Efendiler, bu girişten sonra, Çerkez Ethem Beyve kardeşlerinin,
ilk defa dikkati çekmeye başlayanbazı tavır ve davranışları hakkında
yüksek hey'etinizi aydınlatmak isterim. Çerkez Ethem Bey millî bir
müfreze ile önce A n z a v u r' un takibinde ve sonra da Düzce isyanında,
başarılı bazı hizmetleryapmış olduğu için, Yozgat'a gitmek üzere
Ankara'ya çağrıldığı zaman ,hemen herkesten iltifat ve takdirler
gördü. Şüphesiz, kendisini abartmalıbir tarzda beğenenler ve övenler
de bulunmuştur. Ethem Bey ve kardeşlerinindaha sonraki davranışları,
gördükleri övücü muameledenmağrur olduklarını ve bazı hayallere
kapıldıklarını gösteriyor. EthemBey ve kardeşlerinden Tevfik Bey,
Yozgat'ta, isyanı bastırmaklameşgul oldukları sırada, kendilerine
yakın uzak ne kadar askerî ve millîkomutanlarımız varsa, bunların
rütbe ve mevkilerine değer vermeksizinhepsine birer birer aşağılayıcı
ve saldırgan davranışlarda bulunmaktahiçbir sakınca görmemeye başladı.
Ethem Bey'in şahsını, niteliğinive değerini tanımayan komutanların
çoğu, memleketin ateş içinde bulunduğunu ve Ethem Bey'in abartmalı
olarak işittikleri hizmetinidüşünerek, mümkün olduğu kadar kendisiyle
fazla çekişmeden kaçınmışlardı.
Bundan cür'et alan Ethem ve kardeşi Tevfik Bey'ler, Türk ordusunda
değerli hiçbir subay ve komutan bulunmadığı ve kendilerininherkesten
üstün birer kahraman oldukları zannına kapılmışlar ve bu zanlarını
açıktan açığa pervasızca herkese söylemekten çekinmemeye başlamışlardı.Doğrudan
doğruya valilere ve herkese emirler veriyorlar veemirlerinin yerine
getirilmemesi halinde idam edilecekleri gözdağını daekliyorlardı.
Ethem Bey, Ankara ve Ankara'daki hükûmet üzerinde bile otorite kurma
denemesinde bulunmuştur. Sözde, Yozgat isyanı, Yozgat'ın bağlı bulunduğu
Ankara valisinin kötü idaresinden çıkmış; bundan dolayı isyana sebep
olanlar için uyguladığı cezayı, ki o ceza asılarakidamdı, Ankara
valisi için de olay yerinde doğrudan doğruya kendisi uygulamaya
karar vermişti. Yozgat'a gönderilmesini istediği Ankara valisi Millî
Mücadele'de fevkalâde hizmet etmiş, yararlık göstermiş ve göstermekte
olan Yahya Galip Bey'di.Yahya Galip Bey'in, hizmetiözellikle bizce
takdir edilmiş pek gerekli ve yararlı bir zat olduğu biliniyordu.
İşte böyle bir zatı, kendi eline, idam sehpasına vermeye bizi mecbur
etmekle en büyük otorite ve etkiyi kazanabileceğini düşünmüştü.
Elbette Yahya Galip Bey'i veremezdik ve vermedik. Ethem ve kardeşleri
bu konu üzerinde fazla ısrar edemediler. Fakat Yozgat'ta, özelliklemilletvekillerine:"Ankara'ya
dönüşümde Büyük Millet Meclisi BaşkanınıMeclis önünde asacağım"yollu
boşboğazlıkları duyulmuştur. Yozgatmilletvekili Süleyman Sırrı Bey'de
bu boşboğazlığı işitenlerdendir.Biz, bütün duyup öğrendiklerimize
rağmen bu kardeşleri daima yararlanabileceğimiz bir durumda bulundurmak
yolunu tercih ettik. Bu sebeple kendilerini idare ettik. Yozgat'tan
sonra Ankara üzerinden Kütahya bölgesine gönderdik. Bu konuya tekrar
dönmek üzere, sözü asıl konumuz olan Yeşilordu'ya getireceğim.
Bilginize sunmuştum ki, her yerde, Yeşilordu teşkilâtını benim
adımakuruyorlardı. Şahsen tanıdığım kimselerden birinin, ErzurumluNazım
Nazmi Bey'in, görevli bulunduğu Malatya'dan gönderdiğibir mektupta,
Yeşilordu teşkilâtının beni sevindirecek biçimde genişletilmesineçalışıldığı
bildiriliyordu. Bu haberden uyanarak, bu gizli dernekhakkında araştırmalar
yaptım. Bu derneğin nitelik bakımından zararlı birşekil aldığı görüşüne
vardım. Hemen kapatılması gerektiğini düşündüm.Bu konuda tanıdığım
arkadaşları aydınlattım. Görüşümü söyledim. Onlarda gereğini yerine
getirdiler. Fakat, Genel Sekreter olan Hakkı BehiçBey, derneğin
kapatılması ile ilgili teklifimin yerine getirilmesinin mümkün olmadığını
söyledi. Ben, kapattırırım, dedim. Bunun da imkânsızolduğunu, çünkü,
durumun tahminden daha büyük ve daha güçlü olduğunuve bu derneği
kurmuş olanların sonuna kadar maksatlarından ayrılmayacakları hususunda
birbirlerine söz vermiş olduklarını kendine has bir tavırla söyledi.
Olaylar gösterdi ki, biz bu gizli derneğin faaliyetine son vermeye
çalıştığımız halde, tam olarak başaramadık. Reşit,Ethem veTevfik
kardeşler başta olmak üzere, dernek ileri gelenlerinden bir kısmı
bu defa faaliyetlerine yıkıcı yönde ve bize karşı olarak devam etmişlerdir.Eskişehir'de
çıkarttıkları Yeni Dünya gazetesi ile de, düşünce vemaksatlarını
saldırgan bir şekilde yayınlatıyorlardı.
|