Saygıdeğer Efendiler, Ankara'da bulunan İstanbul'lu misafirlerimize,
bir bir buçuk aylık misafirlikleri sırasında çok şeyler göstermek
fırsatına sahip olduğumuzu sanıyorum. Âsî Ethem ve kardeşlerinin
kuvvetleri ortadan kaldırıldı. Yunanlıları İnönü'de üç günde yendik.
Büyük Millet Meclisi'nin ferahlayacağı ve memnun olacağı yeni bir
devir açıldı. Fakat, İzzet ve SalihPaşa'lar, bunların hiçbirinden
memnun görünmüyorlar, sıla özleminetutulmuş gibi de payitahta gitmek
istiyorlardı. İstanbul'daki arkadaşlarınında çok merakta oldukları
anlaşılıyordu.
Ankara'ya gelişlerinden on gün sonra, Fransız telsizleriyle Zonguldak'a
bir telgraf gelmişti. Telgraf şudur : 16.12.1921
Zonguldak Mutasarrıflığı Vasıtasıyla Devletli İzzet Paşa Hazretleri'ne
Zâtıdevletlerinden henüz bir haber alınamadığından, yüksek hey'etin
İstanbul'a ne zaman geleceği haberinin beklenmekte olduğu... Mustafa
Atatürk
İki gün sonra Adapazarı üzerinden de şu telgraf geldi :
Dahiliye Nâzırı İzzet Paşa Hazretleri'ne
Zatıdevletlerinden bir bilgi alınamadığından, İstanbul'a ne zaman
dönüleceğihaberinin beklenmekte olduğuna dair birkaç gün önce Zonguldak
üzerinden çekilen telgraf cevabının bir an önce gönderilmesi rica
olunur. Dahiliye Nazırı Vekili Mustafa Arif
Tevfik Paşa Kabinesi adına, Ziya Paşa'nın İnebolu'ya gönderdiğibir
özel memur, 10/11 Ocak 1921'de uzun bir şifre ile birtakım bilgilerveriyordu.
İzzet Paşa hey'etinin, Anadolu'ya katılma haberi İstanbul'cadoğrulanmış.
. . Kabine İzzet Paşa'dan bilgi istiyormuş. Ziya Paşa, Safa, Mustafa
Arif ve Raşit Bey'ler de demişlcr ki:
Memleketin menfaati, hey'etin Ankara'da kalmasını gerektiriyorsa
bunabir şey denmez. Bu takdirde kabinenin düşeceği şüphesizdir.
Ancak, bizde bu vatanın evlâtlarıyız. Hiç olmazsa bizleri de durumdan
haberdar etsinler... Bizi aydınlatsınlar, biz de ona göre hareket
edelim.
Ziya Paşa, Paris'ten, Ahmet Rıza Bey' den aldığı bir mektupta yazılanlardan
ve İstanbul'da güvenilir bir kaynaktan elde ettiği bilgilerden de
söz ettiriyordu.
Ahmet Rıza Bey diyormuş ki : " Eğer Kuva-yı Milliye'nin askeri
gücü elverişli ise, İzmir meselesi, iyi hazırlanmış bir hücumla
oldu bitti şeklinde halledilmeliymiş... Aldığı bilgiler bunu doğruluyormuş.
"Kral Konstantin'i tutacaklarmış. . ."
Ziya Paşa'nın özel olarak elde ettiği bilgiler de, son konferanstan
önce Yunanlılar'ın kuvvetleri artırılarak, büyük bir taarruza geçirileceği
yolundaydı.
Damat Ferit Paşa yoğun bir çalışmaya geçmiş. Baltiklimanında çeşitli
kabine listeleri düzenlenmeye başlamış. . .
İnebolu'ya gelmiş olan özel memur vasıtasıyla Ziya Paşa'ya vearkadaşlarına
gönderdiğim cevapta : "Verdikleri bilgilere teşekkür ettikten
sonra, İzzet ve Salih Paşa'lar, ortak gayemizin kesin bir gereği
olarak Ankara'da kalmışlardır", dedim. Kendilerinin İstanbul'da
işbaşında kalmaları doğru ise de, kabine düşmeden önce, hepsinin,
şimdiden hazır bulunduracakları güvenilir, sür'atli bir vasıtayla
hemen Anadolu'ya gelmelerinin vatanın yüksek menfaatlerinin gereği
olduğu ve buşekilde yapacakları hizmet ve fedakârlığın milletçe
büyük bir şükranlakarşılanacağını yazdım.
Özel memurun, İstanbul'a döndükten sonra, İnebolu'ya gönderdiğive
oradan 19 Ocak 1921'de çekilen şifrede, Ziya Paşa ve arkadaşlarının
görüşüme uygun olarak harekete karar verdikleri bildirilmişti.
|