Türkmüsün.Net Portalı - Geçitteki Ülke: Gece Vakti Gündönümü, Türkün Günü mü? Ölümü mü?
   



Untitled Document

Mehmet Hakan Tayfuncu

 

Avrupa Birliği'ne Hayır!

 

Sevgi ve duayla hepinizi selamlıyorum. İlk yazıma sitemizin AB'ye karşı duruş haykırışı ile başlamak istiyorum;

AB süreci 40 yıllık hayalimiz, 40 yıllık arzumuz. 40 yıllık bu arzu belki 200-300 yıllık gerilemenin tek ilacı!. Osmanlı’nın son 200 yılının ve küllerinden doğan ve fakat bununla yetinip eski ihtişamına kavuşamayan cumhuriyetin yegane “muhasır medeniyet” projesi AB.

 

Ulu önderin gösterdiği muhasır medeniyet seviyesine ulaşma ülküsü çok manidardır, çok lüzumludur elbet ama bundan birkaç yüzyıl önce o muhasırlık çıtasını atalarımızın belirlediği gerçeği düşünülünce küme düşen bir Anadolu takımının bir üst lige yükselme çabası gibi geliyor kulağa maalesef.

 

Bazı aydıncıklar Atamızın bu hedefini memleketi batılı “uygarlıklara” peşkeş çekme sanmaktadırlar ki AB süreci tam da bu peşkeşin en somutlaşmış halidir. Kaldı ki ulu önder muhasır medeniyetler seviyesine ulaşmayı değil o seviyeyi geçmeyi hedef koymuştur. Bunu anlamayan o kıt zekalar aynı zamanda muhasır medeniyet seviyesini sadece batının değerlerini almak sanmakla kalmayıp, gelişmişliğin tek göstergesi olan yine o Hıristiyan oluşumu görmektedirler. Oysa eğer çıta ekonomi ve teknolojiyse uzak doğuda da birçok örneği var, medeniyet kültürse bizde batıdan fazlası vardır.

 

Konu sadece tek hedef olarak “batı” medeniyetinin örnek gösterilme meselesi değil uygulamadaki bunun tezahürüdür. 40 yıllık bu süreçte sadece ülkücüler ve çok az bazı diğer ideoloji taraftarları bu AB ve globalleşme yalanını eleştirdiğimizde bize “marjinal”, “komplocu” yakıştırmasını yapanlar bugün bu süreci tartışır olmuşlardır. Gericilikle zaman zaman suçlanan bizlerin bu ileri görüşü bazılarını utandırmaya başlamıştır bile. Ama hala bir borazandır devam etmektedir ve o borazan taraftarlarını kaybetmekte olduğu halde hala tehdit boyutunda milletimizin değerlerini hedef almış durumdadır.

 

Milli olmaktan çok uzak olan “milli eğitim”imiz yıllarca gençlerimize bilgisayarın sabit diski muamelesi yapmış olup sadece sunulanı kaydeden makineler haine getirmiştir ki burada amaç sorgulamayan ve kendine yönelen bu büyük tehditleri dahi fark edemeyen nesil yaratmaktı. Kısmen başarılı olunan bu süreci tersine çevirmek biz Türk milliyetçilerinin vazifesidir elbet. İşte bu bağlamda bizler bizi biz yapan unsurların düşmanı olan bu “batılılaşma” projesine kesin karşı duruşumuzu her fırsatta haykırmalıyız.

 

Kendisine önerilen “yüksek refah seviyesi” ve “modernlik” saçmalıklarından biran olsun sıyrılabilen ortalama bir beyin kolaylıkla bu AB prenslerinin bizim iyiliğimizi düşünmediklerini kolaylıkla fark edebilir. Ama zaten esas olan yıllarca bizi şekillendiren bu batılılaşma sevdasından ve aşağılık kompleksinden kurtulabilmektir.

 

AB baronlarının demeçleri irdelendiğinde görülecektir ki eleştirilen konular daima bizim bütünlüğümüzü tehdit eden konulardır ki esas amacın bizi bölmek olduğunu görmek artık bir zarurettir. Türkiye’nin yaşadığı uluslararası hiç bir anlaşmazlıkta AB bizden yana tavır almamaktadır, Eğer bu evlilik olacaksa karşı tarafın arada bir de bizim menfaatimizi düşünmesi gerekmez mi? Ermeniler AB üyesi bile değilken bu denli savunulması, 300.000 nüfuslu bir avuç rumla koskoca Türkiye’nin muhatap edilmeye çalışılması (ki bu muhataplık hep suçlama şeklindedir), sorun olmaya çalışan biravuç vatan haini PKK’nın yayınlarının dahi kesilememesi bu beraberliğin mutlu sonla sonuçlanmayacağını açıkça göstermemekte midir?  Ruhban okulu, azınlık hakları gibi tüm konularda insan hakları mahkemesinde açılan davaların hepsi aleyhimize sonuçlanırken ülkemizdeki büyük utanç olan başörtüsü konusunda bu AB neden acaba davacılardan yana değil de şu an var olan saçma başörtüsü uygulamasının tarafında olmaktadır?

 

Örnekleri çoğaltmak mümkün olmakla beraber sadece yukarıdaki örnekler bile bize vurulan faşist ya da komplocu damgalarının ne kadar haksız olduğunu açıkça göstermektedir. Bizleri Türkiye’yi içine kapanıp yalnız bir ülke hedefleyen, dünya gerçeklerinden habersiz insanlar olarak lanse edenler bizim Türk dünyası projemize ütopik bazen de faşizan bir hayal demekle aslında onlar Türkiye’yi yalnızlaştırmaktadırlar.

 

Bizler, Türk milliyetçileri ve hatta en azından vatanını seven tüm Türk evlatları bu batı palavralarına karşı uyanık olmak zorundadır, bunu haykırmayı kendine görev addeden bizlerse her türlü karalamaya rağmen bu kutsal yolda, turan ülküsünün hayal değil muhasır medeniyet seviyesini aşmanın ve atalarımızın ulaştığı mertebeye ulaşmanın tek yolu olduğunu her fırsatta savunacağız. Bayrağımıza, vatanımıza, onurumuza ve tarihimize kasteden bu batılı baronlarla içerideki uzantısı aydıncıkların her zaman karşısında durmak boyun borcumuzdur. 300 yıllık uykudaki milletim uyan, biz uyurken bizden çalınanlar ve yerine konan batı oyuncaklarıyla değil yücelmek, ancak bazılarının oyuncağı oluruz.

 

Bu bağlamda son kez hatırlatıyoruz: 

"Avrupa Birliği

Birleşmiş Milletler

NATO

ABD Müttefikliği

'İnsan' Hakları

Batı 'Medeniyeti'

Sana bunlar ne ifade ediyor?

!?!?!?

Medeniyetlerin kardeşliği mi?

Çağdaş Yaşam?

Barış? Özgürlük?

Cevabın; 'EVET' ise,

Ya sen Türkmüsün.Net' e hiç uğramadın,

Ya da Türk değilsin.

Ya da...

Tebrik ederiz

Sen 'BATILI' olmuşsun.

İyi düşün

Sen 'Batılı' mısın?

TÜRK MÜSÜN?"


Türkmüsün.net

Copyright © 2005 Türkmüsün.net    Tüm hakları saklıdır.