Efendiler, Trabzon'da bir iki kişinin, pek vatansever ve saygıdeğer
Trabzon halkının hiçbir bilgisi bulunmadığı halde, onlar adına, oradaki
millî varlığı kendi şahıslarında temsile kalkıştıkları ve bu yüzden
millî teşebbüs ve kararların gerektiği şekilde uygulanıp yerine getirilemediği
kanaatına vardım. Trabzon'da vali bulunan Galip Bey adında bir zatın
da olumsuz akım yaratmakta rol oynadığını anladım. Bunun üzerine,
Trabzon yakınında Torul'da bulunan ve daha tümenine omutaya başlamamış
olan Hâlit Bey'in Trabzon çevresinde sinde millî teşkilât kurmak üzere
görevlendirilmesi uygun bulundu ve bu düşünce Kolordu Komutanı'na
bildirildi. 20 Eylül 1919 tarihinde alınan cevapta : İngilizlere karşı
gizlenmekte olan Hâlit Bey'in yaradılışı dolayısıyla ortaya çıkarabileceği
durumların, bu nazik zamanda belki düzeltilmesi mümkün olamaz yolunda
bazı düşüncelerden sonra Hâlit Bey haberim olmadan maruzatta bulunsa
bile yerine getirilmemesi bildiriliyordu.
Kâzım Karabekir Paşa'nın bu telgrafına verdiğimiz karşılıkta :
İngiliz engelinin bizlerce söz konusu olamayacağnnı, şiddetli ve
kesin hareket sakıncalı görüldüğüne göre, Trabzon'da durumun düzeltilmesi
neye ve ne gibi bir tedbire bağlı ise, onun doğrudan doğruya kendisi
disi tarafından alınmasını, 22 Eylül 1919 tarihli bir şifreli telgrafla
rica ettik.
Bizim, 15 inci Kolordu Komutanı ile bu haberleşmeleri yaptığımız
tarihlerde, Torul'dan Yarbay Hâlit Bey de doğrudan doğruya bizimle
haberleşmeye başladı. Kendisini cevapsız bırakmamak ve durumu aydınlatmak
üzere karşılık verdik.
15 inci Kolordu Komutanı'nın bir bakıma bizim 22 Eylül 1919 tarihli
telgrafımıza cevap oluşturan, 27 Eylül 1919 tarihli bir şifreli
telgrafını aldık. Bunda, halkı, önce aydınlatma ve doğru yola çekme
görevini yaptıktan sonra; karşı gelenler görülürse, onları da müstahak
oldukları muameleye uğratmaktan ibaret olan ve pek büyük tecrübelerle
elde edilen prensibini aynen Trabzon çevresinde uyguladığını belirttikten,
9 uncu Tümen Komutanı Rüştü Bey' in kurmay hey'eti ile birlikte,
3 üncü Tümen Komutanlığı vekilliği ile Trabzon'a gönderdiğini,Halit
Bey'i Trabzon için uygun bulmadığını bildirdikten sonra, İngilizlerle
ilgili görüşe geIince, bana kalırsa, elden geldiği sürece açıktan
ve belirli bir düşmanlıktan kaçınmayı tercih ederim kanaatı ileri
sürülüyordu.
Buna verdiğim 29 Eylül 1919 tarihli özel cevabımda şunları yazdım
:
Trabzon ilinde halkın ne düşündüğü konusunda buraca da aydınlanılmıştır.
Trabzon merkezi dışında, bütün ilçe ve sancakları ile haberleşilmektedir.
Merkezdeki gergin durum da valinin tutuklanıp uzak laştırılmasından
sonra ortadan kalkmıştır (Emrim üzerine valiyi tutuklayarak göz
altında Erzurum'a gönderen Hâlit Bey'dir). Rüştü Bey'in 3 üncü Tümen
Komutanlığı Vekilliği ile Trabzon'a gönderilişinde hatırıma gelen
noktaları arz edeceğim.
Önce, valiyi tutuklayan Halit Bey'dir. Birkaç gûn sonra Rüştü Bey'in
bu şekilde gönderilmesi, Hâlit Bey'in hareketini oradaki kötü niyetlilere
karşı eleştirmek gibi olabilir.
İkincisi, Halit Bey, nazik durumlarda tümeninin başına geçmeyi
beklerken, bugün geçirmekte olduğumuz ciddî ve tarihî anlarda, başka
bir şahsın yerine geldiğini görmekten üzüntü duyabilir. Bu tutumdan
vazgeçilmesini rica ederim. Bununla birlikte kolordunuzun askeri
işlerine karışmak istemem.
Kâzım Karabekir Paşa'nın verdiği 2 Ekim 1919 tarihli uzun cevapta,
bu işlemin Hâlit Bey' in müracaatı üzerine yapıldığını ve kendisine
durumu iyice anlatmak için Erzurum'a davet edildiğini bildirdi.
Halbuki,1 Ekim 19l9 tarihinde 3 üncü Tümen Emir Subayı Üsteğmen
Tarık imzasıyla, Başyaverim Cevat Abbas Bey'e gelen özel bir şifrenin
son cümleleri şöyleydi :
Son günlerde Komutan Bey, 3 üncü Tümen'in bugûnkü komuta durumunun
değiştirilmesini kolordudan istedi. Eğer kolordu bu teklifi kabul
etmez ve yerine getirmezse, emir almadan komutayı ele alacağını
ve daha önce alınan karar uyarınca kolordudan ayrıarak doğrudan
doğruya kongrenin emrinde olacağını arz ederirim. Paşa Hazretleri'ni
gerektiği şekilde aydınlatınız efendim.
Bu tarihten on beş gün sonraydı. Kâzım Karabekir Paşa'dan 17 Ekim
1919 tarihli şu telgrafı aldım :
Kendi bölgemde millî isteğin gerçekleştirilmesi ve yerine getirilebilmesi
için son noktaya kadar askerlikten ve komuta zincirinin gereklerine
uymaktan ayrılmamayı, geleceğin disiplini bakımından da son derece
gerekli görüyorum. Cür'etkârlıkla ileri görüşlülüğün bağdaştırılamadığı
yerlerde ve işlerde, sonuç pek parlak da olsa, bunun tezelden tersine
döndüğü ve yararsız kaldıgı örnekleriyle görülmüştür. Özellikle,
İngiliz, Fransız temsilcilerinin bulunduğu Trabzon çevresinde, komuta
zincirine değer verilmesine, pek uyanık ve ileri görüşlü davranılmasına
büyük bir ihtiyaç duyulmaktadır.
Maalesef, verdiğim açık talimata rağmen, Halit Bey'in kendi kendine
ve askerî kıyafetiyle valiyi tutuklayarak gösterdiği tuhaflık dillere
destan olmuştur. (Halit Bey'i bu işe yöneltenin kim olduğunu arz
etmiştim). Seçimler konusunda da bu şekilde faaliyet gösterirse
kendisi için İngilizlere bir çıkış daha yapılması ve güç bir duruma
düşülmesi kaçınılmaz olur (Seçimler konusunun çabuklaştırılması
ve millî isteğe uygun bir sonuca bağlanabilmesi için Halit Bey'e
ve gereken daha birçok kişiye yardım ve gayrette bulunmaları özellikle
rica edilmişti.
Bir de İngilizler tarafından yapılacak çıkışın kaçınılmaz ne gibi
bir durum yaratabileceğini, kendi durumunu göz önüne getirerek bir
türlü anlayamamış olduğunuzu itiraf edeyim. Bunun için adı geçen
kimse ile haberleşme yapılmayarak, yüksek arzularınızın yerine getirilmesinde
bendenizin aracılığını istirham ederim. Adı geçenin kişiliği her
türlü iddianın ötesinde ise, herhangi bir bölgeden milletvekili
seçilmesi hakkındaki yüksek düşüncelerinizin bildirilmesi arz olunur.
Bu telgrafa 19 Ekim 1919 tarihinde sadece şu cevabı verdim :
Halit Bey'in milletvekili olmak veya olmamak konusundaki eğilimlerini
bilemediğimden bu hususta görüş bildiremeyeceğim efendim.
Efendiler, Ferit Paşa Kabinesi'nin düşmesine kadar geçen 9 gün
içinde karşılaştığımız sorunlar çeşitlidir. Engeller ve güçlükler
az değildi. Bunların hepsini saymak ve açıklamaya kalkışmak yüksek
heyetinizi çok yorabilir. Bu sebeple bu safhayı tamamlayacağını
sandığım bazı noktalara yalnız dokunmakla yetineceğim.
Ali Galip'in tavsiyesi üzerine, İstanbul Hükûmeti'nce Dersim Mutasarrıflığı'na
tayin edildiği anlaşılan ve Sıvas'a gelen Osman Nuri Bey 8 Eylülde
Sıvas'ta alıkonuldu.
Millî akıma karşı haince hareketlerde bulunduğu ortaya çıkan Ankara
Valisi Muhittin Paşa, belli bir maksatla geziye çıkmıştı. 13 Eylülde
Çorum'da bulunuyordu. Muhittin Paşa'nın yakalanıp korumalı olarak
Sivas'a gönderilmesi için Ankara'da Kolordu Komutanı'na ve Samsun'da
5 inci Kafkas Tümeni Komutanı'na emir verildi. Muhittin Paşa tutuklu
olarak Sivas'a getirilmiştir. Kendisiyle bizzat görüştüm. Gereken
öğüt ve uyarılandan sonra yaşına hürmeten Samsun üzerinden İstanbul'a
gönderdim. Çorum Mutasarrıfı Samih Fethi Bey de üç dört gün sonra
özel olarak Sivas'a davet olundu.
Millî Mücadele'ye karşı geldikleri anlaşılan Niğde Mutasarrıfı,
muhasebecisi ve komiserinin korumalı olarak Sivas'a gönderilmeleri
için 15 Eylülde Niğde'de Tümen Komutanlığı'na emir verildi.
|