Yalnız, Efendiler, biz Amasya'ya gelmek üzere Sivas'tan ayrılır
ayrılmaz, Sivas'ta pek de hoşa gitmeyen bir olay geçmiştir. Bu olay
hakkında kısaca bilgi sunayım :
Amasya'ya vardıktan sonra, İtilâf ve Hürriyet'çilerin yabancılarla
birleşerek birtakım haince işlere giriştikleri yolunda bilgiler
almıştık. Bunu derhal bir genelge ile her yere bildirmiştim.
Sıvas'ta da, Padişah'a, aleyhimde telgraf çekilme gibi bir teşebbüs
bulunduğunu haber aldım, fakat inanmadım. Elbette, Hey'et-i
Temsiliye'deki arkadaşlarımızın, karargâhımıza bağlı şahısların,
valinin ve daha başkalarının dikkat ve uyanıklığı buna engeldir
dedim.
Oysa, Şeyh Recep ve arkadaşlarından Ahmet Kemal ile Celâl adlarında
üç kişi, bir gece telgrafhanede, kendilerine bağlı bir telgrafçı
vasıtasıyla istedikleri telgrafları çekmişler...
Gerçekten, Amasya telgrafhanesinden Salih Paşa'ya ait şu telgrafı
getirdiler :
l6613 K. Sivas,18.10.1919
Bahriye Nâzırı Devletli Salih Paşa Hazretleri'ne
padişah Hazretleri'nin Yaveri Saadetli Nari Bey Hazretlerine
Olaylardan beri memleketimizde olup bitenleri anlamak ve bunların
içyüzünü
öğrenmek üzere, il merkezine kadar zahmet buyurup gelmenizi memleket
ve millet
menfaatlari adına diler, yine memleket ve millet adına makine başına
teşriflerini
bütün bağlılığımızla istirham ederiz.
Şeyh Şemsedin-i Sivasi Ulemâ Eşraf
torunlarından Recep Kamil, tûccar ve esnaftan
Zaralı-zâde Celâl mührû vardır.
İlyas-zâde Ahmet Kemal
Bana da 19 Ekim 1919 tarihli olan şu telgraf geldi :
Amasya'da Mustafa Kemal Paşa'ya,
Halkımız, padişah'ın ve hûkümetin görüşlerini Salih Paşa'nın
kendisinden yahut da gûvenilir bir ağızdan işitmedikçe, aradaki
anlaşmazlığa çözülmüş gözüyle bakamayacaktır. Bu bakımdan iki yoldan
birini seçmek zorunda oldunuzu arz ederiz.
İlyas-zade Zaralı-zâde Şeyh şemseddin-i Sıvasi
Ahmet Kemal Celâl torunlarından Recep Kâmil
Efendiler, biz bütün memleket için doğru yolu göstermek ve halkı
aydınlatmakla uğraşıyoruz. Fakat düşmanlarımız da bize karşı, her
yerde ve hattâ içinde bulunduğumuz Sivas şehrinde bile, alçakça
niyetlerini gerçekleştirebilecek aşağılık vasıtalar bulmakta
başarılı olabiliyorlar.
Bütün uyarılarımıza rağmen, ben oradan ayrılır ayrılmaz, Sivas'taki
şahısların dalgınlığı, her yerde ne kadar çok ilgi gevşekliklerinin
ve göz yummaların doğmuş olduğuna güzel bir örnek oluşturuyor.
19 Ekim günü, Sıvas'taki arkadaşlar, Hey'et-i Temsiliye imzasıyla şu
telgrafı veriyorlardı :
Amasya'da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne
Şeyh Recep ve arkadaşlarının Zâtıdevletlerine çekilmek üzere
telgrafhaneye şimdi verdikleri telgraf sureti, aşağıda aynen arz
olunur :
Bu konuda Topçu Binbaşısı Kemal Bey, ayrıca soruşturma yapmaktadır.
Bu telgrafa, aldığımı arz ettiğim telgrafın suretini de ekliyorlar.
Sıvas Telgraf Müdürü de aynı gün şu bilgiyi veriyor :
Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne,
Şeyh Şemseddîn-i Sıvasî Torunlarından Recep, İlyas-zâde Ahmet Kemal
ve Zaralı-zâde Celâl imzalarıyla yazılan telgrafları takdim ederim.
Bu telgraflar gece getirilmiş ve memurlarımız tehdit edilerek
yazdırılmıştır. Herkesin, kendi şartlan içinde elbette telgraf yazma
hakkı vardır. Ancak, makine odasına önüne gelenin girmesi yasak
olmak şöyle dursun, memurlara gözdağı verilerek korkutulmaları gibi
hükümetin otorite ve haysiyetini zedeleyecek davranışlarda bulunmak,
doğrusu isyan niteliğindedir. Durumu Valilik yüksek katına arz
ettim. Memlekette sağlıklı bir düzenin kurulması için çalışmakta
olan zâtıdevletlerine de arz ederim. Derin saygılarımın kabul
buyurulması istirham olunur.
19 Ekim 19l9 Başmüdür
Lütfû
İstanbul Merkez Şefi Bey'e:
Halkın ağzından arz olunan, memleket ve milletin selâmeti için
takdimi istirham edilen telgraflarımızın yerine ulaştırılmasına
engel olan din ve devlet hainidir. Sonunda kan dökülmesine sebep
olacaktır. Padişah'a duyurmak için kararlılığımız kesindir. Cevap
bekliyoruz.
Mabeyn-i Hûmâyûn Başkitabeti Yüksek Katına
Yüksek aracılığınızla Padişah Efendimiz'e biz kullarınca takdim
kılınan dilekçenin cevabını, vatan ve millet adına makine başında
bekliyoruz.
Mabeyn-i Hümayun Aracılığı İle
Halife Hazretleri'nin Yüce Katına
İlimiz Sivas'ta, Anadolu ve Rumeli Mûdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla
kurulan Kongre Hey'eti'nin başkanı Mustafa Kemal Paşa, etrafa, siz
Padişah Efendi'mizin güven belgelerini taşıdığı haberini yayarak,
memleketimizde kötülüklerini örtbas etmek isteyen küçük bir grupla
birlikte, kendilerini millî iradenin temsilcisi gibi gösteriyorlar.
Oysa, şanlı Halifemiz ve sevgili Padişahımız'a bu yönden bağlı
olmamız ve mutlak olarak bağlanmamız dinimizin gereği olduğundan,
Bahriye Nâzırı Salih Paşa ile Efendimiz Hazretleri'nin Başyaveri
Naci Beyefendi'nin Amasya'ya gönderildiklerini haber aldık. Halk
arasında kendini gösteren heyecanı yatıştırmak için, bilginlerden,
şehrin ileri gelenlerinden ve tüccardan iki yüzü aşkın imzayı
taşıyan davetiye telgrafımıza cevap alamadık. Kamuoyunun ne durumda
olduğunun bizzat yerinde görülmek üzere, kendilerinin Sivas'a kadar
gönderilmesini bütün bağlılığımızla eşiğinize yüz sürerek yalvarır
ve niyaz ederiz. Bu konuda ve her halde emir ve ferman Padişahımız
Efendimiz Hazretleri'nindir.
Efendiler, düşmanlar, Şeyh Recep'e gerçekten önemli bir rol oynatmış
bulunuyorlardı. Sırası gelince arz edeceğim belgelerden, Sait
Molla'nın Rahip Frew'a yazdığı 24 Ekim tarihli bir mektubunda Molla,
papaza " Sivas olayını nasıl buldunuz? Biraz düzensiz ama yavaş
yavaş düzelecek diyordu."
Bütün milletin birlik ve dayanışmasından ve millî teşkilâtın
memleketin her köşesine yayıldığından bahseden, milletin ortak
isteğine uyarak, askerî ve millî teşkilâta dayanarak kabineyi
düşüren, yeni kabine ile karşı karşıya geçen bir hey'etin başkanı
aleyhinde tam yeni kabine temsilcisiyle görüşmelere girişeceği bir
sırada ve bu maksatla Sivas'tan ayrıldığının hemen ertesi günü bütün
Sivas halkı adına ayaklanma çıktığını gösterir bir telgrafın,
telgrafhane tehdit edilerek çektirilebilmesi elbette anlamlı idi.
Bizzat içinde bulunduğu Sivas halkı, böyle bir hey'etin aleyhinde
olunca, bütün milletin, aynı duygu ve düşüncede olmayacağını ispat
etmek gerçekten güçtür. O halde, temsil yeteneği böyle olan bir
hey'etle başkanının dayandığı gücün de çürük olacağı yargısına
varmak neden doğru olmasın !
Sivas'tan yükseltilen bu sesin düşmanlar için ne kadar kuvvetli ve
önemli olduğu takdir buyurulur.
Efendiler, Salih Paşa'ya ait telgrafı, Amasya'ya geldiğinde
kendisine verdirdim. Ancak, Şeyh Recep ve arkadaşlarının hükûmetçe
cezalandırılmalarını istedim. Sivas'taki Hey'et-i Temsiliye
üyelerine de telgraf başında 19 Ekimde şunları sordum :
1-Şeyh Recep, Ahmet Kemal ve Celal imzalarıyla Saray Genel
Sekreterliği'ne çekilen telgrafı gördünüz mü?
2 - Telgrafhânede nöbetçi subayı yok mu?
3 - Hepiniz orada olduğunuz halde böyle bir küstahlık nasıl
yapılabilir? Kaldı ki, bu çılgınların teşebbüsleri hepinizce
biliniyor. Salih Paşa'ya ve Naci Bey'e yazılmış üç imzalı telgraf
hazırladıklarını biz buradan işitmiştik.Sizin bundan haberiniz yok
muydu?
4 - Yabancılarla birlikte itilâf ve Hürriyet'çilerin birtakım haince
hareketlere giriştikleri konusunda dün bir genelgeyle yapılan
tebligat alınmadı mı?
5 - Baskı yapılan ve kendilerine gözdağı verilen telgraf
memurlarının, hemen gereken kimseleri, Vali Paşa'yı ve diğer
ilgilileri haberdar etmemelerinin ve nöbetçi subayının bunda gaflet
göstermesinin sebebi nedir?
6 - Başmüdür Bey'in bilgi vermesi üzerine alınmış olan tedbirler
nelerdir?
Mustafa Kemal
Valiliğin, konuyu askeri makamlara bıraktığının anlaşılması üzerine
Kolordu Kurmay Başkanı Zeki Bey'e de şunu yazdım :
Söz konusu olan olaya karışmış olanların tutuklanıp
cezalandırılmaları için valilikçe elde bulunan imkânlar kullanılmış
yahut yetersiz görülmüş de mi, iş kolorduya atılıyor? Yoksa, bu
küstahça hareketlere karşı da valilikçe tedbir alınmasında
kararsızlık mı gösteriliyor? Bu durum anlaşıldıktan sonra, konunun
çözümü daha kolay ve esaslı olur.
Mustafa Kemal
Daha sonra Sivas'ta bulunanlara şu emri verdim :
1- Telgrafhâne tamamen kontrol altına alınacaktır. Bir subay
komutasında bir manga asker yerleştirilecektir. Bundan önce olduğu
gibi, telgrafhanevi işgal ve memurlara baskı yaparak milletin meşru
birliği aleyhinde zihinleri bulandırıcı ve güvenlik bozucu
teşebbüslerde bulunacak hainler kesinlikle engellenecektir. Bu gibi
güvenlik bozucu hareketlerde kanunî sınırlan aşan ve askere
saldıranlara karşı, duraklamadan her nerede olursa olsun silâh
kullanılacaktır.
2 - Küstahça hareketlere yeltenenleri yola getirme açısından Kurmay
Başkanı'nın ileri sürdüğü sebeplere dayanılarak, kaçmalarına fırsat
verilmeksizin derhal gereği yapılacak ve sonucu bir iki saate kadar
bildirilecektir. Ancak, bu konuda karar vermek için orada bulunan
kimselerden hiçbirisinin teşebbüse geçmeyip de ne yapılacağının
bizden sorulmaya kalkışılması, gerçekten esef edilecek bir durumdur.
Bu karar, bir taburu Sivas'ta bulunan 5'inci Tümen Komutanı Cemil
Cahit Bey tarafından tabur komutanına emredilmiştir. Oraca bu
kararın sür'atle uygulanmasına hiç olmazsa yardım buyurulması
istirham olunur.
3 - Sivas'ta disiplinin sağlanabilmesi için, uyanıklıkla, bütün
ilgililerle kesin ve şiddetli tedbirler ahnması gereğini rica
ederim.
Mustafa Kemal
Özel olarak Osman Tufan ve Recep Zühtü Beyler'e, şu direktifi verdim
:
Milli Mücadele aleyhinde kûstahlık edenler için yapılacak işlemler
ilgililere bildirilmiştir. Durumu takip ederek gereğinin tam olarak
yapılıp yapılmadığını ve gözyumulduğu takdirde bizzat müdahale
ederek bilinen şahısların tutuklanması ve yardakçılarının zararsız
duruma getirilmesi istenmektedir. Bu konuda, lüzum görülürse, her
kime karşı olursa olsun gereğini yapmakta çekingenliğe
düşülmemelidir.
Mustafa Kemal
20 Ekimde Vali Reşit Paşa, konuyu uzun uzadıya anlattıktan sonra,
olayın genişlemesi ihtimali varken önüne geçilmiş ve gösterilen
sür'atli ve şiddetli müdahaleden dolayı, bundan sonra benzer
durumların ortaya çıkmayacağının anlaşılmış olduğunu yazıyordu.
Efendiler, İstanbul Hükûmeti'nin Şeyh Recep'i ve arkadaşlarını
cezalandırmış olduğuna elbette ihtimal vermediniz.
Sivaslı Şeyh Şemseddîn'in torunlarından diye imza atan bu miskin ve
âdî şeyhin, bundan sonra da düşmanların elinde âlet olarak
girişeceği alçaklıklara tesadüf edeceğiz. |