AB'NE HAYIR!
AB'NE VE HER TÜRLÜ MANDA REJİMİNE HAYIR!...
HANGİ İSTİKLAL VARDIR Kİ, YABANCILARIN
NASİHATLARIYLA, YABANCILARIN PLANLARIYLA YÜKSELEBİLSİN? TARİH BÖYLE BİR OLAYI
KAYDETMEMİŞTİR.
Mustafa Kemal Atatürk
6 Mart 1922, Meclis Konuşması
AB
süreci 40 yıllık hayalimiz, 40 yıllık arzumuz. 40 yıllık bu arzu belki 200-300
yıllık gerilemenin tek ilacı!. Osmanlı’nın son 200 yılının ve küllerinden doğan
ve fakat bununla yetinip eski ihtişamına kavuşamayan cumhuriyetin yegane
“muhasır medeniyet” projesi AB.
Ulu
önderin gösterdiği muhasır medeniyet seviyesine ulaşma ülküsü çok manidardır,
çok lüzumludur elbet ama bundan birkaç yüzyıl önce o muhasırlık çıtasını
atalarımızın belirlediği gerçeği düşünülünce küme düşen bir Anadolu takımının
bir üst lige yükselme çabası gibi geliyor kulağa maalesef.
Bazı
aydıncıklar Atamızın bu hedefini memleketi batılı “uygarlıklara” peşkeş çekme
sanmaktadırlar ki AB süreci tam da bu peşkeşin en somutlaşmış halidir. Kaldı ki
ulu önder muhasır medeniyetler seviyesine ulaşmayı değil o seviyeyi geçmeyi
hedef koymuştur. Bunu anlamayan o kıt zekalar aynı zamanda muhasır medeniyet
seviyesini sadece batının değerlerini almak sanmakla kalmayıp, gelişmişliğin tek
göstergesi olan yine o Hıristiyan oluşumu görmektedirler. Oysa eğer çıta ekonomi
ve teknolojiyse uzak doğuda da birçok örneği var, medeniyet kültürse bizde
batıdan fazlası vardır.
Konu
sadece tek hedef olarak “batı” medeniyetinin örnek gösterilme meselesi değil
uygulamadaki bunun tezahürüdür. 40 yıllık bu süreçte sadece ülkücüler ve çok az
bazı diğer ideoloji taraftarları bu AB ve globalleşme yalanını eleştirdiğimizde
bize “marjinal”, “komplocu” yakıştırmasını yapanlar bugün bu süreci tartışır
olmuşlardır. Gericilikle zaman zaman suçlanan bizlerin bu ileri görüşü
bazılarını utandırmaya başlamıştır bile. Ama hala bir borazandır devam
etmektedir ve o borazan taraftarlarını kaybetmekte olduğu halde hala tehdit
boyutunda milletimizin değerlerini hedef almış durumdadır.
Milli
olmaktan çok uzak olan “milli eğitim”imiz yıllarca gençlerimize bilgisayarın
sabit diski muamelesi yapmış olup sadece sunulanı kaydeden makineler haine
getirmiştir ki burada amaç sorgulamayan ve kendine yönelen bu büyük tehditleri
dahi fark edemeyen nesil yaratmaktı. Kısmen başarılı olunan bu süreci tersine
çevirmek biz Türk milliyetçilerinin vazifesidir elbet. İşte bu bağlamda bizler
bizi biz yapan unsurların düşmanı olan bu “batılılaşma” projesine kesin karşı
duruşumuzu her fırsatta haykırmalıyız.
Kendisine önerilen “yüksek refah seviyesi” ve “modernlik” saçmalıklarından biran
olsun sıyrılabilen ortalama bir beyin kolaylıkla bu AB prenslerinin bizim
iyiliğimizi düşünmediklerini kolaylıkla fark edebilir. Ama zaten esas olan
yıllarca bizi şekillendiren bu batılılaşma sevdasından ve aşağılık kompleksinden
kurtulabilmektir.
AB
baronlarının demeçleri irdelendiğinde görülecektir ki eleştirilen konular daima
bizim bütünlüğümüzü tehdit eden konulardır ki esas amacın bizi bölmek olduğunu
görmek artık bir zarurettir. Türkiye’nin yaşadığı uluslararası hiç bir
anlaşmazlıkta AB bizden yana tavır almamaktadır, Eğer bu evlilik olacaksa karşı
tarafın arada bir de bizim menfaatimizi düşünmesi gerekmez mi? Ermeniler AB
üyesi bile değilken bu denli savunulması, 300.000 nüfuslu bir avuç rumla koskoca
Türkiye’nin muhatap edilmeye çalışılması (ki bu muhataplık hep suçlama
şeklindedir), sorun olmaya çalışan biravuç vatan haini PKK’nın yayınlarının dahi
kesilememesi bu beraberliğin mutlu sonla sonuçlanmayacağını açıkça göstermemekte
midir? Ruhban okulu, azınlık hakları gibi tüm konularda insan hakları
mahkemesinde açılan davaların hepsi aleyhimize sonuçlanırken ülkemizdeki büyük
utanç olan başörtüsü konusunda bu AB neden acaba davacılardan yana değil de şu
an var olan saçma başörtüsü uygulamasının tarafında olmaktadır?
Örnekleri çoğaltmak mümkün olmakla beraber sadece yukarıdaki örnekler bile bize
vurulan faşist ya da komplocu damgalarının ne kadar haksız olduğunu açıkça
göstermektedir. Bizleri Türkiye’yi içine kapanıp yalnız bir ülke hedefleyen, dünya gerçeklerinden habersiz
insanlar olarak lanse edenler bizim Türk dünyası projemize ütopik bazen de
faşizan bir hayal demekle aslında onlar Türkiye’yi yalnızlaştırmaktadırlar.
Bizler,
Türk milliyetçileri ve hatta en azından vatanını seven tüm Türk evlatları bu
batı palavralarına karşı uyanık olmak zorundadır, bunu haykırmayı kendine görev
addeden bizlerse her türlü karalamaya rağmen bu kutsal yolda, turan ülküsünün
hayal değil muhasır medeniyet seviyesini aşmanın ve atalarımızın ulaştığı
mertebeye ulaşmanın tek yolu olduğunu her fırsatta savunacağız. Bayrağımıza,
vatanımıza, onurumuza ve tarihimize kasteden bu batılı baronlarla içerideki
uzantısı aydıncıkların her zaman karşısında durmak boyun borcumuzdur. 300 yıllık
uykudaki milletim uyan, biz uyurken bizden çalınanlar ve yerine konan batı
oyuncaklarıyla değil yücelmek, ancak bazılarının oyuncağı oluruz.
Bu
bağlamda son kez hatırlatıyoruz:
"Avrupa Birliği
Birleşmiş Milletler
NATO
ABD Müttefikliği
'İnsan' Hakları
Batı 'Medeniyeti'
Sana bunlar ne ifade ediyor?
!?!?!?
Medeniyetlerin kardeşliği mi?
Çağdaş Yaşam?
Barış? Özgürlük?
Cevabın; 'EVET' ise,
Ya sen Türkmüsün.Net' e hiç uğramadın,
Ya da Türk değilsin.
Ya da...
Tebrik ederiz
Sen 'BATILI' olmuşsun.
İyi düşün
Sen 'Batılı' mısın?
TÜRK MÜSÜN?"
Allah Türk’ü Korusun ve Yüceltsin!

|