Türkmüsün.Net Portalı - Geçitteki Ülke: Gece Vakti Gündönümü, Türkün Günü mü? Ölümü mü?
   



Türkmüsün.Net Türklük Portalı - Atatsözlerimiz

Keşke kelimesi yerine, bir dahaki sefere demeyi dene..

Açık kalple konuşan düşman, içinden pazarlıklı dosttan daha iyidir.

Adaletsizlik eden, adaletsizliğe uğrayandan daha mutsuzdur.

Ağaç canlı kaldığı sürece meyve verir; insan ise, zafer meyveleriyle canlılığını sürdürür.

Zafer duygu ve düşüncesinden mahrum bırakılınca da, hemen pörsür ve söner.

Ağaç zorla meyve vermediği gibi, insan da zorla irşat olmaz. Zorla yapılan is, semere vermez.

Ahmağın kalbi dilinin ucunda, akillinin dili sinesinin en uç burcundadır.

Akıldan daha iyi mal, cehaletten daha büyük musibet, meşveretten daha sağlam istinatgah(dayanacak-güvenecek yer) yoktur.

Akilli adam aklini kullanır. Daha akillisi ise başkalarının aklini da kullanır.

Akilli adam, kurnaz adamın içinden çıkmaya uğraştığı güç durumlara daha bastan girmeyen adamdır.

Akilli kimselerle kavga etmek, akılsızlarla tatlı yemekten daha kolaydır.

Akilli olana bir işaret yeter.

Akılsızlar hiçbir zaman huzursuzluk duymazlar.

Alim kişinin hatası, geminin delinmesi gibidir. Hem kendisi hem içindekiler (ona tabi olanlar) batar.

Alimle gezen aziz, cahille gezen zelil olur.

Alkışı en sessiz şekilde karşılayan alkışı hak etmiş demektir.

Allah rızası gösterilmeyen hiçbir şeyde hayır yoktur.

Allah'a dua et ama, kıyıya doğru kürek çekmeyi de ihmal etme.

Allah'ı tanımayanın basında dünya dolusu bela vardır. Allah'ı tanıyanın dünyası nurla ve manevi sürurla doludur.

Allah'ım senden başka hiçbir şeyi olmayan ben, senden başka her şeyi olanlara acırım.

Allah'ın verdiği tasar dökülür, kulun verdiği basa kakılır.

Aptallarla tartışmayın, görenler aranızdaki farkı anlamayabilirler.

Bir beyit : Arif isen etme bu fani cihana itibar
Görmedi kimse vefasın olmadı hiç paylar Açıklama: İrfan sahibi isen bu fani dünyaya itibar etmezsin. Çünkü bugüne kadar hiç kimse onun vefasını görmediği gibi, hiç orada ebedi kalmış olan da yoktur.

Arkadaş uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek arkadaşı bulmak zordur.

Asla birilerinin umudunu kırma. Belki de sahip oldukları tik şey odur.

Ayağı kirilmiş bir kus, kanadı sakatlanmış bir leylek, kim bilir hangi merhamet erini ta ciğerinden vurdu ki; menziline varamamış garip kuşlar için, huzur evi yapar gibi, ona, hayvani barınaklar yapma fikrini ilham etti.

Bakacak yüze basılmaz, basılacak yüze bakılmaz.

Bana, hürriyetlerin en büyükleri olan düşünce, inanç, vicdan hürriyetlerini verin.

Barısı korumanın en iyi yolu, savaşa hazır olmaktır.

Başkalarını ezerken, seni ezebilecek bir gücün bulunduğunu da katiyen hatırdan çıkarma!

başkalarının acılarından ve geçmiş felaketlerinden ders alanlar, mutlu olurlar.

başkalarının ayıplarını araştırmayı terk eden, kendi ayıplarını görüp düzeltir.

Bıçak yarası onulur, dil yarası onulmaz.

Bilen faydalı, bilmeyen zararlıdır; az bilen ise bilmeyenden daha zararlıdır. Tam bilenlerle, hiç bilmeyen nadiren aldansalar da aldatmazlar; az bilen çok aldatır.

Bilge konuşur, çünkü onun söylemek istedikleri var; ahmak konuşur, çünkü kendisinin bir şey söylemek mecburiyetinde olduğunu zanneder.

Bilgisiz insanin düşmanı, kendi bildiği ve yaptığıdır; başka düşmanı olmasa bile, bu ikisinin gailesi ona kafidir.

Bilmek zati bir değer ifade etse de, çok defa talibinin omuzun da bir yük ve vebaldir. Hele her şeyi bilmek isteyenlerin ve sırf bilmiş olmak için ilim edinenlerin bilgisi, onları birer malumat hamalı yapmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.

Bir Beyit : Binlerce top ve tüfek, yapamaz asla, Gözyaşının seher vakti yaptığını. düşman kaçıran süngüleri çok defa, Toz gibi yapar, bir müzmin'in duası.

Bir aptalı yanıldığına inandırmanın tek yolu; onu kendi bildiğine bırakmaktır.

Bir başka alemin bekleme odasıdır bu dünya.

Bir çiçek koparsa bir kişinin, kopmazsa bin kişinindir.

Bir devlet; inançlı, zeki, kuvvetli ve dinamik fertlerle temsil edildiği ölçüde güçlü ve istikrarlı, dolayısıyla da talihli sayılır.

Bir düşman çoktur; fakat bin dost azdır.

Bir insanin en basta elde etmeye çalıştığı ilim; iman ilmi olmalıdır. Zira, ilimlerin esasi, ilimlerin sahi ve Padisahi; iman ilmidir.

Bir kimseye zulmetmeye gücün yettiğinde, Allah'ın gücünün de sana yeteceğini düşün.

Bir kömürcünün nikahlı karisi, bir prensin metresinden daha yüksektir ve saygıya daha layıktır.

Bir söze sabredemeyen, çok söz işitir.

Bir sürü için, o sürü köpeğinin kurtla arkadaşlık etmesinden daha büyük bir bela yoktur.

Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir.

Bir şeyin var olması, şekillenmesi ve olgunluk çağına ermesi için, ne kadar ceht ve gayret gerekli ise, hayatiyetini devam ettirmesi ve varlığını sürdürmesi için de, en az o kadar, belki daha fazla servet, öze bağlılık, ask ve vecde ihtiyaç vardır.

Bir tek kimseye yapılan adaletsizlik, herkese çevrilmiş bir tehdittir.

Bir toplumun dirlik ve düzeni, yani ilahi tevkifin onlarla beraber olması, ancak ve ancak o toplum fert ve hiziplerinin anlaşıp uzlaşmalarına, hiç olmazsa birbirleriyle sulh olup ihtilafa düşmemelerine bağlıdır.

Birisi ile dostluk kurmak istiyorsan önce onu öfkelendirecek bir şey yap, şayet öfkeli iken sana insaflı davranırsa ona yaklaş. İnsafsız davranırsa ona uzak dur.

Bol bol tebessüm et, gülümse. Hem maliyeti sıfırdır, hem de bedeline paha biçilmez.

Büyük insanlar, yeryüzünün aydınlanabilmesi için yakılan meteorlardır.

Büyük insanların hayat hikayelerini okurken, ilk zaferlerini kendilerine karsı kazandıklarını görmüşümdür.

Hepsin dede öz disiplin basta geliyordu.

Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür.

Canavarca düşüncenin elinde daima denizler bataklık, akarsular zift kanalı ve atmosfer kirden bir tavan haline gelmiştir ve gelecektir de...

Cesaret muharebe meydanında, yumuşak huyluluk da öfkeyi gerektiren esbap karsısında belli olur.

Cesur ve atak ol. Geriye dönüp baktığında yaptığın değil, yapmadığın şeyler için pişmanlık duyacaksın.

Cevizin kabuğunu kırıp özüne inemeyen, cevizin hepsini kabuktan ibaret zanneder.

Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder.

Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme.

Çalışmadan ele geçen şeyler, devamlı ve kalıcı olmaz.

Çile, yüce hedeflere varmanın ve yüksek neticeler elde etmenin tek yoludur. Çilenin olmadığı yerde ne olgunlaşmadan, ne ruhla bütünleşmeden bahsedilemez.

Çoğu insan basariyi almak olarak düşünür. Oysa basari vermekle baslar.

Daima kendi menfaatini göz önünde bulunduran kimse, pek çabuk düşman kazanır.

Bir beyit:
Devlet " cihanda sanma cem-i maldır
Akil olana mansib-i devlet kemaldir
Açıklama:
(Devlet denilince sakin aklına yalnızca mal biriktirmek gelmesin. Akilli olana en iyi devlet makamı, olgunluktur.)

Dost sanma, sanlı vaktinde dost olanı; dost bil, gamlı vaktinde elinden tutanı.

Dostluk ve ülfet, ancak külfet sebebiyle sona erer.

Dünya gömlek değiştireceği zaman olaylar kaçınılmaz olur.

Dünya hayatini, oruçla geçirdiğin bir gün gibi kabul et; ölümle iftar edeceğini düşün.

Dünya terzi dükkanı gibidir. Ölçüyü veren gider.

Dünyaya geldiğin zaman, sen ağlarken çevrendekiler gülüyorlardı. Öyle bir hayat sür ki öldüğünde çevrendekiler ağlarken sen gülümseyerek ahirete gidesin.

Dünyayı tanıyan kimse, ne onun genişliğine sevinir, ne de sıkıntısına üzülür.

düşman isterseniz, dostlarınızı geçmeye çalısınız. Dost isterseniz, bırakın, dostlarınız sizi geçsin.

Düşmanın karınca kadar olsa bile onu fil kadar gör.

Düşmanını bağışlarsan, düşman diye bir şey kalmaz

Elimizde olanları çok seyrek seyrederiz; elimizde olmayanları ise daima.

Emek ve sevgiyi birleştirdiğinizde gerçek basari kendiliğinden gelir.

En iyi yönetim, kendi kendimizi yönetmeyi bize öğretebilecek yönetimdir.

En korkunç hakimiyet, bilgisizliğin hakimiyetidir.

En küçük şeyi, en büyük biçimde yapmasını öğrenmek gerek.

Encamı düşünülmeden karar verilen islerin âkıbeti çok defa nedametle noktalanır.

Erkekler iffet sahibi olunuz ki, kadınlarınızda namuslu olsun.

Evlatlarınızı yarınların şartlarına göre yetiştirin! Çünkü, onlar sizin devrinizin değil, ileriki devrin insanlarıdırlar.

Evlenme-boşanma isi sırf kadınlara kalsaydı bir tek nikahlı kalmazdı.

Evlilikte basari, yalnız aranan kişiyi bulmak değil, ayni zamanda aranan kişi olmaktır.

Evvela yıkıp, sonra yapma planını hazırlamayı düşünenler, ihlaslı da olsalar, büyük ihanet içindedirler.

Mücerret bir şeyin olmasını istemek bir ise yaramadığı gibi, yolunda isteyememek ve gayret edememek de hiçbir ise yaramayacaktır. Hamiyet ve gayretimiz irfanla mücehhez olmaz, azim ve irademiz derin bir tetebbu ve vukufa dayanmazsa, fayda yerine zarar getirebilir.

Fasih dahi olsalar, cömertler sevilir... Salih dahi olsalar, cimrilere nefret vardır.

Fazilet bilimin çokluğunda ve ilmin faydalısındadır.

Fert ask, hassasiyet, iç düzenleme ve kendini hesaba çekmede ihmal gösterir; toplum da, kendisi için tehlike arz eden faktörleri bastan sezemezse, o millet ve o toplum için ölüm emareleri belirmeye başlamış demektir.

Fertleri, içten içe yanmış ve karbonlaşmış bir toplumda, ne canlılık, ne sıhhat ve ne de elde ettikleri nimet ve imkanları değerlendirerek, yeni lütuflara liyakat kazanma ve yeni ufuklara doğru açılma, asla söz konusu değildir.

Fikre bir aydınlık, ruha kanatlanma vaat etmeyen her türlü kaba belleme ve ezbercilik, benliği aşındıran bir törpü ve kalbe indirilmiş bir darbedir.

Geleceğe karsı gözü kapalı kalmak bir kötülük ise, geçmişe karsı alakasızlık da bir talihsizliktir. Evet, sadece mazinin türküleriyle avunanlar gözü bağlı nasipsizler, geçmişin mirasını bütünüyle reddedenlerde bir kişim köksüzlerdir.

Gençlerin aynada gördüğünden daha fazlasını ihtiyarlar bir tuğla parçası üzerinde okurlar.

Gerçek dostlar iyi günlerde davet edilince sizi ziyaret ederler. Kara günlerinizde davetsiz gelirler.

Görkem odur ki, onu başkaları beğenir. Fazilet ve kahramanlık odur ki, onu düşmanlar dahi takdir eder.

Gurur, hezimetten önce gelir.

Gururu bırak, aczini anla, malikini tanı, vazifeni bil dünyaya ne için geldiğini öğren.

Günah bir iç çöküntü, bir terslik ve fıtratla zıtlaşmadır. Günaha giren kimse, kendini, vicdani azaplara ve kalbi sıkıntılara bırakmış bir talihsiz ve bütün ruhi meleke ve kabiliyetlerini şeytana teslim etmiş bir zavallı ve talihsizdir.

Günah insana bahsedilen bilumum istidat ve yüce duyguları söndüren bir fırtına ve kalbi hayati çepeçevre saran zehirli bir dumandır. Bu fırtınaya maruz kalan kurur; bu zehirli havayı teneffüs eden de ölür.

Günah, aheste aheste eser insanin içine ve nefsi, bir meltem okşayışıyla okşayarak, gider taht kurar gönlüne.

Sonra da, insanin duygularını öylesine baskı altına alır ki, gayri ondan kurtulmak, kuvvetli bir azim ve gaibi bir inayet eline kalmıştır.

Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzer. Bunlar insanin ruhuna tat verir.

Güzel şeyler, ancak, siması hakikat gamzeden, bakışları alabildiğine derin ve çıraklarına vereceği her şeyi gönül mensurundan geçiren muallim tarafından verilebilecektir.

Hakiki sevgi; iyilik gördüğünde artmayan ve kötülük gördüğünde de eksilmeyendir.

Hayat ancak bir hedefi, bir yönü ve disiplini olduğu müddetçe bereketli olabilir.

Hayati seviyorsanız zamanı boşa harcamayınız. Çünkü, zaman hayatin kendisidir.

Hazmedilmeden ve milli sekle sokulmadan millete aktarılan şeyler, kusun yavrularına yedirdiği gaseyan gibi olacaktır ki; bu da kendimize has seciye ve tabiatın ifsat edilmesi demektir.

Her zaman ara, bugün altın ararken bakir bulursun, yarin bakir ararken altın bulursun.

Heves ve öfke anında hiçbir is yapma! Her iki halde de dişini sik, sabret!

Hiç kimse basari merdivenini elleri cebinde tırmanmamıştır.

Hiç yanlışlık yapmayan biri, hiçbir is yapmamış demektir.

Hiçbir arkadaş arkadaşlığın gerektiği imtihanı verinceye kadar arkadaş değildir.

Hiçbir kuvvet sizi bir düşmanınızla dostunuzun beraber çalışması kadar sarsamaz. Biri hakkınızda iftiralar yayar, öteki ise havadisi kulağınıza getirir.

İftira kötü bir köpek gibidir. Kaçanın ardından ürür, pervasızca yüzüne baktın mi sesini keser.

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır, faydası da herkesedir.

İlimsiz bir geçmiş olmadığı gibi, ilimsiz bir gelecek de tasavvur edilemez. Her şey netice itibariyle ilme bağlıdır. Ve o olmadan dünyanın insana vereceği hiçbir şey yoktur.

İlmiyle amel etmeyen alimin, ilmine güvenilmez.

İmam-i Gazali'ne soruldu: Bilgide bu dereceye nasıl ulaştın? Cevaben: Bilmediklerimi çekinmeden sormakla... Denildi.

İman ve ümit huzurun ilk şartıdır. Vicdani yüceliğe erememiş, orada kendi cennetini kuramamış kimselerin huzurlu olması düşünülemeyeceği gibi, geleceği ümitle bekleyen ve mutlu istikbalin hazlarıyla gönlünde cennetler kuranların da huzursuzluğu düşünülemez.

İnsan her şeyi ile anlaşılması güç bir varlıktır. Gariplik ve tuhaflıkları dünyaya gelişiyle baslar ve devam eder.

İnsanin hakiki asaleti, faziletten gelir. Doğuştan değil.

İnsanlara karsı müsamaha yolunu tıkayanlar insanlığını yitirmiş canavarlardır. Bir kere olsun, kendi günahının muhasebesiyle iki büklüm olmamış bu hoyratlar, hiçbir zaman affedicilikteki yüce zevki idrak edemeyeceklerdir.

İnsanlara karsı müsamaha yolunu tıkayanlar insanlığını yitirmiş canavarlardır. Bir kere olsun, kendi günahının muhasebesiyle iki büklüm olmamış bu hoyratlar, hiçbir zaman affedicilikteki yüce zevki idrak edemeyeceklerdir.

İnsanlık, meleğin elindeki silahtan zarar görmemiştir. O, zararı, canavar ruhlardan, hakki kuvvette görenlerden, doyma bilmeyen hırslardan görmüştür. Bundan böyle de o, iman ve ilmi mezcedip kendi dünyasını kuracağı ana kadar ayni şekilde devam edecektir.

İnsanoğlu için gerçek hayat, ilim ve irfanla kabil olacağından, öğrenip öğretmeyi ihmal edenler, hayatta dahi olsalar ölü sayılırlar. Zira, insanin yaratılısının gayesi, görüp bilmek ve öğrendiklerini başkalarına bildirmekten ibarettir.

İyi bir mektep, fertte fazilet duygularını inkişaf ettiren, müdavimlerine ruh yüceliği kazandıran melekler otağıdır.

İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.

İyiler asla düşman olmazlar.

İyileri iyilikleri ile alkışla; inanmış gönüllere mürüvvetli ol, münkirlere öyle yumuşak yanaş ki; kinleri, nefretleri eriyip gitsin ve sen soluklarında daima Mesih ol..!

İyilik bilmeyen, kötülükten sakınmayan kimse, yasarken ölmüş demektir.

İyiliklerin en güzeli kişinin babasının sevdikleri ile ilgisini kesmemesidir.

Kadın yalnız gözle seçilmez. Onu gözünden çok kulağınla seç.

Kadınları, susmak kadar rahatsız eden bir şey yoktur.

Kafa-kalp izdivacına yükselmiş hakikat erleri, korku ve küskünlükten vazgeçip, eşya ve hadiselerin İçine girecekleri ana kadar, ilim de, ilmin semereleri de insanlık için zararlı olmaya devam edecektir.

Kötü huy, kirilmiş çömlek parçalarına benzer. Ne yapışır ne tekrar çamur olur.

Kötüler birleştiği zaman, iyiler de bir araya gelmelidirler; yoksa, teker teker giderler.

Kusurlarınızı size söyleyebilecek arkadaşlar bulun.

Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet de zalimdir.

Maarif, milli duygu ve düşüncenin havarisi ve koruyucusu olduğu sürece, takdire layık en Mübeccel bir müessesedir. Sapık ve çarpık ideolojilere yüz verdiği müddetçe de, haramilerden daha harami ve mücrimlerden daha mücrimdir.

Mabet bazen, en derin ve en mahrem fısıltılarıyla içlerimize inşirah salar ve ruhlarımızdaki ihtiyaçları, arzuları, hülyaları bir bir tatmin eder, herkesin his ve dünyasına göre mutlaka ona bir şeyler anlatır ve dikkatini çeker.

Mabetler en dahiyane ellerden çıkmış resimler gibi öyle hislerle, manalarla taşkın mübarek mekanlardır ki, insan muhtevalarıyla onları seyredebilse kendini rüya ve hülya ülkesinin büyülü koridorlarında tenezzühe hazırlanıyormuş gibi görür.

Mazeret bulmayı iyi başaran kişinin, başka bir şeyi iyi başardığı pek görülmez.

Medeniyet ve kültür ne kadar alemşümul hüviyet kazanırsa kazansı, bağrında yetiştiği milletin ruh haletini temsil etmelidir. Bu itibarla da onu, hazır bir elbise gibi görmekten daha ziyade, dikilmemiş bir kumaş olarak kabul etmeliyiz. Her milletin kendi kametine göre kesip biçeceği fakat mutlaka kendi bünyesine uyduracağı bir kumaş.

Mert bir düşman, tırmıklayan bir dosttan daha iyidir.

Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için dünyadakiler birbirini kırıp geçirmektedirler.

Muallim, elindeki irfan adesesiyle eşya ve hadiseleri tanıma yolunda ise; kitap, neşrettiği nurlarla elektro mikroskop ve X ısınları vazifesini görüyorsa; mektep bu ısrarlı cümbüşe labaratuvarlik yapıyorsa, muallim mutlu, mektep aydın ve o mektebin talebeleri de bir kişim meleklerdir.

Muallimin fert üzerinde tesiri, anne, baba ve cemiyetin tesirinden kat kat üstündür. Aslin da, anneyi de, babayı da, hatta cemiyeti de yoğuran odur.

Ne aradığını bilmeyen bulduğunu anlayamaz.

Ne kadar hazin bir çağda yasıyoruz! Bir önyargıyı ortadan kaldırmak, bir atomu parçalamaktan çok daha zor.

Ne var ise alemde, Ademdedir ademde.

Neden iki kulağımıza karşılık bir dilimiz var??? Çok dinleyip, az konusalım diye.

Nice güneşli, çimenli, çiçekli pırıl pırıl yollar vardır ki, gider öldüren çöllere ulaşır. Ve nice dikenli sarp patikalar da vardır ki, gider sıratın Cennet yakasıyla kavsaklanir.

Nimetler ürkektir. onları ŞÜKÜR ile bağlayın

Ok gibi doğru olsam, yabana atarlar beni
Yay gibi eğri olsam, elde tutarlar beni
Doğruda aç görmedim, eğride hiç tok
eğri yay elde kalır, menzil alır doğru ok

Oksijen ve hidrojen, belli nispetleriyle terkibe girince, en hayati bir unsuru meydana getirirler. Nispet
bozulduğu ve ayrı ayrı kaldıkları anda ise, yanıcı ve yakıcı hüviyetlerine dönerler.

Ölmek felaket değildir. Asil felaket, öldükten sonra basına gelecekleri bilmemektir.

Ölümü unutma, ona karsı hiçbir silah yoktur. Ölüm, pusudan çıkar gibi bir gün ansızın karsına çıkar.

Saadete ermek için, insana doğruluk lazımdır; insanlık, doğruluğun adidir. İnan, insan nadir değildir, insanlık nadirdir... İnsan az değil, insanlık azdır.

Sabır, yücelme ve fazilete ermenin mühim bir esasi ve iradenin zaferidir.

Sabır; yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir.

Sadece görüp öyle yapan, bilip yapan kadar muvaffak olamadığı gibi, bilip yapan da vicdanında duyup yapan kadar muvaffak olamaz.

Senin için yalan söyleyen sana da yalan söyler.

Sizler, idarecisinin zulmünden kaçana asi diyorsunuz; oysa gerçek asi o değil, zalim idarecidir.

Söz erleri semavi bülbüllerdir. Onların dilleri, dostların sinelerinin inşirahı, düşmanlarında korkulu rüyalarıdır.

Bunların dillerinden dökülen söz süngüleri, muhariplerin kılıçlarından daha keskin, mızraklarından daha ürperticidir.

Suyu düşünmek susuzluğu gidermediği, odunu düşünmek de ısıtma yapmadığı gibi, sadece istemek de insani gayesine ulaştırmaz.

Sürekli arkanıza bakarsanız önünüzde duranlar hakkında karar veremezsiniz.

Şurası muhakkak ki, hiçbir zaman değişmeyen ve durmadan derslerini tekrar eden en büyük mürşit ve en doğru üstat hayattır.

Şükrün esasi, nimetin sahibini bilmek, bunu kalp ile kabul etmek ve dil ile söylemektir.

Tabiat kanunları, Yaratıcının nurlu ve hikmet dolu bir kitabi olarak, her zaman başvurulması iktiza eden bir ibret dershanesidir. Kendini idrak etmiş, ruhu ile bütünleşmiş gönüller, bu dershanede hilkatin göz kamaştırıcı güzellik ve inceliklerini, taklit edilmeye şayeste kanunlarını ibretle mütalaa ve tetkikten zevk alırlar.

Talebelerine öğrenme arzusu asılamayan bir öğretmen, soğuk demiri Döger bir demirci gibidir.

Tefekkürde müflis, ruh da zelil ve sefil bati; ne derdimizi teşhis edecek, ne de getireceği tedavi ile bizi ölüm döşeğinden kaldırabilecektir. Kaldı ki o, hep, eski alışkanlıkları içinde, içtimai meseleleri, iktisadi ve siyasi platformda ele almış ve bir türlü bunun dışına çıkamamıştır.

Terbiye; insanin, hayvani temayülleri dolayısıyla gayesinden, insanlığından ayrılmasına mani olur. Hareket ve faaliyetlerinin hududunu tayin ederek başıboş bırakılmamasını ve yozlaşmamasını sağlar.

Toplumlar, yabancılaşmayı sezecek ve içlerine sızma istidadında olan zararlılara karsı parola soracak kadar basiretli oldukları devirlerde, kendilerini korumuş ve müesseselerinin tahribine meydan vermemişlerdir.

Topraktan gelen insanin, toprak üstünde böbürlenip kibirlenmesi münasip olmaz.

Tuzu ekmeği bol tut, başkalarına da ikram et. Bir kimsenin ayıbını görürsen; açma, üstünü ört!

Yabancılaşma, milletlerin kaynayıp birbirine karışması ve birbirleriyle içli dişli olmasıyla baslar. düşünce ve kültür alış verişleriyle derinleşir ve kök salar. Bu itibarla da o, hem galiplerden mağluplara, hem de mağluplardan galiplere geçme istidadında olan bir hastalıktır.

Yalanın revaç bulduğu, meydanların onunla dolup-taştığı zaman hakikatin dili koparılmış sayılır.

yalnız issiz olanlar değil, daha iyi isler yapabilecek olanlar da başıboştur.
Yapılanı yeter bulmamak bir insanin veya ulusun ileri gitmesinde atılan ilk adimdir.

Yarasalar, ışığı arzu edip istemedikleri gibi, dinsizler dini, cahiller ilmi, ahlaksızlar ahlaki prensipleri, namus bilmeyenlerde namusu istemezler.

Yasama zevki, insani yüceltecek duygular üzerine oturmuş bir dev, azim ve iradenin basına indirilmiş bir balyozdur.

Yasamak, görüp bilmek, yiyip içmek değildir. O, duyup hissetmektir.

Yaslan, ama paslanma!

Yenilmesi gereken ilk düşmanlıklar, öfke ile ümitsizliktir

Yerinde kullanılan merhamet, bir âb-i hayat, bir iksir ise, onun su-i istimal edilmesi de, bir zehir, bir zakkumdur. Ve, asil olan da, iste bu terkibi kavramaktır.

Yumuşaklık, vakar ve sükunettir. Sinirlenmek ise kabalığa yol açar


Türkmüsün.net

Copyright © 2005 Türkmüsün.net    Tüm hakları saklıdır.