Erzurum ve Sıvas Kongrelerinde, tayin ve tespit edildiği,
telgraflarında bildirilen teşkilât ve gayelerineden ibaret olduğu
Vekiller Hey'eti'nce bilinemediğinden, durumun gereği incelenmek
üzere her şeyden önce söz konusu koııgrelerin kararlarının acele
olarak bildirilmesi istenmektedir, efendim.
Sadrazam
Ali Rıza
Sadaret, 4.10.1919
Sadrazam Paşa ve saygıdeğer arkadaşlarnın - içlerinde biraz sonra
görüleceği üzere, Kuva-yı Milliye'nin temsilcisi olarak kabineye
girdiğini söyleyen Cemal Paşa' nın da bulunmuş olmasına rağmen -
hükumeti kurmuş oldukları güne kadar, millî gayelerin neden ibaret
oldugunu bilmediklerini söylemeleri, şaşılacak bir şey değil midir?
Bundan daha da çok dikkati çeken nokta, millî gayelere uyup uymamak
konusunda karar verebilmek için, öncelikle kongrelerin kararlarını
istemiş olmalarıdır. Oysa, bu kadar dağdağaya ve uygulanması selefi
Ferit Paşa'nın düşmesine yol açan kongrelerin kararlarını
bilmemeleri düşünülebilir miydi?
Maksatlaıznın zaman kazanmak ve bize karşı hiçbir taahhüde gir
meksizin, yeni ve şeytanca tedbirlerle milleti aldatarak, kendini
göster miş olan dayanışma ve bağlılığı gevşetmek olduğurıa asla
şüphe etmedim. Ancak, eğer aradaki bağlar koparılacaksa ben de her
şeyden önce onların bütün içyüzlerini milletin gözü önüne serecek
bir davranışı tercih ettim. Bu yüzden, Sadrazaın'ın ve saygıdeğer
arkadaşlarının isteğini yerine ge tirdim. 4 Ekim 1919 tarihli
telgrafla, kongrenin bildirisini olduğu gibi, tüzüğünde yalnız
teşkilâtla ilgili ana noktalarını özet olarak bildirdim . Hiçbir
yerden hükûmetle resmf yazışmalara girişilmemesi için yeniden genel
tebliğler yapıldı.
Efendiler, aynı gûnde şnyle bir telgraf aldım :
C:
Başkanlığım altında kurulmuş olan yüce kabine, milletin isteğine
uygun olarak, vatanın saadet ve selâmetini sağlamak için sarsılmaz
bir kararlılıkla çalışma konusunda tam bir görüş birliğine varmış
bulunmaktadır. Osmanlı toplu luğunda birliğin sağlanması, millf
bağımsızlığın korunması, yüce hilâfet ve saltanat makamının
dokunulmazlığı, Anayasa hükümleri gereğince, hiç şüphe yok ki, bütün
bir milletin iradesine dayanılarak gerçekleştirilebilecektir.
Ateşkes Anlaşması'nın vapıldığı tarihteki sınırlar içinde kalan
bütün Osmanlı topraklarının ve şehirterinin, bu anlaşmaıiın
kendisine temel dayanak yaptığı Wilson prensipleri gereğince
doğrudan doğnıya Osmanlı saltanatınırı idaresi altında bırakılması
ve bu sınırlar içinde kalıp da nüfusunun büyük çoğunluğu müslüman
olan vatan birliğinin parçalanmasını önleyerek, bu topraklar
üzerindeki tarihî. dini ve coğrafi baklanmıza ve adalet anlayışına
uygun bir karar alınmasının sağlannıası da bugünkü hükumetin
vazgeçilmez bir gayesidir, Meclis-i Millî toplanıncaya kadar
milletin. kaderi üzerinde hiçbir kesin ve resmî taahhüde
girilmemesi, Barış Konferansı'na gönderilecek delegelerin mill?
dâvâyı kavramış, güvenilir, ileriyi gören ve yetenekli kimselerden
seçilmesi tabiîdir. Memleketimizdeki meşrutiyet idaresi gereğince
mill? hâkimiyet geçerli olduğundan, görevini hakkıyla kavramış olan
bugünkü hükûrnet, milletin kararuıı almadan memleketin alınyazısı
hakkında ka rar veremeyeceği için, seçimlerin bir an önce yapılması
konusunda her türlü teşebbüsleri yapmakta, Meclis-i Meb'usan'ın
toplanmasım çabuklaştırma bakımından gereken kolaylıklan göstermeye
çalışmaktadır. Ancak, hükumetin politikasında hakim olan ilke, kanun
hiıkûmlerine bûtûnûyle uyarak aksi durumları anlama ve ortadan
kaldırmaktan ibarettir. Olağan dışı ve kanunsuz durumların
süregelmesi, Osmanlı Devleti'nin hükûmet merkezi ile Anadolu'yu
biribirinden ayırarak birçok kötû sonuçlar doğuracağından Allah
korusun, devlet merkezinin var lığını tehlikeye düşürecek ve
memleketin öteki bölgelerinin de işgal altına alınması sonucunu
vererek vatanın birliğini bozacaktır. Bu bakımdan bugünkü hükûmet ,
tarafınızdan işgal olunan resmi dairelerin boşaltılması, hi.ikîımet
işlerinin aksatılmasına son verilmesi, en küçük bir eksikliğe bile
uğratılmaması şart olan hühûmet otoritesine saygı gösterilmesi,
yabarıcılarla siyasî ilişkilere girişilmemesi ve milletvekili
seçimlerinde halkın hürriyetine asla karışılmaması hususlarma
tarafınızdan söz verilmesini istiyor.
Saygıdeğer Efendiler, dikkat buyurulursa, bu telgrafta ne adres
vardır ne de imza... Gerçi, Sadrazamlık makamından yazıldığı
anlaşılıyordu. Fakat, başka bir şey daha anlaşılıyordu ki, bu
satırları yazan şahıs veya şahıslar, bir defa Hey'et-i Temsiliye'yi
tanımak ve onunda imzalı resmî yazışma ve görüşmelerde bulunmak
istemiyorlardı.
Bir de, bizim kongrelerde tespit ettiğimiz kararları ve kendilerine
teklif ettiğimiz üç noktanın göz önünde bulundurulmasını, yeni
kabinenin sadrazamı ve vekilleri tabiî buluyorlar. Bu kararların ve
ilkelerin gerçekleştirilmesine zaten gayret etmekte olduklarını
söylüyorlar.
Ancak, Sadrazam, hükûmetin politikasındaki ana ilke, kanun
hükümleridir. Görevi, aksi durumların önlenmesinden ve ortadan
kaldırılmasından ibarettir şeklindeki bir girişten sonra bizim tavır
ve hareketlerimizin olağandışı ve kanunsuz olduğunu dolaylı yoldan
belirtmeye çalışarak bunun devamı halinde, nıerkez ile Anadolu'nun
biribirinden kopmakla sonuçlanacağını ve bunun doğuracağı
tehlikeleri sayarak, sonunda baklayı ağızından çıkarıyor: "
Tarafınızdan işgal edilen resmi dairelerin boşaltılması, hükûmet
işlerinin aksatılmasına son verilmesi, hükumet otoritesine saygı
gösterilmesi, yabancılarla siyasî ilişkilere girişilmemesi ,
milletvekillerinin seçiminde halkın hürriyetine asla müdahale
edilmemesi hususlarına tarafımızdan söz verilmesini istemekn
suretiyle, bizim varlığımıza ve faaliyetimize son vermek maksadında
olduğunu belirtiyor.
Efendiler, belki unuturum, ayrıntılı açıklamalara girişmeden önce
söylemeliyım kı tarafımızdan işgal edilmiş resmi daireler yoktur.
Yalnız Sıvas ili, okulların tatilde bulunması dolayısıyla, Hey et-ı
Temsiliye yi lisede misafir etmişti. Söz konusu edilmek istenen
resmî daire bu olacaktı. Yeni kabine, her türlü faaliyetine
başlangıç olmak üzere Hey'et-i Temsiliye'yi buradan kovarak, halkın
gözünde onun nüfuz ve haysiyetini kır mak istiyordu.
Efendiler, kimden kime yazıldığı belirtilmemiş olan bu telgraf
üzerine, Sıvas telgraf merkezi ile İstanbul telgraf merkezi arasında
aynen şu haberleşme yapıldı :
Olağanüstü
İstanbul Merkez Müdürlüğü'ne
Sadaret merkezinden yazılan telgraf, başlık ve imzası bulunmadığı
için Anadolu ve Rumeli Müdaa-i Hukuk Cemiyeti Hey'eti Temsiliyesi
tarafından kabul edilmedi. Telgraf sureti merkezimizde alıkonmuştur.
Gerekenlere bilgi verilmesi rica olunur.
İmza
Kongre Merkezi
- Bize, üzerinde Sadrazam Paşa Hazretleri'nin cevabıdır, başlığıyla
Ametçi Bey verdi; kopyası telgrafhanededir. Siz Paşa Hazretleri'ne
böyle veriniz.
- Hey'et-i Temsiliye'ye denilmemekte ve kimden geldiği
bilinmemektedir. Bu yüzden, başlık ve imza olmadığı için kabul
etmiyorlar.
- O halde, şimdi dağıldı. Kabinede bu konuda bir şey yazarlarsa
durum elbette aydınlanır efendim.
Bu cevabı verdikten sonra dağıldılar. Artık bize bir şey gelmez.
Fakat, Sadrazam Paşa belki evinden yazar. Bizim bu merkezin işi
kabine toplantısı bitince son bulur, kapanır azizim.
- Siz, dediğimizi Âmetçi Bey'e söyleyin.
- Âmetçi Bey de gitti. Yalnızım.
- Telefonla söyleyiniz.
- Bizde şehir telefonu yok. Bununla birlikte siz telgrafı öylece
saklayınız da sabahleyin resmen bir şey yazdıralım efendim.
- Sadrazam Paşa'ya telefon edin.
- Kardeşim, Sadrazam Paşa'ya anlatamayız ki...
OIağanüstü BâbıâIî, 4.10.1919
Sıvas Kongre Msrkezi Müdürlüğü'ne
Erenköyü'nde oturan Sadrazam Paşa Hazretleıi telefonla araııdığı ve
saat yirmi biri yirmi beş geçtiği halde bulunamadı. Bu haberleşme
çaresiz olarak yarın arz edilecektir, efendim.
Bâbıâli Müdürü
Hüseyin Hüsnü
OIağanüstü Istanbul, 4.Ia.I9I9
Kongre Merkezi'ne
C : Bâbıâlî Müdürlüğü'nden de bildirildiği gibi, şimdi yirmi biri
yirmi beş geçeye kadar telefondan arandıkları halde, Sadrazam PaŞa
Hazretleri'nin konaklarından cevap alınamadı. Biraz sonra yine
arayacağım, Cevap alırsam derhat bildiririm. Alamazsam sabahı
beklemek zarurî olacaktır, efendim.
İstanbul Telgraf Müdürü
Tevfik
Efendiler, ertesi günü, yani 5 Ekim 1919 tarihinde, Hey'eti
Temsiliye'ye çekilen imzasız telgrafın, cevap olarak Sadrazam
tarafından yazıldığı söylendi. Bunu doğrulayan resmi ve imzalı bir
yazı olmamakla birlikte, biz böyle küçük bir nokta üzerinde daha
fazla durmayı yararlı ve gerekli görmedik. Sadrazam Paşa'ya cevap
yazmayı uygun bulduk. 5 Ekimde yazdığımız uzun karşılığın ana
noktalarını özetleyeyim :
Tekliflerimizin hepsinin benimsenip kabul edilmiş olduğu anlaşıldı.
dedikten sonra, tarafımızdan söz verilmesi istenen noktalar üzerinde
açıklamalar yaptık ve şunları söyledik : "Olağandışı ve kanunsuz
durumları yaratan Ferit Paşa Kabinesi idi. Ferit Paşa Kabinesi
tarafından girişilmiş olan gayrimeşru iş ve hareketleri doğuran
sebeplerin ortadan kaldırılması için tarafınızdan kesin tedbirler
alındığı takdirde, kendiliğinden yok olur."
"Cemiyetimizin, bugünkü kabineye söz verip yardımlarda bulunabilmesi
için önce, hükûmetin millf teşkilâtımızı olumlu karşıladığını açık
ve kesin bir dille ifade etmesi gerekir. Aksi takdirde, karşılıklı
güven ve samimiyetin varlığı şüpheli kalacak ve biribiri ile
zıtlaşan davranış ve teşebbüslerin ortaya çıkması ihtimali
bulunacaktır."
Ali Rıza Paşa 'nın imzasız telgrafında : "memleketimizdeki
meşrutiyet idaresi gereğince, milli hâkimiyetin geçerli oIduğu"
noktasına da : "Gerçekten öyle ise de, dağıtılmasından başlayarak
Meclis-i Mebusan'ın dört ay içinde toplanması Anayasa'mızın açık
hükümlerinden iken, bugüne kadar seçmen kütükleri bile
düzenlenmemiştir. Bu davranış, Ferit Paşa Kabinesi'nin açıktan açığa
meşrutiyete bir darbesi ve Anayasa'ya kesin bir tecavüzü demektir;
ceza kanununun ilgili maddesine göre bir cinayet sayılarak
işleyenler hakkında kanun hükümlerinin tam olarak uygulanması, millî
hâkimiyeti kabul edecek ve kanun hükümlerinin yerine getirilmesini
kendisi için kanuni bir görev sayacak her meşru hükûmetin ilk kutsal
görevidir" karşılığında bulunduk. Ondan snnra şu teklifleri ileri
sürdük :
1-Memlekete sükun ve güven olduğunu ve millî dâvânın tamamiyle haklı
ve meşru bulunduğunu resmî bir bildiri ile ilân ederek, milletin
tümünün birliğine hükûmetin de katıldığını gösteriniz.
2 - Düşmüş olan hükûmetin haince hareketlerine âlet olmuş bulunan
birtakım yüksek dereceli memurlar vardır. Onları ilgili bulundukları
mahkemeye veriniz. Millî Mücadele'ye karşı çıkan bazı valiler
hakkında devlet hizmetinde kullanılmamaları için gereken işlemi
yapınız. Millî Mücadele'ye hizmet ettikleri için görevden alınmış
olanları görevlerine iade ediniz.
3 - Rütbelerinin iadesi Meclis-i Millî'nin onayından geçmemiş
bulunan ve tek çalıştırılma nedeni birtakım siyasî düşüncelerden
ibaret bulunan emeklileri, derhal eski durumlarına döndürün
mevkileri ehliyetli ellere teslim ediniz.
4 - Eski nâzırlardan Ali Kemal ve Âdil Beyler ile Süleyman Şefik
Paşa'nın Meclis-i Millî'nin açılışında Yüce Divan'a verilmek üzere,
hiçbir yere kaçmalarına meydan verilmemesini, Posta ve Telgraf Genel
Müdürü Refik Halit Bey'in derhal tutuklanarak ilgili bulunduğu
mahkemeye teslimini, kanunun dokunulmazlığı ve milli hakların
kutsallığı adına isteriz.
5 - Millî Mücadele'ye katılmış veya Millî Mücadele'yi desteklemiş
olanlar aleyhine başlanmış olan kovuşturma ve baskılara son veriniz.
6 - Basını yabancı sansüründen kurtarınız.
İşte Efendiler, özet olarak saydığım bu noktalarla ilgili görüş ve
tekliflerden sonra, telgrafımızı şöyle bitirdik : Arz edilen
noktalara ve ileri sürülen tekliflere millet için yeterli, açık ve
uygun bir cevap verilen zamana kadar, millî gayelerin gerçekleşmesi
için milletçe alınmış olan fiilî tedbirlere, eskisi gibi devam
zorunda kalınacağını, bütün illerden, bağımsız sancaklardan ve
onlara bağlı yerlerden aldığnmız kararlar üzerine tam bir kesinlikle
arz ederiz.
İmza : Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Hey'et-i
Temsiliyesi adına, Mustafa Kemal.
Efendiler, İstanbul ile haberleşme biter bitmez, derhal şu genelge
iIe durumu memlekete bildirdim :
5.10.1919
Genelge
İstanbul Belediyesi'ne, Basına
Sadrazam Paşa Hazretleri, Erzurum ve Sıvas Kongrelerindeki temel
kararları ve millî teşkilâtın gayelerini tabiî bulmakla birlikte,
düşüncelerinde açıklanması gereken bazı noktalar görüldüğünden,
hükîımetle milletin gerçek anlamda uzlaşmalarını sağlamak amacıyla
ve bütün merkezlerin görüşlerinin özüne dayanılarak verilen cevap ve
ileri sürülen teklifler aynen aşağıdaki genelge ile duyurulur.
Gelecek cevap ve ona göre alınacak kararlar derhal duyurulacaktır. |