Efendiler, 2 Kasımda, Harbiye Nâzırı Cemal Paşa' dan aldığım bir
şifreli telgrafta : "Zaten az olmayan dedikodulara biri daha
eklendi. Ziya Paşa' nın Ankara'ya kadar gitmemesi, destek lûtfedilen
hükûmetin otoritesini kırmaktan başka bir anlama gelemez. Bu konuda
hükûmet, görüşünde ısrarlıdır" denilmekte ve bunun cevabının acele
beklenmekte olduğu bildirilmekteydi. Ziya Paşa' nın gönderilmemesi
ile ilgi ricamıza hükûmet iltifat etmemişti. Ziya Paşa' yı
görevlendirmiş ve göndermişti. Ziya Paşa Eskişehir'e kadar gelmiş ve
oradan izin alarak geri dönmüştü. Cemal Paşa, aynı telgrafında
"Bozkır olayından dolayı basına verilen bildirinin tarzını, hükûmet,
aramızdaki uzlaşmaya aykırı görmektedir" diyordu. Oysa, böyle bir
bildirimiz yoktu.
Cemal Paşa' nın bu telgrafına şu karşılığı verdik :
Sivas, 3.11.1919
İvedi
Harbiye Nâzırı Cemal Paşa Hazretleri'ne
İlgi : 2.11.1919 tarih ve 501 sayılı şifre :
1- Hükûmetle millî teşkilât arasında samimî bir uzlaşmaya ve gerçek
bir görüş birliğine vardık. Zâtıdevletleri vasıtasıyla pek önemli
bir istirhamımız vardı. O da meşru bir gayeye yönelen millî
teşkilâtın zarar görmemesi için, bütün yüksek dereceli memurların bu
görüşe göre seçilmesi, karşı olanların değiştirilmesiydi. Bunlarla
ilgili olarak birbiri ardınca yaptığımız istirhamlara cevap
alamadık. Trabzon ve Diyarbakır valileri ile Antalya mutasarrıfı
hakkında ne yapıldığını daha bilmiyoruz. Yalnız, durumu yerinde
incelemeksizin, Dahiliye Nezareti, Konya'ya Muhipler Cemiyeti
üyelerinden, pek yetersiz ve güçsüz olan Suphi Bey'i vali olarak
gönderdi. Dahiliye Nâzırı'nın bu gibi konularda bizimle hiçbir temas
ve ilişki kabul etmediği; sanki millî teşkilâta karşı imiş gibi
davrandığı kanaatı uyanıyor.Bu düşüncemizde yanılıyorsak, durumun
açıklanmasını ve aydınlatılmamızı rica ederiz. Ankara Valisi Ziya
Paşa' nın kendi isteği ile izin aldığını arz etmiştim. Tabiî yine
kendi kendisi, resmî olarak Ankara Valisi sayılmaktadır. Ancak, arz
ettiğim noktadaki şüphe ve zan ortadan kalkıncaya kadar, adı geçen
valinin izinli oluştan yararlanmaya devam etmesi en iyi şekil olarak
kabul edilmelidir. Polis Müdürlüğü'nün hâlâ Nurettin Bey gibi bir
kimsenin elinde bulunuşu, zâtıdevletinizin de bu pek önemli noktaya
karşı kayıtsız davranmakta olduğunuz kanaatını vermektedir. Halbuki,
bu hoşgörürlüğün sonucu hem hükümete hem de millî teşkilâta zararlı
olacaktır. Hey'et-i Temsiliye'nin millî teşkilâtı ve millî birliği
bozacak en ufak bir durum karşısında görmezlikten gelemeyeceğini
elbette hoş görürsünüz.
2 - Bozkır olayı hakkında, Hey'et-i Temsiliye'ce basına bir bildiri
verilmemiştir. Bunda bir yanlışlık olacaktır. Belki de, bu haberler,
İrade-i Milliye gazetesinin aldığı bilgilere dayanmaktadır. Hey'et-i
Temsiliye'nin bir gazeteye sansür koyma yetkisinin bulunmadığı
yüksek malûmunuzdur. Bununla birlikte gazetenin dikkati çekilmek
üzere, bu haberde, hükûmet ile aramızdaki uzlaşmaya aykırı görülen
noktaların açıklanmasını istirham ederiz.
Hey'et-i Temsiliye adına
Mustafa Kemal
Hey'et-i Temsiliye'nin temsilcisi ve Millî Mücadele'den yana
olduğunu iddia eden Cemal Paşa' nın telgrafımıza cevabı şudur :
Harbiye, 4/5.ll.1919
Sivas'ta 3'üncü Kolordu Komutanlığı'na
Mustafa Kemal Paşa Hazretleri' ne : Resmî bildiride yazıldığı gibi,
bugünkü hükûmet, böyle bir zamanda, sırf vatan ve memlekete hizmet
emeliyle büyük bir sorumluluğu üzerine almış ve bu görevini yerine
getirmek için tam bir tarafsızlık ve samimiyetle hareket etmekte
bulunmuş olduğundan, aşağıdaki noktaların âcele olarak açıklanmasına
gerek duyuldu :
Birincisi; milletvekili seçimlerine azınlıklar katılmadığı gibi,
bugün çeşitli partiler de çekingen durumdadır. Çeşitli partiler,
memlekette iki hükûmetin bulunduğunu, seçimlerin tarafsız
yapılmadığını buna sebep olarak göstermekte ve azınlıkların da,
sonradan, bu sebebe dayanarak seçime katılmadıklarını ileri
sürmeleri büyük bir ihtimal dahilinde görülmektedir... Seçimlerin
tarafsızlık içinde yapılmadığı konusundaki şikâyet ve söylentiler
artarak, yabancı basın ve çevrelere kadar uzanmıştır. Meclis-i
Meb'usan, milletin bütün unsurlarını temsil etmediği ve özellikle
Kuva-yı Milliye'nin etkileri ile kurulduğu takdirde, bunun dünya
kamuoyunda nasıl karşılanacağı açıklanmaya muhtaç değildir. Bu
bakımdan, milletvekili seçimlerinde baskı yapılmasına meydan
verilmemesi zarurîdir.
ikincisi; tekrarı gereksiz sebeplerden dolayı, Meclis-i Meb'usan'ın
hükûmet merkezinin dışında bir yerde toplanması, içte ve dışta
çeşitli sakınca ve zararlar doğuracağından, Meclis'in mutlaka
İstanbul'da toplanması memleketin hayatî çıkarlarının gereğidir.
Üçüncüsü; taşralarda, bazı kimseler tarafından, millî teşkilât adına
hükûmet işlerine karışılmakta olduğu biribirini kovalayan bilgi ve
haberlerden anlaşıldığından, bu karışmaların bir an önce ve sür'atle
önlenmesi zarurîdir.
Bugünkü hükümet, bu üç isteğinde ısrar etmektedir. Bunun dışında bir
formülle hükûmet işlerini yürütme imkânı yoktur.
Harbiye Nâzırı
Cemal
Cemal Paşa' nın bu telgrafına - Başyaver Salih Bey tarafından
açılacaktır kaydıyla - verdiğimiz karşılığı olduğu gibi bilginize
sunmak isterim :
Sivas, 5.11.1919
Harbiye Nâzırı Cemal paşa Hazretleri'ne
İlgi : 4/5.11.1919
1- Azınlıklar ile, bu vatan ve bu millet için azınlıklardan daha da
zararlı olan bazı siyasî partilerin seçimlere katılmayışlarını,
onların kasıtlı ortaya attıkları sebeplere dayandırmak elbette doğru
olamaz. Hristiyan azınlıkların, daha millî teşkilâtın adı bile
yokken, seçimlere katılmayacaklarını ilân ettikleri bilinmemekte
midir? Yaygara koparan siyasî partilere gelince, bunlar yalan
söylüyorlar. Çünkü, her yerde seçimlere katılmışlardır. Ancak, beşer
onar kişiden ibaret olan bu partilerin millet gözünde bir değerleri
olmadığından ve millet, temsilcilerini, bu defa İstanbul'daki
politikacılardan değil, kendi bağrındaki öz vatandaşları arasından
seçmekte olduğundan, bunlar kendilerinin başarı elde
edemeyeceklerini anlayarak telaş ediyorlar. Buna karşı bizim
elimizden ne gelebilir? Bu noktadaki gerçek karşısında, kabinenin
kararsızlık içinde oluşu çok şaşırtıcıdır. Sözü edilen baskı nerede,
kimin tarafından ve nasıl yapılmıştır? Lûtfen açıklanmalıdır ki,
Hey'et-i Temsiliye görevini yerine getirebilsin. Asıl iddialara önem
vererek telâşa düşmek doğru değildir.
2 - Meclis'in nerede toplanacağı konusundaki görüşte, hükûmetin
direnmesinin yerinde olup olmadığını zaman ve olaylar ispat
edecektir. Bu konudaki son düşüncelerimin merkezlerden alınacak
cevaplar üzerine arz edileceğini bildirmiştik.
3 - Millî teşkilât adına, hükûmet işlerine nerede ve kimin
tarafından karışılmışsa, derhal bildirilmelidir ki, gereken işlemler
yapılabilsin. Ancak, Dahiliye Nâzırı Paşa Hazretleri'nin şüphe
uyandırabilecek tarzdaki davranışlarına yüksek dikkatlerinizi
çekmeyi gerekli görürüz, efendim.
Hey'et-i Temsiliye adına
Mustafa Kemal |