, 441;III, 191, 280, 302 bkz> kayınamak 
kaynatmak  kaynatmak· II, 357 
kayrışmak  bükmekte yarış etmek· III, 194, 195 
kaytargan  daima geri döndüren, kaçıran.I, 516, 517 
kaytarmak  yõneltisinde döndürmek, çevirmek,III, 193 bkz> katarmak 
kaytarmak  saldırtmak,III, 429 
kaytışmak  birbiri ardına gitmek,III, 195 
kayturmak  kayırttirmak, yardım ettirmek· III, 193 
kayu  hangi, hani, nice·I, 31;III, 218, 237, 367 bkz> hayu, kanu 
kayuda  nerede, I, 99,419;III,173 bkz> handa, kanda, kayda 
kayuklanmak  kaymaklanmak.III, 197, 198 
kaz  kaz·I,100,104, 254, 256, 487;II,177,181, 359;III, 128, 130. 149, 332, 358, 384 
kaz  her ağacın kabugu· III, 151 bkz> kas, kasuk 
kazañku  karma karışık, dolaşık (ip), III, 388 
kazgan  sel sularının yardığı yer· I, 18 § kazgan yér; içerisinde yarlar, bataklıklar, çatlaklıklar bulunan yer· I, 439 
kazganç  kazanç· III, 386 
kazganmak  kazanmak· II, 249, 250 
kazı  etlilikten insan karnındaki girlnti ve çıkıntılar, at karnı içinden çıkan yağ· III, 223 
kazılmak  kazılmak· II, 135 
kazımak  kazmak ve eşmek, deşmek, kazımak· III, 264 
kazın  kayın, dünür, hısım· I, 403 bkz> kadın,kayın 
kazındı toprak  kazılmış toprak· I, 449 
kazınmak  kazılmak, kazmayı iş edinmek, kazar görünmek· II, 155 
kazışmak  kazmakta yardım ve yarı; etmek, II, 100 
kazlınmak  kazılmak, çukurlar yapılmak,II, 251 
kazturmak  kazdırmak·II, 190 
kazuk  kazılmış·I, 382 § kazuk arık; kazılmış ark·I, 382 
kazuñuk  kazık·III, 383 bkz> kazñuk 
kebeli  ışık etrafında geceleri uçan kelebek, pervane, evelek·I, 448 
kebez  pamuk,I, 293, 303, 510 bkz> kepez 
kebezlig  pamuklu, pamuk sahibi·I, 507 
kebezlik  pamukluk, pamuk biten yer·I, 507 
kebimek  bazı yerleri kurumak·III, 257 bkz> kepimek 
kebit  dükkân, magaza, içkl içllen yer, meyhane,I, 357 bkz> kepit 
kebitmek  kurutmak·II, 298 bkz> kepitmek 
keçe  keçe,III, 219 
keçe  karpuz ve hıyara ben2er şeylerin taşındığı sele ve sepet·III, 220 
keçi  keçi,III, 219 bkz> eçkü 
keçik  köprü, geçit,I, 390;III, 191 bkz> keçiş 
keçilmek  geçilmek· II, 136 
keçiş  geçit, ırmağın, derenin geçidi, I, 369 bkz> keçik 
keçişmek  geçmekte yardım ve yarış etmek, II, 93 
keçitmek  geçirtnnek· II, 300 
keçmek  geçmek, ölmek· I, 44, 79, 80, 82, 94, 245, 451;II, 5, 6, 87, 164, 225; III, 5, 9, 33, 85, 121, 288 
keçrümsinmek  geçer görünmek· II, 261 
keçrüşmek  birbirini geçmek, geçirmekte yardım etmek· II, 222, 225, 257 
keçsemek  geçmek istemek·I, 155 
keçsetmek  geçmek umudunda bulundurmak· II, 336 
keçtürmek  geçtirmek II, 194 
keçünmek  geçer görünmek· II, 156 
keçürgen  her zaman başaran·II, 521, 522 
keşürgen  çok bağışlayan·I, 521 
keçürmek  evirip çevirmek, başarmak; bağı;lamak,I, 47 
keçürsemek  geçirmek istemek·III, 247 
keçürtmek  geçirtmek.III, 431, 432 
ked  bir şeyi anlatmakta obartma ve pekitme istenirse kullanılan edat·I, 321 bkz> ked, key 
kedkirmek  hayvan çamışlık etmek, üstüne yük vurdurmaz olmak·II, 196 
kedrim et  derisi yüzülmüş et· I, 485 
kedük  tulganın altına giyilen tüyden yapı1mış takke·I, 390 
kedük  yağmurluk-I, 508 bkz> kedük 
kedüklüg  yağmurluk sahibi·I, 509 
kedüklük kidiz  yağmurluk yapmak için ayrılmış, hazırlanmış keçe·I, 508 
ked  obartma, pekitme bildiren blr edat·I, 322 bkz> ked, key 
kedgü  giyilecek nesne,I, 430 
kedilmek  giyilnıek·II, 136 
kedindi ton  çok giyilen elbise I, 449 
kedirmek  hayvan derisi yüzmek, bir hayvanı kakaç (pastırma) yapmak· II, 76 
kedlemek  çabalamak. III, 299, 300 
kedmek  giymek·I, 12, 394;II, 296;III, 20, 156, 441 bkz> ketmek 
kedrilmek  et soyulup kurutulmak, kakaç (pastırma) yapılmak· II, 237 
kedrişmek  et soyup kurutmakta yardım etmek, II, 222 
kedrülmek  giyilmek· II, 237 
kedrüşmek  birbirine giydirmek, II. 222 
kedük  kepenek, yağmurluk; elbise, giyecek, I, 390;III, 38 bkz> kedük 
kedüklüg  kepeneği olan kimse·III, 256 
kedürmek  giydirmek.II, 76, 161 
kedürsemek  giydirmek istemek III, 332 
kedüt  çamaçır, giyecek, gelin ve güveyin hısımlarına armağan olarak giydlrdlkleri elbise· I, 12, 357 
kefeñ  zahire armağanı· III, 385 bkz> kefşeng 
kefgek  peltek, kekeme kimse· II, 289 
kefremek  gevşemek, I, 103 bkz> kewremek, köwremek, küfremek 
kefşeñ  harman temizlendikten sbnra gelen kimseye verilen zahire armaganı. III, 385 bkz> kefeñ 
kegirmek  geğirmek· II, 84 
kek  kin, hınç, öç; sıkıntı, zahmet, mihnet I, 44, 230, 479;II, 283 bkz> kekmek, kekmen 
keklig  kinli, hınçlı·II, 283 
keklik  keklik·I, 479 
kekmek er  tecrübeli adam·I, 479 bkz> kek, kekmen 
kekmen  başından geçen sıkıntı ve zahmetlerle pişmiş, pekleşmiş adam.I, 480 bkz> kek, kekmek 
kekre  develerin yediği acı bir ot·I, 422 
kekteşmek  hınçlaşmak, kin bağlaşmak·II, 222 
kekük  seksek kuşu; kemiği büyü ve tılsım için kullanılır· II. 287 
keküş  ;işlik iç!n sürülen blr ilâç, aksırgan otu; "Saponaria" veya "Veratrum album"·I, 407 
keldeçi  gelici, gelen·I, 24 
keldügi  geli;i.I, 36;II, 42 
keldürmek  getirmek.I, 20, 71, 93, 94. 97, 251, 340;II, 195; III, 144 bkz> keltürmek 
keleçü  söz· I, 445 
kelegen  gelen· I, 24 
kelegü  tarla sıçanı soyundan bir hayvancık, geleni- I, 448 
kelep  Türk yaylalarında biten bir ot; davarı çabuk semirtir.I, 353 
keleplenmek  bir yer "kelep" otuna sahip olmak· 11. 269 
keler  keler, kertenkeleler!n genel adı·I, 364 
kelesi  gelme zamanı·II, 69 
kelgelimet  gelmek için·I, 144, 325 
kelgin  büyük ırmaklann veya denizlerin taşar gibi kabarması, med·I, 443 
kelgirmek  gele yazmak, gelmek istemek,II, 196 
kelgü  gelme zamanı, geliş, gelecek·I, 119; II, 68 
kelgüçi  gelici, gelen·II, 54 
kelgülük  gelmeye hak kazanmış (kimse).I, 25 
kelig  gelecek, gelecegi.I, 26;II, 41, 52, 58, 172;III, 160 
keligli  gelmek üzere olan·I, 25;II, 58 
keligsek  gelmeye istekli olan;II, 55 
keligsemek  gelmek istemek·III, 285, 335 bkz> kelsemek 
kelimsenmek  gelir görünmek.II, 259 
kelin  gelin·I, 404;III, 12, 242 
keliş  geliş.I, 370 
keliş barış  geliş gidiş.I, 370 
kelişlig barışlıg ew  konuk odası,I, 370 
kelişmek  gelişmek.II, 110 
kelişmek barışmak  birbirine gelip gitmek· II, 110 
kelmek  gelmek,I, 20, 24, 26, 35, 36, 37, 53, 76, 77, 82, 87, 88. 93, 97,108, 125, 126, 129, 130, 132, 136, 165, 212, 219, 226, 315, 319, 323, 325, 328, 334, 339, 350, 387, 391, 403. 409, 417, 441, 442, 445, 462, 463, 468;II, 25, 26, 35, 38, 41, 43, 46. 59, 60, 6 
kelñiz  sel I, 343 
kelñizleyü  sel gibi.I, 343 
kelsemek  gelmek istemek, gelsemek·III, 285 bkz> keligsemek 
keltürmek  getirtmek·II, 195 bkz> keldürmek 
kem  hastalık·I, 338;II, 363 
kemdük söñük  sıyrılmış, eti yenmiş kemik. I, 480 
kemek  pamuktan yapılmış çubuklu ve nakışlı bir dokuma; bundan bürgü yapılır, Kıpçaklar yagmurluk yaparlar·I, 392 
kemí  gemi·I, 179; III, 235 bkz> kimi 
kem(i)şmek  saldırmak, çıkarmak, atmak, sürmek; bir ;eyi çıkarıp atmak·I, 309, 441, 472; II, 112, 115 
kemlemek  kötülemek, hasta olmak,III, 301 bkz> kemlenmek 
kemlenmek  hastalanmak· I, 338; II, 253 bkz> kemlemek 
kemletmek  sıkıntı veya zarar vermek, kötületmek, hasta etmek· II, 348, 349, 363 
kemrüşmek  kemirişmek, kemirmekte yariş etmek· II, 224 
kemürmek  kemirmek. II, 85, 86 
ken  dogu ülkelerinde her şehre verilen bir addır· I, 339 bkz> kend, kent 
kenç  genç, çocuk; her hayvanın küçügü· I, 169, 278; II, 304, 307; III, 181, 270, 438 
Kençeklenmek  Kençek kılığına girmek, Kençekleşmek II, 277 
kençliyü  hanların düğünlerlnde veya bayramlarda yağma edilmek üzere yapılan sofra· III, 438 
kend  şehir; kale·I, 22, 200, 236, 248, 302, 339, 343, 344; III, 150 bkz> ken, kent kendü 
kendi  , zat, nefs, kendisi. I, 127, 419; III, 29 
kendük  küp gibi topraktan yapılan büyükçe bir kap, küp·I, 480;II, 129 
kenpe  bir ot adı·I, 416 
kent  şehir·III, 34 bkz> ken, kend 
kenzi  kırmızı, sarı, ye;il gibi birtakım renkleri bulunan bir Çin dokuması·I, 422 
keñemek  danışmak, görüşmek, tedbir etmek· III, 396 
keñes  sığ, az, kolay, hafif·III, 364 
keñeş  işlerde danışma, görüşme, düşünme,tedbir·III, 365 
keñeşlik  danışıklı, tedbirli,I, 232;III, 358 
keñeşmek  kar;ılıklı danı;mak, tedbir etmek· III, 393, 394 
keñeşsiz  danışıksız, tedbirsiz·I, 232 
kerígirsimek  dlbi yanmak, dibl yanarak koku yükselmek·III, 409 
kepek  unda ve başta bulunan kepek,I, 390; II, 310; III, 93, 101 
kepeklig  kepeği olan,I, 508 
kepeklik  kepek konan yer·I, 508, 510 
kepek yincü  küçük inci·I, 390 
kepez  pamuk-I, 293, 303, 510 bkz> kebez 
kepimek  bazı yerleri kurumak, III, 257 bkz>kebimek 
kepit  dükkân, mağaza, meyhane·I, 357 bkz> kebit 
kepitmek  kurutmak·II, 298 bkz> kebltmek 
keregü  çadır; kışlık ev,I, 404, 447, 448 
keregülenmek  çadırlanmak, çadır edinmek, çadıra girmek·III, 205 
kerek  gerek, olmalı, yaraşır, lâzım, ihtiyaç, gerekli. 1. 126, 152, 163, 391;III, 44, 216, 371 
kereklemek  yokluğu dolayısıyle aramak, araştırmak, III, 341 
kereklig  gerekli· I, 509 
kerem  izbe· I, 398 
kerey  saç tıra; eden ustura,III,174 bkz> yüligü 
kergemek  yaraşmak· I, 362 
kergük  koyunun içerisinde, kırkbayır ile beraber bulunan şirden gibi ;ey· II, 289 
kerik  geniş· I, 94 
kerilgen  her zaman gerilen, gerinen, esniyen· I, 523 kerilmek gerllmek, gerinmek, esnemek· I, 119; II, 136 kerim duvarlara örtülen, kaplanan dokuma nesneler.I, 398 
keriş  üstüne çıkılabilen dağ tepesi·I, 370 
keriş  atin karnı, sırtı·I, 370 
keriş  savaşta dayanma,I, 370 
kerişmek  germekte yardım ve yarış etmek· II, 98 
keritmek  havlatmak, ürdürmek· II, 305 
kerjü  tüfekte atılan yuvarlak taneler, III, 441 
kerki  dülger keseri, keser· I, 430 
kermek  germek, çeklp uzatmak; kapatmak; ürümek, havlamak· II, 8; III, 39 
kerpiç  kerpiç· I, 455; III, 119 § pışık kerpiç 
kerşegü at  kürek kemiğinin altında yağırı bulunan at·I, 491 
kertik  ekmek ve ekmeğe benzer şeylerin sayısını bilmek için bir ağaçta yapılan kertik, çetele· I, 478 bkz> 
kertük  kertilmek kenilmek; (insanlar için) horlanmak· I, 160; II, 236 
kertişmek  kenmekte yardım ve yarış etmek· II, 222 
kertmek  kertmek (köleyi yola getirmek için söylenir)· III, 427 
kertük  ağaçta açılan kertik- I, 478 bkz> kertik 
kertük kemrük  kesik, gedik· I, 478 
kertürmek  gerdirmek, serdirmek· II, 194 
kerü  geri,..... den ise·I, 205, 361; II, 133 bkz>karu 
kes  parça·I, 329 bkz> kesek 
kes  kesek, abdest bozduktan sonra bununla temizlenilir.I, 329 
kesek  kesik, parça·I, 14, 391 bkz; kes 
kesgü  kesecek nesne· I, 13 
kesgük  halka, köpeğin boynuna geçirilen halka, tasma· II, 289 
kesilgen  her zaman kesilen· I, 523 
kesilmek  kesllmek· I, 339; II, 136, 137 
kesinmek  kesinmek·II, 157 
keslşmek  kesmekte yardım ve yariş etmek· II, 101 
keslemek  kesekle koğmak· III, 300 
keslinçü  sarı keler, III, 242 
keslinmek  kesilmek· I, 352; II, 253 
keslişmek  kesilip ayrılmak· II, 224 
kesme  enli ok 100^01^.I, 434 
kesme  kakül, zülüf, perçem,I,II, 233, 434 
kesmek  kesmek· I.11 13, 14. 434; II. 11 
kesmelenmek  zülüflenmek, kâküllenmek· III, 203 
kestem  geceleyin davetsiz gelen adamlara verilen içki ziyafeti· I, 485 
kester  saksı· I, 457 
kestürmek  kestirmek· II, 195 
kesürgü  dağarcık, kap·I, 358, 490; 111. 48 
keten  zahmet, sıkıntı,I, 404 
ketişmek  ayrılmak, ayrışmak·II, 89, 90 
ketki at  sırtı dar, yanları geniş at·I, 430 
ketmek  giymek·II, 296 bkz> kedmek 
ketmen  yeri kazmak için kullanılan aygıt·I, 444 
ketü  çolak·III, 219 
ketüt  ekşi suratlı, buruşuk yüzlü· II, 284 
kewçi  Uygur ellerine kadar Kâşgaristan'da kullanılan 10 rıtllık bir hububat ölçeği· I, 417 
keweg  burundaki kıkırdak·I, 391 
kewel  at yürüyüşlü, küheylan at, soylu at· I, 395; II, 133 
kewelmek  gevşemek, zayıflamak,I, 397 bkz> kewllmek 
kewgin aş  doyurmayan aş·I, 443 bkz> çiwgin 
kewilmek  gevşemek, zayıflamak·II, 131, 137, 138 bkz> kewelmek 
kewli  ırmak ağzı, III, 442 
kewmek  gevelemek, gevmek; gevşetmek· II,16; III, 288 
kewrek  gevrek, yunnu;ak (bitki)· I, 479 
kewremek  zayıflamak; gevşemek· III, 41, 282 bkz> kefremek, köwremek, kilfremek 
kewretmek  gevşetmek· II, 334, 335 
kewrik  gürgen ağacı· I, 479 
kewşek  gevşek, yumuşak. I, 479 bkz> küwşek § kewşek etmek; bir çeşit ekmek· III, 287 
kewşemek  geviş getirmek; gevşemek, III, 287 
kewşengen  çok geviş getiren· II, 256 
kewşenmek  geviş getlrmek· II, 252, 255 
kewşeşmek  birbirini görerek geviş getlrmek·II, 351 
kewşetmek  gevşetmek, yurnuşatmak; geviş getirtmek· II, 338 
kewtürmek  gevşetmek·II, 195 
kewürken  dağ soğanı· I, 525 bkz> kümürgen, kümürken, küwürken 
key  pek, gâyet, sağlam· I, 459 bkz> ked, ked 
keyik  geyik, yaban hayvanı, aslında yabanî olan her şey, eti yenen hayvanlardan ceylân, sıgın, dağ keçisi gibi hayvanlar, yabanî (vahşî) -evcil (ehlî) karşıtı-, av hayvanı ve av, I, 26,155,157, 171, 206, 224, 228, 263, 295, 306, 311, 421; 11, 8, 10, 16, 120, 14 
keyik  maymun yapılı (insanlar için)·III, 168 
keyik söğüt  yaban sogüdü·III, 168 
keylig  maynıun·III, 175 
keylig kişi  şaşkın veya yabanş gibi iki tarafına bakarak yürüyen adam. III, 175 
keyük  kebe ve kepenek gibi ;eyler· III, 168 
kez  gez· I, 326; III, 106, 318 
kez  süt ve un gibi şeylerín tencere dibinde yapışıp kalan parçaları. I, 327 
kez  ipekli bir Çin kumaşı· I, 327 
kezgermek  gezlenmek, geze getirmek· II, 196; III, 106 
kezik  gezek; sıtma, nöbet, işte nöbet· I, 391 
kezik  cesaret · I, 391 
kezişmek  gezmekte yari{mak· II, 100 
kezitmek  gezdirmek· II, 306 
kezlemek  gezlemek, gezini düzeltmek, temizlemek. III, 300, 318 · 
kezlenmek  gezlenmek; dibi tutmak, II, 252,253 
kezleşmek  gezlemekte yardım ve yarış etmek·II, 224 
kezletmek  gezletmek· II, 348 
kezlik  küçük kadın bıçağı, kadınlar üst elbiselerine takarlar· I, 478 
kezmek  gezmek, dolaşmak· II, 10 
kéç  geç (vakit).I, 294;III, 121 
kéçe  gece, III, 219 
kéçilmek  geciktirilmek. III, 195 
kéçitmek  geciktirmek·II, 300 
kéçmek  gecikmek·III, 180, 183 
kéçürmek  geciktjrmek· III, 187 
kéñütmek  genişletmek, II, 326 
kétermek  §1(161-1116^ III, 164 
kı  nida "ya"sı yerine; çağırma edati·III, 212 
kı  hısımlık bildiren isimler sonuna gelerek acıma ve sevme anlatan bir edat·III, 212 
kıçı  hardal· III, 238 
kıçılamak  gıdıklamak· III, 323, 329 
kıçurmak  kınamak, ayıplamak; başkasınm kaygısından ferah duymak· III, 187 
kıdışmak  kenar dilkmekte yardım etmek, değirmi bir şeyin kenarını dikmekte yardım etmek·II, 93 ,94 
kıdıtmak  kenar diktlrmek, kıyılatmak·II, 301 
kıdıg  kıyı, yan, kenar 1. 375, 496 
kıdıglamak  kıyı dikmek, kıyılamak·III, 336 
kıdıglanmak  kıyılanmak, kenarlanmak.II, 268 
Kıfçaklamak  Kıpçak boyundan saymak· Kıpçak boyuna nispet etmek·III, 351 
Kıfçaklanmak  Kıpçak kılıgına girmek· II, 279 bkz> Kıwçaklanmak 
kıftu  makas, kırkı. I, 416 
kıftulamak  sındı ile kırkmak, kırpmak,III, 352 
kıg  topragı kabartmakta kullanılan gübre·III, 129 
kıglatmak  fışkı ile gübreletmek; (at) sıçırtmak, tersletmek·II, 348 
kıkı  gürültü·III, 227 bkz> urı kıkı 
kık(ı)rmak  yüksek sesle çağırmak, bagırmak, haykırmak,I, 441, 442;II, 83 
kıkrışmak  çagrışmak, bağrişmak·II, 220 
kıl  kıl (insanda ve hayvanda)·I, 337 
kıldruk  buğday vb· başaklanndakl kılçık,III, 417 
kılgan  çok kılan, çok yapan· I, 470 
kılgu  kılı;, yapış, kılgı· I, 494 
kılıç  kılıç·I, 183, 321, 339, 359, 397, 417;II, 116, 129, 147, 197, 246, 281, 308. 344, 356; III, 70, 77, 135, 169. 268. 277, 296, 373, 437 
kılıçlamak  kılıçlamak, kılıç ile çalmak ve vurmak,III, 331, 346 
kılıçlanmak  kılıç sahibi olnnak· II, 267 
kılıg  kılış, yapış· II, 40 
kılık  huy, gldi;· I, 383; II, 230 bkz> kılk 
kılınç  iç, amel, ahlâk, nninez, huy, fena huy,kadın naz ve kırışması· II, 156;III, 374 
kılınçlanmak  nazlanmak (kadın), kırışmak· III, 374 
kılınmak  tavır takınmak (kadın), nazlanmak; yapılmak, kılınmak, işlenmek I, 64, 394, 508; II, 156; III, 20 
kılışmak  yapmakta yardım ve yarış etmek· II, 109 
kılide  gerdanlık· I, 432 bkz> bakan 
kılk  huy, gidiş· I, 383 bkz> kılık 
kıl kudruk  kıl kuyruk; ördeğe benzer bir kuş· I 337 
kıl kuş  ördeğe benzer bir kuş, I, 337 
kılma  yapma, yapı;, I, 150;III, 213 
kılmak  kılmak, yapmak, etmek, eylemek, olmak· I, 36, 39. 44.74,113,114,141.171, 237. 263, 274, 321, 330, 342, 349. 350. 367. 371, 374, 376, 393, 399, 459, 462; 11. 25;III, 17, 122, 133, 159, 179, 213, 216, 224, 234, 239, 381, 432, 449 bkz> kamak 
kılmış  yaptıgı, I, 205, 221, 253, 407 
kıltık  başta bulunan kepek, konak·I, 475 
kılturmak  yaptırmak·II, 191 
kımız  kımız.I, 365;II, 12; III, 197 
kımız almıla  ekşi elma·I, 366 
kımızlanmak  kımız sahibi olmak,II, 268 
kın  kın, bıçak ve kılıç kını, kılıf·I, 183, 339, 359, 397; II, 246; l1l, 140 
kınamak  işkence etmek, cezalandırmak; bir şeye kın yapmak· III, 273 
kınatmak  işkence yaptırmak, cezalandırmak· II, 313 
kınışmak  istekle işe koyulmak, II, 113 
kınlamak  kın yapmak·III, 299 
kıñır  kızgın, şiddetli.I, 170, 183, 359 
kıñır  aşı, yan bakış· III, 363 bkz> kıñru 
kıñrak  et ve hamur kesilen satıra benzer büyük bıçak· III, 382 
kıñru  yan, şaşı· III, 23 bkz> kıñır 
kır  kır, basık dağ, açık yer· I, 94, 324; III, 39 
kır  su bendi, §61-1116^I, 324 
kır  kır rengi·I, 324 
kırçalmak  değmek, değip sıyırmak·II, 234 
kırçamak  amacın kenarına dokunmak, silip geçmek·III, 276 
kırçatmak  sıyırtmak, yaralamak, amacı delip geçmek·II, 328, 329 
kırgag  bey ve hanın eli altındakilere kızması ve kakıması·II, 288 
kırgag  elbisenin yanı, kenarı·II, 288 
kırgamak  kakımak, birine kızıp ondan yüz çevirmek, birine kızıp uzaklaştırmak (yalnız yapan insan olduğu zaman söylenir)·II, 288; III, 290 bkz> alkamak, kargamak, kargamak arkamak (Tanrı için), kızgamak 
kırgaşmak  birbirinin tarafını dilemek·II, 220 
kırgatmak  koğulamak, kızarak yüz çevirtmek· II, 338, 339 
kırgıl  kırçıl,I, 483 
kırguy  atmaca·II, 95;III, 241 bkz> karguy, karkuy, kırkuy 
kırılmak  kabuğu soyulmak; malı alınmak, yoksullaşmak; kar kürünmek II, 134 
kırındı  her şeyin kınntısı, kazıntısı, soyuntu su·I, 449 
kırınmak  soyar veya kazır görünmek·II, 155 
kırışmak  kazımakta ve sıyırmakta yardım ve yariş etmek·II, 98 
kırk  sayıda kırk,I, 349;II, 331 
kırkılmak  kırkılmak I, 236 
kırkın  cariye.II, 110 bkz> xız kırnak, kız 
kırkışmak  kırkmakta yardım etmek·II, 221 
kırklum  dolusu bir klle edip orancıların kullandıkları bir ölçeğe verilen sıfat,III, 418 
kırkmak  kırkmak· III, 422 
kırkuy  atmaca· III, 241 bkz> karguy, karkuy, kırgüy 
kırlamak  kazmak, yerde çukurlar açmak· III, 298, 299 
kırlanmak  kırla;mak, kıraçlaşmak, yerde çatlaklar ve hendekler meydana gelmek· II, 251 
kırlatmak  kıyı, kenar yaptirmak· II, 347 
kırma  söbü (mahrut) şey· I, 433 § kırma topık; herhangi söbü (mahrut) topaç· I, 434 
kırmak  kazımak, bir şeyi kökünden çıkarmak; kırmak, II, 7. 24, 401, 406 
kırnak  cariye·I, 473 bkz> xız, kırkın, kız 
kırt  kısa,I, 342 § kırt ot; kısa ot·I, 342 
kırtış  yüz rengi; yüz·I, 460 § yer kırtışı; yeryüzü. 1. 461 
kırtışlamak  kazımak·III, 350 
kırtışlanmak  güzelleşmek, güzelliği artmak· II, 272 
kırtışlıg  yüzlü·I, 461 
kırt kişi  kötü huylu ve plnti adam·I, 342 
kırtlamak  kötü huylu saymak, yarayı iyi etmek·III, 445 bkz> kartamak, kartanmak 
kırturmak  kazıtmak, sıyırtmak,II, 190 
kıruk  sakat·I, 382 § kıruk adak; topal·I, 382 § kıruk er; çolak·I, 382 
kıruk adak  topal·I, 382 
kıruk er çolak,I, 382   
kır yagı  gizll düşman·I, 324 
kısga  kısa·II, 11 
kısgaç  kısgaç·I, 455 
kısganmak  kıskanmak; pintilik etmek, kısmırlanmak·II, 250 bkz> kısırkanmak 
kısıg  kısı, hapis, sıkınti·I, 376 
kısıglamak  itelemek, itmek, avurduna vurmak·III, 336 bkz> kasıglamak 
kısılmak  kısılmak, arada kalmak.II, 135 
kısınmak  kısmakcimrilik etmek; sidiği tutulmak· II, 155 
kısır  kısır, doğurmayan insan veya dört ayaklı hayvan; kısrak· I, 236, 364; III, 88 
kısır bolmak  (kısraktan başka hayvan) kısır kalmak· III, 88 bkz> yozamak kısırkanmak 
kısırganmak  , yedirmekten çekinmek· II, 263, 264 bkz> kısganmak 
kıslınmak  kısılmak, araya sıkışmak II, 251 
kısmak  kısaltmak, daha kısa yapmak, kısarak çalmak; kıstırmak· II, 11 
kısmak  üzenginin iki yanında bulunan kayış,ilmikli ip, kement· I, 474; II, 219 
kısrak  kısrak·I, 203, 207, 364, 474, 491, 500; II,96 
kısraklanmak  kısrak sahibi olmak·II, 275, 279 
kısruşmak  kısmakta yardım etmek,II, 219 
kıstaşmak  titreşmek, sı2laşmak. II, 221, 222 bkz> kasnamak, kasnatmak 
kısturmak  kıstırmak, işkence ile cezalandırmak; kısalmasını emretmek, azalmasını em-retmek· II, 190, 191 
kısurmak  kısaltmak II, 78 
kış  kış·I, 13, 22, 82, 170, 332;II, 26, 54, 97, 204; III, 159, 278 
kışlag  kışlak, kışlanacak yer,I, 13, 464; III, 88 
kışlaglanmak  kışlak edinmek, kışlamak· II, 273 
kışlamak  kışlamak;III, 299 
kışlatmak  kışlatmak, bir şeyi üzerine alıp saklamak.II, 348 
kışlık  kışlık, kış için hazırlanmış şey·I, 474 
kışmak  meyletmek, kaymak·III, 182 bkz> kayışmak, kaymak 
kıw  devlet, kut, baht·I, 301, 332 bkz> kuw 
kıwal  çekme, düzgün· I, 412 § kıwal burun; çekme burun·I, 412 
Kıwçaklanmak  Kıpçak kılığına girmek, II, 276 bkz> Kıfçaklanmak 
-kıya  küçültme eki· III, 170, 359 bkz> -gine, -kiye 
kıyak  et suyu yağı, tereyağı, kaymak, III, 32 bkz> kanak, kayak, konak 
kıya körmek  yan bakmak, arkaya bakmak, I, 369 bkz> kaya körmek, kura körmek, kuya kärmek 
kıyık  cayma, caymak; iğrilik, igri olan, sözde durmama, sõzde durmayan· I, 70; III, 167 kıyılmak inmek; geçmek; agaç ígrilemesine 
kıyılmak  sözden dönülmek· III, 190 
kıyım  düşman gelmesi yüzünden bir vilâyet halkının korku ve dehşete düşmesi· III, 168 
kıyışmak  igrilemesine ağaç kesmekte yardım ve yarış etmek·III, 189 
kıyma  kıyılmış,III, 173 § kıyma ügre hamuru serçé dili gibi iğri kesilen bir çeşit erişteIII, 173 
kıymaç  Çiğiller'in giydiği tiftikten yapılan beyaz başlık. III, 175 
kıymak  sözden dönmek; kıymak, eğrilemesine doğramak· III, 246 
kıyturmak  iğrilemesine kestirmek· III, 193 
kız  kız, kız çocuk; cariye; pahalı nesne· I, 7, 236, 280, 291, 299, 312, 326, 382, 412, 442, 474, 496;II,10. 25, 94, 96,109, 182. 220, 272, 276, 277, 304, 340;III, 120, 137, 170, 203, 218, 259, 260, 265, 272, 289, 301, 328, 338, 371, 380, 408, 411, 450 bkz> 
kızamak  kızlık bozmak, III, 265 
kızarmak  kızarmak· II, 77, 163 bkz> kızıl ermek 
kızartmak  kızartmak· III, 431 
kızgamak  (kul) kızıp uzaklaştırmak, kakımak· III,290 bkz> alkamak, kargamak, kargamak arkamak, kırgamak 
kızgul at  boz ile kır arasında olan at· I, 483 
kızgurmak  işkenceye koymak, cezasını çektirmek, cezalandırmak. II, 194, 200 
kızgut  ceza, işkence, başkaları görerek çekinmeleri için yapılan ceza ve işkence·I, 451 
kızgutlanmak  suçunun cezasını görerek rüsva olduğundan bir işten çekinmek. II, 271 
kızıl  kızıl, kızıl renk, kırmızı· I, 40, 60, 362, 394, 395; II, 133; III, 20, 162, 183, 219, 325, 363 
kızıl ermek  kızarmak· II, 163 bkz> kızarmak 
kızılmak  yaptığı suça bir daha dönmemek üzere ceza görmek, nedamet etmek, kıyılmäk. II, 135, 200 
kız kırkın  cariye· I, 326 
kız kişi  pinti kişi, I, 326 
kız kuş  insan üzerine düşecek gibi alçaktan uçan ve tüylerinin rengi bukalemuna benzeyip açılınca renkten renge giren bir kuş, I, 326, 332 
kızlamuk  kızamık, I, 528 
kızlanmak  pahalı bulmak, II, 251; III, 198, 199 
kızlanmak  kız edinmek, kız çocuk sahibl olmak· II, 251, 254; III, 198 
kızlaşmak  bahse bir kız (cariye) koymak II, 221 
kızumak  pahalılanmak, fiyatı yükselmek. III, 265 
kibe  az zaman, kısa zaman· III, 217 bkz> büte 
kibe bolmak  az zaman geçmek, III, 217 
kiçik  küçük, küçüklük·I, 227, 390;II, 29, 95, 268;III, 87, 175 bkz> kiçük 
kiçiklemek  küçük saymak, III, 341 
kiçimek  kaşınmak, gidişmek. III, 259 
kiçinmek  orospu olmak, gidişmek, ka;ınmak·II, 156 
kiçitmek  kaşıtmak· II, 300 
kiçük  küçuk· I, 93 bkz> kiçik 
kid  arka, äon, sonra· I, 200, 225; II, 142; III, 14 bkz> kid 
kid  arka, son, sonra· II, 25 bkz> kid 
kidiz  keçe, Türkmenler'in çadır örtüleri ve göç zamanı bürgüleri gibi· I, 316, 366, 508; II, 96, 304;III, 262, 329 bkz> kiwiz, küwüz 
kidizgek  tazeliği gidip keçeleşmiş (kavun için)· II, 290 
kidizlig  keçe sahibi olan·I, 507 
kidlzlik yüng  keçe yapmak için hazırlanan yün·I, 507 
kikçtirmek  iki klşiyi birblrine kışkırtmak, sürttürmek II, 195, 196 
kikmek  bilemek, bir şeyi bir şey üzerine sürtmek· II, 293 
kikrülmek  sokulmak, II, 237 
kìm  kim.I, 125, 192, 200, 325, 338, 353, 362, 371. 377, 425, 440, 506;II, 118. 274, 284;III, 22, 106, 123, 141, 239. 251. 288 
kimi  gemi· III, 235 bkz> kemi 
kimişke  Kaşgar'da çıkan nakışlı bir keçe· I, 490 
kimsen  başlıklan ve kavukları süslemek için kullanılan aitın kırıntıları· I, 437 
kimünçe  sivri sinek· III, 358 bkz> kümiçe 
kirig  geniş· III, 358 
kiñitmek  genişletnıek· III, 396 
kiñrünmek  genişlemek, bir zaman nimet içinde yaşamak. III, 400 
kiñümek  genişlemek, III, 396 
kiñürmek  genişletmek. III, 392 
kip  kalıp, benzer, öğür, I, 483; III, 23, 61, 119 
kipi  gibì, I, 483; III, 23, 61, 119 
kir  kir·II, 212, 230 
kirdeş  bir avluda beraber oturan k6mşu· I, 461 
kirgü  girme zamanı, gırecek·II, 68;III, 6 
kirgüci  girici, giren.II, 51 
kirigsemek  girmek istemek· III, 334, 335 
kirikmek  kirlenmek II, 117, 119. 165 bkz> kirlenmek 
kirilmek  girilmek. II, 136 
kirimsinmek  girer görunmek· II, 260 
kirinmek  girinmek, girer gôstermek, girmek· II, 156, 157, 160 
kiriş  kiriş, yay kirişi, yay· I, 198, 370; II, 83; III, 215 
kiriş  bir adamın akarlarından olan geliri· I, 370 
kiri  ;mek glri;mek, glrlşmekte yarış etmek· II, 99 
kirit  anahtar, kilit·I, 357;III, 345 
kiritlemek  kilitlemek III, 330, 345, 348 
kiritlig  anahtarlı, kilit kilit ,I, 306, 506 § kiritlig kapug; killtli kapı·I, 506 
kirkin  boğranın, devenin kızgın zanıanı·I, 443 
kirlenmek  klrlenmek; yumulmak.II, 252 bkz> kirikmek 
klrmek  girmek.I, 87, 362, 395, 422, 443, 457, 488;II, 8, 18, 44, 55, 61, 67, 223;III, 65,120. 147, 212, 222, 226 
kirmişçe  girmìş gibi·I, 251 
kirpi  kirpi· I, 415 
kirpüklenmek  gõzde kötü kıl bitmek· II, 277, 279 
kirşen  üstübeç; yüze sürülen düzgün. I, 437; II, 353 
kirşenlenmek  yüze düzgün sürünmek II, 278 
kirtginsemek  tasdik etmek istemek·I, 280 
kirtgünmek  inannnak, gerçeklemek·III, 423 bkz> kirtínmek 
kirtinmek  inanmak I, 416 bkz> kirtgünmek 
kirtü  yemin, ant; gerçekllk, doğruluk· I, 416 
kirtüç kişi  kimseyi ;ekemeyen huysuz kişi· I, 455 
kürtülemek  tasdiklemek· III, 352 
kirtürmek  girdirmek, II, 195 
kirü  geri, arka, III, 65, 245, 246 
kis  karı, I, 329. 333 
kiş  sadak, I, 393, 457, 494; II, 275, 333; III, 126, 281 
kiş  samur.III, 126 
kişemek  kösteklemek, bağlamak· III, 268 
kişen  köstek· II, 13 
kişi  kisi, adam, insan, kimse; halk; karı, kadın·I, 24, 44, 45, 46, 64, 74. 87. 91, 98,106, 109, 127, 129, 140, 142, 146, 147. 152, 154,155, 156, 166, 167, 174, 179, 186, 187, 216, 240. 243, 265, 287. 296, 307, 308, 310, 597, 319, 326, 332, 342. 356, 363, 365, 
kişirgek er  evinde birini görünce canı sıkılan, evi kendine dar gelen kişi,II, 290 
kiş kurman  ok ve yay konan kap·I, 444 
kiş kurugluk  sadak, gedeleç·I, 504 
kişnemek  kişnemek I, 236,III, 302 
kitermek  gidermek, kaldırmak.I, 440;III, 187 
kitmek  gitmek, çekilmek.II, 296; III, 48 
kiwiz  yaygı, halı, kilim gibi şeyler· I, 366 bkz> kidiz, küvüz 
-kiye  küçültme eki, III, 170, 359 bkz> -gine,-kıya 
kiyim kiyim  uyuşukluk, ne çalışmak ne işi büsbütün bırakmak, gaflet, elevaylık· III,169 
kiz  kutu, misk kutusu, taht, kürsü, sandık, kap, heybe gibi îeyler· I, 327; III, 318 
kizlemek  gizlemek-I, 100; II, 172, 264; III, 71, 300, 318 
kizlençü  gizli.III, 242 
kizlenmek  saklar görünmek, kendi kendine saklamak,II, 253 
kizleşmek  birbirinden gizlemek·II, 224 
kizletmek  gizletmek·II, 348 
koç  koç·I, 321; II, 184 bkz> koçñar 
koçmak  kucaklamak· II, 5 
koçñar  koç, I, 321; II, 101;III, 102, 381, 382 bkz> koç 
koçturmak  kucaklatmak, koçturmak· II, 189 
koçu  kucaklaşma, koçuşma, I, 369 
koçuşmak  kucakla;mak· II, 92; III, 188 
kodı  a;ağı, aşağıya, arkası sıra· III, 46, 61, 69 bkz> kudı 
koduşmak  birbirine güvenmek· II, 94 , 
kodmak  koymak, bırakmak, terk edilmek, koyuvermek· II, 29, 54, 140, 263, 295; III, 39, 172, 440 bkz> kotmak, koymak 
kog  göze veya yemeğe düşen çör çöp, pislik. III, 128 
kogış  deri, II, 355 bkz> koguş 
kogşak  gevşek, çürük· I, 474 
kogşamak  katı şey gevşek olmak· III, 287 
kogşamak  koğuş ağacı dalı iIe cilâlamak, perdahlannak· III, 287 bkz> kowşamak 
kogşaşmak  birlikte gevşemek, II, 350 bkz>kohşaşmak 
kogşatmak  kuvvetini gevşetmek, II, 337 bkz> kohşatmak 
kogurmaç  kavr·ulmuç buğday· I, 493 bkz> kawurmaç, kowurmaç 
kogu  ; okları perdah etmek içln koğu; (huş) ağacından yapılan aygıt· I, 369 
koguş  oluk, su oluğu, değirmen oluğu, I, 369 
koguş  sepili, sepisiz (tabaklanmış, tabaklanmamiş) deri, kayı;· I, 369; II, 205. 210; III, 140, 308, 319 bkz> kogış 
koguşlanmak  su fışkırmak· II, 268 koh;aşmak birlikte gevşemek, II, 350 bkz>kogşaşmak 
koxştmak  kuvvetini gevşetmek, II, 334, 337 bkz> kogşatmak 
kokıtmak  kokutmak, II, 309, 323, 324 
kokmak  fena kokmak, kokusu yükselmek (su) senmek, (hastalık) sakinleşmek· II, 293, 323; III, 184 
kokratmak  eksiltmek, davul çalarak zararlı hayvanları kuşları kaçırtmak,II, 334 bkz> kakratmak 
kol  kol·III, 134, 161, 288 
kol  kılıç veya bıçakta bulunan yol biçimi oyma·III, 134, 135 
kol  dağın tepesinden a;ağı inen ve derenin ortasından yüksekçe olan yer·III, 134 
kolaç  kulaç· I, 358 bkz> kulaç 
kolan  kolan, bağırdak; yaban eşegi,I, 214, 263, 404, 415, 424; III, 122 
koldaçı  dilenci· I, 417 
koldaş  koldaş, arkadaş· I, 461;III, 11 
koldaşlanmak  arkadaş olmak, arkadaş saymak·II, 272 
kolgırmak  isteyeyazmak·II, 194 
kolmak  rica etmek, istemek I, 274, 399;II, 25 
koltık  koltuk· I. 475 
koltuklamak  koltuklamak, koltuğuna almak,koltuğa vurmak·III, 351 
kolturmak  istetmek· II, 191 
kolunmak  rica etmek, kendi kendlne rica etmek, istemek .I, 22;II, 156 
koluşmak  birbirinden istemek, isteşmek· II, 109, 110 
kom  deve havudu· III, 136 
komımak  (bir şeye karşı) 02161110^III, 273 
komınmak  coşmak·II, 324 
komıtgan  her zaman özleten, her zaman coşturan·I, 515 
komıtmak  coşturmak, heyecana getirmek. I, 69; II, 311. 312, 324 bkz> komutmak 
komşuy  kanla dolmuş kene·III, 241 
komuk  at gübresi. I, 383 bkz> kumuk 
komuklamak  pislemek, terslemek; Komuk boyuna nispet etmek·III, 339 bkz> kumuklamak 
komutmak  coşturmak,I, 214 bkz> komıtmak 
kon  koyun· I, 31, 309; III, 140, 244 bkz> koy 
konak  bir çe;it kaba darı,I, 384;III, 347 bkz>koyak 
konak  kaymak (yenecek),I, 383 bkz> kanak, kayak, kıyak 
konaklamak  darı yemek·III, 347 
konat  birbirlerine yanaşan, toplanan insan kümesi·I, 357 
konatmak  kondurmak, oturtmak,II, 313 
kondurmak  kondurmak, üzerine koymak· II, 192 
konmak  konmak, bir yere konmak·I, 319; II, 331; III, 184, 185 
konşı  komşu, I, 435 bkz> koşnı 
konuk  konuk, misafir; ruh· I, 45, 46, 85, 332, 384, 517;II, 312 
konuklamak  konuk etmek; ev sahibinin rızası olmadan evde gecelemek· III, 339, 347 
konuklaşmak  birbirine konuk olmak, II, 258 
konuglug  konuk sahibi olan .1, 498 
konukluk  konukluk, misafirlik I, 274, 504 
konum  'yurt, konulan yer, konak·I, 114; II, 103, 313 
koñragu  çıngırak, konrak, tongurak, çan, I l, 358; III, 387, 402 
koñragu  kulağın altındaki çıkıkça kemik· III, 387 
koñramak  ses kalınlaşmak; bir şey 
koñur  (yani kestane rengi) olmak, III, 402 
koñur  boğuk ses· III, 363 
koñur  kestane rengi· III, 363 
koñurmak  sökmek, kanırmak, III, 392 
koñuz  osurgan bõceği· III, 363 
kop  çok, pek, obartma ve pekitme edatı·I, 319 
kop  sevinç, ferah, hop· III, 119 
kop kılmak  sevinmek, ferahlamak, içi hop etmek· III, 119 
kopmak  kopmak, gelmek; kalkmak; başlamak, çıkmak; baş kaldırmak· I, 88, 97, 104, 120, 142, 234, 258; II, 4; III, 128, 137, 367 
kopruşmak  bir şeyi yerinden kaldırmakta yardım etmek· II, 218 
kopsamak  çıkmak istemek· III, 285 
kopurgan  çok koparan, I, 517 
kopurmak  yerinden kaldırmak, kurcalamak· II, 72 
kopurtmak  yerinden kaldırtmak· III, 430 
kopuşmak  kalkışmak, kalkmakta yardm ve yarış etmek· II, 88 
kor  ziyan , III, 122 
kor  yoğurt mayası· III, 122 
korday  kuğu kuşu, kuğu cinsinden bir kuş,II, 177;III, 240 
korıg  koru, küçük orman·I, 17, 18, 375; II, 98 
korımak  korumak· III, 263 
korınmak  sıkılık etmek, pintilik etmek,II, 155 bkz> korunmak 
korışmak  korumakta yardım etmek· II, 98 
korkıtmak  korkutmak.II, 339 bkz> korkutmak 
korkluk  korkak·III, 417 
korkmak  korkmak· II, 312, 331; III, 282, 377,421, 422 
korkulmak  korkulmak· II, 236 
korkunç  korkunç· II, 365; III, 168, 387 
korkunmak  korku duymak ve korkusunu saklamak· II, 250 
korkuşmak  birbirinden korkmak, korkuşmak II, 221 
korkutmak  korkutmak· II, 365 bkz> korkıtmak 
korluk  içinde kımız biriktlrilen küçük testi· I, 473 bkz> kurluk 
koru  kendisine "demir dikeni" adı verilen bitkinln "putrak" veya "pıtrak" denilen meyvesi· III, 223 bkz> yapuşgak 
korugçı  korucu, bir koruyu koruyucu .III, 242 
korum  kaya,I, 398;III, 61, 105 
korumlug  taşlı, çakıllı· I, 498 
korunmak  sıkılık etmek, pintilik etmek· II, 155 bkz> korınmak 
kosık  fındık I, 382;III, 347 bkz> kosuk 
kosıklamak  fındıklanmak-III, 347 
kosıklıg  fındıklı·I, 497 
kosuk  fındık III, 347 bkz> kosık 
koş  çift, çifte, herhangi bir şeyin çifti, eşi·I, 359;III, 126 bkz> koşa 
koşa  çift· III, 33, 60 bkz> koş 
koş at  hakan yanındaki yedek at· III, 126 
koşlanmak   
koşlunmak  iki şey birblrine yakın olmak, öğür kılınmak, hayvan bir araya koşulmak· II, 251, 252 
koşmak  koymak, katmak; türku düzmek, II, 14 
koşnı  komşu·I, 435;III, 220 bkz> konşı 
koşug  şiir, kaside·I, 376 
koşulgan  her zaman koşulan, katılan·I, 520 
kotkılık  gönül alçaklığı, tevazu,II, 140 
kotmak  bırakmak· II, 295 bkz> kodmak, koymak 
kotrulmak  boşaltılmak· II, 234, 235 
kotruşmak  boşaltmakta yardım etmek, II, 218 
koturmak  boşaltmak, aktarmak· II, 71, 72,164 
koturmıış  boşalmış. II, 170 § koturmuş kap; boşalmış kap, II, 170 
kova  kova· I, 147; III, 237 
kova  Türkler'in kullandığı gemlerde atların burnuna dogru dikilen kayış· III, 237 
kovı  içi kof ve çürümüş olan· III, 226 bkz> kovuk, kowı, kowuk 
kovuç  cin çarpması eseri, III, 163 bkz> kovuz 
kovuç kovuç  cin çarpmasına karşı üzerlik ve ödağacı ile yapılan tütsüde cinlere "kaç, kaç"demek üzere söylenen kelimeler. III, 163 
kovuk  içi boş olan her şey·III, 164 bkz> kovı, kowı, kowuk 
kovuz  cin çarpması eseri·III, 163 bkz> kovuç 
kowı  içi kof ve çürümüş olan· III, 225 bkz> kovı, kovuk, kowuk 
kowı  talihsiz, uğursuz, III, 226 
kowmak  kogmak, kovalamak, sürmek. II, 16;III, 183 
kowşalmak  perdahlanmak, huş ağacından yapilmış aygıtla perdahlanmak· II, 236 
kowşamak  koğuş ağacı dalı ile cilâlamak· III, 287 bkz> kogşamak 
kowşaşmak  koğuş ağacı ile cilâlamakta yardım etmek· II,' 350, 351 
kowşatmak  perdahlatmak, koğu; ağacıyle perdah yaptırmak· II, 338 
kowuk  kovuk, içi boş olan her şey, I, 383; III, 164 bkz> kovı, kovuk, kowı 
kowurmaç  kavrulmuş buğday·I, 493 bkz> kawurmaç, kogurmaç 
kowurmak  kavrulmak,II, 114, 235 bkz> kagurmak, kagrulmak, kawrulmak, kugurmak, kuwurmak 
kowuşmak  koğmağa, tardetmege çalışmak· II, 103 
koy  koyun, I, 31, 173, 193, 199, 215, 263, 264, 284, 295, 306, 597, 326, 346, 387, 389, 392, 411, 426, 472, 483;II, 14, 15, 27, 50, 76, 90, 118, 142, 152, 184, 185, 237, 238. 310, 330,355, 359;III, 5, 60, 88, 95, 122, 126, 130,132, 142, 148, 156, 157, 167, 17 
koy  elbisenin koynu; kucak·III, 142 bkz> koyun koy derenín koyagı, dibi, düzlüğü, III, 142 bkz> kuy 
koyak  konak darısı· III, 167 bkz> konak 
koyar  hayvanlara ve kölelere söğülen bir kelime; "ağızdan salya saçan" anlamınadır· III, 171 
koygaşmak  koynuna girmek, I, 243 
koyka  deri, kürk, III, 173 
koykalamak  derinin kıllarını temizlemek, yolmak.III, 173 
koyluşmak  dökülüşmek·III, 195 
koyluşmak  koyula;mak, III, 195 
koymak  koymak, koyuvermek, bırakmak, dökmek, çalkamak·II, 45; III, 39, 171. 246 bkz; kodmak, kotmak 
koyturmak   
koyu  koyu, kalın, sık· III, 367 
koyug  (akarlarda) koyu· III, 166 
koyugluk  koyuluk, (akarlarda) koyuluk· III,200 
koyulmak  akar (nesne) koyulmak· III, 190 
koyun  koyun, kucak, II, 339, 346; III, 18, 297 bkz> koy 
koyunmak  kendine su koymak, dökünmek.III, 191 
koyuşmak  koyı·nakta yardım etmek, III, 189 
koy yılı  koyunyılı; Türkler'in on ikili yıllarından biri.I, 346;III, 142 
kozanmak  süslenmek, bezenmek ("bezenmek" fiili ile birlikte gelir), II, 155 
köç  saat, an, müddet· I, 321 
köç  göç· I, 321 
köçmek  göçmek· II, 5 
köçrüm  belinleme, telâş, köy halkının şehre kaçışması, I, 485 
köçük  sagrı; bir hayvana binen iki adamdan arkadaki I, 390 
köçüklemek  sağrıya vurmak· III, 341 
köçürgen  göçüren, uzaklaştıran·I, 522 
köçürmek  göçürmek; yazmak, istinsah etmek, nakletmek,II, 75, 76köçürme oçak; bir yerden öbür yere göçürülebilen ocak,I, 490 
köçürme oyun  "on dört" adı dahi verlien bir oyun·I, 491 
köçüt  at·I, 357;II, 76 
ködüşmek  bekleşmek, birbirini bekleşmek, II, 94 bkz> küdüşmek 
ködeç  bardak, testi·I, 360 bkz> közeç, közüç 
ködezmek  saklamak, beklemek, korumak, gözetmek,II, 86, 162; III, 43, 263 bkz> köz atmak, közetmek 
ködmek  gözlemek; görmek· II, 87; III, 23 
kög  şiirin vezni, aruzu, ırın ölçüsü, ırlamakta sesin yükselip alçalışı.III, 131 
kög  bir şehir halkı arasında bir sene içinde çıkıp gülünen şey, gülmece· III, 131 
kög  koç veya ba;ka hayvanların kı;a yakın aşması, III, 132 
kög  ayna yüzünde meydana gelen pas; kadınların yüzüne düşen çillik· III, 132 
kögen  ilmikli köstek, süt sağılacağı zaman hayvanların ayağına vurulur I, 415 
kögermek  göğermek, gök rengini almak· II, 84 
köglemek  (hayvan) yeşil ot yemek· III, 300, 301 
köglemek  ırlamak, taganni etmek· II, 255; 301 bkz> köglenmek 
köglenmek  yüzde çiller çıkmak; şarkı söylemek, ırlamak, taganni etmek, sesi yükselte alçalta şarkı çağırmak, I, 253; II, 253, 255; III, 131 bkz> köglemek 
kögüz  göğüs· I, 366 bkz> köküs 
kög yılkı  başıboş yayılan hayvan· III, 131 
kök  gök, hava, sema·I, 64, 123, 139, 193, 244,338, 361, 362, 421;II, 27, 78, 81, 170, 252, 264, 283, 289, 307; III, 27, 124, 132, 282, 439 
kök  gök rengi, gök renk, lâcivert. III, 132, 162 § kömgök; gömgök, I, 328, 338 § köpgök; gömgök· I, 328 
kök  şehrin dõrt yanını saran yeşil bõlge, III, 132 
kök  eğer bağı· II, 283 
kök  kök, asıl· II, 284 
kökdedmek  eğer tahtalarını diktirmek, bağlatmak- II, 328 bkz> kökletmek 
kökegün  gök sinek I 188; II, 287 
köklemek  eğer bağını sıkı bağlamak, III, 300 
köklenmek  sıkı bağlanmak; asaletli veya zengin olmak· II, 253 
kökleşmek  ilişip sokulmak; eğer bağlamakta yardım etmek; hısımlıkla bağlanmak, II, 224, 225 bkz> kökteşmek 
kökletmek  eğer tahtalarını diktirmek, bağlatmak· Il, 327, 328 bkz> kökdedmek 
kökremek  kükremek· I, 125, 142, 354; II, 13,138; III, 282, 398 
kökreşmek  gürlemek, kükremek, kişnemek, kükreşmek· II, 222, 223; III, 147 
kökşin  göğümsü, gök renkte·I, 186, 437 
kökteşmek  ilişip sokulmak, eger bağlaınakta yardım etmek; hısımlıkla bağlanmak· II, 224 bkz> kökleşmek 
kök tubulgan  bir kuş adı· I, 519 bkz> kök tupulgan 
kökürşgünleşmek  güvercini öndül koyarak yarışa gitmek.II, 226 
kökürçkün  güyerdn·III, 419 
kök(ü)s  göğüs·I, 230 bkz> kögüz 
kökyuk  köylü ve Türkmen büyüklerine verilen ungun·III, 133 
köl  göl, havuz, birikmiş su,I, 104; II, 79, 265; III, 135, 137, 357, 360 
köl  denizin kendisi,III, 136 
kölermek  gõl hallne gelmek, gôlermek, toplanmak, su göllenmek.I, 179; II, 84, 283 
kölige  koyu gölge· I, 448; III, 174 bkz> köllk 
kölik  gölge·I, 409 bkz> kölige 
köliklik  gölgelik·I, 510 
köl suw  Karluk büyüklerine verilen ungun·I, 108 
kölük  arka; gölük, yuk yükletilen herhangi bir hayvan·I, 392 
kölüklüg  gölüklü·I, 510 
költiñ  kuşların indiği su birikintisl, gölcuk· I, 73;III, 372 
kömçü  gömü, define, hazlne·I, 418 bkz> kömüç § Tawgaç kömsi; Âd ulusundan kalma hazine, I, 418 
kömeç  küle gömülerek pişirilen çörek· I, 12, 360 
kömmek  gömmek. I, 12;II, 27 
kömtürmek  gömdürmek·II, 196 
kömüç  gömü, deflne·I, 360 bkz> kömçü 
kömüldürük  at göğüslüğü.I, 17, 530 bkz> kümüldürük 
kömündi neñ  gömülmüş nesne, I, 450 
komünmek  gömülmek; gömer görünmek· II, 158 
kömür  kömür·I, 506 
kömürlüg  kõmür sahibi, kömürü olan·I, 506 
kömürlük  kömür yapmak içln yakılan ağaç ve kömür konan yer,I, 506 
kömüşmek  gõmmekte yardım etmek·II, 111 
kön  at derisi veya gönü, ham derl, gön·III, 140, 335, 353, 425 
köndgermek  doğrultmak, düzeltmek, dikmek yola kılavuzlamak; Ikrar ettirmek· II, 199; III, 423 bkz> köndgürmek, köngermek 
köndgürmek  doğrultmak·II, 199 bkz> könd·germek, köñermek 
köndgürtmek  dogrultmak, diktirmek· III,424 
könek  matara, ibrik, su tulumu (kırba)· I,392 
köni  düz, dogru; emniyetli.III, 151, 237 
könikmek  arkadaşlarından geri kalacak derecede zayıflık. II, 165 
könitmek  dogrultmak,II, 313 
könmek  düzelmek, doğrulmak; yola gelmek;inkârdan sonra ikrar etmek;yola çıkmak· II, 29, 30, 199 
köñermek  doğrultmak; doğru yolu göstermek, kılavuzlamak; doğruyu söyletmek· II, 196, 197 bkz> köndgermek, köndgürmek 
köñlek  gomlek· III, 350, 383 
köñleklenmek  gömleklenmek, gömlek giymek· III, 411 
köñül  gönül, kalp, yürek; anlayış·I, 69, 89, 152, 194, 207, 212, 214, 225, 245;II, 15, 125,200, 203, 238, 243; III, 108,137, 154, 239, 245·246, 289, 295. 309, 366, 391, 419 
köñülde  ; gönül arkadaşı,I, 407 
köñüllenmek  gönüllenmek; (çocuk) düşünmek ve anlamak; arzu etmek,III, 408 
köñüllüg  gönüllü .I, 63;III, 366 
köp  çok, bütün, hep; (saç ve ağaç hakkında) gür, sık,I, 319;II, 328 
köpçük  eğerin ön ve arka yastıkları·I, 478 
köpitmek  diktirmek, oyulgatmak·II, 298 bkz>kübimek, kübitmek 
köprüg  köprü·I, 478 
köpsün  şilte, minder·I, 437 
köpük(g)  kõpük,I, 390;III, 136 
köpülmek  dikilmek· II, 120 bkz> kübülmek 
köpürmek  köpürmek- II, 72 
köpürtmek  köpürtmek. III, 430 
köpüşmek  diknnekte yardım ve yarış etmek· II, 88 bkz> kübüşmek 
kördügüñ  gördüğün· II, 42 
körk  güzellik. I, 353; II, 340; III, 161 
körke  ağaçtan yapılmış tabak·I, 430 
körkedmek  güzelleşmek.II, 340 bkz> körketmek 
körketmek  güzelleşmek.II, 340 bkz> körkedmek 
körklüg  iyi, güzel ve gösterişli; dostça,I, 45,319, 353. 461;III, 43 
körkütmek  göstermek·II, 340 
körmek  görmek, bakmak,I, 62, 79, 85, 108,139, 149, 167, 205, 212, 274, 281, 352, 369,373, 380, 384, 404, 420, 456, 464, 497, 528; II, 8, 17, 18. 41, 58, 82, 157, 283;III, 23, 26, 46, 60, 69. 119, 130, 137, 143, 245, 258, 265, 295, 597, 327, 339, 355, 365, 426 bk 
körmiş  görmüş· III, 125 
körpe  körpe, mevsimi geçtikten sonra çıkan şey; zamanından sonra dogan yeni hayyan·I, 415 § körpe ot; yeni bitmiş ot· I, 415 § korpe yémiş; vakti geçtikten sonra çıkan taze meyve, yemiş·I, 415 § körpe ogul; yazın doğan çocuk·I, 415 
körpelemek  körpe ot yernek, III, 351 
körtürmek  gördürmek.II, 194, 195 
körügsemek  görsemek, görmek veya ka· vuşmak istemek,I, 281;III, 285, 334 bkz>körsemek 
körük  kuyumcu veya demirci körüğü·I, 391 
körüklemek  körüklemek.III, 341, 348 
körülmek  görülmek.I, 119; II, 136, 139 
körünç  görülecek şey; blr ;ey seyreden halk· I, 167;III, 373 bkz> közünç 
körünmek  görünmek, kavuşmak,I, 75, 191; II, 157; III, 43, 126 
körüş  bakış .I, 370 
körüşmek  (gözle) bakmak·II, 99 
körüşmek  güreşmek.II, 97 bkz> küreşmek 
kösekçi  yemeklere i;tahlı·I, 153 
kösemek  arzu etmek·III, 265 
köseşmek  istemek, öğünmek,II, 101 
kösgük  göz değmesinden sakınmak için üzüm bağlarına ve bostanlara dikllen nazarlık·II, 289 
kösrük tuşag  atın ön ayaklarına vurulan köstek,I, 479 
kösülmek  (ayak) uzanmak, uzatılmak·II, 137 
kösürge  köstebek, tarla sıçanı soyundan bir hayvan·I, 490 bkz> küsürge 
kösürgen  birçe;it köstebek,I, 522 bkz> kösürken 
kösürken  bir çeşit köstebek,I, 522 bkz> kösürgen 
kösürmek  hayvanın ön ayaklarını kösteklemek·II, 78 
köşige  açık gölge, zayıf gölge, gölgemsi.I, 448;III, 174 
köşik  örtü, perde, gölge·I, 409 
köşiklik  gölgelik,I, 509 
köşimek  kapatmak, örtmek,III, 267, 268 
köşinmek  gölgeye çekilmek, kendini gizlemek örtmek·II, 157 bkz> köşünmek 
köşitmek  örtmek II, 307, 308 
köşünmek  gólgelenmek, gölgeye çekilmek, kendini gizlemek, örtmek II, 157 bkz> köşinmek 
köt  göt, arka· I, 321 
köti burt  kâbus, kara basan·I, 341 
köt iç  genç çocuğa söğüldüğü zaman söylenen bir kelime· I, 360 
köti kızlak  kuyruğu kırmızı bir çeşit kaba kuş· I, 473 
kötki  tepe, dağlık yer, tòprak yığını, tepecik, I, 18, 430 
kötlemek  fenalık yapmak· III, 299 
kötletmek  düzdurmek· II, 348 
kötlük  söğmek için kullanılır; puşt, I, 478 
kötrüm  üzerinde oturulan kerevet, seki, dükkân· I, 485 
kötrüşmek  kaldırıp götürmekte yardım etmek, II, 222, 225 
kötü  dam· I, 269, 278; III, 219 
kötürgen  her zaman götüren· I, 521 
kötürgü  götürge, kendisiyle bir şey taşınıp götürülen nesne· I, 490 
kötürmek  götürmek, II, 44, 75, 166 
kötürsemek  götürmek istemek· I, 280 
köwez  kurumlu· I, 325 bkz> küfez, küwez 
köwezlik  şımarıklık, kurumluluk· I, 507, 508, 511 
köwremek  gevşemek· III, 282 bkz> kefremek, kewremek, küfremek 
köyde  altın ve gümüş eritilerek suzülen ocak, III, 173 
köymek  yanmak; yakmak, I, 43, 448; II, 188; III, 47, 246, 435 
köytürmek  yakmak; yaktırmak· III, 187, 193 bkz> köyürmek 
köyük  yanmış, yanık· III, 168 
köyürmek  yanmak, yaktırmak, II, 133; III, 187, 188 bkz> köytürmek 
köz  gôz·I, 46, 55, 157. 170,200, 179, 183, 212, 222, 243, 291, 296, 299, 340, 359, 379, 464, 477, 515, 524;II, 45, 115, 130, 157, 172, 176, 228, 232, 245, 247, 252, 277, 279, 280, 306, 311, 334, 345; III, 5.14,17, 33, 42, 55, 64, 76, 83, 84, 86, 97, 124, 151, 
köz  ateş koru, köz, I, 337 
köz atmak  gözetmek, gözetilmek. II, 86 bkz>ködezmek, közetmek 
közeç  bardak, testi· I, 360 bkz> ködeç, közüç 
közegü  küskü, ateş çekmek veya aktarmak için kullanılan aygıt· I, 448 
közemek  ateş çevirmek, karıştırmak, toplamak· III, 265 
közeşmek  ateş ölçermekte ve karıştırıp altüst etmekte yardım ve yarış etmek· II, 100 
közetdeçi  gözetici, II, 318 bkz> közetteçl 
közetgen  gözeten,II, 319. 
közetgü  gõzetecek· II, 321 
közetigli  gözetmeyi düşünen .II, 320 
közetlglik  gözetmeye hak kazanan,II, 320 
közetişmek  gözetmekte yardım ve yarış etmek·II, 322 
közetküçi  gözetici.II, 318 
közetlig  gözetilen, saklanan, esirgenen· I, 506 
közetmek  gözetmek, gözetilmek muntazır, olmak II, 86, 234, 306 bkz> ködezmek, közatmak 
közetmiş  gözetilmiş.II, 170, 320 
közetteçi  gözetici. II, 318 bkz> közetdeçi 
közgermek  gördürmek, görüştürmek.II, 196 
közgine  gözceğiz·III, 359 
közi çerlig  gece görüp gündüz göremeyen, bulutlu günde görüp bulutsuz günde göremeyen kìmse; Nyctalopie'ye tutulmuş adam· I, 477 
közkiye  gözceğiz,III, 359 
közlemek  göze vurmak·III, 300 
közler  gözler,III, 105 
közleşmek  görme içinde (gözlemekte) yarış etmek· II, 224 
közleyü  göz gibi, I, 100 
közlüg  gözlü· I, 521 
közlük  at kuyruğundan yapılmış bir dokumadır, göz ağrıdığı veya kamaştığı zaman üzerine konur I, 478, 530 bkz> közüldürük 
közmen  közde plşirilen eknnek, közleme, gömme·I, 444;II, 27 
közñü  ayna·III, 379 bkz> közüñü 
közüç  çömlek·I, 506 bkz> ködeç, közeç 
közüçlüg  çömlek sahibi,I, 506 
közüçlük titik  çömlek yapmak için ayrılan çamur·I, 506 
közüldürük  at kuyruğundan dokunur bir bez parçasıdır,I, 529 bkz> közlük 
közünç  bir şey seyreden halk,III, 373 bkz> körünç 
közüñü  ayna,III, 45, 132, bkz> közñü 
közünmek  görülmek.II, 157 bkz> körmek 
kuba at  rengi kumral (konur al) lle sarı arasında olan at· III, 217 
kubsalmak  kubuz çalınmak 
kuburga  baykuş·I, 489 
kubuz  ut, kopuz, kubuz·I, 19, 365;II, 235; III, 173, 283 § buçı kubuz; inleyen utlardan bir ut·III, 173 
kubuzlug kişi  kubuzu olan adam·I, 495 
kubzalmak  kubuz çalınmak,II, 235 bkz> kupsalmak, kubzalmak, kupzalmak 
kubzaşmak  kubuz çalmakta yarış etmek·II, 220 bkz> kupzaşmak 
kuçak  kucak·I, 382 bkz> kuçam 
kuçaklamak  kucaklamak·III, 338 
kuçam  kucak·I, 398 bkz> kuçak 
kuçgundı  soğan·I, 493 
kudgu  karasinek, sinek·I, 425 bkz> kudgu 
kudruçak  kuyruk kemiği·III, 179 bkz> kuduçak 
kudruk  kuyruk, göt, kıç·I, 472 bkz> kudruk 
kuduçak  kuyruk kemiği.III, 179 bkz> kudruçak 
kudug  kuyu III, 122, 282 bkz> kudug, kuyug 
kudurgak  kaftanın arka eteklerinden biri·I, 502 bkz> kudurgak 
kudurmak  kudurmak; üstüne düşmek, çabalamak,I, 144; II, 76 bkz> kuturmak 
kudgu  sinek, III, 367 bkz> kudgu 
kudgulanmak  sineklenmek, kendinden sinek koğmak· III, 201 
kudı  kuyu, çukur; a;ağı, aşağıya· I, 100, 164, 169, 190;II, 24, 83, 228;III, 46, 61, 69, 220 bkz> kodı 
kudruk  kuyruk· I, 513; ll ,298; III, 164, 256, 367 bkz> kudruk 
kudug  kuyu· I, 375, 456, 457;II, 155;III, 166. 226, 448 bkz> kudug, kuyug 
kuduglug  kuyulu·I, 496 
kudurçuk  bebek, kukla·I, 501 
kudurgak  kaftanın iki eteğinden biri·I, 17 bkz> kudurgak 
kudurgun  kuskun, egerin kuskunu·I, 17, 518 
kuduz  dul kadın·I, 365 
kuduzlanmak  dul karı ıle evlenmek·II, 267, 268 
kugu  kuğu kuşu,III, 225, 250 
kugurmak  kavurmak·II, 81 bkz> kagurmak, kawrulmak, kogurmak, kowurmak, kuwurmak 
kukun  kıvılcımI, 404 
kukunlug  kıvılcımlı·I, 499 
kul  kul, köle·I, 27, 33.165, 276, 302, 320, 330,336, 385, 386, 475;II, 5, 10, 152, 180, 219,236, 277, 292, 294, 305, 338; III, 85, 84, 97, 263, 268, 336, 409, 421, 423, 427, 450 
kula  kula renk· III, 233 
kulabuz  kılavuz·I, 487 bkz> kulavuz 
kulaç  kulaç·I, 358 bkz> kolaç 
kulaçlamak  kulaçlamak III, 330 
kulak  kulak,I, 209, 212, 220, 377, 383;II, 17, 23, 73, 133, 150, 154. 161, 337, 352; III, 31, 253, 286, 357, 358, 370.405,410 bkz> kulhak, kulkak 
kulaklamak  kulaga vurmak·III, 338, 339 
kulaklıg  kulaklı-I, 498 
kulak ton  yenlerl kısa elbise·I, 383 
kulavuz  kılavuz·I, 487 bkz> kulabux 
kulhak  kulak·I, 383 bkz> kulak, kulkak 
kulkak  kulak·I, 383 bkz> kulak, kulhak 
kulnaçı kısrak  doğuracak kısrak,I, 491 
kulnamak  kulunlamak, kısrak yavru dogurmak,III, 92. 302, 319 bkz> kulunlamak 
kulsıg er  kõleye benzeyen, huyu köleye benzeyen adam· I, 465; III, 128 
kulun  tay· I, 215, 404; II, 90; III, 92 
kulunlamak  kısrak yavru doğurmak· III, 92bkz> kulnamak 
kulunlug  tay sahibl olan· I, 500 
kum  kum, I, 197, 222, 268, 338, 457, 484;II, 80, 212 
kum  dalga, su dalgası·III, 137 
kuma urmak  birbirine kuvvetle vurmak·III, 382 
kumgan  kova; ibrík; gügüm, gülsuyu şişesi·I, 432, 440;II, 353 
kumlak  Kıpçak illerınde yetişir, yaprağı fasulye yapragına benzer sarmaşik gibi bir ot, I, 475 
kummak  dalgalanmak·II, 27 
kumturmak  dalgalandırmak·II, 192 
kumuk  at gübresi·I, 383 bkz> komuk 
kumuklamäk  pislemek, terslemek; Kumuk boyuna nispet etmek·III, 339 bkz> komuklamak kumuşmak 
kunçuy  hatundan birderece aşağı kadın, bige, prenses· III, 240 
kunduz  kunduz, su köpegi·I, 458 
kunduz kayrı  kunduz taşağından yapılan bir ilâç,I, 458 
kunmak  soymak, çalmak·II, 29 
kunuşmak  birbirine soymakta yarış ve yardım etmek, birbirini soymak, çalmak,II, 112, 113 
kuñ et  kas, adale·III, 358 
kupsalmak  kubuz çalınmak·II, 235 bkz> kubsalmak, kubzalmak, kupzalmak 
kupzalmak  kubuz çalınmak·II, 235 bkz> kubzalmak, kubsalmak, kupsalmak 
kupzamak  kubuz çalmak·I, 19; III, 283 
kupzaşmak  kubuz çalmakta yarış etmek, II, 220 bkz> kubzaşmak 
kupzatmak  kubuz ;aldırmak· II, 335 
kur  kuşak, kemer·I, 324; § iç kur; iç kuşağı, uçkur·I, 35; 11. 249, 255, 337;III, 84. 305 
kur  mertebe, a;ama·I, 324 
kur  kuru,III, 122 bkz> kurug, kuruk kura 
körmek  uzaktan görmek,III, 219 bkz> kaya körmek, kıya körmek, kuya körmek 
kuram  mertebe, aşama; sırasına göre.I, 413 § kuram kişiler; sankı hakanın yanında oturur gibi sırayla oturmuş olan kimseler· I, 413 
kurarmak  kurtarmak II, 199, 200 bkz> kutgarmak 
kurası  kuracak· II, 68 
kurbaka  kurbağa, III, 122 
kurç  katı, içi dolu ve sorn nesne; çelik·III, 287 
kurç eren  dayanıklı ve yiğit adamlar·I, 343 
kurç temür  çelik I, 343 
kurdaşmak  bir dereceye, bir sıraya oturmak· II, 218 
kurgadmak  kuraklamak. II, 338 bkz> kurgatmak 
kurgak  kurak· III, 69 
kurgalır  kurmak üzere bulunan· II, 67 
kurgamak  kurunnak· III, 290, 318 
kurgatmak  kuraklamak, kıtlık olmak· II, 338 bkz> kurgadmak 
kurgırmak  kurumak, II, 193, 194 ' 
kurgırmak  zevzeklik etmek, yeğnilik etmek· II, 194 
kurgu  zevzek, kararsız, huyu yeğni kişi· I, 18, 426 
kurgu  kuracak· II, 68 
kurguçı  kurucu· II, 50 
kurgulanmak  taşkınlık ve yeğnilik etmek, III, 201 
kurguluk  taşkınlık, yeğnilik, zevzeklik·I,528 
kurı  bir şeyin etrafı,I, 127, 324 
kurıgu  kuruyacak zaman; kurumak üzere olan nesne, I, 446 kurıh 
kurıh  tay kısrağın arkasında geri kaldığı zaman bu kelimelerle çağırılır· III, 223 bkz> karı kurı, kurı kurı, kurrıh kurrıh 
kurı kurı  tay kısrağın arkasında geri kaldığı zaman bu kelimelerle çağırılır· III, 223 bkz> karı kurı, kurıh kurıh, kurrıh kurrıh 
kurımak  kurumak, I, 12, 20;II, 188; III, 140, 263, 264 bkz> kurumak, kuzımak 
kurınmak  kurunmak, kurulanmak,I, 505;II, 155, 160 bkz> kurunmak 
kurırmak  kurumaya yüz tutmak· II, 77 bkz> kururmak 
kurışmak  kuruşmak, kurumakta yardım ve yarış etmek· II, 97 bkz> kuruşmak 
kurıtgan  her zaman ve çok kurutan,I, 514, 524 
kurıtmak  kurutmak, II, 304 bkz> kurutmak 
kur kur étmek  guruldamak·I, 486 
kurlamak  kuşak yapmak ve bağlamak·III, 298 
kurlanmak  acınmak, tasa, acı duymak, ziyan görmek; katılaşmak, koyulaşmak, mayalanmak, ekşimek·II, 250, 251; III, 197 bkz> korlanmak 
kurluk  içinde kımız biriktirilen küçük testi, l, 473 bkz> korluk 
kurmak  kurmak, germek, toplamak; himaye etmek· II, 7, 8, 37, 59. 61, 65, 66, 67, 83,198; III, 62, 219, 318 
kurmak yuwmak  erişmek, varmak, mal vererek gönül almak, III, 62 bkz> yawsamak, yüwmek, yüwsemek 
kurman  gedeleç, yaylık, yay kabı· I, 444; III, 16 
kurmış  kurulu· I, 198; II, 59; III, 215 
kurrıh kurrıh  tayı çağırmak içln nida.I, 9 bkz; karı kurı, kurıh kurıh, kurrıh kurrıh 
kurşag  kuşak kuşanma·I, 464 
kurşag  tura; yünden dokunur, bel kuşağına benzer bir nesne olup çadıra sarılır·I, 464 
kurşamak  kuşanmak, kuşağı bağlamak,II, 255;III, 287 bkz> kurşanmak 
kurşanmak  kuşanmak, ku;ak kuşanmak,II, 249, 255 bkz> kurşàmak 
kurşatmak  kuşak kuşatmak,II, 337 
kurt  solucan soyundan olan hayvanlar; yırtıcı hayvanlardan olan kurt·I, 342;III, 6 
kurtanmak  bitten kaşınmak, koyunlarda bit aramak·II, 248 
kurtga  kocakarı·III, 259 
kurtlamak  kurt çıkarmak·III, 447 
kurtulmak  kurtulmak, doğurmak·II, 121, 233, 234, 237 bkz> kut bulmak, kutulmak 
kurturmak  kurdurmak, toplatmak·II, 190, 198 kurug kuru; asılsız· I, 12, 198, 375, 383;III, 82, 122 bkz> kur, kuruk 
kurug ew  içinde kimse bulunmayan ev·I, 375 
kurugjın  kurşun·I, 512;II, 293 bkz> kuşun 
kuruglamak  kuru olarak kullanmak III, 336 
kuruglanmak  kuru bulmak·II, 268 
kuruglug  sadak, okluk, gedeleç·I, 501 bkz> kurugluk 
kuruglug ya  kurulu, kurulmuş yay· I, 496, 500, 501 
kurugluk  kuruluk·I, 503, 505 
kurugluk  sadak, okluk, gedeleç·I, 504 bkz> kuruglug § kiş kurugluk; sadak, okluk, gedeleç·I, 504 
kurugsak  kursak, 01^6.I, 17, 502; III, 334 
kurugsımak  kurumaya yüz tutmak· III, 334 
kuruk  kuru· I, 383 bkz> kur, kurug 
kurulgan  daima kurulan,I, 520 
kurulmak  kurulmak; büzülmek I, 195; II, 134, 138 
kurumak  kurumak, II, 206 bkz> kurımak, kuzımak 
kurun  kurum, duvara, ocaga sıvaşmış, toplanmış olan duman eseri· 'l, 404 
kurunçı  dumandan kirlenmiş olan keçe· II, 242 
kurunlug  kurumlu· I, 499 
kurunmak  kurunmak, II, 155 bkz> kurınmak 
kururmak  kurumaya yüz tutmak· II, 77 bkz>kurırmak 
kuruşmak  kurmakta yardım ve yarış etmek,Il, 98, 114 bkz> kunşmak 
kuruşmak  her tarafı kurumak, II, 98 
kurut  keş, çökelek, yağı alınmış yoğurttan yapılan lor peyniri, kurut, kuru yogurt, I, 357; II, 15, 81 
kurutlug  çökelekli.I, 494 
kurutmak  kurutmak·I, 19 bkz> kurıtmak 
kurutsamak  kurut istemek III, 332 
kurvı çuvaç  hana ait yuvarlak çadır,I, 195 
kusgaç  küçük, kara bir hayvancık, insanı 1511-11-. I, 455 
kusıg  kusu, kusma,I, 376 
kusınçıg  kusunç, iğrenç·III, 232 
kusmak  kusmak; (boya) solmak, bezikmek· II, 10, 11 
kusturmak  kusturmak, (boya) soldurmak II, 190 
kuş  kuş, I, 22, 34, 36, 156, 163, 176, 233, 253, 280, 299, 319, 331, 439, 483;II, 4, 7, 12, 17, 18, 45, 83, 173, 181,183, 192, 199, 204. 218, 239, 267,324, 331, 348, 359; III, 6, 63, 92,144, 184, 194, 232, 328, 357,358,390,397,403 § ürüñ kuş; akdoğan· I, 331, 
kusgaç  serçe kuşu·I, 455 
kuşgun  hayvanların yedlği taze kamı;·I, 440 
kuşgun  ekşi bir çeşlt ot·I, 440 bkz> uşgun 
kuşıl  atmaca·I, 331 
kuşlag  kuşların çok olduğu yerdir, burada av yapılır·I, 465 
kuşlaglanmak  kuş avlağı yapmak·II, 273 
kuşlamak  kuş avlamak,I, 22;III, 299 kuşlatmak kuş tutturmak, kuş avlatmak·II, 343, 348 
kuşluk  kuşluk vaktl·I, 474 
kuşun  kur;un,I, 513 bkz> kurugjın 
kut  kut, uğur, devlet, baht, talih, saadet, I, 85, 92, 164, 200, 272, 301, 304, 320, 384. 508; II, 177. 229 kut almak 
kutalmak  mesut olmak·II, 121 bkz> kut almak, kutatmak 
kutanmak  kutlu olmak, ulu nasipli olmak· II, 154 
kutarma börk  õnde arkada Iki kanadı bulunan bork. I, 490 
kütatmak  kutlu olmak, baht ve devlet sahlbi olmak· II, 299 bkz> kutalmak, kut almak 
kut bulmak  baht bulmak- II, 122 bkz> kurtulmak, kutulmak 
kutgarmak  kurtarmak.II, 192, 199, 201 bkz;kurarmak 
kutlug  kutlu,I, 60. 82, 320, 413. 463, 464 § 
kutlug tégin  ; uğurlu köle·I, 413 
kutruşmak  oynamak ve sevlnmek·II, 218 
kutsuz  kutsuz, işlerl ters giden adam·I, 457 
kutulgan  daima kurtulan,I, 520 
kutulmak  kurtulmak; doğurmak,II, 121, 234 bkz> kurtulmak, kut bulmak 
kuturmak  haddini aşmak, kudurmak, azmak· I, 508; II, 74. 75 bkz> kudurmak 
kutuz  yaban sığırı· I, 365 
kutuz ıt  kuduz köpek, kudurmuş köpek· I, 365 
kutuzluk  yaban sığırı sahibi· I, 495 
kuw  kut, saadet· I, 320 bkz> kıw 
kuwurmak  kavurmak. II, 81 bkz> kagurmak, kawrulmak, kogurmak kowurmak, kugurmak 
kuy  dere; kuytu yer, dip·III, 65.106,142 bkz> koy 
kuya körmek  uzaktan görmek,III, 219 bkz> kaya körmek, kıya körmek, kura körmek 
kuyaş  güneş; koyu sıcak, güneşin şiddetli vurması· 1. 155; 353;II, 337;III, 172 
kuyma  bir çeşit yağlı ekmek· III, 173 
kuyma  herhangi bir madenden (çekiçle dövme ile değil, eritilerek dökme ile) yapılmış havan, çırakman, çekiç gibi aygıtlar· III, 174 
kuymak  üremek III, 246 
kuyug  küyu·III, 166 bkz> kudug, kud,ug 
kuyutmak  ürkütmek· II, 326 
kuz  güne; gormeyen yer, gôlgeli yer· I, 325; 326; III, 124 
kuzgırmak  kar sağnak halinde esmek· II, 193 
kuzgun  kuzgun·I, 439;III, 240 
kuzı  kuzu·I, 7, 208. 303, 444, 520;II, 294, 310;III, 102, 224, 270. 408, 444 kuzımak kurumak; yemeğe iştihası gelmek· III, 264 bkz> kurımak, kurumak 
kuzutmak  boğazını kurutmak; yemeğe iştihasını getirmek II, 306 bkz> kurutmak 
kü  ün, şan· III, 212 
küben  deve havudunun altına konulan çul; gölüğe gerekli olan çul ve çula benzer şeyler· I, 404 klibe yarık bütun vücuda giyilen zırh· III, 15, 217 
kübimek  sık dikişli dikmek. III, 257 bkz> köpitmek, kübitmek kübitmek diktirmek, oyulgatmak· II, 298 bkz> köpitmek, kübimek 
kübülmek  dikilmek, oyulgan II,120 bkz> köpülmek 
kübüşmek  kaba dikmekte ve oyulgamakta yardım ve yarış etnnek· II,88 bkz> köpüşmek 
küç  kuvvet, zor, güç; zulüm· I, 81, 167, 183, 237, 359, 381, 397;II, 13, 18, 103, 137, 138, 195, 289, 334, 335; III, 120, 239, 282, 288,412 
küç  susam, künçü, III, 121 
küçelmek  zulmetmek; malı zorla elinden alınmak· II, 136 
küçemçi  zulmeden kimse· III, 121 
küçemek  zulmetmek, zorla fe'nalık etmek, III, 258, 259 
küçenmek  gücü kuvveti kalmamak; zulmetmek; agırlaşmak, fazla yüklenmiş olmak· II,148, 156 
küçlenmek  kuvvetlenmek, II, 252 küçlig güçlü, kuvvetli. I, 509 
küçlüg  güçlü, kuvvetli· III, 121, 161 
küç tégin  kuvvetli tegin· I, 413 
küden  düğün yemeğl, düğün, I, 404 
küdük  iş güç, alış verl; (yalnız kullanılmaz, "ış" ile birlikte 86111-).I, 391 bkz> küdük § ış küdük; iş güç,I, 391 
küdilşmek  bekleşmek· II, 94 bkz> ködüşmek 
küdegü  güveyi. III, 12, 166 
küdmek  durmak, beklemek, gözlemek, gütmek, I, 321; III, 441 bkz> kütmek 
küdük  iş güç, alı; veriş.I, 509 bkz> küdük § ışlıg küdüklüg; işli güçlü·I, 509 küfeç, gem, damaklı gem,III, 256 bkz> küvüç 
küfeçlik  gemli,III, 256 
küfez  kurumlu, kasalak,I, 411 bkz> köwez, küwez 
kilfremek  gevşemek·I, 103 bkz> kcfremek, kewremek, köwremek 
kilfyenmek  üstüne düşmemek. III, 196 bkz> küyfenmek 
küjik  perçem, zülüf·I, 391 
kükü  hala·III, 232 bkz> küküy 
küküy  hala,III, 232 bkz> kükü 
kül  kül I, 129, 337 
küldremek  güldür güldür etmek-III, 448 bkz> külremek 
külergen  her zaman karnı şiş;en ve yıkılıp yere yayılan·I, 523 
külermek  yıkılıp yere yayılmak, karın şişkinliğinden ve benzeri şeylerden yere yıkılıp yayılınak.II, 84 külf gürültü (ses taklidi)·I, 348 
külgen  daima gülen·II, 54 
külgü  gulüş, gülme; kalb sektesiI, 96, 430 bkz> kültgü 
külguçi  gülücü-II, 51 
küli  yarmaksızın çeklrdeğiyle kurutulan zerdali, kayısı, ;eftali ve erik glbi meyveler· III, 234 
külimek  gömmek· III, 272 
külişmek  gömmekte yardım etmek· II, 110 
külitmek  gömdürmek II, 311 
külmek  gülmek 129;II, 26, 35, 54, 65, 192, 249, 260;III, 43 
külremek  gürlemek, güldür güldür etmek· III, 282, 283 bkz> küldremek 
külsirgen  gülümseyen-II, 256 
külsirmek  gülümsemek, gülümser görunmek· II, 196 
kültgü  kalb sektesi· I, 430 bkz> külgü 
kültürmek  güldürmek II, 195 kültürmek (at) bağlatıp kö!tekletmek ve yıktırmak· II, 195 
külüg  iğreti .I, 391 
külüg  ünlü, şanlı .III, 212 § külüg bilge; ünlü şanlı .III, 212 
külümsinmek  gülümsemek, güler görünmek, gülümsenmek·I, 20;II, 259, 260 
külünç  gülünç,III, 374 
külünmek  eli ayağı yorulup zayıf olmak II 158 
külüşmek  gülü;mek, II, 110 
külüt  halk arasında gülünç olan nesne· I, 357 
kümiçe  sivrisinek I, 445 bkz> kimünçe 
kümüldürük  at göğüslüğü·I, 17, 530 bkz> kömüldürük 
kümürgen  dag soğanı·I, 522 bkz> kewürken, kümürken, küwürken 
kümürken  däğ soğanı·I, 522, 525 bkz> kewürgen', kümürken, küwürken 
kümüş  gümüs; akça; kadın adı,I, 165, 370, 371, 413; II, 153, 181; III, 251 
kün  gün, güneş, gündüz,I, 69, 70, 72, 82, 100 124, 165, 202, 245, 288, 320, 331, 340, 423, 515;II, 5, 9, 14, 97, 125, 128, 140, 143, 157, 163, 170, 172, 232, 293, 303, 304, 311, 313, 335; III, 52, 63, 77, 83, 86, 128, 167, 169, 182, 190, 247, 258, 267, 333, 3 
künçek  yaka, urba yakası· I, 480 bkz> künçük 
künçük  yaka, urba yakası· I, 480 bkz> künçek 
künçüklenmek  yaka yapılmak. II, 277 
kündi  aşağılık, kötü (sözün arkası akla gelmediği zaman söze yardım olarak kullanılır) I. 419 
kündüz  gündüz, gün ışığı, I, 458; III, 87, 288 
küni  kuma· III, 237 
künlük  ,gün hesabıyle yapılan iş, gündelik. I, 480 
künlük yém  günlük azık, I, 480 
kün togsug  doğu· I, 463 
kün yıpar  misk göbeği· I, 340 
küriğ  cariye· II, 82, 186, 248; III, 358, 428 
küngrenmek  harınlaşarak kendi kendine söylenmek· III, 399, 400 
küñüz  örenliklerde, yıkıntılarda bulunan küllük, gübre, III, 363 
küp  küp· I, 147, 154, 209; III, 119, 246, 253, 325 
küpe  küpe, III, 217 
küpik  hırka, bezin iki katı arasına pamuk koyarak dikme; seyrek dikiş, kaba dikiî, I, 408 
kür  yiğit, sarsılmaz, pek yürekli, kabadayı·I, 324, 325 
küremek  kaçmak·III, 263 
küreşmek  güreşmek·I, 474 bkz> körüşmek 
küreşmek  kürümekte yardım ve yarış etmek· II, 99 
kilretmek  kaçırtmak,II, 305 
küretmek  küretnnek·II, 305 kürgek kürek· 11. 289 
kürilemek  kebap kızartmak·III, 444 bkz> kürplemek 
kürimek  eşinmek, yeri e;mek, kürümek, (hayvan) haşarılık etmek,III, 256, 263 
kürin  kürün; içerisinde kavun, karpuz, hıyar gibi şeyler taçınan küfe·I, 404 
kürk  kürk,I, 353 
kürküm  safran,I, 486 
kürlenmek  gürlemek·II, 252 
kürmet  pek kuvvetli·I, 325 
kürplemek  kebap kızartmak.III, 444 bkz> kürilemek 
kürsemek  kanlanmak, etlenmek; hamur gibi şeyler kap içine konduktan sonra mayalanıp taşmak.III, 421 bkz> kürsmek 
kürsmek  kanlanmak, etlenmek; hamur gibi şeyler kap içine konduktan sonra mayalanıp taşmak· III, 420, 421 bkz> kürsemek 
kürşek  darı özü suda veya sütte kaynatıldıktan sonra üzerine yağ dökülerek yenen bir yemek· I, 478 
kürt  kayın ağacı, bundan yay, kamçı, değnek gibi şeyler yapılır· I, 343 
kürt kürt yémek  bir şeyi "kütür kütür" ses çıkararak yemek, I, 343 
küsmek  küsmek. II, 12 
küsri  kaburga kemikleri; göğsün yanları· I, 422 
küsürge  tarla sıçanı soyundan bir hayvan· I, 490 bkz> kösürge küşermek dolmak, taşasıya dolmak· I, 73; II, 79 
kütmek  gütmek, II, 264 bkz> küdmek 
küttürmek  güttürmek· III, 187 
küvüç  küçük·III, 163 bkz> küfeç 
küvüç yügün  küçük yular, çilbir· III, 163 
küvük  erkek· III, 165 bkz> küwük § küvük muş; erkek kedi- III, 165 
küvük  saman· III, 165 
küvüz  yaygı, yünden dokunmu; döşek ve yaygı gibi şeyler· III, 164 bkz> kidiz, kiwiz 
küwenmek  öğünmek· II, 157 
küwez  gurur, magrur, gururlu,I, 252;II, 140 bkz> köwez, küfez 
küwij  söğüt gibi çürüyen, içi kovalan her ağaç; tadı bozulan, kaçan her ;ey,I, 366 § küvij turma; tadı bozulan, tadı kaçan turp·I, 366 
küwlük  çamurdan fındık büyüklüğünde yapılan yuvarlaklar, kururnadan önce ve kuruduktan sonra zıp zıp gibi atılır,I, 479 
küwre  hayvan ölerek, içerisindeki nesneler çürüdükten, eti kemikler üzerinde kuruduktan sonraki kalıbı·I, 422 
küwrüg  kös, davuLI, 479 
küwşek  gevşek, yumuşak, sölpük·I, 479 bkz> kewşek § küw;ek et; gevşek, sölpük et· I, 479 
küwşek étmek  iyi hamurdan yapılan ekmek, I, 479 
küwük  erkek·I, 391 bkz> küvük § küwük muş; erkek kedi· I, 391 
küwürgen  dağ soğanı. I, 522 bkz> kewürken, kümürken, küwürken 
küwürken  dağ soğanı· I, 522 bkz> kewürken, kümürken, küwürgen 
küye  güve III, 170 
küyelemek  güve silkmek, güveden kurtarmak ve korumak, III, 329 
küyfenmek  üstüne dü;memek· III, 196 bkz> küfyenmek 
küz  güz, güz mevslmi, sonbahar, I, 327; II, 172; III, 160 
küzemek  güzlemek· III, 265 
küzermek  güzleşmek II, 77 
küzgermek  güzleşmek, güze doğru gitnnek· II, 196 
küzkünek  çakıra ve kelere benzer bir kuş, hava yutmakla geçlnir,I, 528 
küzküni  bok bõceği cinsinden bir böcektir, geceleri ses vererek uçar, ateş böceği·I, 493 
küzük  çulha aygıtlarındandır, blrblri üzerine düğünnlenen birtakıın Iplikler olup, onunla üst eriş, alt erişten ayrılır Kumaş ve kumaşa benzer şeyler dokuyanlara da bõyle denir, I, 391 
küzükmek  güzleşnìek· II, 118 
küzün  kendisiyle serçe kuşu, tarla sıçanı, köstebek gibi şeyler avlanan sıçan cinsinden bir hayvan· I, 404 

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü X V Y Z

 

DİVÂNÜ LÜGATİ'T TÜRK ANA SAYFASINA DÖN


Türkmüsün.net

Copyright © 2005 Türkmüsün.net    Tüm hakları saklıdır.