Türkmüsün.Net Portalı - Geçitteki Ülke: Gece Vakti Gündönümü, Türkün Günü mü? Ölümü mü?
   



Untitled Document
 
MİLLİ MÜCADELEDE İLK KURŞUN "KARA MEHMET ÇAVUŞ"
 
Millî Mücadele’nin başlamasına sebep olan ilk kurşunun kim tarafından atıldığı hâlâ tartışılmaktadır. Şimdiye kadar resmî kayıtlarda ve ders kitaplarında ilk kurşunun, İzmir’in işgâli esnasında (15 Mayıs 1919) Gazeteci Hasan Tahsin Recep (Osman Nevres) tarafından atıldığı ileri sürülmüştür. Yalnız bu ismin ön plana çıkması Milli Mücadelenin kazanılmasından yarım asır asonra ortaya çıkmıştır.İlmî ve resmî kaynaklarda Hasan Tahsin lehinde açık ve sağlam bir bilgi yer almamaktadır.

Mıntıka Müfettişi Yüzbaşı Ziya Bey’in İzmir’in işgâli sırasında vukû bulan hâdiseleri, umum jandarma komutanlığına anlatan raporu başta olmak üzere o günlerdeki hiçbir resmî raporda söz konusu görüşü teyid eden kayda rastlanmamıştır.
 
Ayrıca, Genel Kurmay Başkanlığı Arşivinde ve bunların yayınlandığı Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesince 3 ayda bir çıkarılan Harp Tarihi Vesikaları Dergisi’nde de, mâlum tezi ispatlayan herhangi bir yazı ve belgeye tesâdüf edilmemiştir.
Buna karşılık, Ahenk Gazetesi Başyazarı Şevki Bey, İzmir’de ilk kurşunun saatçi Aziz Efendi tarafından atıldığına şâhit olduğunu yazması ise, alternatif bir iddiâ olarak ortada durmaktadır.Bu konuda Balıkesir Üni.den Yard.Doç.Zeki Çevik'inde çalışma yapmıştır.
 
Ancak yapılan yeni araştırmalar neticesinde, Millî Mücadele’de ilk kurşun muammâsı tamamen ayân beyân hâle gelmiştir. Araştırmacı-yazar Kadir Aslan’ın geliştirdiği bu yeni teze göre ilk kurşun; Hasan Tahsin’den takrîben 5 ay önce Hatay’ın Dörtyol ilçesine bağlı Karakese Köyü’nden Mehmet Çavuş (Kara) tarafından, Fransız ve Ermeni işgâlcilerine karşı 19 Aralık 1918’de atılmıştır.                  
                  
1. Dünya Savaşı'nın sona ermesi ve Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasının  ardından, yöreden göç ettirilen Ermenilerin,  Fransızların desteğinde  geri döneceği ve yöreyi işgal edeceği söylentileri yayılmıştı.  Nihayet  11 Aralık 1918'de Dörtyol'u işgal eden Fransızlar,  bu işgalde  dört yüz Ermeniden oluşan bir Fransız taburundan faydalanmışlardır. Bu işgal birliklerine  bağlı askerler, Türklere ait on iki evi basarak eşya ve paralarını gasbetmiş, bir  kadını boğazından yaralamış ve Osmanlı jandarmasını kasabadan çıkarmışlardı.
 
İşte Ermeni şiddet hareketlerinin daha önceleri Türkler arasında yol açtığı hoşnutsuzluk, Ermenilerin Fransızlar desteğinde  bölgeyi işgal edeceği söylentilerinin  yayılması ve gerçekten de, Fransızların işgal sırasında  Fransız askeri üniforması giydirdikleri  Ermenilere, işgal  kuvvetleri arasında yer vermeleri  ve bunların  işgalle birlikte hareket,  gasp,  yaralama olaylarına girişmeleri, Türklerin, Ermenilerle birlikte Dörtyol,Adana ve havalisini işgal eden Fransızlara da sert tepkiler göstermesine yol açmıştır. Fransızlar,  işgalden  sonra, daha  önce Suriye ve Lübnan'a  göç ettirilen Ermenileri, Dörtyol'a ve  yörenin diğer şehirlerine  naklederek  yerleştirdiler. Az  zamanda  Dörtyol'a yerleştirilen Ermenilerin  sayısı on  iki  bin  kişiye ulaştı.
 
Kısa zaman sonra, Dörtyol  ve  yakınlarına yerleştirilmiş  olan sivil  Ermeniler de, Fransız işgal kuvvetlerinden  cesaret ve  destek alarak,  Dörtyol civarındaki  köylere baskınlar düzenlemeye başladılar. Bunların  yaptığı zulümlerden  ve işkencelerden bıkan ve endişe içinde sıranın kendilerine geleceği  günü bekleyen Dörtyol'a bağlı  Özerli Köyü  halkından  Hacı Hüseyin Oğulları'ndan  Emin Hoca başkanlığında üç kişilik bir heyet de, bölgenin İngiliz Komutanlığına müracaat etti.  Heyet, köylerinin ve çevrenin, Fransızlar ve  özellikle Ermeni  zulmünden  korunmasını istedi. Bunun üzerine, İngiliz Komutanlığı, Hintli Müslümanlardan oluşan bir müfrezeyi  Dörtyol'a gönderdi. Bu müfreze,  asayiş ve  sükuneti geçici bir zaman  için sağlamayı başardı. Fakat,  bir süre sonra, Fransızlar ve  Ermeniler, Özerli Köyü'ne  saldırdılar ve halka hakaret ettiler. Bu  kötü tutum ve hakaretlerine  tahammül  edemeyerek  karşı  koyan Özerli  Köyü  İhtiyar Heyeti'den  Muhtar Şeyhmuzzade  (Şeyh Musazade),   Mehmet Ağa  ile üye Abdülkadir Ağazade Yusuf Ağa'yı  elleri bağlı olarak, Fransız  işgal  komutanının  kapısı önünde süngü ile şehit ettiler. Ayrıca Ermeniler, Türklere ait  hayvanlara el  koyarak, zorla götürmek istediler. Buna katlanamayan Ömer Hoca Oğlu Mehmet Çavuş  (Mehmet KARA), kavga yapar, Karakese Köyü'ne kaçar. Ermenilerin  bu olayı Fransızlara bildirmesi üzerine, sayıca daha fazla  bir müfreze  ile Karakese Köyü'ne  taarruza geçen Fransız ve Ermenilere karşı köylüler taştan kurdukları barikatla yolu kapatarak ve silahla  ateş açarak karşı koydular. ''İlk Kurşun'u'' sıkan ve ''Ateş'' emrini veren Ömer Hocaoğlu Mehmet Çavuş'tur. Beklemedikleri bu mukavemet karşısında şaşkına dönen  Fransızlar, Dörtyol'daki karargahlarına çekilmek zorunda kaldılar  (19 Aralık 1918).
 
Yakın zamana kadar Milli Mücadele'de  ''İlk Kurşun'un '' İzmir'in işgali sırasında Hasan Tahsin (Asıl adı Osman Nevres)'in Yunanlılara attığı kurşun,Milli Mücadele'nin İlk Kurşunu olarak biliniyordu. Son yıllarda yapılan araştırmalarda,  Milli Mücadele'de düşmana karşı  sıkılan ''İlk Kurşun'un,(İzmir'in 15 Mayıs 1919'daki Yunanlılara sıktığı ilk kurşundan 5 ay önce) Dörtyol'da 19 Aralık 1918'de Mehmet Çavuş (Mehmet KARA) tarafından atıldığı ortaya çıkmıştır.
 
Bu çarpışmaların ardından Dörtyol'a dönen Fransız askerleri, Jandarma Komutanı Teğmen Hasan'ı  sebepsiz olarak ağır şekilde yaraladılar. Dörtyol civarındaki Çaylı Köyü'nde Mehmet (Osmanoğlu lakaplı) oğlu Mustafa da  Kurtkulağı Köyü'nde şehit edildi. Bu ve buna benzer  haksız  davranışların  devamı, Türk halkını direnişe sevketti. Yöre halkı canını ve namusunu kurtarmak için her türlü imkanını kullanarak silah satın almaya başladı.Kara Hasan da Fransızlardan  kardeşinin intikamını almak için Kuzuculu Köyü'nde bir teşkilat kurarak direnişe geçti. Mal  ve hayvanlarını satarak  silahlanan  yöre  insanları da Kara Hasan'a katıldılar. Böylece, zamanla sayısı 300-400'e  varan bir  milli teşkilat ortaya çıktı.1919 yılı başlarında harekete geçen  Kara Hasan Paşa ve çetesi de, Türkiye'de  işgal güçlerine karşı milli direnişi ilk başlatan teşkilat olmuştur.
 
Kara Hasan'a halk ''PAŞA'' unvanını verir. Çetesi de ''Kara Hasan Paşa Çetesi'' olur. Kara Hasan Paşa artık Fransız ve Ermenilerin korkulu rüyası olmuştur.Kara Hasan Paşa, halkın dilinde bir milli kahramandır artık. Çetesi ile Gavur Dağları, Antakya, Adana, Maraş, Antep, Osmaniye, Ceyhan dolaylarında  Fransızlara baskınlar yapıyordu. Türklerin can, mal ve namuslarını korumaya çalışıyordu. Kara Hasan Paşa, Türkiye'nin en büyük Kuvay-i Milliye Teşkilatını kurarak Fransız ve Ermenilerle mücadele ederek 9 Ocak 1922'de düşmanların bu vatan topraklarından kovulmasını sağlamıştır.
 
T.C.
GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
ANKARA
 
ATASE: 3214-4-92 Arşiv                                        29 OCAK 1992
KONU: Kadir ASLAN 'ın dilekçesi
 
HATAY   VALİLİĞİNE
 
İLGİ : Hatay Valiliği'nin 18 ARALIK 1991 gün ve sayı: Ya.
İş     : 16 (işl. 12) 2325 / 4407 sayılı yazısı
 
       1.Genelkurmay Askeri  Tarih  ve Stratejik Etüt Başkanlığına gönderilen ilgi yazıyla, İşgalci güçlere karşı ilk kurşun'un 19 Aralık 1918'de  Dörtyol   ilçesinde  Mehmet  Kara   tarafından  atıldığından bahisle,  ilgi yazı ekindeki belgelerinde incelenerek konuya açıklık getirici bilgiler istenilmektedir.
       2.Konuyla ilgili olarak, arşiv uzmanınca ATASE Başkanlığı arşivinde   gerekli    incelemeler   yapılmış   olup;   inceleme   neticesi hazırlanan uzman raporu ekte gönderilmiştir.
       3.Uzman raporu ve konuyla ilgili Başkanlık yayınlarının tetkiki neticesinde,   Birinci  Dünya  Savaşından sonra galip devletlerin yurdumuzda ilk işgal ettiği yerlerin İskenderun ve Dörtyol olduğu bu düşmana karşı ilk direniş hareketlerinin yine bu bölgede başladığı buna bağlı olarak da ilk silahlı direniş hareketinin de 19 Aralık 1918'de Dörtyol ilçesi Karakese köyünde gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Bilgilerinize arz ederim.
 
GENELKURMAY BAŞKANI NAMINA
 
                                                         Erdoğan ÖZNAL          
                                                         Hv. Plt. Korgeneral        
                                                       As. T. ve Str. E. Bşk.     

 

Millî Mücadele'de masaldan gerçeğe: İlk Kurşun'un Encâmı  Millî Mücâdele'nin, bütün boyutlarıyla aydınlandığı, resmîlik ve ilmîlik vasfına tam anlamıyla büründüğü henüz söylenemez. Bu dönemin ilmî bir mâhiyete kavuşması için, mesûliyetli tarihçilerin himmetlerine bugün şiddetle ihtiyaç vardır.
Ancak evvelâ, tarihi/tarihçileri yönlendirmeye mâtuf ideolojik baskı ve kalıpların bertaraf edilip, hâdiselere ilmî metot ve zihniyetle yaklaşmayı düstur edinen bir anlayış ve vasatın ikamesi zarurettir.
 
Millî Mücâdelenin resmen başlamadığı mütâreke döneminde, işgâlleri durdurup topraklarını korumak maksadıyla Anadolu insanı, mücâdeleye "Kuvâ-yı Milliye Hareketi" olarak fiilen girişmiş ve yurdun dört bir köşesinde teşkilatlanarak "cihad ruhûnu" tutuşturma sürecine çoktan koyulmuştu. Düşmana var gücüyle mukâvemet ederek içinden Mehmet Çavuş, Sütçü İmam, Şahin Bey gibi daha nice adsız efsânevî kahramanlar çıkarmasını bilmişti. Bunlar sergiledikleri kahramanca kıyamlarla, sâdece kendi bölgelerinin işgâlcilerden temizlenmesine sebep olmakla kalmamış; hazırlık safhâsındaki Millî Mücâdele hareketinin, vatanı kurtarmada savaşma azmini körükleyen moral güç özelliği de kazanmışlardı.
 
Çözülen Muammâ:
Hasan Tahsin'den Mehmet Çavuş'a
Millî Mücadele'nin başlamasına sebep olan ilk kurşunun kim tarafından atıldığı hâlâ tartışılmaktadır. Şimdiye kadar resmî kayıtlarda ve ders kitaplarında ilk kurşunun, İzmir'in işgâli esnasında (15 Mayıs 1919) Gazeteci Hasan Tahsin Recep (Osman Nevres) tarafından atıldığı ileri sürülmüştür.
Esâsen ilk kurşunu Hasan Tahsin'in attığının iddiâ edilmesi, tarihî bir mâhiyet arzetmekten ziyâde, meslekî ve siyasî bir hüviyet taşımaktadır. Çünkü Hasan Tahsin isminin ön plana çıkarılması, Millî Mücadele kazanıldıktan yaklaşık yarım asır sonra olmuştur.
1972 yılında İzmir Gazeteciler Cemiyeti, bir "İlk Kurşun Hasan Tahsin Anıtı" dikilmesi için yoğun bir kampanyaya girişmiş ve basındaki günlük yazılarla yetinmeyip -karşı fikirleri hiç dikkate almadan- ilk kurşunu Hasan Tahsin'in sıktığına dâir propagandaya yönelik yanlı çalışmalar içerisine girmiştir.
Aslında Hasan Tahsin'in ilk kurşunu atıp atmadığı dâhi bugün münâkaşa edilmektedir. İlmî ve resmî kaynaklarda Hasan Tahsin lehinde açık ve sağlam bir bilgi yer almamaktadır.
Mıntıka Müfettişi Yüzbaşı Ziya Bey'in İzmir'in işgâli sırasında vukû bulan hâdiseleri, umum jandarma komutanlığına anlatan raporu başta olmak üzere o günlerdeki hiçbir resmî raporda söz konusu görüşü teyid eden kayda rastlanmamıştır.
Ayrıca, Genel Kurmay Başkanlığı Arşivinde ve bunların yayınlandığı Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesince 3 ayda bir çıkarılan Harp Tarihi Vesikaları Dergisi'nde de, mâlum tezi ispatlayan herhangi bir yazı ve belgeye tesâdüf edilmemiştir.
Buna karşılık, Ahenk Gazetesi Başyazarı Şevki Bey, İzmir'de ilk kurşunun saatçi Aziz Efendi tarafından atıldığına şâhit olduğunu yazması
ise, alternatif bir iddiâ olarak ortada durmaktadır.
Hâsılı, İzmir'de ilk kurşunu kimin attığının kesin şekilde belli olmadığı ve müphemliğini koruduğu, tarihî hakikati yansıtan gâliba en sağlıklı ve tutarlı hükümdür.
Ancak yapılan yeni araştırmalar neticesinde, Millî Mücadele'de ilk kurşun muammâsı tamamen ayân beyân hâle gelmiştir. Araştırmacı-yazar Kadir Aslan'ın geliştirdiği bu yeni teze göre ilk kurşun; Hasan Tahsin'den takrîben 5 ay önce Hatay'ın Dörtyol ilçesine bağlı Karakese Köyü'nden Mehmet Çavuş (Kara) tarafından, Fransız ve Ermeni işgâlcilerine karşı 19 Aralık 1918'de atılmıştır.
Şu hâlde Mehmet Çavuş kimdir ve ilk kurşunu nasıl atmıştır? 1894 yılında Dörtyol'un Özerkli köyünde dünyaya gelmiş ve babası Ömer Hocanın terbiyesiyle yetişmiştir. Mütârekede Kara Hasan Paşa'nın çetesine katılarak çavuş olmuştur. Sıktığı ilk kurşunun hikâyesi ise şöyledir:
11 Aralık 1918'de Fransızlar Ermenilerin desteğiyle Dörtyol'u işgâl etmiş ve halkın mallarını "bunlar bizim hakkımız" deyip gasbetmeye ve türlü işkenceler yapmaya başlamışlardı. Tezahür etmekte olan esef verici hâdiselere dayanamayan Mehmet Çavuş ise, olaylara karışan iki Ermeni ile kavga etmişti. Kavgadan sonra Karakese Köyü'ne kaçan Çavuşu yakalamak için, düşman birlikleri köye baskın düzenleyeceklerdi.
İşte düşmanın, kendisine 50 metre kadar yaklaştığı tam bu esnâda, Mehmet Çavuş zikri edilen ilk kurşunu ateşleyecek ve girdikleri çatışma sonucunda adamlarıyla beraber 15 Fransız askerini öldüreceklerdi.
Daha sonra bu kahramanlığından ötürü Mehmet Çavuş, Mustafa Kemal Paşa tarafından gâzi ünvanı, gâzi madalyası ve beraat ile taltif edilecekti. Soyadı kanunuyla birlikte "Kara" soyadını alan Mehmet Çavuş, 1962'de Dörtyol'da dünyaya vedâ edecekti.
Kadir Aslan, 1976 yılından itibaren bizzat Kuvâ-yı Milliyecilerle görüşerek yaptığı araştırma neticesinde ilk kurşunu Mehmet Çavuş'un attığını katî biçimde ispatlamıştır. Aslan, çalışmaları hakkında şu bilgileri vermektedir:
"Ben bu bilgiyi doğrulamak için 100'ün üzerinde kişi ile görüştüm. Bunlar bizzat mücadele vermiş olan Kuvâ-yı Milliyeciler idi. Hepsi de ilk kurşunun Mehmet Çavuş tarafından atıldığını doğruluyordu. Birçok üniversiteden bu konuyu tez olarak inceleyenler var. Şimdi ilk kurşunu Mehmet Çavuş'un attığı kesin..."
Görüldüğü gibi, Aslan'ın öne sürdüğü görüşü o günü yaşayan canlı tanıklar da doğrulamıştır. Bu yeni gelişme, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı nezdinde de tasdik görmüştür. Söz konusu kuruluş, konunun araştırılıp incelenmesi için tarih uzmanı İlhami Berk'i görevlendirmiş ve o da 27 Ocak 1992'de hazırladığı raporla yakın tarihe ışık tutacak şu sonucu varmıştır:
"19 Aralık 1918 tarihinde Karakese Köyü'ndeki direniş ve sonunda kazanılan başarı, Türk Milleti'nin saldıran düşmana karşı kazandığı ilk başarıyı oluşturması açısından önem taşımaktadır. Kurtuluş Savaşı'nın ilk silahlı direnişinin de, bu muharebe olduğu arşiv kayıtlarında ve konuyla ilgili Başbakanlık yayınlarından tespit edilen bir husustur."
Genelkurmay Etüt İdaresi Başk. Hv. Plt. Korgeneral Erdoğan Öznal, bu raporu ve bilgiyi 17 Şubat 1992'de onaylamış ve Hatay Valiliği kanalıyla Dörtyol Kaymakamlığına bildirmiştir. Bunun üzerine Dörtyol'da bir "İlk Kurşun Anıtı" yapılacak ve resmî törenle açılacaktır.
O zamandan beridir de, Dörtyol'da her 19 Aralık tarihi, İlk Kurşun Anıtı önünde "İlk Kurşun Günü" olarak kutlanmaktadır.
Yalnız, ilk silahlı direnişin Dörtyol'da başladığı resmîleşmiş olmakla birlikte; ilk kurşunu Mehmet Çavuş'un attığı henüz resmiyet kazanmamıştır ve bu mevzûda meclisi ve milletvekillerini büyük bir vazife beklemektedir.(1)
 
Dipnotlar: 1-Necdet Öklem, Türk Devrim Tarihi, İzmir 1977, Ege Ünv. Yay., s.159; Öklem, "Şehit Hasan Tahsin ve İlk Kurşun", Ege Ekonomisi, 23-24 Ocak 1973, Sayı:1360-1361; Ümit Sinan Topçuoğlu, Milli Mücadelede İlk Kurşun, İst.1974, Milliyetçi Yay., s.59; Bilge Umar, İzmir'de Yunanlıların Son Günleri, Ank.1974, Bilgi Yay., s.119-166; Turan Akkoyun, "İzmir'de Atılan İlk Kurşun Meselesine Dair Notlar", Tarih ve Toplum Dergisi, Eylül 1992, Sayı:105, s.38-40; Akkoyun, "İlk Kurşun Masalı", Tarih ve Düşünce Dergisi, Aralık 2000, Sayı:14, s.54-58; Zaman Gazetesi, 19 Aralık 1995, s.3; Haşim Söylemez, "İlk Kurşun Mehmet Çavuş'tan", Aksiyon Dergisi, 20-26 Mayıs 2000 Sayısı.

Türkmüsün.net

Copyright © 2005 Türkmüsün.net    Tüm hakları saklıdır.