Edirne'ye doğru serbestçe ilerlemekte olan düşman trenine karşı,
bütün 1' inci Kolordu kuvvetlerini toplayıp tedbir alacak komutanın,
Kolordu Komutanı M u h i t t i n B e y in ne yaptıgını bilmiyorum.
Yalnız elde ettiğim bilgilere göre, C a f e r T a y y a r B e y,
kendi kuvvetleri ile temas kuramadan, Havza yakınlarında atla dolaşırken
düşman tarafından esir edilmiştir. Ondan sonra sevk ve idareden
mahrum kalan 1' inci Kolordu'muz tamamiyle dağıldı. Birliklerininbir
kısmı esir oldu, bir kısmı da Bulgaristan'a sığındı. Sonuç olarak,Trakya'nın
tamamı Yunanlıların eline geçti. Ne yazık ki, 1' inci KolorduKomutanı'nca,
milletin istediği ve beklediği ileri görüşlülüğün, uyanıklıkve fedakârlığın
gösterildiğine şahit olamadık.
Efendiler, Trakya'nın özel ve güç durum ve şartlar içinde bulunduğuna
şüphe yoktu. Fakat bu özellik ve güçlük, hiçbir zaman Trakya'dakikolordunun
askerliğin gereklerini yerine getirmesine ve vatanperverliknamusunu
göstermesine engel olamazdı. Eğer, bu yapılamamış ise, millet ve
tarih karşısında bulunan tek sorumlusu C a f e r T a y y a r P a
ş a 'dır. Tarihte bütün bir vatanı, çok üstün düşman kuvvetleri
karşısında, son bir avuç toprağına kadar karış karış kahramanca
ve namuslucasavunmuş ve yine varlığını koruyabilmiş ordular görülmüştür.
Türk ordusu o cevherde bir ordudur. Yeter ki ona komuta edenler,
komuta edebilme vasıflarına sahip olabilsinler!
Efendiler, komutanlar, askerliğin görev ve gereklerini düşünür
veuygularken, beyinlerini siyasî görüşlerin etkisi altında bulundurmaktankaçınmalıdırlar.
Siyasetin gereklerini düşünen başka görevliler bulunduğunu unutmamalıdırlar.
Komutanların, emirleri altına verilen millet evlâdını, memleket
vasıtalarını, düşmana ve ölüme doğru sürerken, düşündükleri tek
nokta,milletin kendilerinden beklediği vatan görevini ateşle, süngüyle
ve ölümle yerine getirerek sonuç almaktır. Askerî görev, ancak bu
anlayış veinançla yerine getirilebilir. Lâfla, politika ile, düşmanın
aldatıcı vaadlerine kulak vermekle askerlik görevi yapılamaz. Omuzlarında
ve özellikle kafalarında askerlik sorumluluğunu yüklenecek kadar
kuvvet bulunmayanların feci sonuçlarla karşılaşmaları kaçınılmazdır.
Efendiler, bir komutanın esir olması da mazur görülebilir. O zaman
ki, askerliğin görev ve gereklerini yerine getirip uygulamakta,
elindeki kuvveti sonununa kadar, son süngü ve son nefese kadar kullandıktan
sonra, kanını akıtmak fırsatını bulamaksızın düşman eline düşerse.
. .
Efendiler, bütün ordusu, üstün düşman karşısında yenilip de kendiliğinden
geri çekilirken, kılıcını çekip tek başına atını, düşman başkomutanının
çadırına doğru sürerek ölüm arayan Türk komutanları görülmüştür.
Bir Türk komutanının, ordusunu kullanmaksızın, herhangi bir kötütesadüf
ve kötü şans eseri bile olsa, düşmana esir düşmesini biz mazurgörsek
de, tarih, bunu asla affetmez ve affetmemelidir. Türk inkılâp tarihinin
gelecek nesillere hitap ve uyarısı işte budur.
|