Efendiler, Nurettin Paşa'dan bir daha telgraf almadık. Fakat, kendisi
Diyarbakır'lı Kâzım Paşaile birlikte, 1920 yılının Haziran ayı ortalarında
Ankara'ya geldi. Bizimleişbirliği etmeden önce, bazı konularda görüşümüzü
anlamak istediğinisöyledi.
Birincisi, Hilâfet ve saltanat makamı üzerindeki düşünce ve görüşümüz;
İkincisi, bolşeviklik konusundaki görüşümüz;
Üçüncüsü, İtilâf Devletleri'ne karşı, özellikle İngilizlere karşı
da,savaşa karar verip vermediğimiz, konularıydı.
Görüşme, Ziraat Okulu'ndaki karargâhımızın bir odasında, gece yapıldı.
Bu görüşme'de, Nurettin Paşa ile birlikte gelen Kâzım Paşa 'dan
başka Fevzi ve İsmet Paşa 'lar da hazır bulunuyorlardı. Nurettin
Paşa, birinci, ikinci sorulara aldığı cevapları pek doyurucu bulmadı.
Fakat, özellikle üçüncü sorunun cevabı, uzun ve hararetli tartışmalara
yol açtı. Çünkü biz demiştik ki, gayemiz, millî sınırlarımız içinde
toprak bütünlüğümüzü ve milletin bağımsızlığını tam olarak sağlamaktır.
Bunaengel olmak üzere karşımıza çıkacak kuvvet, kim ve ne olursa
olsun,mutlaka çarpışır ve başarı kazanırız. Bu konudaki karar ve
inancımızkesindir. İşte Nurettin Paşa, bir türlü buna inanamıyor
ve razı olamıyordu. Nihayet kendisine dedik ki : "Bu konuda
görüşmeyi kabul etmekle, yeni görüşlere varmak ve kararlar almak
söz konusu değildir. Sen,bugüne kadar milletin iyice belirmiş ve
kesinleşmiş olan inançlarına uyacaksın! "Ondan sonra, kendisine
verebileceğimiz uygun bir görev üzerinde duruldu. Kendisinin, Konya
valisi sivil görevi ve Konya Yöresi Komutanı ünvanıyla Yunan cephesinin
güneyindeki bölgenin komutanı olmasını uygun gördük. Asıl Batı Cephesi
için, komutan olarak 18 Haziran1920'de Ali Fuat Paşa'yı görevlendirdik.
Efendiler, o günlerde Yunan Cephesi'nde düşmanın bazı hazırlıklaryaptığı
hissedildiğinden, cephede duyarlık arttı. Bu yüzden NurettinPaşa'nın
görevi kesinleşmeden ve kendisini görev yerine göndermeden,acele
olarak Batı Cephesi'ne hareketim gerekti. Nurettin Paşa 'nıngörevlendirme
işleminin tamamlanmasını Genel Kurmay Başkanı bulunan İsmet Paşa'ya
bıraktım. Gerçekten düşman, bütün cephe üzerinde taarruza geçmişti.
Bizim birliklerimiz geri çekiliyordu. Nurettin Paşa, cephedeki elverişsiz
durumu anlayınca İsmet Paşa'ya görev kabuledebilmek için birtakım
şartların, hükûmetçe karar altına alınması gereğinden söz etmiş.
O şartlara göre, hükûmet memleketin yönetiminde veönemli konularında
esaslı ve kesin karar almadan önce Nurettin Paşa'nın düşünce ve
onayını almak zorunda kalacaktır. Çünkü, Büyük Millet Meclisi Hükûmeti'nde
yer alan üyeler, Tevfik Paşa ve benzerlerigibi, olgun yaşta ve tecrübeli
kimseler olmayıp, genç birtakım kimselermiş. İsmet Paşa, pek yadırgadığı
bu zihniyet ve teklifi, derhal şifreylebana bildirdi. Ben de Nurettin
Paşa'nın, kendisine görev teklif ettiğim zaman söylemediği bu düşünceyi,
genel durumda bunalım başgöstermesi üzerine ortaya atmış olmasını
anlamlı buldum ve İsmet Paşa'ya verdiğim cevapta, kendisine görev
verilmemesini emrettim. Nurettin Paşa'nın, Yunan taaruzu başladıktan
iki gi.in sonra bana gönderdiğibir yazıda yazdıklarını dikkate değer
bulmuştum. Arzu buyurursanız, buyazıyı yüksek hey'etinize olduğu
gibi okuyayım :
Ankara İstasyonu, 24.6.1920
Büyük Millet Meclisi Yüksek Başkanlığı'na
Efendim Hazretleri,
Atanmış olduğum komutanlıktan ve valilikten uzaklaştınlma şekli
ilegörevden alınma durumunun bildiriliş şeklini hakaret saydım.
Bir devlet adamı tarafindan ileri sürülen vatanla ilgili bir düşünce
ve görüşün tartışılmasına değil,dinlenilmesine bile değer ve önem
verilmemesini ve ilgili Büyük Millet Meclisi'ninve Hükûmeti'nin
oylannı alıncaya kadar bile beklenmeyerek ve taharnmül edilmeyerek
veyahut belki de buna gerek görülmeyerek iki veya üç kişi gibi pek
azüyenin düşünce ve istekleriyle bu yolda işlem yapılmasında bir
sakınea görülmemesini ve bundan dolayı da memleketin, eber yanılmıyorsam
böyle bir anlayışlayönetilmesini millet ve memleket için tehlikeli
saymakta olduğumun arzına, Başkanlık yüksek makamının müsaadelerini
rica ederim.
Bugünkü şartlar içinde, görev kabulünü sakıncalı bulduğum ve işbirliğiniyararlı
göremediğim için, memleketim olan Bursa'da oturmak üzere, ilk trenle
Ankara'dan aynlacağımı bilginize sunar, veda ederim, Efendim Hazretleri.
Nurettin İbrahim
Efendiler, benim bu yazıya verdiğim cevap da aynen şuydu :
25.6.1920
Tümgeneral Nurettin Faşa'ya
İlgi : 24 Haziran 1920 tarihli yüksek tezkereleri.
Söz konusu edilen komutanlık ve valilik görevi, daha Millî Savunma
ve İçişleri Bakanlıkları'nca resınen zatıalilerine verilmenıiş ve
tebliğ edilmemişti. Bubakımdan ne atanmanız ne de ayrılmanız söz
konusu değildir. Yalnız, zâtıâlînizegörev verilmesi ditşünülmüş,
bu konuda düşünce ve karannız sorulmuştu, Atamadurumu daha kesinleşmemiş
olduğu bir sırada, Genelkurmay vasıtasıyla öğrenilendûşünce ve kanaatınızdaki
kararsızlıklar üzerine, Hükûmet'çe, atanmanızdan vazgeçilmesine
karar verildi. Böyle bir karan vermek için, zan buyurduğunuz gibi,
durumun Büyük Millet Meclisi'nin Genel Kurulu'na sunulması, mevcut
ve yürürlükteki kanunların gereklerinden değildir. Bursa'ya giderek
orada oturmanıza gelince, bağlı bulunduğunuz askerlik mesleği dolayısıyla,
bu konuda Millî SavunmaBakanlığı yüksek katına usulünce başvurmanız
gereği tebliğ olunur, efendim.
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal
Nurettin Paşa, Bursa'ya değil Taşköprü'ye gitmiş ve uzun zaman orada
kalmıştır. Bundan sonra da kendisine, yeniden birkaç durumdolayısıyla
dokunacağız. O durumları da yeri geldikçe gerektiği kadaraçıklayacağım.
|